Burnun konuşma üzerine olan etkisi
Burun, sesleri çıkarma işlevinde sekonder olarak görev yapar. Her insanın kendine has sesi vardır. Burundaki patolojiler kişinin ses karakterini bozabilirler. Burunda mevcut olan obstrüktif patolojiler burnun rezonasyona katılmasını azaltırken, yarık damak ve velofarengeal yetmezlik gibi patolojiler burnun rezonasyona gereğinden fazla katılmasına neden olurlar .
Burun, özellikle ‘’m’’ ve ‘’n’’ harflerinin çıkarılmasında görev yapar. Burundaki obstrüksiyonlarda bu ünsüzlerin söylenememesinden dolayı denazal konuşma meydana gelir.
Solunum Fonksiyonu ve Nazal Direnç
Burun solunum yollarının ilk organı olup, solunan havayı alt solunum yollarına iletir. Buruna giren hava 3 bölgeden alt solunum yollarına iletilir. Havanın büyük çoğunluğu orta meatustan geçerken az bir kısmı ise alt meatus ve olfaktör bölgeden geçerek alt solunum yollarına iletilir.
Solunan hava, anterior narisler sayesinde buruna 60 derece dik konumda yavaş olarak girer. Konkalara doğru iletilir. Burunun en dar ve dirençli kısmı olan ostium internumda akım yön değiştirir ve akım hızı artar. Hava, ostium internumu geçtikten sonra nazal kavite içinde dağılarak akım hızı azalır. Hava daha sonra daha geniş alan olan posterior narese ulaşır.
Düşük akım hızında, inspirasyon sırasında daha az türbülans oluşur ve dilatör kaslar kasılır. Bu nedenle; inspirasyon sırasında gözlenen nazal direnç, ekspirasyon sırasında gözlenen nazal dirence oranla daha azdır.
Yüksek akım hızında ise alar kollaps gözlendiğinden bu durum tersine döner ve inspirasyonda daha fazla nazal direnç gözlenir.
Solunum rezistansını nazal valv dışında, mukozal erektil dokular, hipoksi ve hiperkapni etkilemektedir. Hipoksi ve hiperkapni rezistansın azalmasına neden olurken, mukozalardaki kan göllenmesi ödeme bu da rezistans artışına sebep olmaktadır. Mukozalardaki kan akımının düzenlenmesi otonom sinir sistemi ve nörotransmitterler aracılığı ile olmaktadır.
Kaynak; http://zehirlenme.blogspot.com