Ağız Florası
Yenidoğanlarda ağız florası genelikle annenin doğum kanalı florası ile kaplanır. Bunlar, genellikle, Lactobasiller, Stafilokoklar, Mikrokoklar, Korinebakteriler, Enterik bakteriler, mayalar ile aerob, anaerob ve fakultatif Streptokoklardır. Bunlar birkaç gün içerisinde değişerek annenin ağız, el ve meme derisi florasını andırır. Anaerob bakteriler, özellikle diş çıkarma dönemindeki damak yarılması esnasında yerleşmeye başlar.
Ağız içi dokular, dişler, mukoza, dişeti, dişeti oluğu vb yüzeyler, aerob (> xl012/gr yaş örnek) ve anaerob (> xl012/gr yaş örnek) bir çok mikroorganizmayı barındırır. Ağız içinde en fazla (%30-60) karşılaşılan mikroorganizma cinsi viridans Streptokoklardır. Dişsiz ağızda Streptococcus mutam ve S. sanguis'a rastlanmazken, çocuklarda gençlerde ve erişkin ağızlarında en yaygın cins ve sayıcada en fazla olan bakteri olması sebebiyle, diş ağız içinde bu bakteri cinsinin yerleşmesi bakımından oldukça uygun bir yapı olmaktadır. Diş plağında S. salivarius'a, Lactobacillus'lara Bacteroides mdaninogenicus'a (%1'den az) ve Treponemalara (% 0.1) rastlanmamaktadır. Bakteri plaklarında erken dönemlerde anaeroblar bulunmazken plağın zamanla kalınlaşmasıyla aerobların ve fakultatif anaerobların üreyip oksijeni azaltarak ve plak altı kısımlarda anaerob ortam hazırlamasıyla anaerobların da üremeye başladığı tespit edilmiştir, insanda diş, dişeti ve tükrüğe temas etmeksizin dişeti oluğundan saf örnek almak her ne kadar çok zor olsa da, özel steril konik kağıtlarla yapılan çalışmalarda üretilen mikroorganizmalar tabloda verilmiştir. Dil florası ve diş plağı bakterileri ile mukayese edildiğinde bir çok mikroorganizmanın benzer cins ve türler olduğu görülecektir. Özellikle periodontal enfeksiyonlarda Spiroketlerin artışı dışında diğer bakterilerin sağlıklılarda ve hastalarda benzer cinslerde (hastalarda bir cins veya türün sayıca artması mikrobiyolojik olarak enfeksiyon bulgusudur) olması mikrobiyolojik teşhisi de güçleştirmektedir.
Ağız içi dokularda mikroorganizmaların üreyerek yaptıkları tahribatın yanısıra toksinleri ve diğer metabolizma artıkları da ağız içi enfeksiyonlarda etkin rol oynarlar. Örneğin Gram negatif bakterilerin endotoksinleri, mukozadaki, dişeti oluğundaki veya periodontal cepteki nötrofillerin (PMNL) parçalanmasına ve bu hücrelerden açığa çıkan lizozimler, dişetini olumsuz etkileyerek, asit fosfatazlar, esterazlar ve diğer enzimlerin serbest kalmasına sebep olarak peridontal hastalıklar oluştururlar. Bakterlerin büyük çoğunluğu ağız içinde ürerken karbonhidratlardan asit oluşturular. Oluşan asitler minenin dekalsifikasyonuna sebep olarak diş çürüğünü başlatırlar. Str. mutans, L.acidophilus, Porphyromonas gingivalis gibi bakterilerin üremesiyle de çürük görülür hale gelir. Bazı bakterilerin oluşturduğu hidrojen sülfür (H2S) zehirli bir gaz olduğu gibi hem kötü kokuya hemde dokularda tahribata yol açar. Kimi bakterilerdeki mukoli-tik enzimler de tükürükteki müsinleri hidrolize ederek sialik asit oluştururlar. Sialik asitte plak oluşumunu stimüle eder. Plak oluşumunda karbonhidratların (glikozdan ziyade sukroz (sakkaroz=çay şekeri)) bakterilerin (özellikle Str. mutans) hücre dışı olarak ürettiği dekstran ve levan polimerlerinin plağın büyüklüğü ve yapışma kapasitesi ile önemli derecede ilişkisi vardır.
Baş ve boyun bölgesinden radyoaktif ışınlarla tedavi gören (genellikle 65 yaş üstü nazofarengial karsinomlu) hastalarda, sağlıklılarda görülmeyen veya oldukça düşük oranlarda bulunabilen bazı bakterilerin oldukça arttığı bildirilmiştir.