eagerto win: Kazanmaya istekli.
ear: Kulak.
easily: Yarışı açık farkla kazanmak.
eastern cut off: Yüksek atlamada makas hareketi.
echo: Yankı
education: Eğitim.
educationalist: Eğitimci.
edge of the mat: Minder kenarı.
edge out: Çok az farkla kazanmak.
elastic: Elastik.
elbow: Dirsek.
elbow protection cover: Dirseklik.
elbow touch: Dirsek teması.
elect: Seçmek.
elemantary backstroke: Sırtüstü yüzme.
element: Unsur.
elevation: irtifa, yükseklik.
eligible: Yetenekli, yugun, aday.
eliminating heat: Eleme serisi.
elimination: Eleme.
elimination system: Eleme sistemi.
elimination tournament: Elemeli yarışma.
elite: Elit
emblem: Sembol.
emergency: Acil durum.
emotional satisfaction: Duygusal doyum.
end line: Dip çizgisi.
endurance: Dayanıklılık, mukavemet.
endurance test: Uzun mesafe yarışı.
enduring: Dayanıklı.
energy: Enerji.
energy distribution: Enerji dağılımı
english hand balance: Denge aletinde el üzerinde duruş
entertain: Rakip takımı misafir etmek.
enthusiastic: istekli, şevkli.
entry: Giriş.
entry fee: Giriş ücreti.
envelope: Sarmak
environment: Çevre.
enzyme: Enzim.
epidemic: Salgın.
equalize: Beraberliği sağlama.
equalize a record: Rekor egale etmek.
equalizer: Durumu eşitleyen sayı.
equipment bag: Malzeme çantası.
equitation: inicilik.
error: Topu tutamama.
eurhythmic: Ritmik cimnastik.
europe: Avrupa.
european champion: Avrupa şampiyonu.
european championship: Avrupa şampiyonası.
european cup: Avrupa kupası.
european record: Avrupa rekoru.
evening: Akşam event: Yarış
evident superiority: Sayı üstünlüğü ile galip gelmek.
exam: İmtihan, sınav.
exasperate: Kızdırmak.
exchange of blows: Karşılıklı vuruşlar.
excitement: Heyecan.
exercises of elasticity: Esneklik alıştırmaları.
exercises on apparatus: Aletli alıştırmalar.
exhausted: Yorgun bitkin.
exhaustion: Yorgunluk bitkinlik.
exhibit: Göstermek, sergilemek.
exhibition: Spor gösterisi.
exhibition dives: Gösteri dalışları.
exhilarate: Coşturmak.
expedite rule: Oyunu hızlandırmak.
experienced: Tecrübeli.
experienced person: Deneyimli kimse.
experiment: Deney, tecrübe, deney yapmak.
experimental group: Deney grubu.
expert: Uzman, bilirkişi.
expire: Soluk vermek.
explorative: Araştırmacı
explore: Araştırmak
expression: Anlatım
extend: Uzanmak.
extend comletely: Kolları yukarıda gergin duruma getirme.
extensive: Geniş, yaygın.
exterior: Dış.
extra period: Uzatma.
extra time: Uzatma, ek süre, uzatma süresi.
eye glasses: Gözlük.