Omurilik ve Kauda Ekina Yaralanması
Omurga yaralanmasıyla nöral dokuda değişik derecelerde hasar ve bunun sonucunda nörolojik defisitler görülebilir. Nöral doku hasarını birincil ve ikincil yaralanmalar olarak ikiye ayırabiliriz.
Birincil Omurilik Hasarları: Birincil yaralanmalar darbe, akut bası, gerilme, berelenme, yırtılma veya ateşli silah yaralanmaları sonucunda olay anında karşımıza çıkar.
1. Sarsıntı (Commotio): Travmanın yarattığı basınç dalgaları sonucunda makroskopik hasar olmaksızın fizyolojik bozuklukla karakterizedir. Geçicidir.
2. Berelenme (Contusion): Darbeyle omurilikte oluşan subpial kanama ve ödem halidir. Kalıcı anatomik bozukluklar görülebilir. Düzelmesi sarsıntıya göre daha yavaştır. Anatomik lezyon-lu vakalarda sekel kalabilir.
3. Yırtılma (Laceration): Nöral doku anatomik bütünlüğünün bozulmasıdır. Omurilik içinde kanama, ezilme ve yırtılma görülür. Bu lezyonlar zamanla kan pigmentasyonu ve fagositoz hücreleriyle yer değiştirerek glial nedbe dokusuna dönüşürler. Bu çeşit lezy onlarda seğmen ter lez-yonların yanısıra uzun traktuslarında kopma-sıyla kalıcı nörolojik defisitler olur.
4. Bası (Compression): Omurga kırık çıkıkları, epi-dural ve subdural hematomlar, fıtıklanmış in-tervertebral disk veya omurga kanalı içerisindeki mermi çekirdeği gibi yabancı cisim basıları sonucunda görülebilir. Omurilik içi kanamalar basılarda sık olarak görülebilir. Bazen omuriliğin beslenmesi bozularak iskemik değişiklerde tabloya eklenir.
5. Kanama : Tek başlarına ya da laserasyonla birliktedirler. Kırık ve çıkıklarda sıktır. Epidural-Subdural, subaraknoid veya hematomiyeli tarzında olabilirler. Bası, iskemi ve eşlik eden anatomik hasar derecesinde def isi t vardır. Ağır sekel kalabilir.
ikincil Omurilik Hasarları: Birincil hasarı izleyen süreçte sistemik şok, hipoksi, hipertermi, süregelen veya tekrarlayan bası ve birincil hasarın tetik-lediği bazı hücre içi ve hücre duşı olaylar sonucu ikincil hasarlar da görülülebilir. Otonom felçle ortaya çıkabilecek şok durumu, eşlik eden hipoksi, hipertermi, eksen bozukluğu ve kanal içine taşan yapılar sonucunda tekrarlayan bası omurilik hasarının daha da artmasına neden olabilir. Ayrıca travmayla ortaya çıkan birçok zincirleme olayla omurilik dokusunda oto yıkım görülebilir. Omurilik tav-masını izleyen saatlerde ak madde ve gri cevher kan akımı azalır. İskemi serbest oksijen radikalleri üzerinden lipid peroksidasyonuna yol açar. Ayrıca endorfinlerin de bu hasara katkısı vardır.
Kauda Ekina Belirtileri ve Bulgular
Spinal Şok
Bütün omurilik lezyonlarmm ilk fizyopatolojik sonucu, lezyon seviyesinin altında hareket, duyu ve sfinkter fonksiyonlarının kaybını içeren reflekssiz tam bir felçtir; bu klinik tablo spinal şok olarak tanımlanır. Bu devredeki felç gevşektir (flask), bütün kemik-veter, yüzeyel (batın cildi, kremaster, anal) ve viseral (mesane, rektum ve bulbokavernöz) refleksler kaybolmuştur. Mesane ve rektum sfinkterlerinin afferent yollarının tutulmasına bağlı olarak idrar ve gaita retansiyonu vardır. Otonom sinir sisteminin paralizisi sonucu barsak hareketleri ve cilt terlemesi durmuştur.
Spinal şok yaralanmanın şekline ve şiddetine göre 2 gün ile 3 hafta arasında sürebilir. Yalnız fizyolojik bir kayıp varsa şok süresi kısadır. Anatomik hasarda ise süre uzundur. Yaralanmanın ilk günlerinde fizyolojik ve anatomik kesiyi birbirinden klinik olarak ayırmak zordur. Her ikisinde de fonksiyonel kayıp tamdır. Spinal şok devresinin süresi, adale tonusu ve refleks aktivitesinin dönüş hızı ile arta kalan sekeller, omurilikteki lezyonun tabiatını belirler. Travmatik ödem ve fizyolojik kesiye neden olan süreçler kayboldukça adale tonusu, refleks ak-tivitesi ve hasara uğramamış dokuya ait fonksiyonlar geriye dönmeye başlar. Anatomik keşide şok devresinden sonra ekstremite adalelerinin tonu-sunda artma (spastisite), kemik veter reflekslerinde şiddetlenme ve omurilik otomatizmasına ait belirtiler görülür. Biriken idrar ve gaitanın uyarıcı etkisiyle mesane ve rektumun otomatik olarak boşalması, bazı uyaranlarla ortaya çıkan terleme, sebepsiz ereksiyon ve ejekülasyon ve özellikle ekstremi-telerde fleksiyon tarzında adale kasılmaları (mass refleksi-müdafaa refleksi) omurilik otomatizması-nm klinik belirtileridir.
Spinal şok devrinden sonra ekstansiyon paraple-jisi çok defa omuriliğin kısmi bir lezyonuna, şiddetli geri çekme fenomeniyle birlikte spastik fleksiyon paraplejisi ise tam bir kesiye işaret eder. Ancak bu kriter her zaman lezyonun derecesini belirleyici değildir, bazı defa omuriliğin tam kesişi fleksiyon veya ekstansiyon paraplejisiyle birlikte olabilir. Tam olmayan omurilik kesilerinde, kurtulan nöral dokuya ait hareket, duyu, refleks ve bir kısım sfinkter fonksiyonları geri döner. Bu çeşit yaralanmalarda iyileşme esnasında lezyon seviyesinin altında anestesia doloroza görülebilir. Adale tonusu ve refleks aktivitesinin dönüş hızı hastanın genel durumuna da bağlıdır. Kötü beslenme, idrar yollan enfeksiyonları, de-kubitus ülserleri, uzun sürmüş mesane distansiyon-ları ve rektumun muntazam olarak boşaltılmaması iyileşmeyi geciktiren faktörlerdir. Omuriliğin tam kesilerinde iyi bir bakımla yıllarca süren bu tonus artışı ve refleks faaliyeti gittikçe azalır ve hasta sonunda spinal şok dönemindeki durumuna döner
Bazı vakalarda silik bir istemli hareket, yaralanma seviyesinin altında duyu adacıkları, ekstansör spastisite, ekstansör taban cildi refleksi ve tam olmayan sfinkter bozuklukları omuriliğin fizyolojik ya da tam olmayan anatomik kesişi lehine yorumlanacak belirtilerdir.
Lezyon düzeyinin belirlenmesi: Travma sonrası ortaya çıkan motor, duysal ve refleks bozukluklar omurilikteki lezyonun seviyesini belirleyicidir. Omurilik segmentinin tutulduğu seviyede refleks kaybıyla birlikte atrofik gevşek felç (II. motor nöron lezyonu), lezyon seviyesi altındaysa tüm adalelerde spastik paralizi, kemik veter reflekslerinde artma, ekstansör taban cildi refleksi (I. motor nöron lezyonu) ve değişik derecelerde yüzevcl ve derin duyu kusurları saptanır.
Klinik bulgular yaralanmanın seviyesine göre şöyledir:
Servikal bölgenin yaralanmalarında yüksek ateş, priapizm ve vazomotor bozukluklar sık görülür. Yüksek servikal lezyonlarda boyun ve yüzü içine alan aşırı bir terleme mevcut olup, yaralanma seviyesinin altında gövde ve ekstrem itelerde cilt kuru ve sıcaktır. C2-C3 omurilik segmentlerindeki yaralanmalarda tüm ekstremiteler felçli olup bütün refleksler kaybolmuştur. Diyafragma ve mterkostal adalelerin paralizisine bağlı olarak solunum zorlu ve yüzeyeldir. Hatta omuriliğin tam kesildiği vakalarda solunum felci sonucu ani ölümler görülür. C4 altındaki yaralanmalarda diyafragma felçten kurtulabilir. C6 seviyesindeki lezyonlar tipik bir postü-re sebep olurlar. Kolun adduktor, ön kolun ve elin ekstansör adaleleri felçlidir. Sonuç olarak kol ab-düksiyon ve eksternal rotasyonda, ön kol fleksiyon postüründedir. Biceps refleksi kayıptır. C7 Omurilik segmentini tutan lezyonlarda kol abdüksüyon, ön kol fleksiyonda olup triceps refleksi kaybolmuştur, fakat triceps refleksi korunmuştur. C8-D] Omurilik segmentindeki lezyonlarda üst ekstremitenin iç yüzü boyunca küçük parmağı içine alan bir duyu kusuru vardır. Elin küçük adaleleri salimdir. 1. Dorsal kökten çıkan sempatik liflerin tuutulması sonucu bilateral Horner sendromu görülür.
Omuriliğin dorsal segmentlarindeki lezyonların lokalizasyonu en iyi duyu seviyesiyle tayin edilir. Yaralanma seviyesinin altında interkostal, karın ve ekstremite adaleleri felçlidir. Diafragma adalesinin hareketleri normaldir. D9-D10 Omurilik segmentini ilgilendiren lezyonlarda üst batın kadranı adaleleri sağlam olup, alt batın kadranı adaleleri felçlidir. Bu seviyede lezyonu olan hastalarda baş gögüse doğru fleksiyon yaptırıldığında göbek yukarı doğru çekilir (Beevor belirtisi). D12L1 Segmentini tutan lezyonlarda rektus abdominis adaleleri felçli olmayıp, batın cildi refleksleri korunmuştur. Kremaster refleksi kaybolmuştur. Alt ekstremiteler felçlidir. L3-L4. segmenti tutan lezyonlarda kalçanın fleksiyon hareketi korunmuştur. Kalça adduktörleri ve kuad-riseps adalesi felçlidir. Patella refleksi kaybolmuştur. Lezyon 1 ve 2. sakral segment seviyesinde ise kalçanın fleksiyon, uyluğun addüksiyon, dizin eks-tansiyon ve ayak bileğinin dorsal fleksiyonu korunmuştur. Ayağın ve bacağın interensek adaleleri felçli olduğundan dizin fleksiyonu zayıflamış ve ayak bileğinin plantar fleksiyonu imkansızlaşmış-tır. Patella refleksi korunmuştur. Buna karşın asil, anal ve bulbo kavernöz refleksler kaybolmuştur. S3-S4 segment lezyonlarında kaim barsak ve mesane paralitik olup iç sfinkterlerin uyarılmasına bağlı olarak idrar ve gaita retansiyonu görülür. Eksternal sfinkterler felçlidir. Anal ve bulbokavernöz refleksler kayıptır. Genellikle perine ve kalçalarda eyer tarzında bir duyu kusuru vardır. Alt ekstremitele-rin hareketleri ve refleksleri normaldir.
Omurilik travmasıyla parankimm değişik bölgelerinde oluşan hasar sonucu farklı nörolojik sendromlar görülebilir:
Anterior omurilik sendromu
Kanal içine doğru ayrışmış bir kemik parçası, fıtıklanmış bir disk sonucunda omurilik ön bölümünün veya anterior spinal arterin hasar görmesidir. Anterior spinotala-mik ve kortiko spinal traktüslerin zarara uğraması sonucu yaralanma düzeyi altında paralizi, hipoes-tezi ve hipoaljezi görülür. Arka kordonların salim oluşu nedeniyle derin duyu ve dokunma hissi korunmuştur.
Santral omurilik sendromu
Omuriliğin santral bölümünde, kanama (hematomiyeli) veya arteryel beslenme bozukluğu sonucunda ödem, nekroz veya kanamaya bağlı gelişir. Omuriliğin gri maddesi hasara uğramıştır. Ak madde salim kalabildiği gibi değişik derecelerde zarar görebilir. Bu sendromda, lezyon seviyesi altında değişik derecelerde duyu kaybı, mesane disfonksiyonu, ve üst ekstremiteler-de belirgin motor bozuklukları görülür. Alt ekstre-mitelerin motor ve duysal lifleri omurilik içinde daha periferik seyrettiğinden korunurlar.
Brown-Sequard sendromu; Kurşunlanma, bıçakla yaralanma sonucunda omuriliğin yarısının haşarıyla görülür. Yarı keşi seviyesinde ipsilateral kök ve segmenter bozukluklar, seviye altında ipsilateral piramidal felç, dokunma, derin duyu kaybı, kontrlateral ağrı ve ısı duyusu bozukluğu görülür.
Kauda ekina sendromu: L2 omuru altında kalan kırık, çıkık ve disk fıtıklanmalarmda köklerin basısına bağlı II. motor nöron tipi felç, duyu kusurları (eğer, süvari yaması, çorap tarzında) ve sfinkter bo-zukluklarıyla karakterizedir.