Renin Anjiotensin Aldosteron Sistemi
RAAS, her glomerülün afferent arteriolünde yer alan özelleşmiş hücreler olan jukstaglomerüler hücrelerden salınan proteolitik enzim renin tarafından başlatılır (20, 21,22). Renal perfüzyon basıncındaki azalmaya yanıt olarak salınan renin, karaciğer kaynaklı bir alfa-2 globulin olan AGT’nin bir dekapeptit olan AI’ e dönümünü sağlar. AI daha sonra bir oktapeptit olan AII‘ ye dönüşür. Bu dönüşümün %60’ından ACE sorumlu iken, geri kalanı kimaz, katepsin G ve diğer serin proteazlar tarafından gerçekleştirilir. ACE ( kininaz II) hem RAAS hemde kinin kallikrein sisteminin anahtar komponentidir. Kinin kallikrein sistemindeki rolü, bradikinini inaktive etmesidir ( 21, 24). Böylece ACE iki ayrı enzimatik aktivite gösterir: vasodilatatör bir ajan olan bradikininin inaktivasyonu ve vasokonstrüktör bir ajan olan AII’nin aktivasyonu. AII, RAAS’ ın temel medyatörü olup biyolojik etkilerini iki tip reseptör üzerinde gösterir: AT1 R ve anjiotensin reseptör tip 2 ( AT2 R).
AT1 reseptörleri, dominant olarak böbrek, adrenal glandlar, vasküler düz kas hücreleri ve kalp de eksprese edilir. AT2 reseptörler, fetal gelişim esnasında yüksek yoğunlukta bulunurken, fetal dönem dışında sadece adrenal glandlar, uterus, overler, vasküler endotelyum ve beynin belirli bölgelerinde eksprese edilir ( 21). AII‘ nin patolojik etkilerinin çoğuna AT1 R’ü ile etkileşiminin aracılık ettiği düşünülür ( 22).
Fizyolojik koşullarda erişkin dokularda en fazla sunulan reseptör AT1 R subtipidir. AII bu reseptörlere bağlanarak vazokonstrüksiyon, aldosteron sekresyonu, sodyum reabsorbsiyonu, susama hissinin uyarılması , antidiüretik hormon ( ADH ) sekresyonu ve hücre büyümesinin uyarılması gibi etkilerini gerçekleştirir
AII, AT1 R‘ ye göre daha az sunulan AT2 R‘ ye bağlanarak farklı işlevler gerçekleştirir. Bazı hastalık durumlarında ve kronik AT1 R blokajı uygulandığında; AT2 R sunusu artarak, vasodilatasyon, hücre büyümesi ve fibrozisin baskılanması gibi AT1 R etkilerine karşıt denge işlevler ön plana geçer (21, 25). AII’ nin hemodinamik etkilerine ek olarak, doğrudan ya da diğer büyüme faktörleri aracılığıyla dolaylı olarak, birçok nonhemodinamik etkisi mevcuttur. Böbrek hastalıklarının patofizyolojisinde bu iki tip etkinin de önemli payı bulunmaktadır.
Kültüre glomerüler hücrelerde AII’ nin böbrekteki etkilerine bakıldığında; AII’ nin fizyolojik koşullarda glomerüler filitrasyon hızının ayarlanmasında kritik bir rolü olmakla birlikte, glomerüler kapiller basıncı arttırarak glomerüloskleroz gelişiminde de rol oynadığı görülecektir ( 25). Hemodinamik etkilerine ek olarak mezenjial hücreler üzerine doğrudan etkileri de vardır. Kültüre mezenjial hücrelerde AT1 R üzerinden hipertrofi ve proliferasyonu uyarır, süperoksid anyon oluşumunu doz bağımlı arttırır ( 25). Glomerülosklerozun progresyonunda transforming growth faktör beta ( TGF-B), mezenjial hücre hipertrofisi ve ekstraselüler matriks artışı ile anahtar rol oynar.
AII’ye bağlı glomerülosklerozun TGF-B ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. AII tarafından regüle edilen aldosteron, adrenal korteksin zona glomerülozasında sentez ve sekrete edilen mineralokortikoid bir hormondur. Aldosteron; gastrointestinal traktus, tükrük bezleri ve böbrek epitel hücrelerinde, sodyum reabsorbsiyonu, potasyum ve hidrojen iyon sekresyonunu arttıran mineralokortikoid reseptörleri etkiler. Son zamanlarda, hücre proliferasyonu, sitokin salınımı, inflamasyon ve fibrozisi içeren nongenomik etkileri de gösterilmiştir