Karaciğer Nakli Sonrası İmmünsüpresif Tedavi
Nakille
takılan yeni organın alıcı tarafından reddinin önlenmesi için immunsüpresif
tedaviye ihtiyaç vardır. Bu dönemdeki immünolojik yanıt başlıca T lenfositler
tarafından organize edildiği için bu tedavinin başlıca amacı T hücre yanıtını
önlemektir. Günümüzde nakil sonrası kullanılan ana immunsüpresif ilaçlar;
kortikosteroidler ve kalsinörin inhibitörleridir.
Kortikosteroidler
nakil sonrası immunsüpresif tedavinin temelini oluşturmaktadır. Etkilerini
başlıca intrasellüler reseptörlerle etkileşerek gösterirler. İmmunsüpresif
etkilerini, T lenfositlerden sitokin salınımını (başlıca interlökin-2 ve
interferon y) inhibe ederek, B hücrelerin antikor oluşturmasını
önleyerek, nötrofil ve makrofajların migrasyonunu azaltarak sağlamaktadırlar.
Uzun dönem kullanımının getirdiği istenmeyen etkiler nedeniyle nakil sonrası
kısa dönemde azaltılarak kesilmesi amaçlanmaktadır. Ama primer hastalık
otoimmün hepatit, primer bilyer siroz veya sklerozan kolanjit ise daha uzun
süre kullanmak gerekmektedir. Akut rejeksiyon durumlarında kısa süreli yüksek
dozda kullanılmaktadır. Kortikosteroidlerin uzun süreli kullanımı ile
immunsüpresyona bağlı olarak bakteriyel, viral ve fungal infeksiyonların
insidansı artmaktadır. Bunun yanında uzun süreli kortikosteroid kullanımına
bağlı cushing sendromu, glukoz intoleransı, osteopeni, büyüme gelişme geriliği,
metabolik ve endokrinolojik yan etkiler de gelişebilmektedir.
Kalsinörin
inhibitörleri (takrolimus ve siklosporin) immünofilin adlı hücre içi proteinine
bağlanarak T hücre cevabını inhibe ederek etki gösterir. İmmünofiline bağlı
şekilde bulunan ilaç kompleks oluşturarak kalsinörinin fosfataz aktivitesini
baskılar ve böylece sitokin transkripsiyonu (özellikle interlökin 2) ve
dolayısıyla T-hücre yanıtı bloke edilmiş olur. Her iki kalsinörin inhibitörü de
nefrotoksisite, nörotoksisite ve hipertansiyon gibi benzer yan etki profiline
sahiptir. Bunun yanında siklosporinde gözlenen kozmetik yan etkiler
takrolimusta daha az gözlenmektedir. Ek olarak hiperlipidemi ve kardiyovasküler
yan etkiler de takrolimusta daha az gözlenir. Genel olarak kalsinörin
inhibitörleri ince bağırsaktan emilir, karaciğer ve ince bağırsaklarda sitokrom
p4503A enzim sistemiyle metabolize edilirler (57). Primer tedavide takrolimus
ve siklosporin karşılaştırıldığında takrolimusun birçok üstünlüğü
gösterilmiştir. Birçok çalışmada, takrolimus ile rejeksiyon sıklığında ve
steroide dirençli rejeksiyon sıklığında azalma gösterilmiştir. Nakil sonrası
sağkalım ve graft ömrü üzerinde iki ajan arasında fark gösterilememiştir.