Karaciğer
Nakli Sonrası Karşılaşılan Enfeksiyonlar ve Patojenler
Bakteriler
Bakteriler,
karaciğer nakil hastalarında en sık rastlanan infeksiyon etkenleridir.
Serilerde, tüm infeksiyonlar arasında %35 ile 70 arasında bildirilmiştir (62).
Gelişen cerrahi teknik ve tıbbi bakıma rağmen karaciğer nakil hastalarında
bakteriyel infeksiyonlar ciddi morbidite ve mortalite nedenidir. Bu hastalarda
infeksiyon bulguları maskelenebileceğinden tanı zor olabilir. Operasyonun uzun
sürmesi, operasyon sırasında çoklu transfüzyon gereksinimi, immunsüpresan
kullanımının eklenmesi, bazı hastalarda tekrar operasyon gerekliliği, duct-to-duct
anastamoz yerine Roux-en-Y anastamozunun kullanılması, uzun süreli
yoğun bakım gereksinimi, uzun süre kateter kullanımı ve CMV infeksiyonu bakteriyel
infeksiyon gelişiminde risk faktörleridir. Bakteriyel infeksiyon tipleri geçmiş
yıllara göre değişkenlik göstermiştir. Ayrıca ajanlar açısından merkezler
arasında da farklılık vardır. Birçok merkez gram negatif infeksiyonların tüm
infeksiyonların yaklaşık %65’ini oluşturduğunu bildirirken bazı nakil
merkezlerinde gram pozitif bakteri sıklığı daha yüksek bulunmuştur. Çoğu
bakteriyel infeksiyon nakil sonrası ilk 8 haftada görülür. İnfeksiyon etkeni
hastanın almakta olduğu antibakteriyel profilaksiye de bağlıdır. Karaciğer
nakil hastalarında görülebilen bazı oportunistik patojenler ve özellikleri
aşağıda belirtilmiştir.
> Legionella türleri: Legionella,
solid organ alıcılarında önemli bir patojen olarak kabul edilir. Bazı
merkezlerin verilerinde karaciğer nakil hastalarındaki bakteriyel pnömonilerde
%38’e varan oranda Legionella türleri sorumlu tutulmuştur (66). Legionella
pneumophila serogrup 1’in, insanlardaki lejnonellozislerin yaklaşık
%70’inden sorumlu olduğu
düşünülüyor. Legionella micdadei
de immunsüprese hastalarda saptanmış patojenlerdendir. Pnömoni, en sık
görülen klinik bulgudur. Hastaların %25-50’sine bol sulu diyare de eşlik eder.
Kontamine hastane sularıyla salgınlar oluşabilir. Bazı uzmanlar, nakil hastası
bakımı yapılan merkezlerde Legionella açısından rutin su kültürleri yapılmasını
önerir (67). Legionella, rutin bakteriyel kültürlerde üremediği için
şüphelenildiğinde, örnek gönderilirken laboratuar bilgilendirilmelidir. İdrarda
Legionella antijen testi, kültüre yardımcı olması açısından yararlıdır. Legionella
pneumophila serogrup 1 için sensitivitesi %70-80 ve spesifitesi %95’ten
büyüktür.
> Listeria
monocytogenes: Listeria monocytogenes, immunsüprese
hastalarda bakteriyemi ve menenjitin önemli bir nedeni olarak gösterilmiştir.
Aynı şekilde, karaciğer nakil hastalarında da, hayatı tehdit eden, erken tanı
koyulması gereken ve erken tanı konulduğunda da yüksek doz ampisilin ile tedavi
edilebilen bir hastalık tablosu oluşturur. Listeria infeksiyonu tipik olarak
nakil sonrası 1. aydan sonra görülür. Kontamine gıdalar ( süt ve süt ürünleri,
iyi pişmemiş et gibi ) bulaşmaya yol açar.
> Nocardia
türleri: Nocardia türleri, doğada
sık rastlanan çevresel saprofitler olup direkt inokulasyon veya inhalasyon ile
insana bulaşırlar. İngiltere’de yapılan bir çalışmada 3.5 yıl içinde karaciğer
nakil hastalarında %3.7 oranında Nocardia infeksiyonu görülmüştür (68). En sık
görülen klinik tablo akciğer infeksiyonu olup bunu vakaların yaklaşık ¼’ünde
görülen santral sinir sistemi infeksiyonu izler. Sulfonamidler ve buna ek
olarak cerrahi drenaj başlangıç tedavisinde kullanılır. İmmunsüprese olmayan
hastalarda tedavi uzun sürelidir (Akciğer infeksiyonlarında 6 ay, santral sinir
sistemi infeksiyonlarında 1 yıl). Organ nakli olan hastalarda çeşitli
yaklaşımlar olmakla birlikte tedavi bittikten sonra devamlı düşük doz baskılama
tedavisinin kullanılması daha fazla kabul gören görüştür