Kemoterapi Tedavisi, Meme Kanser Kemopterapi, Sistemik Tedavi
Meme kanserinde sistemik tedavinin esasını oluşturur. Meme kanseri tanısı konulduğunda uzak metastazların bulunduğu düşüncesine dayanır. Oldukça ciddi fizik ve olumsuz yan etkilere sahip bu tedavinin hastaların ancak % 30'unda yararlı olduğu bilinir. Kemoterapi protokollarınm uygulanması ile nüks ve mortalite riskinde % 15-30 azalma elde edilmiştir. Kemoterapi için birden fazla ilacın kombinasyonu söz konusudur. Metotreksat (M) 5-fluorourasil (F), siklofosfamid (C ), adriamisin (doksorubisin) (A) epirubisin (E) başlıca ilk kademe ilaçlar olup, CMF, FAC, FEC, AC gibi kombinasyonlar kullanılır. İkinci kademe kemoterapi ilaçlan ise vinerelbin ve taksanlardır (dosetaksel, paklitaksel). Ağır kardiak, renal, hepatik, immun yetersizlik, kemik iliği supresyonu ve mental bozukluklar kemoterapi için kontrindikasyon oluşturur. Sistemik kemoterapinin erken yan etkileri lö-kopeni, trombositopeni, anemi, bulantı, kusma, iştahsızlık ve saç dökülmesidir. Daha geç dönemde amenore ve kardiak bozukluklar ortaya çıkar.
Sistemik tedavinin bir diğer aracı olan hormonoterapi alanında değeri kanıtlanmış ilaç tamoksi-fendir. Ostrojen reseptör blokeri olan bu ilaç hem östrojenin tümör hücresi üzerindeki geliştirici etkilerini önler, hem de sitostatik özellik taşır. Nüks ve sağkalımı doğrudan etkilerken, karşı memeyi koruyucu etkileri vardır. Erken dönemde menopoza benzer semptomların ortaya çıkmasına neden olabilir. Uzun süre kullanımda ise endometrium kanserinde artış gözlenir. Bu nedenle tamoksifen kullanan kadınlarda periyodik jinekolojik muayene gerekir. Premenopoz dönemde olan ostrojen reseptörü (-) hastalarda ise yararsızdır.
Over fonksiyonlarının ooforektomi veya radyoterapi ile de durdurulması mümkündür. Ayrıca goserelin, leuprolide gibi luteinizan hormon serbestleştirici hormon (LHRH) agonistleri de kimyasal ooforektomi gerçekleştirir. Megesterol asetat, medroksiprogesteron gibi progestinler ve anastrozol, letrozol gibi aromataz inhibitörleri de hormonoterapi başlığı altında etkili olur.
İmmunoterapi çalışmaları ise özellikle c-erB2 (HER - 2 neu) onkogenine karşı antikor oluşturma alanında yoğunlaşmıştır. Bu bağlamda, herceptin adlı ilacın ancak % 15 hastada olumlu sonuç verdiği anlaşılmıştır.
Meme kanserinde kemoterapi - hormonoterapi protokollerinin uygulanmasına karar vermede hastanın yaşı, tümör boyutu, nükleer derece, ostrojen reseptör varlığı göz önüne alınır ve hastalar buna göre düşük ve yüksek risk grubuna girer. Yüksek riskli hastalar kemoterapi alır. Aksiller ganglion tutulumu olan hastaların ise tümü kemoterapi adayıdır.