Ağız Kokusu Nedenleri ve Tedavisi, Halitozis Nedir
Halitozis, ağız florasında bulunan bakterilerin metabolik etkinliğine bağlı olarak ağızdan kaynaklanmaktadır. Normal olarak, sağlıklı insanlarda özellikle uykudan sonra yaygın olarak görülür. Gerçek pre-valansı bilinmemektedir. Genellikle besin artıklarının, hücrelerin, tükrük ve kanın bakteriyel pütrefaksiyonundan oluşur. Özellikle proteinlerin peptidlere ve ami-noasitlere proteolizi sonucu oluşan sistein ve indirgenmiş glutatyon gibi serbest tiyol gruplarını taşıyan substratlar uçucu sıvıların ve sülfidlerin oluşmasına neden olur. Aseton, aset aldehit, etanol, propanol ve dioksil ağız kokusunun önemli nedenlerindendir.
Halitozisin en yaygın nedeni ağız temizliğine dikkat edilmemesi ya da oral sepsise yol açan durumlardır (enflamatuar dişeti hastalığı [gingivit] ya da periodontal hastalık [periodontit]). Ağızdan çıkan havada uçucu sülfür bileşiklerinin miktarı ve me-tilmerkaptanın hidrojen sülfide oranı, periodontal hastalığı olanlarda ağız sağlığı iyi olanlardan daha yüksektir. Bu bileşiklerin kaynağının dişeti yarıkları, periodontal cepler ve dil üstündeki tabaka olduğu saptanmıştır. Ağızdan çıkan havada bu sülfidlerin oranı özellikle oral spiroketler ve hareketli basillere bağlıdır.
Sinüzit, burunda yabancı cisim ve solunum yolu enfeksiyonlarının yanı sıra ağız ve boğazdaki öteki enfeksiyonlar ve habis oluşumlar da kötü kokuya neden olabilir.
Sistemik hastalıklardan, diyabetik ketoasidoz, karaciğer ya da böbrek işlev bozukluğu ender olarak halitozise neden olur. Helikobakter pilori ile halitozis arasında bulunduğu ileri sürülen ilişki kanıtlanamamıştır.
Geçici olarak halitozise neden olan ilaçlar izosorbid dinitrat ve disülfiramdır. Nesnel olarak halitozisi değerlendirmede gaz kro-matografisi kullanılabilir. Bu yöntemle kötü kokudan sorumlu olan bileşikler değerlendirilip, küçük miktarlarla bile başarılı sonuç alınabilir. Diyete bağlı ya da sistemik neden olasılığını dışlamak için hastanın öyküsü dikkatle alınmalı ve fiziksel muayene yapılmalıdır. Özellikle bir peri-odontoloğun yardımına başvurarak ağız ve diş sağlığının tam bir değerlendirilmesi yapılmalıdır. Sanılanın aksine mide-barsak hastalıklarıyla (bu bölge tümörlerindeki kötü kokulu geğirme dışında) halitozis arasında bağlantı yoktur.
Halitozis hayal ürünü olabilir, temporal lob epilepsisi ya da şizofreni belirtileri arasında halüsinasyon olarak bulunabilir.
Halitozisin en iyi tedavisi ağız florasındaki anaeropları azaltmaktır. Ağız temizliğinin sağlanmasında dişlerin fırçalanması ve diş aralarının temizlenmesi ilk yapılması gereken işlemdir. Antimikrobik tedavi şiddetli ya da inatçı vakaların dışında pek gerekmez.
Diş plağında bulunan organizmaların bir bölümüne karşı etkin olan %0.2 sıvı klor-heksidin glukonat içiren ağız ve diş suyu ile gargara yapılması kolay, ucuz ve etkin bir tedavidir. Hidrojen peroksidi gargaralar ise tükrükteki tiyol konsantrasyonunu azaltır, akut nekrozitan gingivit tedavisinde yararlı olabilir. Ağız kokusunu gidermeye yönelik çok sayıda ürün geliştirilmiştir. Bunlardan setilpiridinyum klorür ve zeytinyağı ile esansiyel yağları içeren iki fazlı yağ-su bileşimi ile ağzın çalkalanmasının nefesteki uçucu sülfür bileşiklerini azalttığı saptanmıştır.