Yutma Güçlüğü, Yutkunma Güçlüğü
Akut disfajinin en sık rastlanan nedenleri enflamatuar hastalıklar ve yabancı cisimlerdir. Kronik disfajide ise önce yutma işlevinin hangi evrede bozulmuş olduğu saptanmalıdır. Yutmanın ilk iki evresiyle (lokmanın boğazın gerisine itildiği ve yutma refleksinin başladığı evreler) ilgili dis-fajiler nöromusküler bozukluklara bağlıdır ve daha ender görülür (örn. multipl skleroz, arka fossa ameliyatlarından sonra, medulla enfarktüsü sonucu alt bulber sinir felci). Dil hareketleri kesinlikle incelenmelidir. Dildeki fasikülasyonlar alt motor nöron tutulumunu gösterir. Velofaringeal yetersizlik (damak) de medulla düzeyinde nörolojik tutulumu gösterir. Uvulanın asimetrik hareketi genellikle tek yanlı vagus siniri tutulumunda gözlenir.
İstemsiz yutma refleksinin başlamasından sonraki disfajiler daha sıktır ve çoğunlukla laringofarinks ve özofagustaki lezyonla-ra bağlıdır. Özofagus lümeninin dışarıdan baskı altında kalması ya da skleroderma gibi özofagus duvarını tutan hastalıklar da yutma güçlüğüne neden olabilir. Yutmanın üçüncü evresindeki organik nedenler arasında postkrikoid karsinom laringofa-rinksin başka habis tümörleri, hipofaringeal divertikül, özofagusun selim darlıkları, kardiya akalazyası ve özofagus karsino-mu sayılabilir. Hasta disfajiye bağlı olarak kilo vermişse, yutma sırasında ağrı kulağa vuruyorsa, ses tonu değişmişse ya da re-gürjitasyon sonucu yedikleri ağzına geliyorsa disfajinin organik bir nedene bağlı olduğu düşünülmelidir. Bazı hastalar boğazlarına bir şeyin sürekli takıldığını ve boğazlarında bir baskı duyduklarını belirtir. Bunlarda çoğu kez hiçbir organik neden bulunmaz. Globus histerikus adı verilen bu hastalık çoğunlukla kadınlarda görülür. Söz konusu hastalığın nedeni kriko-faringeus kası spazmı ya da gastroözofa-geal reflü olabilir.
Hastanın öyküsünde daha çok sıvı gıdalarda disfaji görülmesi nörolojik tutulmayı gösterir. Alt özofagus tıkanıklıkları çoğunlukla daha yukarıda bir tıkanıklık hissine neden olduğu için lezyonun düzeyini saptama açısından yanıltıcı da olabilir. Farinks ve damak muayenesinde hareket kaybı saptanabilir. Fossa priformiste tükrüğün ya da yiyeceklerin birikmesi fiziksel bir tıkanma bulgusudur.
Lateral boyun grafileri postkrikoid karsi-nomda larinks ile omurga arasındaki yumuşak doku şişliğini gösterebileceğinden yararlı olabilir. Yutmanın hastaya baryum içirilerek radyolojik olarak incelenmesi ve videoya kaydedilmesi röntgen filminden daha değerli bilgiler sağlayabilir.
En iyi değerlendirme yöntemlerinden biri endoskopidir. Fiberoptik endoskoplarla özofagus gözlenerek, gerektiğinde biyopsi alınabilir, rijid endoskoplarla ise larinks lezyonları gözlenebilir.
Yutma güçlüğüne neden olan hastalıklardan selim darlıklar kronik özofajit sonrasında gelişebilir ve genellikle uzun süreli mide reflüsü ile ilişkilidir. Tedavi olarak endoskopik dilatasyon ile birlikte mide reflüsünü ve mide asit salgısını önlemeye yönelik önlemler (antasidler: sodyum bikarbonat, kalsiyum karbonat; aljinik asit, 4 x 500 mg; H2 reseptör antagonistleri: simetidin, famotidin, ranitidin; asit pompası inhibitörleri: lansoprazol, omeprazol 2 x 200 mg) alınmalıdır.
Yiyeceklerin özofagustan mideye serbestçe geçmesini engelleyen nöromüsküler bir hastalık olan akalazya ise kardiyomi-yotomiyle (Heller ameliyatı) tedavi edilebilir.
Orofarinks ve laringofarinksi tutan nöromüsküler hastalıklarda krikofaringeal mi-yotomi (krikofaingeus kasının dıştan içe hipofarinks mukozasına kadar ayrılması) yapılır. Bu yöntem lokmanın ağızdan fa-rinkse geçtiği sırada değil de, krikofarin-geus düzeyindeki tıkanmalara bağlı olduğu durumlarda etkilidir.
Ameliyat edilemeyen özofagus karsinomlarına bağlı disfajilerde endoskop yardımıyla metal ya da plastik tüp yerleştirilerek yardımcı olunabilir. Şiddetli disfajilerde hastanın beslenebilmesi için nazogastrik tüp ya da gastrostomi gerekebilir. Hastayı fazla rahatsız etmeyen çok ince bir nazogastrik tüple besleyici değeri yüksek sıvılar sürekli ya da aralıklı infüzyon biçiminde verilebilir. Hastanede kalması gerekmeyen ve kendisini besleyebilen hastalara gastrostomi uygulanabilirse de birçok hastanın yakınması olan tükrüğünü yutma güçlüğü açısından fazla bir yararı olmaz. Tükrük salgısı yan etkilerin sıklığına karşın antikolinerjik ilaçlarla ya da tükrük bezleri denerve edilerek (timpanik nörek-tomi ve korda timpaninin kesilmesi) azaltılabilir.
Yiyeceklerin larinkse kaçması larinkse girişin epiglotla kısmen kapatılmasıyla (epiglottopeksi) önlenebilir. Bazen kapaklı bir trakeostomi tüpü gerekebilir.