Menopoz Tedavisi Menapoz Ostrojen

Menopoz Tedavisi, Menopozda Tedavi

Menopoz konusunda edinilen üç ayrı tutum bu­gün de sürmektedir. Bir aşırı uçta menopoz doğal bir olay olarak gö­rülür; belirtiler kendiliğinden kaybolacaktır ve teda­viye gerek yoktur. Menopoz doğal karşılanır; bu sa­vın temelinde, doğal olan her şeyin iyi olduğu inancı yatar. Bu konuda iyi niyetli aldırmazlık çok yaygın­dır ama bu, ailede çok sabırlı bir kadınla çok anlayışlı bir kocanın bulunmasını gerektirir.

Menapoz Tedavisi Daha olumsuz bir görüşe göre, menopozun sorun yaratabileceği, tedavi gerektirebileceği kabul edilir. Bu görüşü benimseyen doktorlar, hastalarına çoğu zaman sakinleştirici, depresyon giderici ilaçlar verirler; bize göre bu, menopoz için yapılabilecek en yan­lış tedavidir. Hastalar zaten yorgun ve letarjik bir durumdadırlar; böylesine güçlü ilaçların verilmesi has­taya hiçbir şekilde haklı gösterilemeyecek ek bir zor­luk getirir. Buna karşın, örneğin İngiltere'deki kadın­ların yüzde 30'u, hiçbir gerçek yarar sağlamadıkları tıpça pek çok kez kanıtlanmış olmasına karşın bu tür ilaçları kullanmaktadırlar.


Daha ilerici bir tutuma göre, menopoz belirtileri­nin denetim altına alınmasında östrojen kullanımı hem yararlı hem de güvenli bir yoldur. Bu tutumu be­nimseyen doktorlar, menopoz belirtilerini hafifletmek için, mümkün olan en küçük dozlarda östrojen ver­mekten çekinmezler; ne var ki uzun vadeli tedaviye, uterusun aşırı uyarılmasını önleyici ve yapay olarak üretilmiş projestojen'in de dahil edilmesi gerekir; böylelikle gelecekte ortaya çıkabilecek ciddi sorun­lar önceden engellenmiş olur.

Ostrojen Tedavisinin Sakıncalı Yanları, Kadınlarda Ostrojen

Östrojen tedavisi ne zaman yapılmalıdır?

Östrojen tedavisine başvurmayı engelleyen birkaç önemli neden vardır. Meme kanseri ya da rahim kan­serinin belli türlerini geçirmiş olan hastalarda östro­jen, yeniden ortaya çıkacak kanserin ilerlemesini hız­landırabilir; bu nedenle verilmesi sakıncalıdır. Nadir olmakla birlikte, bazı karaciğer hastalıklarında da öst­rojen nedeniyle ağırlaşma görülebilir.

Yakın zamanlarda tromboz (bacaklarda ve akciğerlerde kan pıhtılaşması) geçiren hastalarda östrojen tedavisinden kaçınmak gerekir. Bu sorun, çoğu za­man kalçasında ağrı duyan bir kadının kan pıhtılaşmasından kuşkulandığını söylemesiyle ortaya çıkar; bu kadın, yakınlarda tromboz geçiren bir hasta olarak kabul edilir. Aslında kan pıhtıları ancak hastane­de yapılacak çok karmaşık testlerle anlaşılabilir; geç­mişte yapılan bu tür bir teşhisin çoğu zaman yanlış olduğu anlaşılabilir. Menopoz kliniklerinden birinde doktorlar, laboratuvarda yapılan kan pıhtılaşması testlerinin çoğunu en ince ayrıntılarına dek incelemişlerdir; iki yıl süresince, klinikte tedavi görmekte olan kadınlar, kan pıhtılaşması tehlikesinin bulunup bulunmadığını saptamak amacıyla kan testlerine ta­bi tutularak taramadan geçirilmişlerdir. Laboratuvar testlerinin sonucuna göre doktorlar, kan pıhtılaşma­sında hiçbir artmaya rastlamadıkları gibi hastalarda trombozun artması gibi bir durumla da karşılaşma­mışlardır.

Diğer sakıncalar

İngiltere'de ve Birleşik Amerika'da doktorlar re­çete yazarken, artık eskisinden daha dikkatli davran­maktadırlar; bunun bir nedeni, yanlış tedaviden do­layı zarar gören hastaların yasal yollara gittikçe da­ha çok başvurmaya başlamalarıdır. Bu nedenle has­taların, kendi alışkanlıklarının da tedavinin sonucu­nu etkileyebileceği, ortaya çıkacak olumsuz sonuca tedaviden çok, kendi tutumlarının yol açabileceği ko­nusunda uyarılmaları yerinde olur.

Sigara içme alışkanlığı

Sigara içme alışkanlığının sağlığa çok zararlı ol­duğu apaçık ortadadır. Bu alışkanlığın kalp krizi, kan pıhtılaşması, felçler ve akciğer kanseriyle yakından bağıntısı vardır; aslında sigara içenlerin üçte biri, bu alışkanlığa bağlı bir hastalıktan ölür. Bu nedenle, bir sigara tiryakisinin, hormon tedavisi yapmakta pek de istekli olmayan hekimini, bu tedaviyi uygulamaya zor­laması, bir yıl sonra ortaya çıkabilecek damar tıkan­masından doktorunu sorumlu tutması pek doğru bir tutum olmaz. Hastanın 30 yılı aşkın bir süredir içmek­te olduğu sigaranın, bu duruma yol açmış olması, çok daha büyük bir ihtimaldir.


Gözleri gören, kulakları duyan herkes, sigara iç­me alışkanlığının ne denli tehlikeli olduğunu vurgu­layıp duran ilanları görmüş olmalıdır. Sigarayla östrojenin bir araya gelmesi, diyelim ki, sigarayla doma­tes çorbasının biraraya gelmesinden daha tehlikeli değildir aslında; tıpkı sigara içmekle araba kullanma­nın bir arada büyük bir tehlike yaratmaması gibi. Bu örnekler, söz konusu olabilecek sakıncaları tam ola­rak anlatabilmek amacıyla verilmiştir. Sigara içen ka­dınların östrojen almaları durumunda tehlike biraz­cık daha artar, ama tek başına östrojen bu tür bir has­talık tehlikesini artırıcı bir etken değildir. Bizler, bir yandan menopoz belirtilerinin giderilmesi için östro­jen tedavisini önerirken, bir yandan da verebileceği­miz en iyi öğüdün sigarayı bırakmak olduğunu söyleyebiliriz.

Aşırı kilo alma

Aşırı kiloların kan basıncının yükselmesiyle (hi­pertansiyonla) çok yakından bağıntısı vardır; bu da trombozave kalp hastalıklarına yol açar. Ayrıca, yat­kın olanlarda şeker hastalığı tehlikesini de artırabi­lir. Bundan başka menopozun getirdiği sorunların ço­ğu, insanı kilo almayı kolaylaştıracak bir yaşama biçimine iter; bunun nedeni hareketsizliğin artması, faz­la yeme ya da her akşam alınan içki miktarının biraz­cık daha artırılması olabilir.

Menopozdan sonra, kilo alma eğiliminin artmasın­da hormonlara bağlı nedenler de sözkonusudur. Yapılan deneyler, yumurtalıkları çıkarılan hayvanların da kilo aldığını göstermiştir; ama bu küçük artış, az doz­da verilen östrojenle yeniden kaybedilmiştir. Benzer biçimde, kadınlarda da yitirilen östrojenin doğru mik­tarlarda yerine kormasil kilo kaybı yaratabilir; bununla birlikte kadınların çoğu, hormonların kendilerine ki­lo aldıracağından korkarlar; eğer verilen doz uygun­sa, bu korku yersizdir. Aşırı şişmanlıktan elbette ka­çınmaya çalışmak gerekir; ama gariptir ki şişman ka­dınlar menopozu daha hafif atlatırlar, çünkü yağ do­kularında salgılanan başka bazı hormonlarda da öst­rojen üretimi vardır.


İnsanın formunu Koruması, düşük kalorili bir ye­mek rejimini akıllıca izleyerek kilo almaktan kaçın­ması, özellikle menopoz döneminde sağlıklı yaşama­nın önemli bir parçasıdır. Kilolarınız artıyorsa bunun nedeni çok açıktır: Gerektiğinden fazla yemek yiyorsunuz demektir

Diğer etkenler

Tedavi edilmeyen yüksek kan basıncı (yüksek tan­siyon) da hormon tedavisinin uygulanmamasını gerektiren bir göstergedir; ama tansiyon düşürücü ilaç­lar kullanılarak kan basıncının denetim altına alınma­sından sonra, menopoz belirtileri gerçekten ağırsa, östrojen verilebilir. Şeker hastalığının da östrojen te­davisini engelleyici bir neden olduğuna inanılır; oy­sa, bu inancın yanlış olduğu kanıtlanmıştır. Bazı va­kalarda, şekerin denetim altına alınması bir süre güçlük yaratabileceğinden şeker hastalığını tedavi etmek için verilen ilaçlarda ayarlama yapılması gerekebilir; ama östrojen tedavisi için hiçbir ciddi engel söz konusu değildir. Bu konuda asıl güçlük, şekerli kadın­ların, kalp krizi ve belki kan pıhtılaşması gibi komplikasyonlara açık olmalarıdır; bu nedenle östrojenin dikkatli kullanılması gerekir. Bununla birlikte, düşük doğal östrojen dozlarının kan şekeri düzeyleri üzerin­deki etkisini araştırmak amacıyla yapılan geniş laboratuvar araştırmaları, tehlike yaratacak hiçbir değişik­liğin yer almadığını göstermiştir.