Kabizlik ve Bitkisel Cozum

Kabızlık ve Bitkisel Çözüm

Besinsel Liflerin Sindirim Üzerine Etkisi

Sindirim Geçişine Etkisi

Alışılagelmiş bir beslenme rejimine, besinsel liflerden zengin ürünler eklenince, sindirim geçişi değişir ve daha özel olarak, kalınbağırsak hareketleri yavaşlamışsa hızlanır veya aksine hızlanmışsa yavaşlar. Yavaşlamış geçiş üzerine hızlandırıcı etki daha sabittir. Fakat bütün lifler aynı etkinlikte değildir. Aynı etkiyi elde etmek için 47 gr kepeğe karşılık, 680 gr havuç, 1477 gr elma veya 775 gr pişmiş lahana yemek gerekmektedir

24 saatte ortalama 28 gr kuru dışkı (14,7 gr bakteri; 4,5 gr sindirilmemiş lif ve 6,5 gr eriyebilen değişik ürünler), çıkaran bireylere 20 gr kuru havuç, lahana ve kepek ye-dirildiğinde; havucun 17,4 gramı özüştürülmüş ve 3,8 gr bakteri oluşmuştur. Lahana için sonuçlar biraz farklı olup 16,7 gramı özüştürülmüş ve 4,8 gr bakteri üremiştir. Kepek için özüştürülen miktar 6,4 gr ve bakteri 2,3 gr bulunmuştur. Buna göre kepeğin kabızlık için daha etkili olduğu görülmektedir. Fakat bütün kepekler aynı etkiyi göstermez. Buğday kepeği, çavdar veya yulaf kepeğinden çok daha et­kili olup bunun da iri tanelisi incesinden daha etkilidir. Her zaman yenen beyaz ekmeğin 100 gramında 2,7 gr besinsel lif vardır ki, bu miktar kabızlığa etkili ola­mamaktadır. Un ve buğday kabuğu ile birlikte elenmeden, buğday taneleri ezilerek üretilmiş tam ekmeğin 100 gramında 8,5 gr lif vardır.

Tedavi edici kepek miktarı günde en az 20 gramdır ki, bu da 700 gr beyaz ekmeğe eşittir. Kepekli ekmeklerdeki kepek miktarı %15 grama kadar olmalıdır. Kepekli ekmekten günde 130 gr yemek kabızlık tedavisi için yeterli olmaktadır.

Yağların Sindirimi Üzerine Etkisi ve bitkisel çözümler

Beslenmeye kepek ilave edildiğinde yağların dışkı ile atılımı artarsa da, bu artma çok azdır. 30 gr kepek alınması dışkıdaki yağ miktarını günde 3-414 grama çıkar­maktadır. Aynı sonuç pektin ve guar sakızı ile de elde edilmiştir.

Proteinlerin Sindirimi Üzerine Etkisi

Besinsel liflerin ilavesi, dışkı azotunu arttırır (günde 1,3-1,8 gr). Bu azot artışının kaynağı iyi bilinmemekte olup endojen (iç oluşlu) azot kaybının artması veya be­sinlerin pişmesi esnasında karbonhidratlı besinlerin amino asitlerle yaptığı polimerizasyonla teşekkül etmiş sindirilemeyen proteinlerin varlığı ya da dışkıdaki bu azot artışının bakterilerden ileri geldiği öngörülmektedir.

Glusidlerin (Karbonhidratların) Sindirim Üzerine Etkisi

Esmer ekmek yendiğinde şeker yükleme deneyinde daha düz bir eğri elde edil­mektedir. Zira esmer ekmekteki kepek şekerin emilmesini azaltır. Fakat kepeğin bu etkisi, guar sakızı ve pektine nazaran çok azdır. İnsüline bağımlı şeker hastalarında guar sakızı veya pektin alınması, günlük insülin miktarında %20-30'luk azaltmayı gerektirmektedir. Buna karşın solunumla çıkarılan hidrojen miktarında ise bir deği­şiklik görülmez. Bu nedenle glusidlerin tümünün emilmesinde bir eksiklik olmayıp sadece yavaş emilimi söz konusudur.
Kepek, çeşitli bitkisel lifler, selüloz insan kalınbağırsağında kısmen (%50), pektinin ise %90'a yakın kısmı sindirilebilmektedir. Buna karşın linyiti ve sakızlar çözüm­lenemez.

Liflerin sindirim metazbolizması ürünleri kısa zincirli yağ asitleri (butirik, laktik, formik, propionik, asetik asit) ve gazlardır (metan, hidrojen, karbonik gaz). Kısa zin­cirli yağ asitleri kısmen geri emilip genel metabolizmada kullanılır.

10 gr kepek solunumdaki hidrojeni arttırmadığı halde, 10 gr laktuloz bunu 7 kat arttırır (20 gr kepekle 3,30 gr kepekle 4 defa artış olur).

Bakterinin Topluma Etkisi

Lifler, bakteri sindirimini arttırıcı etkileriyle, bakterilerin toplam sayısında çoğal­maya, mayalanma biteyinin artması ile de bakteri dağılımında değişikliğe neden olurlar.

Katyonların Emilmesine Etkisi ve kabızlık için bitkisel tedavi

Kalsiyum: Kepekten zengin bir besi rejiminden önce ve sonra yapılan kalsiyum ölçümleri kıyaslanarak, 3 haftadan 1 aya kadar nisbeten kısa devrelerde, gönüllü­lerde uygulanan 3 ayrı çalışmada önce hafifçe müsbet olan kalsiyum ölçümleri son­ra olumsuz olmuştur. Burada birçok etken rol oynamaktadır:

Diğer birçok lifler gibi kepeğin kendisinde de kalsiyum vardır ve bu nedenle kalsiyum alımı artmıştır.

Kepekte diğer lifler gibi, kalsiyumla birleşen fitik asit, özellikle hücre cidar­larından emilime engel olmaktadır.
Bitkilerin diğer içerikleri de aynı rolü oynayabilmektedir.
Buna rağmen olumsuz etki devamlı değildir.

Demir: Çeşitli bitkilerle olduğu gibi demirin emilimi kepekle azalmaktadır. Burada da fitik asitin rolü ileri sürülmüşse de tek neden değildir.

Çinko: Tam ekmekten zengin bir beslenmenin çinkoyu azalttığı gösterilmiştir. Fitik asitin rolü mümkün olmakla beraber, çinkonun hücre cidarlarıyla kırılması güç bağlar oluşturduğu kabul edilmektedir.

Kabizlik Bitkisel Tedavisi

Kabızlık Bitkisel Tedavisi

Bu bölümde kabızlıktan korunma yollan ve tedavi yöntemleri ele alınmıştır. Besinsel liflerin sindirim üzerine etkisi, liften yoksunluk ve hastalıklar, kabızlığın ön­lenmesi konular ele alınmıştır.

Devamlı Kabızlıklarda

Önceki kısımlarda, kabızlığın çeşitli nedenleri olduğu görülmüştü. Geçici kabızlık kendisini oluşturan nedenle birlikte kaybolur. Kitabınızda verilmiş olan çeşitli öne­riler, bağırsak geçişinin bu kısa süreli bozukluklarını daha hızlı yok etmeye yardım edecektir.

Fakat en sıkıntılı kabız şekilleri şüphe yok ki süreğen (kronik) kabızlıklardır. Bir­kaç gün hiç dışkılayamama şüphesiz endişe yaratıcıdır; ama, bağırsak geçişi bir kere düzene girdi mi bu sıkıntılar hemen unutulur. Buna karşın yıllar boyunca ka­bızlıktan şikayet etmek özellikle hoş olmayan tatsız bir durumdur. Oysa bu kabız­lıkların çok büyük bir kısmında daima işlevsel kabızlık vardır.
Bu kitabın devamı, kaynağı ne olursa olsun, süreğen işlevsel kabızlıkların tedavisi ve korunmasına hasredilmiştir:

Kabızlık bitkisel

Toplumsal ve beslenme sorunlarına bağlı süreğen işlevsel kabızlık. Bu en sık kabızlık şeklidir.
Gerimsiz süreğen işlevsel kabızlık
Kasıntılı süreğen işlevsel kabızlık
Tek bir kısıtlama işaret edilmelidir. Kasıntılı işlevsel kabızlıklar bazen ağrılı kriz­lerle birliktedir. Bu krizlerde antispazmodik (kasıntı kıran) ve analjeziklerin (ağrı kesicilerin) kullanıldığı bilinen tıbbi tedaviye başvurmak gereklidir.

Bu çok özel sorun dışında, süreğen işlevsel kabızlığın tedavi ve korunmasında herşeyden önce insan organizmasının gerçek ihtiyaçlarına en iyi şekilde uyumlu bir beslenme gereklidir.

Liflerin Yeri

Uzun yıllardan beri beslenme uzmanları besinsel liflere büyük önem vermişlerdir. Gerçekten farklı çalışmalar gösterdi ki, liften yoksun beslenen ülkelerde, uygarlık hastalığı denilen bazı hastalıkların sıklığı önemli miktarda artmaktadır.

Liften yoksun beslenmenin sonucunda etkilenen organlardan ilki kalınbağırsaktır; bu, kabızlığın temel nedenidir. Görünüşte bir nedeni olmayan çok sayıdaki karın ağrıları beslenmedeki lif payının azlığına bağlıdır. Fakat kalınbağırsak ile ilgili di­ğer hastalıklar da, örneğin kalınbağırsak kanseri, lif yokluğu ile oluşabilmektedir. Diğer hastalıklar da lif payının azlığı ile ağırlaşıp önem kazanabilirler; örneğin şişmanlık, şeker hastalığı, kolesterol ve kalp damar hastalıkları vb.

Asya ve Afrika gibi lifli gıdalardan zengin beslenen toplumlarda bu hastalıklar da­ha az görülmektedir. Güncel olarak, İngilizlerin ortalama sindirim geçiş zamanı 69 saat ve günlük dışkı miktarı 107 gr olduğu halde, orta Afrikalılarda bu değerler 36 saat ve 470 gr olarak bulunmuştur.

Lifin açıklamasını yeniden anımsayalım: Kabızlık bitkisel çözüm

İncebağırsak ve mide salgılarına dirençli bitkisel içerikli gıdaların tümü söz konusudur. Besinlerdeki diğer içerikler gibi organizma tarafından emilmezler ve kalınbağırsağa gelip dışkının esas yapı maddesini oluştururlar.


Lifler incebağırsak tarafından emilemeyen maddelerdir. Fakat daha önce belirtildiği gibi onlar hiçbir fızikokimyasal özelliği ve organizma üzerine hiçbir fizyolojik etkisi olmayan basit etkisiz maddeler değildir.


Bu özelliklerinin bazılarından ve fizyolojik sonuçlarından, özellikle liflerin önemli miktarda su tutarak dışkının hacmini arttırdığı daha önce belirtilmişti; diğer özel­likler ilerleyen ayrıtlarda ele alınmaktadır. Bunların herbiri farklı fizyolojik etki gösteren kaynaklı olabilir. Örneğin su tutma yeteneğinin sadece kabızlığa karşı et­kili olmayıp, aynı zamanda istenmeyen kiloların birikmesi tehlikesini de azaltmaya yaradığını göreceğiz. Onların fizyolojik etkilerinin çoğunu açıklayan liflerin başlı­ca beş özelliğini ele alarak başlamak istiyoruz.
Çok kuvvetli su tutma özelliği olan lifler; onların en önemli özelliğidir.

Lifler bazı özbesinleri gözenekleri arasında tutarak, onların emilmesini ya­vaşlatırlar.

Bundan başka bazı lifler, aynı zamanda incebağırsağın iç cidarlarını halı gibi kaplayarak özbesinlerin emilmesini de yavaşlatırlar.

Lifler safra tuzlarını emerler. Bu moleküller, karaciğerde kolestorelden üre­tilip safra ile bağırsağa dökülürler.
Ve hatırlatalım ki, lifler ince bağırsaktan emilmedikleri için kalorileri de yoktur.

Besinsel Lif Kapsamı

Kalınbağırsaktaki en yararlı kalıntılar bitkiseldir; kimyasal olarak selüloz, hemiselüloz, linyin (odun özü) ve pektinden ibarettir. Besinsel lifler, insan enzimleri (pankreasın a-amilazı) ile sindirilemediği halde bakteri enzimleriyle (f3-amilaz) kıs­men sindirilebilmektedir.

Selüloz- Nişastanın (3-glukan izomeridir. En dikkat çekici özelliği sindirim en­zimleriyle çözünmezliğidir.

Hemiselüloz: Asit ve alkalenlerle çok kolaylıkla çıkarılabilen hemisellüloz çok karışık bir yapıya sahiptir. Çeşitli glukozidik bağlarla birleşmiş değişik şekerler, özellikle KSİLOZ içerir.

Linyin: Gerçek bir karbonhidrat olmayıp, fenilpropan siklik biriminden oluşmuş karışık bir polimerdir. Ağaç ve ot linyinleri arasında fark vardır ve linyittin çö­zülmesi çok güçtür.

Pektin: Diğer polisakkaridlerle birleşmiş olan "galaktronik asif'in polimeri o-lup, özellikle meyvelerde bulunur ve oldukça kalın bir pelteleşme oluşturur. Kaytonları tutma yeteneğini tayin eden "uronik asit" içerirler.

Sakızlar: Uronik asit, ksiloz ve diğer şekerlerin karışık polimerleridir.

Besinsel liflerin çeşitli içerikleri, ayrıca protein, çok az miktarda yağ, fakat önemli miktarda madensel tuzlar (kalsiyum ve demir) içerir. Bazı tahıllar da silis özümler-ler. Bitki tanelerinde özellikle fitik asit vardır. Bu bir lif değildir. Fakat tanenin fos­for deposudur. Bu fıtik asit iki değerlikli katyonları ve kalsiyumdan yararlanmayı azaltabilmektedir.

Tahıl lifleri içeriği, değirmencilikte unu kepeğinden ayırma oranına bağlıdır. Be­sinsel lif, beyaz unda %3-4, tam unda % 11-14 ve kepekte %48 oranında bulunur. Taze sebzelerin lif içeriği genel olarak %5'in altındadır. Su ile piştikten sonra ye­nen sebzelerde bu lif miktarı çok fazla sulandırılmıştır.