Bebeklerde ve Cocuklarda Kabizlik

Bebeklerde ve Çocuklarda Kabızlık ve Psikolojik Nedenleri

Kabızlık çocuklarda yaygın olarak karşımıza çıkan bir sorundur. En sık karşılaşıldığı dönem tuvalet eğitiminin verilmeye çalışıldığı zamandır. Kabızlık çeşitli fiziksel ve psikolojik nedenlere dayanabilir. Pek çok insan sadece beslenme alışkanlığının değişmesinden ötürü kabızlık problemi yaşar, ancak burada kabızlık probleminin geçici bir durum olması söz konusudur. Eğer kabızlık uzun süredir devam ediyorsa beslenme alışkanlığında radikal değişikliklere gidilmesi ve başka olası nedenlerin de göz önünde bulundurulması gerekir.

Kabız Bebek

Eğer çocuk sağlıklı besleniyor ve yeterince sıvı tüketiyorsa kabızlığının nedeninin organik olması olasılığı oldukça düşüktür. Çocuğa tuvalet eğitimi verilirken koruyucu ya da titiz bir aile yapısının olması çocuğun ruhsal olarak kendi dışkılamasını tolore edebilmesini zorlaştırır ve çocuk dışkılamasını ertemek ister. Aile içi huzursuzlukların yaşanması, anne ya da babanın çok kontrollü kişilik özelliklerinin olması da yine çocuğun kakasını tutmasına neden olabilecek duygusal etmenlerdir.

Çocuklarda kabızlık tedavisi

Bana bir süre önce kabızlık şikâyeti ile getirilmiş olan kız çocuğunun annesi kızının kabızlığının kronikleştiğini, sadece evlerine misafirin geldiği ya da dışarıya yemeğe gittikleri zamanlarda kızlarının tuvalete gittiğini anlatmıştı. Bu anne hem koruyucu bir kişiliğe sahip hem de eşiyle aralarında problem yaşayan bir kadındı. Aslında kızları tuvalete gitmek için anne babanın en rahat olduğu ve kendisi ile de en az ilgili oldukları zamanları seçiyordu. Artık evde tuvalete gitmenin bir sendroma dönüşmüş olması, anne ve babanın acaba ne zaman kakasını yapacak kaygısı ile kızlarının peşinden koşturmaları küçük kızı daha da gerginleştirdiğinden, kendisini daha da sıkarak kakasını tutmasına neden olmuştu. Anne babanın kaygıları küçük kızın rahatlamasına engel oluyordu.

Kabızlık problemi yaşayan bir çocuk her ne kadar bunu en başından bilinçli olarak hesaplamasa da zaman içinde kabızlık probleminin varlığının anne babasının ilgisini, tüm dikkatlerini kendi üzerine çektiğini fark eder. Bu durum tıpkı beslenmede olduğu gibi çocuğa aslında onu korkutan bir otorite verir. Kabızlık problemini kronik bir boyuta taşıyan şey içine girilen kısır döngüdür. Çocuğun kaka yapmayı ertelemesi kakanın daha da büyüyüp sertleşmesine ve çıkışının zorlaşmasına, hatta acı vermesine neden olur. Bu da çocuk için zamanla dışkılamanın korku verici bir deneyim olmasına neden olur. Anne babaların çocuklarının gün içinde belirli zamanlarda tuvalete oturtup, makul bir süre orada bekletmeleri çocuğun bağırsak hareketlerini hızlandırır. Fakat bu bekleyiş sırasında anne babanın rahat olması, doğal davranması, çocuğun eline oyalanacağı bir şey verdikten sonra zaman zaman çocuğun yanından ayrılarak onu uzaktan kontrol etmeleri gerekir.

Kabızlığın nedenleri ve bebeklerde kabızlık sorunu

Kötü beslenme kabızlıkta etkilidir. Çok fazla et yenirken, yeterince lifli besinler tüketilmemesi kabızlığın en sık karşılaşılan nedenlerindendir. Lifli gıdalar bağırsak hareketlerini hızlandırır, sindirimi kolaylaştırır.

Yeterince sık tuvalete gidilmemesi zamanla bağırsak hareketlerinin yavaşlamasına neden olur. Bu durum yaygın olarak çocuklarda görülür. Çocuk tuvalete gitme ihtiyacını hissettiğinde değişik nedenlerden ötürü tuvalete gitmeyi erteler. Dışkılamanın zamanında yapılmaması, bekletilmesi kabızlığa neden olur.

Anüste çatlağın olması gibi bazı fiziksel nedenler dışkılamayı acı veren bir deneyime dönüştürdüğünden çocuk tuvalete gitmeyi erteleyebilir.

Kullanılan bazı ilaçların yan etkisi kabızlığa neden olabilir.
Aile içi stresin yaşanması, kaygı gibi duygusal etmenler kabızlığa neden olabilir.

Cocuk Tuvalet Egitimi

Çocuklarda Tuvalet eğitimine başlarken dikkat edilmesi gerekenler

Çocuğunuzun gün içinde en az iki saat kuru kalması ya da gündüz uykusundan sonra altının kuru uyanması.

Dışküamanın düzenli olması ve anne baba tarafından za­manının öngörülebilir olması.


Çocuğunuzun gerek yüz ifadesi gerekse beden dili ile çiş ya da kaka yapmak üzere olduğunu ifade ediyor olması.

Çocuğunuzun basit yönergeleri takip edebilmesi.

Tuvalete kendisinin yürüyerek gidip gelebilmesi ve bezini çıkarırken, giyinirken size yardım edebilmesi, aktif olması.

Kaka yaptıktan sonra rahatsız olarak bezinin değiştirilme­sini talep etmesi.
Tuvalet ya da lazımlığı kullanmayı istemesi.

iç çamaşırı giymeyi istemesi.

Cocuklarda Tuvalet Egitimi

Çocuklarda Tuvalet Eğitimi ve Kabızlık İlişkisi

Tuvalet eğitimi çocuk için sadece bezi bırakarak tuvaleti kullanma­ya başlama süreci olarak görülmemelidir. Tuvalet eğitimi, çocuğun gelişiminde önemli bir basamaktır. Anne babalar genellikle müm­kün olduğunca erken davranarak çocuklarına tuvalet eğitimi ver­mek isterler. Tuvalet eğitimine başlamak için en uygun zaman ço­cuğunuzun hazır olduğu zamandır. Eğer çocuk hazır olmadan tu­valet eğitimi verilmeye çalışılırsa birtakım olumsuz sonuçlar orta­ya çıkabilir. Bir anlamda 'tutmaya' karşılık gelen kabızlık da bun­lardan birisidir.

Bebeklerde Tuvalet Eğitimi


Elbette kabızlık beslenme gibi değişik faktörlere de bağlı olarak ortaya çıkar. Bu bölümde tuvalet eğitimi ile kabızlık arasındaki ilişki ele alındığı için tuvalet eğitiminde anne babaların olası olum­suz sonuçları önleyebilmeleri amacıyla dikkate etmeleri gereken noktalar ele alınacaktır.

Tuvalet eğitimine başlamak için kesin bir yaş vermek çok doğ­ru olmamakla birlikte çocukların fiziksel ve bilişsel gelişimleri açısıdan genel olarak 18.-24. aylar en uygun aylardır. Ancak tuvalet eğitimine daha geç hazır olan çocuklar da vardır. Amerika'da Phi-ladelphia Çocuk Hastanesi'nde 378 anne baba ve çocuklarıyla ya­pılan araştırmada tuvalet eğitimi için en uygun yaşın üç olduğu saptanmıştır. 27. aydan önce tuvalet eğitimlerine başlanan çocukların tuvalet eğitimlerinin bir yıl ya da bir yıldan uzun sürdüğü; 27.-36. aylarda tuvalet eğitimi verilmeye başlandığında ise çocu­ğun çok daha çabuk kabul ettiği görülmüştür (April 2003; Issue of Pediatrics).


Çocuk tuvalet eğitimi

Anne babaların, çocuğun artık tuvalet eğitimi almaya hazır ol­duğunu işaret eden noktalara duyarlı bir şekilde sabırlı davranma­ları gerekir. Çocuklarına bu önemli süreçte temizlik bakımından çok titiz davranmadan, rahat bir şekilde çocuklarına asistanlık yapmaları gerekir. Tuvalet konusunda da beslenmede olduğu gibi çocuk kolaylıkla anne babayı kontrol edebileceğini öğrenir. Anne babanın rahat ve üzerine düşmeden davranması, birkaç gün için­de tuvalet eğitimini vermek gibi bir hedefinin olmaması, çocuğun ileriki dönemlerde de sorun yaşamasını engeller.

Cocuklarda Pure ile Beslenme

Çocuğu sadece püre ile beslemek doğru mudur? Çocukta çiğneme sorunları yaratır mı?

Bebekler, anne sütü ile veya değil, yaşamlarının ilk 4-5 aylarında sadece süt ile beslenirler. 4-5 aydan önce bebekler katı gıdaları sindirmeye hazır değillerdir. Bebeğin zamanından önce katı gıdalarla tanıştırılması bebekte mide problemlerine yol açabileceği gi­bi, allerjik bazı reaksiyonlara da neden olabilir.

Katı gıdalara geçişte erken davranılmasının neden olabileceği olumsuz sonuçlar olduğu gibi geç kalınmasının da aynı şekilde ne­den olabileceği olumsuz sonuçlar vardır. Yaygın olarak çevremiz­de küçük çocukların değişik nedenlerden ötürü sadece püre ile beslendiklerine, hatta bir noktadan sonra lokma halinde verilen besinleri hiçbir şekilde ağızlarında çeviremeyip, yutamadıklarına tanık oluruz.
Püre ile beslenen çocuk ağız ve dil kaslarını, dişlerini kullan­mayı öğrenemez. Püre ile beslenmenin fiziksel gelişim açısından olumsuz sonuçları olduğu gibi duygusal gelişim bakımından da olumsuz sonuçları vardır. Püre ile beslenen çocuğun pasif olarak beslenmesi söz konusudur. Farklı yiyeceklerin farklı özellik ve tat­larını keşfetme deneyiminden yoksundur. Ayrıca beslenme dene­yiminde çocuğun inisiyatif almaması durumu da vardır. Çocuk besini yemez, sadece yutar.

Genel olarak anneler ilk katı gıdala­ra geçtiklerinde katı besinlerin bebekle­rinin boğazına takılmasından büyük kaygı duyarlar. Doktorların, besinlerin başlangıçta ezilerek küçük lokmalar halinde verilmesi tavsiyelerini biraz da aşırıya giderek bulamaç halinde verirler. Bebeğin bulamaçla beslenmesi zaman içinde pratik bir çözüme de dönüşür. Bebek/çocuk daha hızlı bir şekilde beslenir. Böylece ortamın kirlenmesi de büyük ölçüde en­gellenmiş olur. Başlangıçta çocuklarının püre ile beslenmesi anne babaları rahatsız etmezken çocuk 4-5 yaşına geldiğinde çocukları­nın püreden başka bir şeyle beslenemediğini, hatta bu beslenme alışkanlığının çocuğun davranışlarına da yansıdığını görürler.

Zaman içinde püre ile beslenme çocuk için de rahatlatıcı bir de­neyime dönüştüğünden çocuk kendisi de çiğnemeyi reddedebilir. Anne babaların bu beslenme probleminin arkasında fiziksel bir nedenin olmadığından emin olmaları gerekir. Bunun için de önce konunun uzmanı bir doktora giderek çocuklarının fiziksel anlam­da bir problemi olup olmadığını öğrenmeleri gerekir. Eğer çocuğun herhangi bir fiziksel problemi yoksa, çocuk sadece besini yuttuğu için nasıl yenileceğini öğrenememişse, çocuğun en baştan çiğne­meyi, dilini kullanmayı ve yutmayı öğrenmesi gerekir. Gecikmeli olarak çocuk katı gıdalarla tanıştırılır. Anne baba bu durumda an­layış göstermeli, çocuğun yaşadığı beslenme probleminin sorum­luluğunu almalı, çocuğa sabırlı davranmalıdır. Çocuk bulamaç ile beslenmekten, önce küçük parçalara, sonra da aşama aşama lok­malarla beslenmeye geçer.

Yeme Bozuklugu Olan Cocuklar

Ağzındaki lokmayı yutmamak için direnen bir çocuğa nasıl yaklaşılmalıdır? Bu durum neden kaynaklanır?

Zaman zaman hepimiz bir yetişkin gibi düşünüp davranmakta zorlanırız. Özellikle de çocuklarla kurduğumuz ilişkide bizim de çocuk taraflarımızın çok sık açığa çıktığını o sırada fark etmesek bile sonra üzerine düşündüğümüzde görebiliriz.

Anne babaların "çocuklaştığı" zamanlara en çarpıcı örnek ço­cuklarıyla inatlaştıkları zamanlardır. İnatlaşmak, tutarlı, kararlı ol­maktan farklı bir davranış biçimidir. Çocuğunuzla inatlaşmadan da kararlı bir tavır içinde olabilirsiniz. Herhangi bir konuda inat­laşma yaşadığınızda sonuç ne olursa olsun aslında her iki tarafında kaybet­mesi söz konusudur. İnatlaşmada ka­zanan yoktur. Anne babaların izleyeçekleri ısrarcı tavır çocuğun ya pasifıze olarak kendisini tamamen anne babasına bırakmasına ya da ısrar­lar karşısında yeni stratejiler geliştirmesine neden olur. Lokmayı yutmadan saatlerce ağızda tutmak işte çocuğun geliştirebileceği savunma mekanizmalarından sadece birine çarpıcı bir örnektir.
Çocuğun yemek yemeyi reddettiği zamanlarda eğer karşısında dolu bir kaşıkla bekleyen birisi varsa vereceği ilk mücadele ağzını açmama mücadelesi olacaktır. Eğer çocuk ilk adımda başarılı ola-mamışsa ve bir şekilde lokma onun istemi dışında ağzına girmiş­se, çocuğun yapabileceği bir başka şey lokmanın daha fazla içeri­ye girmesini engellemek olacaktır, bunu da lokmayı yutmayarak başarır.

Ağzındaki lokmayı saatlerce tutan çocuklar vardır. Bu davranış sa­dece çocuğun dişlerine değil ilişkiye de zarar verir. Üstelik böylesi bir davranış kalıbı çocuğun yalnız besinle olan ilişkisine değil, çocuğun arkadaşları ile olan ilişkisine kadar pek çok davranışında etkilidir. Ba­na ilkokul birincisi sınıf öğrencisi bir erkek çocuk, öğretmeninin ona otoritesini kabul ettirebilmek için kullandığı tüm yöntemlere karşı umursamaz tavrı nedeniyle getirilmişti. Hatta öğretmeninin onu çok sevdiği beden derslerinden bile mahrum bırakmasına rağmen, çocuk üzerinde etkili olamadığı için yönlendirilmişti. Bu çocuğun aynı za­manda erken çocukluk döneminden itibaren geliştirdiği saatlerce ağ­zında yutmadan lokmayı bekletme davranışı da vardı. Tabii burada çocuğun zaten inatçı bir mizaç özelliğine sahip olduğu da söylenebi­lir. Ancak şu gerçeği yadsımak da mümkün değildir: Zaman içinde ço­cuğun bu özelliği zaten vardıysa bile pekişmiş, güçlenmiştir.

Genellikle özel durumlar dışında çocuğun bir okul gününde etkili olan değişkenler okuldan çok aile içi ilişkiler ve erken çocukluk de­neyimlerinden etkilenir. Bu nedenle de bu çocukla olan çalışmama ai­le içi ilişkileri düzenlemekle ve her ne kadar aileye ilk başta ilgili gi­bi görünmese de beslenme ile başlamıştım. Çocuğun beslenmesi ko­nusunda kendi inisiyatifini alması, anne babası ile arasındaki ilişki­de inatlaşmanın kırılması ile birlikte kısa sürede okulda yaşanan so­runlar da aşılmıştı. Yemesi konusunda eğer anne çocuğa ısrarcı dav­ranıyorsa sonuçta yemesini sağlasa bile çocukla arasındaki ilişki za­rar görecektir. Lokmayı yutmadan saatlerce ağzında tutan çocuğun lokmayı isterse yeme inisiyatifini almasına, sorumluluk kazanması­na ve dolayısıyla bağımsızlaşıp duygusal anlamda gelişmesine engel olur. Üstelik çocuğun yaşamının değişik yönlerini de etkiler.

Asiri Yemek Yiyen Cocuklar

Aşırı yiyen çocuğun yeme davranışı nasıl engellenebilir?

Çocuklar mutfağa girip çıkmaktan, bisküvi, cips gibi yiyecekleri atıştırmaktan büyük zevk alırlar. Bu normal bir çocuk davranışıdır. Fakat bu atıştırmalar bütün bir güne yayıldığında, tüketilen miktar giderek arttığında anne babaların bazı önlemler almaları, çocukla­rının sağlıksız beslenme alışkanlıklarının önüne geçmeleri gerekir. Pek çok insan rahatlamak için yiyeceklere yönelir. Bir bakıma yiyecekler mutluluğun merkezinde yer alır. Sözgelimi doğum günü partileri pastasız düşünülemez ya da büyük kutlamalar genel­likle büyük masaların etrafında keyifli şeyler yenilerek yapılır. Hatta bu türden kutlamalarda insanlar normalde yediklerinden daha çok yerler. İçinde bulundukları olumlu duygu durumu, ke­yifli hal, onları daha çok tüketmeye iter. Elbette aşırı yeme, sürek­li tüketme hali farklı bir durumdur. Burada çocuğun ne yediği ya da ne kadar tükettiği üzerinde kontrolünü kaybetmesi durumu söz konudur.

Aşırı yeme davranışı gösteren çocukların özellikleri

Çok fazla ve çabuk yerler.

Aşırı yeme davranışı, aile içi çatışma, arkadaşlar arasında kabul görmeme, düşük akademik performans gibi durum­lara karşı duydusal bir tepki olarak ortaya çıkar.
Yedikten sonra yediği şeyler ve miktarından büyük rahat­sızlık duyarlar.
Odalarında yiyecek saklamaya başlayabilirler.
Öğün atlayarak, uygunsuz zamanlarda sağlıksız şeyler yerler.

Başlangıçta çocuk için atıştırdığı yiyecekler sadece rahatlamak amacıyla yöneldikleri yiyeceklerdir. Zamanla tüketilen miktar ve sıklığı artar ve bu durum bir alışkanlığa, sağlıksız bir beslenme düzenine dönüşür. Çocukluk ya da gençlik yıllarında başlayan bu alışkanlık yetişkin çağında da devam edebilir.
Bazı çocukların iştahları diğer çocuklara oranla daha açık ola­bilir. Bu da normal bir durumdur.


Çocuğu aşırı yemeye ve sağlıksız bir yeme düzenine iten şeyle­rin başında depresyon, kaygı gelir. Açık bir şekilde çocuğun, kız­dığı ya da kaygılı olduğu zamanlarda yemeye yöneldiği görülür.

Çocukta aşırı yeme davranışını ortadan kaldırabilmek için aile­yi de içine alan bir yaklaşım benimsenmeli, çocuğun hayatında kaygı ve strese neden olan faktörler tespit edilerek bu faktörlerin üzerine gidilme idir. Bu süreçte anne babaların ve çocuğun sabırlı olması çok önemlidir; çünkü davranış değişikliği yapmak oldukça uzun süren bir tedavi sonrasında gerçekleşebilir. Bu süreçte anne babaların anlayışlı tavırları, çocuklarının yanında oldukları mesa­jını vererek, çocukları ne zaman ihtiyaç duyarsa onu dinleyebile­ceklerini söylemeleri çocuğun kaygılarını aşmak konusunda en önemli yardımcı etmenler olacaktır.

Sorunun çözümünde çocuğun bir beslenme bozukluğu olduğu­nu da kabul etmesi gerekir. Pek çok çocuk sağlıksız beslenme alış­kanlığının aslında bir sorun olduğunu kabul etmek istemez. Çocu­ğun önce bir sorunu olduğunu kabul etmesi anne babasının des­teği ile sağlanır. Sağlıklı beslenme alışkanlığının geliştirilmesinde de anne baba, aile içinde birtakım düzenlemelere giderek ve rol model olarak çocuklarına yardım edebilirler.