Gaz Sikismasi ve Siskinlik Tedavisi

Gaz Sıkışması ve Şişkinlik Belirtileri ile Tedavisi

Normalde 20-80 mi hava içeren mide fundusunun, yutulan fazla gazla gerilmesiyle oluşan Magenblase sendromunun öldürücü bir şekli, genellikle karın ameliyatla­rından sonra oluşan mide genişlemesinde, pankreas ve safra salgılarının mide suyu ile asitleştirilmesi sonucu %30 dolayında karbondioksit oluştuğu görülmüştür. İnce-bağırsaktaki fazla gaz "barborigmus"a (gurultu) neden olarak karın gerilmesi oluş­turabilir. Kalınbağırsağın karaciğer ve dalak büklümünde ifleksürasında) fazla gaz birikmesiyle oluşan, nadiren tıkanma hissi, nefes darlığı ve çırpıntının görülebildiği "dalak büklümü sendromu" genellikle yemek sonrası başlar ve heyecansal bozukluk, kabızlık ve fazla gaz oluşumu ile belirgin hale gelir.

Gazlı Şişkinliklerin Tedavisi

Bütün hava yutanlar ve birincil sindirimsel meteorizmli hastaların bitkisel sinir sistemleri bozuktur. Bunlar barbitürikli sakinleştiricilerden, dinlendiricilerden yararlanırlar. Bu yatıştırıcıların gaz üzerine doğrudan etkisi yoktur; fakat gazlan daha katlanılabilir hale getirirler, sıkıntı ve kalbe ait tepkileri azaltırlar.

Yavaş yeme, ihtimamlı çiğneme, ne çok soğuk ve ne de çok sıcak şeyler iç­meme gibi uyarıların ancak ruhsal tedavi edici olmaktan başka büyük bir de­ğeri yoktur. Alkol ve sigara yasak edilebilir! Gazlı içkilere izin verilmez. Çok yiyenlerde kalori miktarını düşürmelidir.

Gazların itrahı hususunda büyük bir olanağa sahip değiliz. Buna rağmen ka­bızlık çekenlerde yumuşatıcılarla bağırsak geçişi hızlandırılabilir.

Gazların emilmesini kolaylaştırmak için bağırsak cidarının durumunu dü­zeltmek gerekir. Burada temel ilaçlar bağırsak yerelleri ve mikropsuzlaştırı-cılardır. Yerellerin en iyisi Bizmut'tur. Bizmut'un bağırsak cidarından geç­meyen büyük moleküllü, sulfamidli ve iyotlu türevleri kullanılmalıdır.

Aşırı gaz çıkarma

Sindirim kanalının kapsamını değiştirmek için etraflı bir diyet öyküsü edin­meli, kokuşma (putrefaksiyon) halinde protidler, mayalanma halinde ise ni-şastalılar azaltılmalıdır. Örneğin, lahana ve kuru fasulye gibi selülozlu gıda­ları kaldırmalı, çok yemek yiyenlerde kalori miktarını azaltmalıdır. Sentetik yüksek karbonhidratlı sıvı diyet (VİVİSORB) gazı azaltır.

Antibiyotikler bağırsak biteyini değiştirip gaz nedeni olabildikleri gibi bağır­sak gazlarını da azaltabilirler. Neomycine'mn bu konuda etkisiz olduğu sap­tanmıştır. Özel stafilokok antibiotikleri (dirikıranları) tetrasiklin bakteri ma­yalanma sürecine, dolayısıyla gaz üzerine etkilidir.

Pepsin, safra, papain, pankreas, bağırsak fermentleri gibi sindirim ferment­leri her zaman olumlu sonuç vermez. Yüze tutunan ajanların (mangal kömü­rü, kaolin, pektin gibi) ve köpük giderici etkisi olan dimetilpolisiloksan gibi silikonların gazların hacmi ve bileşimi üzerine etkisi olmadığı saptanmıştır. Klorofilin de gaz üzerine etkili olduğu ve dışkı kokusunu azalttığı söylen-mişse de kanıtlanamamıştır.

Bağırsak gazlarının geçişini kolaylaştırmak için bitkisel sinirlere etkili ilaçlar kullanılmış, ancak farklı sonuçlar alınmıştır. Kasılmaları çözen vagolitikler veya bilakis sindirim kaslarının kasılmasını arttıran, örneğin prostigmin gibi vagomimetikler de kullanılmıştır. Beyinde bitkisel sinir merkezleri üzerine etki ederek, salgıya etki etmeksizin, mide-bağırsak hareketlerini arttıran "metaclopramide" meteorizmada iyi sonuçlar vermiştir.


Organik nedenlere bağlı patolojik gazlılık, kendi özel koşulları içerisinde tedavi edilmelidir.

Gazlarin Devri

Gazların Devri

Gazların midedeki emilimi, diğer sindirim katlarına nazaran daha azdır. İncebağır-sakta ise, mideden gelen veya insitu (doğal ortamı içinde) teşekkül etmiş olan oksi­jen, hidrojen, karbondioksit mukoza kapillerlerinden çok çabuk emilebilirler. Kara­ciğere kapı toplar damarı ile taşınan gazların bir kısmı, burada biyokimyasal deği­şikliklere uğrar; diğer bir kısmı karaciğer toplar damarı ile sağ kalp ve akciğere gider. Buna karşın, olağan koşullarda incebağırsakta bulunan az miktarda gazın, atmosferden gelen azot gazından ibaret olduğu kabul edilirse, azotun diğerlerine nazaran çok daha güç emildiği anlaşılır (kan ve alveol havasmdaki azot, çevre hava-sındaki miktarına nispetle, doymuş durumdadır). En fazla gaz oluşumu ve emilimi sağ kalınbağırsak, körbağırsak ve ileumun'un son kısmında oluşur.

Sindirim kanalının herhangi bir kısmında gerim (tönüs) azalması nedeniyle, bu hi­zada gazların kısmi basıncının azalmasına bağlı olarak (zira gazlar genişler) gazlar, kandan bağırsak boşluğuna doğru geçebileceği gibi [54] genelde gaz devri, ancak bağırsak-kan yönünde olur.

Hidrojen, metan ve az miktarda bulunan diğer gazlar, bağırsak zarının her iki tara­fındaki kısmi basıncın çok farklı olması nedeniyle, devamlı ve çok çabuk olarak ortamdan yok edildiklerinden normal durumda kanda bulunmazlar.


Karbondioksit, bağırsağı diğer gazlardan daha hızlı terk eder; nedeni, emilme kat­sayısının yüksek olması (37° C de karbondioksit suda, oksijenden 20 kez daha çok erir) yanında, karbonik anhidraz enziminin de rolü vardır. Özellikle bağırsak yapı­sının pH'sı düşük olduğunda, artan bikarbonat yoğunluğu ile beraber, karbondiok­sit kısmi basıncı da yükselir. 60 ml/lt'den yüksek olan bikarbonat yoğunluklarında, karbondioksit kısmi basıncının yüksek olması, pH'yı 8'den aşağıda tutmaya yar­dım eder. Böylece karbondioksit üretiminin, bağırsak içeriğinin önemli bir tampon elemanı olduğu anlaşılmaktadır