Dogum Sonrasi Depresyon Nedenleri

Doğum Sonrası Depresyon Nedenleri

Annenin geçmişte depresyon geçirmiş olması ya da çocuk­luğunda istismara (duygusal, fiziksel, cinsel) maruz kal­mış olması.

Annenin yardımdan yoksun olması.
Hormonal problemler.

Bebeğin prematüre doğumu ya da çeşitli sağlık sorunları­nın olması.
Annenin çocukluğunda kendi annesini kaybetmiş olması.

Yakın zamanda annenin hayatında olumsuz yaşantıların olması.
Annenin depresif kişilik özelliğine sahip olması.
Diğer kişisel nedenler.

Hamilelik Depresyon

ilişkinin problemli olması, babanın anneye yardımcı olmaması, annenin küçük yaşta kendi annesini kaybetmiş olması ya da ken­di annesi ile sorunlu bir ilişkisinin olması doğum sonrası depres­yona yol açan nedenlerdendir. Ayrıca doğumun zor olması ya da beklenmeyen bir sezaryen kararı da doğumla birlikte yorgun dü­şen annenin bebeği ile ilişkisinde ilk adımı atmasına, birbirlerinin vücut ritimlerini, beden dillerini öğrenmelerine engel olabilir. Şa­yet anne, içinde bulunduğu bu duygu durumuyla kendisi başa çıkamıyorsa yalnız kendi ruh sağlığı için değil, bebeğin ruh sağlığı için de bir uzmandan yardım almalıdır.

Doğum sonrası depresyonu

Depresyonda olan bir anne bebeğinin fiziksel gereksinimlerini karşılayabilse bile kendi duygusal engelleri bebeğinin diline karşı alıcı ve hassas olmasını engeller. Annenin bebeğinin ağlamalarına karşı hoşgörüsü düşüktür ve bebeğine verdiği yanıtlar duygusal ve öfke dolu olabilir. Bu durum anne ve bebek arasında bir kısır döngüye neden olur. Bebeğin ağlamalarına annenin vereceği hoş­görü içermeyen tepkiler bebeğin huzursuzluğunun artmasına, be­beğin giderek artan huzursuzluğu da annenin hoşgörüsünün da­ha da azalmasına neden olur. Böylesi bir ilişkiden bebeğin ne ka­dar etkileneceği bebeğin mizacıyla da ilgilidir. Dirençli bir bebek annesinden göremediği ilgiyi karşılamak için ailenin diğer fertleri­ne yönelip annesi kendisini daha iyi hissettiğinde yeniden annesi­ne yönelebilirken, duygusal olarak daha zayıf olan bebekler özel­likle de kız bebeklere oranla daha hassas olan erkek bebekler et­kiye daha açıktırlar.

Doğum sonrası sendromu

Bebekliklerinde anneleri depresyonda olan kız çocukları nadi­ren de olsa beş yaş civarında içe dönük ve mutsuz bir tablo çizer­ken, erkeklerin çok hareketli ve akademik olarak başarılarının dü­şük olduğu görülmektedir. Çok sık görülmemekle birlikte annenin depresyonu nedeniyle bebeğini ihmal etmesi beynin duygulanım­dan sorumlu bölümünün etkilenmesine neden olur. Bu nedenle de annelerinin doğum sonrası depresyon yaşadığı bebekler çocukluk çağına geldiklerine kontrolü zor ya da depresif olabilirler.

Dogum Sonrasi Depresyon ve Uyku

Annenin yaşadığı doğum sonrası depresyonundan bebeği etkilenir mi?

Doğum sonrası depresyonu (postnatal depression) pek çok ka­dında görülür. Depresyon en genel tanımıyla "hayattan keyif ala­mama hali"dir. Doğum sonrası depresyon yaşayan kadınların en az %10'u depresyonu çok şiddetli bir şekilde geçirmektedirler.

Bebekte uyku düzeni

Doğumdan sonra bebeğin en yakın ilişki içinde olduğu kişi an-nesidir ve doğum sonrası ilk aylar, bebeğin ruh sağlığı açısından çok önemlidir. Sağlıklı bir anne-bebek ilişkisinde bebek ve anne zamanlarının büyük bölümünü birbirleri ile göz teması içinde ge­çirirler. Ancak depresyonda olan bir annenin bebeğine odaklana-bilme ve onunla göz teması kurarak ilişki kurabilme kapasitesi sı­nırlıdır. Annesi ruhsal çöküntü içinde olan bebek, annesinin ilgisiz, kendisi ile bire bir ilişki kuramayan tavrıyla ba­şa çıkabilmek için savunma mekaniz­maları geliştirir. Örneğin; annesinin il­gisini hep üzerinde isteyen bebek, an­nesinin kendisine yanıtsız kalması so­nucu annesinin ilgisini çekmeye çalış­maktan vazgeçip içe dönebilir. Bu durum bebek için anne depres­yonu aştıktan sonra da devam edebilir. Annenin depresyonda ol­ması hem bebeği ile etkin bir iletişim kurmasını hem de bebeğin dış dünyaya kendi bedensel ritmini bularak uyum sağlamasını en­geller. Bebek ve çocuklarda görülen uyku probleminin genellikle nedeni de ruhsal çöküntü içinde olan annenin bebeği ile sağlıklı bir ilişki kuramamasıdır.

Bebekte uyku sorunu


Doğum sonrası görülen depresyonu tek bir nedenle açıklamak mümkün değildir. Doğum, annenin bir gecede tüm rollerinin değişmesine neden olur. Artık annenin kendisine hayatta kalmak için muhtaç, sürekli, her an ilgi isteyen bir bebeği vardır. Annenin bebeği ile olan ilişkisi çok yoğun ve yorucu bir ilişkidir. Özellikle hassas bir yapıya sahip olan kadınlarda bu yorucu ilişkinin kendi­si bile kadını depresyona sürükleyebilir.

Premature Bebeklerde Uyku Sorunu

Prematüre doğan bebeklerin uykuları bu durumdan nasıl etkilenir?

Prematüre doğan bebeklerin çoğu uyku problemleri yaşarlar. Bu­nun nedeni prematüre doğumun hem bebek hem de anne için ola­ğanın dışında bir durum olmasıdır. Üstelik de prematüre doğum­larda hamilelik süreci de anne için genellikle zor geçer. Sözgelimi hamilelikte anne adayının yüksek tansiyon problemi varsa daha hamilelik döneminde başlayan bir stres söz konusudur. Ayrıca beklenmeyen, planlanmamış bir sezaryenle müdahalenin annenin üzerinde olduğu kadar bebeğin üzerinde de olumsuz sonuçlan vardır. Sezaryenle doğumda bebek için çevre değişimi çok hızlı bir şekilde ve birdenbire yaşanır. Oysa normal doğumda bebek için bir geçiş sürecinin yaşanması söz konusudur. Normal bir doğumun bile bebek için travmatik bir deneyim olduğunu düşünürsek pre­matüre doğumda bebeğin yaşayacağı travma çok daha fazladır.

4 aylık bebeklerde uyku sorunu

Komplikasyonların yaşandığı erken doğumlarda bazı anneler bu durumun sorumluluğunu bebeklerine yükleyerek bebeklerine kızgın olabilirler. Elbette bu tavrın fark edilmesi baba ya da hasta­ne çalışanları tarafından çok kolay olmayabilir. Üstelik anne duy­gularını açıkça ifade etmeyebilir. Ancak annenin yaşanan proble­mi bebeği merkezli düşünmesi sonraki yıllarda çocuğuyla kuraca­ğı ilişkiyi belirlemesi açısından da anlamlıdır.

Prematüre doğumda bebek kendisini annesinin sıcak kucağı ye­rine gürültülü, kabloların, metal araçların arasında, olup bitenleri öngöremediği bir ortamda bulur. Normal şartlar altında bebekler kı­sa zamanda günlük yaşamın rutinine göre bir öngörü mekanizma­sı geliştirirler. Prematüre bebekler ise doğum sonrası olumlu dene­yimler yerine bir dizi zor deneyimleri yaşamak zorunda kalırlar. Bu süreçte bebeğin küçük bedeni, kendisine yapılan müdahaleleri he­nüz fizyolojik gelişimini tamamlamadığı ve gerekli olgunlukta ol­madığı için bir şok olarak algılar.

Bebeklerde uyku düzeni

Prematüre bebek bir bakıma tüm haklardan yoksun, tamamen etkisiz ve çaresiz bir haldedir. Beslenmesi bile onun istemi dışın­da, tüpler aracılığı ile yapılır. Emme, annenin göğsünü arama de­neyimlerinden yoksundur. O nedenle de uzmanlar, prematüre be­beklere özellikle emme deneyimini yaşamaları, kendilerini yatıştırabilmeleri ve çok güçlü olan emme içgüdülerini doyurabilmeleri için emzik verilmesini önerirler.

Prematüre bebek için annesinin canlı, yumuşak göğsü yerine burnuna, ağzına sokulmuş metaller vardır; üstelik de onu rahatsız eden bu şeyleri el ya da ayağını kullanarak itemez bile. Böyle bir durumda doğal olarak anne babalar da bebekleri gibi kendilerini çaresiz hissederler, ilişki kurabilecekleri, tanışacakları bir bebekle­ri yoktur. Sadece uzaktan izleyip, kaygı duymakla yetinmek zo­runda kalırlar.

Yapılan gözlemler prematüre bebeklerin anne babalan gelince diğer bebeklere oranla daha sık gözlerini açtıklarını göstermektedir. Bebeğin bu zor dönemde anne babası ile arasında fiziksel bağın ol­ması, onların varlığını hissetmesi çok önemlidir. Artık günümüzde bunun önemi her geçen gün daha iyi anlaşıldığından bu merkezler­deki düzenlemeler de buna göre yapılmaktadır.

Hamilelik ve Bebeklerde Uyku Duzeni

Hamilelik sürecinin bebeğin uyku düzeni üzerinde etkisi var mıdır?

Hamilelik fizyolojik olduğu kadar psikolojik bir hazırlanma süreci­dir. Hamileliliğin nasıl geçirildiğinin, bu süreçte anne adayının fizik­sel ve ruhsal sağlığının, doğumdan sonra hem anne hem de bebek üzerindeki etkileri her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucu hamilelik sürecini bebeğini düşürme endişesi gibi sağlık problemleri ya da depresif duygu durumu içinde geçiren anne adaylarının bebeklerinin doğumdan sonra uyku problemi ya­şadıkları görülmüştür. Yine araştırmalar kaygılı bir hamilelik süreci geçiren kadınların bebeklerinin doğumdan sonra oldukça hareketli olduklarını ve uyku problemi yaşadıklarını göstermektedir.

Bebeklerde uyku sorunu

Anne adayının hamilelik sürecindeki olası fiziksel problemlere karşı hassasiyeti doğumdan sonraki ilk haftalarda bebeğin uyku düzenini etkiler. Doğumdan sonraki ilk haftalarda, bebeğin uyku düzeni, bebeğin nörofizyolojik durumu ve annesi ile arasındaki duygusal ilişkinin niteliğinden etkilenir. Eğer kadının hamilelik sü­recinde bir sağlık problemi varsa, bu onun bebeğinin diline ne ka­dar uyum sağlayacağını etkileyebilir. Anne adayı yaşadığı duygusal problemler nedeniyle fiziksel problemler de yaşayabilir. Anne adayının duygulanımındaki farklılıkları ve kendisini ifade etme biçimini bebek, anne adayının beden dili aracılığıyla kolaylıkla algılar.

Bebeklerde uyku bozuklukları

Annenin doğumdan hemen sonraki uyku dengesi de yine be­beğin uykusunu etkileyen faktörlerdendir. Annenin doğum sonra­sı uyku problemi yaşaması sadece doğum sonrası depresyonun belirtilerinden değil, uykusuzluğu onun direncini azaltacağı için doğum sonrası depresyonun tetikleyicilerindendir de aynı zaman­da. Uykunun anne için bir başka katkısı da kadının kendi kişiliği­ni bir bütün olarak algılaması ve kişiliğinde parçalanmayı yaşama­sına engel olmasıdır. Doğum sonrası annenin yaşayacağı uyku­suzluk bebeği ile ilişkisini etkileyecektir. Annenin doğumdan son­ra kendine gelmesini, toparlanmasını sağlayan en önemli şey be­beği ile kuracağı nitelikli ilişki olduğundan annenin uykularına özen göstermesi gerekir.

Bebeklerde uyku problemi üzerine düşünürken mutlaka hami­lelikten itibaren bebeğin öyküsünün dikkate alınması gerekir. Ha­milelik süreci ve doğumdan hemen sonra annenin kendi uyku dü­zeni bebeklerde uyku probleminin nedenlerindendir. Sorunun aşıl­ması için anne ve babanın tüm bu değişkenlerin farkında bir şekil­de bebekleri ile aralarındaki ilişkinin niteliğini arttırmaları gerekir.