Sepsis ve Bakteriyemi Nedir

Sepsis Nedir

Sepsis, enfeksiyona karşı organiz­manın gösterdiği inflamatuar bir yanıt­tır. Endojen mediyatörler tarafından oluşturulan ve enfeksiyona karşı oluşan sistemik yanıtın progresif aşamalarını gösteren sepsis ve sekelleri, başlangıç­taki hasarı takiben, organlarda yaygın inflamatuar reaksiyona ve organ fonksi­yon bozukluğu veya yetmezliğine ne­den olabilir. Amerikan Göğüs Hastalık­ları ve Yoğun Bakım Dernekleri tarafın­dan 1991 yılında alınan karara göre, sepsis ile ilişkili olarak şu tanımlamalar kabul edilmiştir:

Bakteriyemi

Sistemik inflamatuar yanıt olmaksı­zın kanda canlı bakterilerin bulunması­dır.

SIRS (SİSTEMİK İNFLAMATUAR YANIT SENDROMU)

Vücutta enfeksiyona veya yanık, pankreatit, travma gibi enfeksiyon dışı nedenlere bağlı olarak oluşan inflamas-yonu tanımlar. SIRS'ın enfeksiyon dı­şında kalan diğer nedenleri arasında; miyokard infarktüsü, venöz tromboz, kan ürünleri, maligniteler, subaraknoid hemoraji sayılabilir. Aşağıdaki paramet­relerden iki veya daha fazlasının bulun­ması halinde hastaya SIRS tanısı ko­nulur:

1. Vücut sıcaklığı<36°c>38°C
2. Kalp Hızı>90/dk
3. Solunum Sayısı>20/dk veya PaC02<32 mmHg
4. Lökosit Sayısı<4000>12000/mm3 ve periferik yaymada im-matür bant sayısının >%10 olması Son yıllarda yapılan çalışmalarda, bir hastada saptanan SIRS kriterlerinin sayısında artış oldukça, sepsis insidan-sının ve buna bağlı olarak mortalitenin arttığı saptanmıştır.

SEPSİS

İnflamatuar yanıt gösteren hastada kanda enfeksiyon etkeninin saptanması ile sepsis tanısı konur.

SEVERE SEPSİS (AĞIR/ŞİDDETLİ SEPSİS)

Sepsis ile birlikte hipotansiyon ve hipoperfüzyon bulguları söz konusudur. Bu klinik tabloda, mental fonksiyonlar­da bozulma ve renal disfonksiyon gibi organ fonksiyon bozuklukları ortaya çı­kar.

Anaflaktik Sok Hakkinda Bilgiler

Anaflaktik Şok Hakkında Genel Bilgiler

Anaflaktik şok, maruz kalınan aller-jik bir madde sonucu, mast hücresi ve bazofıllerden aniden inflamatuar medi-yatörlerin salınımı sonucu ortaya çıkan ağır bir dolaşım bozukluğudur. Uyaran maddeyle temastan sonra, saniyeler ve­ya dakikalar içinde ilk semptomlar gö­rülür. Mast hücresi ve bazofillerin yüze­yindeki spesifik antikorların antijenle reaksiyonu sonucu, bu hücrelerden his-tamin, trombosit aktive edici faktör gibi mediyatörler salınır. Bu mediyatörler dolaşıma girerek vazodilatasyon, bron-kokonstriksiyon, kaşıntı, damar geçir­genliğinde artışa neden olurlar.
Anaflaktik şoka neden olabilen baş­lıca ajanlar şunlardır:

antibiyotikler (örn; penisilin, sül-fonamid, vankomisin vs)
kan ve kan ürünleri
böcek, yılan ve arı sokmaları
hormonlar (örn; insülin, kalsito-nin vs)
iyotlu kontrast maddeler
yiyecek maddeleri (örn; fındık, çilek, çikolata vs)

Klinik

Anaflaktik şokta, şok tablosu çok hızlı ortaya çıkar. Bulgular, allerjen ile temastan birkaç saniye sonra başlar ve birbirini izler. İlk semptom, sıklıkla iç sıkıntısını takip eden ve giderek artan bir fenalık hissidir. Dudak çevresinde iğne batması tarzında bir his gelişir. Solunum sistemine ait şikayetler boğazda tıkanma hissi ile başlar, ilerle­yici solunum güçlüğü, ses kısıklığı ve öksürük olarak devam eder. Damar ge­çirgenliğinin artmasının sonucu olarak pulmoner ödem gelişirse dispne ve si-yanoz görülür. Düzensiz kalp atışlarının eşlik ettiği zayıf nabız ve hipotansiyon başlangıç bulgularındandır. Şok ilerle­dikçe aritmiler, ileti bozuklukları ve mi-yokardiyal iskemi ile beraber olan taşi-kardi görülür. Deri semptomları; deride kızarıklık, ürtiker plakları ve kaşıntıdır. Avuç içi ve ayak tabanlarında başlayan kaşıntı tüm vücuda yayılır. Derinin yanı sıra mukozalar da işe karıştığında du­daklar, göz kapakları ve yüz şiş bir gö­rünüm alır. Diğer şok semptomları ara­sında bayılma, konvülziyonlar, göz yaşı akması ve burun akıntısı sayılabilir.

Tanı

Anaflaktik şok, diğer şok tiplerinden kolayca ayrılır. En önemli tanı kriteri, hastanın duyarlı olduğu madde ile te­mastan hemen sonra meydana gelen bir olay olmasıdır. Anamnez ve fizik bul­guların değerlendirilmesi çoğu kez tanı için yeterlidir.

Tedavi

İlk yapılması gereken solunura yolu­nun emniyete alınmasıdır. Bunun için endotrakeal entübasyon yapılması ge­rekli olabilir. Larinks ve mukoza ödemi gelişmeden önce hastalar entübe edil­melidir. Aksi takdirde entübasyon işle­mi zor olabilir.

Damar yolu açıklığı sağlandıktan sonra sıvı ve ilaç desteği başlanmalıdır. Epinefrin, histamin antagonistleri, do-pamin ve norepinefrin sık kullanılan ilaçlardır. Epinefrin, ilk seçilecek ilaçtır. Subkutan, intravenöz, intramusküler ve endotrakeal yoldan kullanılabilir. Ancak acil durum söz konusu olduğundan intravenöz (0.5 mg) ve endotrakeal (1 mg) yol tercih edilmelidir.

Histamin antagonistlerinden difen-hidramin ve ranitidin de mümkün oldu­ğunca erken uygulanmalıdır.
Bu hastalarda epinefrin ve histamin antagonistlerinin tekrarlanan dozlarına rağmen hipotansiyon devam ederse sıvı yüklemesi yapılmalıdır. Sıvı verilmesi­ne cevap alınmazsa dopamin ve norepi­nefrin infüzyonları ile arteriyel tansiyo­nun yükseltilmesine çalışılmalıdır.

Bu hastaların genel durumları düze­lene kadar yoğun bakım ünitelerinde yakın takipleri gereklidir.

Norojenik Sok Genel Bilgileri

Nörojenik Şok Genel Bilgiler

Nörojenik şok, arteriyol ve venüller üzerindeki vazodilatatör ve vazokons-trüktör mekanizmaların dengesinin bo­zulması sonucu ortaya çıkar. İstenme­yen bir olaya aniden maruz kalma (örn; kan görme, kötü bir haber duyma, ani­den şiddetli bir ağrı başlaması), otonom bloker ajanların kullanılması, spinal kord yaralanması veya rejyonel anestezi başlıca nedenleridir. Periferik vazomo-tor tonusun kaybıyla kan periferde göl-lenir, kalbe venöz dönüş azalır ve kalp debisi düşer. Kan venöz sistemde peri­ferde göllendiği için kan basıncı düşük­tür. Eğer kardiyak sempatik lifler de et­kilenirse bradikardi gelişir.

Klinik

Nörojenik şokun klinik tablosu hipo-volemik şok kliniğinden tamamen fark­lıdır. Arteriyel kan basıncı aşırı derecede düşük olabilirken, kalp atım hızı da yavaşlamıştır. Kuru, ılık ve pembe cilt bulgusu tipiktir. Nörojenik şok sırasında yapılan ölçümlerle, kalp debisinin ve periferik damar direncinin düştüğü sap­tanır.

Nörojenik şok nedeni spinal trav-maysa ve eşlik eden bir kafa travması da yoksa, hastanın şuuru açık ve koope-redir. Yaralanmanın üst seviyesindeki ekstremiteler ılık, altındakiler soğuktur.

Nörojenik şokta tanıya yardımcı spesifik bir laboratuvar bulgusu yoktur. Ancak servikal, torakal ve lumbosakral omurga grafıleri ile stabiF olmayan ke­mik kırıkları tanımlanabilir. Bu grafıier tanının ve yaralanma bölgesinin tam olarak gösterilmesinde önemlidir. Bilgi­sayarlı tomografi ve Manyetik rezo­nans, spinal korda bası yapabilen spinal kanal içindeki oluşumların tanımlan­masında yardımcıdır. Eğer spinal kanala bası varsa cerrahi dekompresyon ya­pılması gerekli olabilir.

Tedavi

Hastalarda travmaya bağlı spinal şok gelişmişse öncelikle solunum yolu ve damar yolu açıklığı sağlanmalı, gere­kirse servikal omurga stabil edilerek, endotrakeal entübasyon yapılmalıdır.

Endotrakeal entübasyon için fıberoptik bronkoskop kullanılması veya nazotra-keal entübasyon yapılması gerekli ola­bilir. Aynı zamanda hastada sadece omurga travması varmış gibi kabul edil­memeli, başka yaralanma olup olmadığı dikkatle araştırılmalıdır.

Eğer spinal şok, spinal anestezi uy­gulanması sonrası gelişti ise bu, blok seviyesinin çok yükseldiğini gösterir. Bu durumda da solunumu sağlamak amacıyla endotrakeal entübasyon ge­rekli olabilir.
Dolaşımdaki kan volümü, venöz göllenme nedeniyle azaldığından genellikle sıvı resüsitasyonu gereklidir. Kla­sik olarak dengeli elektrolit solüsyonla­rı ile sıvı resüsitasyonuna başlanır. Has­taların çoğunda kan basıncını artırmak için sıvı verilmesi mutlaka gereklidir. Volüm infüzyonu ile kan basıncı nor­male dönmezse, direkt vazokonstrüksi-yonu sağlamak için alfa adrenerjik etki­li bir ajanın infüzyonu gereklidir. Bu amaçla ya fenilefrin ya da norepinefrin kullanılabilir. Bu ilaçlar düşük dozda başlanır ve ortalama kan basıncını 60-80 mmHg'ya yükseltene kadar doz ya­vaş yavaş artırılır.

Yaralanma seviyesine bağlı olarak hastalarda mesane fonksiyonu kaybola­bilir. Bu durumda mesanenin boşalma­sını sağlamak ve idrar çıkışını izlemek için idrar sondası yerleştirilmelidir.

Nörojenik şokta, sinir uyarılarının kesilmesi ile akut mide dilatasyonu ge­lişebilir. Bu durumda nazogastrik sonda yerleştirilerek hızla mide içeriği boşal­tılmalıdır.