Anestezi Uygulamasi

Anestezi Uygulaması

Ameliyat saati geldiğinde hastalar ameliyathaneye alı­nırlar. Ameliyathaneler genelde bir veya birden fazla ameli­yat odalarından oluşan mikroplardan arındırılmış (steril) bir ortamdır.

Havayı filtre eden özel havalandırma sistemleri vardır. Ameliyat ve anestezi için özel gaz, elektrik tesisatı ile donanmıştır. Anestezi makinesi, monitörler ve diğer gerekli cerrahi alet ve cihazlar ameliyathanelerde bulunur. Sterili-tenin bozulmasını önlemek için özel kıyafetler ile ameliyat­hanelere girilir. Ameliyathanelere görevi olmayanlar girip çıkamazlar.

Anestezi Uygulama


Ameliyathaneye alınan hastalar genelde ameliyat masa­sına yatırılır. Uygun bir damara plastik bir iğne yerleştirilir ve serum takılır. Göğsüne veya sırtına EKG izlemek ve nabız sayısını saymak için elektrot denen cildi incitmeyen küçük düğme tarzında algılayıcılar yapıştırılır. Genellikle serum takılı olamayan kola tansiyon aletinin manşonu yerleştirilir. Bir parmağına kan oksijen doygunluğunu ölçmek için algıla­yıcı yerleştirilir. Başlangıç ölçümleri yapılarak anestezi fi­şine kaydedilir. Ameliyatın büyüklüğüne veya hastanın durumuna göre damarlara kateterler yerleştirmek gerekiyorsa bunun için anestezinin başlaması beklenir.

Her anestezi uygulamasının üç dönemi vardır.

Başlangıç veya İndüksiyon Dönemi: Genel anes­tezi için damardan bilinç kaybı yaratan ve uykuyu başlatan ilacın verildiği, bölgesel veya lokal anestezi için lokal anestezi ilacının uyuşukluğu sağlamak için omur ilik içine, etrafına veya diğer ana sinirler üzerine yahut doku arasına verildiği dönemdir. Ge­nel anestezide hasta uyduktan sonra ameliyatın tü­rüne bağlı olarak ağız içine veya soluk borusuna özel tüpler yerleştirilir, havayolu emniyeti sağlanıp hasta anestezi makinesine bağlanır. Lokal anestezide uyuşma sağlandıktan sonra hastaya bilincini bulan­dıran ve hafif uyku sağlayan sedatif veya uyku sağ­layan ilaçlar verilir.

Anestezinin Devamının Sağlandığı Dönem: Ameliyat veya işlemin sona ermesine kadar olan sü­rede anestezi uzmanının hastayı anestezi altında tutmayı sürdürdüğü dönemdir. Anestezi makinesi hastaya önce oksijen vermek ve yeterli solunum yaptırmak için gereklidir. Anestezinin devamı; ya anestezi makinesi aracılığı ile verilen inhalasyon ajanları veya damar yoluyla verilen kısa etkili güçlü analjezik ilaçlar yahut kısa etkili güçlü uyku yapan ilaçlar ayrı ayrı ya da birlikte verilerek sağlanır.

Anestezinin Sona Erdirildiği Dönem: Anestezi ilaçlarının kesildiği, etkilerinin sona ermesi için beklenildiği, tekrar bilincin veya duyumun geri gel­diği dönemdir. Bu gün anestezi ilaçlarının etkileri kısa sürmektedir. Genelde bu süre 10-15 dakika kadardır, ilaçların etki süreleri hastaların ilaçlan par­çalama ve kandan temizleme hızlarına da bağlıdır. Hastaların ilaçları etkisiz hale getirme hızları her hastada farklıdır. Bu nedenle anestezinin etkisinin ne zaman sona ereceği kesin olarak önceden belirlenemez.

Anestezi Sonrası hastalar hemen yataklarına gönderilmezler.

Ameliyathaneden çıkan hastalar genellikle derlenme odası adı verilen ve ameliyat odaları gibi gaz ve diğer dona­nımlar açısından eksiz olan ve ameliyathane içerisinde bulu­nan bölümlerde deneyimli sağlık personelinin gözetiminde bilinç yeterince açılıncaya, korunma refleksleri denen öksü­rük, yutma refleksleri normale gelinceye, adale gücü normale ulaşıncaya kan basıncının, nabzı, solunumun, kısaca yaşam belirtilerinin her şeyi ile normal sınırlarda olduğu saptanın-caya kadar gözlem altında tutulurlar. Bu arada ağrı duyul­maya başlanmış ise ameliyat sonrası ağrı tedavisinin ve diğer ilaç tedavilerinin başlangıç dozları da uygulanır veya daha sonra uygulanmak üzere planlanır. Bu işlem ameliyat olma­yan fakat tanı amaçlı endoskopik girişimler veya MR için anestezi verilen hastalar için de uygulanır. Ameliyatın sona ermesi ile anestezi ilaçlarının da etkileri hemen sona ermez. İlaçların etkisinden arınmak için bir süre daha zamana ihti­yaç vardır. Daha önce de işaret edildiği gibi her hastada farklı olan bu süre önceden belirlenemez. Ancak izlenerek etkinin sona erdiğine karar verilir.

Hastaların ilaçların etki­sinden kurtulmaları için geçmesi gereken sürenin uyanma veya derlenme odalarında tutularak tamamlanması ortaya çıkma olasılığı bulunan sakıncaların önlenmesini, çıksa bile gözden kaçırılmadan tedavi edilmesini mümkün kılar. Hastanın bu sürecin sonunda servisteki yatağına gönderilme ka­rarını anestezi uzmanı verir

Lokal anestezi altında yapılan örneğin katarak, benlerin alınması gibi ameliyatlarda bu süre ya daha kısadır veya hiç bekletmeye gerek olmayabilir. Ancak lokal anesteziye sedatif ilaçlar eklenmiş ise hastaların bir süre gözlem altında tutulmalarında yarar vardır.

Ameliyat türüne bağlı olmaksızın hastaların genel sağ­lık durumları ameliyat öncesinde çok bozuk ise hastalar ağır risk grubu içerisinde değerlendirilmiş yani ASA 4 ve daha yüksek risk grubu içerisinde yer alıyor ise bu hastaların ameliyat sonrasında bir süre yoğun bakım servislerinde yatı­rılmaları gereklidir. Ayrıca hastalar genel durumları çok kötü olmamasına rağmen açık kalp ameliyatı, majör batın veya beyin ameliyatı, akciğer ameliyatı, organ nakli gibi büyük bir ameliyat geçirecekler ise bu hastalarda ameliyat sonrası dö­nemde belli bir süre için doğrudan yoğun bakım servislerine alınırlar. Bu hastalara ameliyat sonunda uyandırma işlemi başlatılmaz. Çoğu kere yoğun bakıma giden hastaların ağız­larında intubasyon tüpü denen bir solunum tüpü veya benzeri solunum aparatları bulunur ve solunum makinesi eşliğinde ve tam monitörize koşullarda nakledilirler. Bu görüntü hasta yakınlarını endişelendiren ve ürküten bir görüntüdür. As­lında hastalan, yoğun bakıma göndermek ameliyatın hasta­lara getirdiği yükleri karşılamak ve onları olası tehlikelerden korumak içindir. Bunun; ameliyatın yarattığı yeni fakat es­kiye oranla farklı duruma uyum sağlamalarına yardımcı ol­mak, onlara bu kritik dönemde ileri teknoloji olanaklarını sunmak, ani gelişebilme olasılığı bulunan cerrahi sonrası komplikasyonları önlemek ve geç kalmadan tedavi etmek gibi hasta lehine olan sayısız avantajları vardır. Bu avantajların hasta yakınlarına anlatılarak onların endişelerini gider­mek gereklidir.

Premedikasyon Nedir

Premedikasyon Nedir

Ameliyata bir adım kala yapılan son anestezi hazırlığı­dır. Hastanın" hastaneye yatışı ile başlar. Psikolojik premedi­kasyon ve farmakolojik premedikasyon olmak üzere iki bölümden oluşur.

Psikolojik premedikasyon anestezi uzmanının hastayı ziyareti ile başlar. Bu ziyaret hastanın hastaneye yatış zama­nına göre en erken bir zamanda yapılır. Hastalara büyük hu­zur veren onların heyecanlarını azaltan bu ziyaret sırasında anestezi uzmanı hastanın daha önceden hazırlanmış olan tıbbı dokümanlarını içeren dosyasını kontrol eder, hasta ve hasta yakınları ile tanışır ve hastayı sakinleştirici konuşmalar yapar. Varsa hastanın sorularını cevaplar ve hastanın kendi­sine olan güvenini tazeler.

Farmakolojik premedikasyon ameliyattan yarım saat-1 saat önce veya daha önce ağız, damar, adale yoluyla anestezi uygulaması sırasında ortaya çıkması beklenen olumsuz tepkileri önlemek amacıyla belli ilaçların kullanılmasını içeren bir tedavi yöntemidir. Böylece anestezi ve ameliyat için en elverişli, en güvenli ortamın oluşturulması sağlanmaya çalışılır. Bu amaçla Anksieteyi (bunalım) önlemek, sedasyon (sakin­leşme sağlamak) için günümüzde çocuklar da dahil olmak üzere en yaygın olarak benzodizepin türevi ilaçlar bunlar arasında da Diazem (diazepam) ve Dormicum (midozolam) kullanılır. Hastaların gergin ve tedirgin olmaları sempatik sinir sistemini aktive eder. Bu aktivasyon anestezi açısından istenmez ve sedasyon ile önlenebilir. Kullanılan ilaçlar bir yan­dan hastayı huzura kavuştururken öte yandan arzu edilmeyen sakıncalı bir etkiyi de önlemiş olur.

Amnezi (hatırlama yeteneğinin kaybı) için yine aynı Dormicum çok etkili bir ilaçtır. Hastalar bu ila­cın etkisi ile kendileri için yabancı ve ürkütücü olan ameliyathane ortamını, ameliyata gidişini vb. olay­ları sonradan hatırlamazlar.

Analjezi (ağrı dindirici) için dormicumun yanına genellikle kısa etkili bir opioid grubu ilaç eklenir. Bu ilacın aynı zamanda sedasyon etkisi de vardır. Bu nedenle ameliyat türüne göre bazen dormicum yerine veya birlikte Morfin, Dolantin, Fentanyl gibi ilaçlar da kullanılır.

Bulantı ve kusmayı önlemek için de bir takım ilaç­lar kullanılır. Anestezi gelişip derinleştikçe kusma ve bulantıya eğilim de önlenemez bir şekilde artar. Kusma mide artıkları aç kalmakla önlenmiş olsa bile mide sıvısının akciğerlere kaçma olasılığına sebep olur. Bu nedenlerle ameliyat öncesinde özellikle midenin boşalmasını engelleyen hastalıklar varsa bulantı-kusmayı önleyici ilaçlar ile mide asidinin pH sim arttırıcı, mide boşalmasını hızlandırıcı bir grup ilaç bir arada veya ayrı olarak kullanılır.

Anti-vagal ve anti-sialog etki için bir takım ilaçlara bazen gerek duyulabilir. Eğer tükrük salgılanmasına yol açabilecek ağız içi işlemler yapılacak ise anti-sialog etkili ilaçlar kullanılmalıdır. Anestezi işlem­leri ve cerrahi keşi sırasında bazen zararlı sayılacak refleksler faaliyete geçer. Bunlar arasında en önemli olan Vagus adlı sinirin uyarılması sonucu ortaya çı­kan bradikardiye (kalbin atım sayısının azalmasına) yol açan refleks etkidir. Her iki etki atropin veya hyoscine adlı ilaçlar ile önlenebilir.

Anestezi ilaçlarının dozunu azaltmak için kullanı­lan ağrı kesiciler veya sedatifler aynı zamanda anestezi ilaçlarının daha az kullanılması açısından yarar sağlarlar. Anestezi ilaçları ne kadar zararsız da kabul edilseler tıbbın en sakıncalı ve riskli ilaçlar grubunu oluştururlar. Ağrı kesiciler ve sedatifler anestezi ilaçlarının etkilerini arttırırlar. Bunun sonu­cu aynı etkiyi daha az dozda ilaç kullanarak sağla­mak mümkün olur. Bu etki de anestezide istenen bir etki olup premedikasyonun ana amacının oluşturan bir etkidir.

Anestezi uzmanı premedikasyon amacıyla hangi ilaçla­rın ne zaman uygulanacağını ya hastaneye yatmadan önceki hazırlık döneminde size söyler veya yattıktan sonra hastayı ziyareti sırasında anestezi kayıtları ile ilgili evraka yazar. Bu işlem yapıldıktan sonra hastaların ameliyata hazırlıkları ta­mamlanmış olur.