Minor Tukruk Bezi Tumorleri

Minör Tükrük Bezi Tümörleri



Hodgkin ve non-Hodgkin lenfomalar hariç tutulursa minör tükrük bezi neoplazmları oral kavite ve orofarinksin bir sonraki en sık tümörlerini oluştururlar. Oral kavite ve orofarinkste tahminen 500 ile 1000 minör tükrük bezi vardır.



Sert ve yumuşak damaklar minör tükrük bezlerinin en sık lokalizasyonlarıdır; dolayısıyla da minör tükrük bezi neoplazmlarının en sık lokalizasyonudur. Fakat oral kavite ve orofarinks içerisinde hemen hemen her yerden kaynaklanabilirler. En sık benign tümör olan pleomorfik adenom ve en sık malign tümör olan adenoid kistik karsinom birlikte minör tükrük bezi neoplazmlarının yaklaşık %70'ini yaparlar. Değişken biyolojik davranışları olan mukoepidermoid ve asinik karsinom ve daha lethal bir prognoza sahip olan adenokarsinom oral kavite ve orofarinkste daha az sıklıkta bulunur. Sadece damakta minör tükrük bezi neoplazmları skuamöz hücreli karsinomların sıklığına yaklaşır.


Bukkal Mukoza ve Dişeti Karsinomu



Diğer baş boyun neoplazmları gibi bukkal mukoza, diş eti ve retromolar trigon karsinomları erkeklerde daha fazladır. Bukkal mukoza ve diş eti k3rsinomunun spesifik risk faktörü tütün çiğnemektir. Bukkal karsinomlar da 3 alt tipe ayrılırlar; ekzofitik, ülseratif ve verrüköz. Tümörler dişlerin kapanma hatları boyunca veya kommissuralarda ortaya çıkma eğilimindedir. Sıklıkla erken nodal metastaz gösteren agressif tümörlerdir.



Radyografik olarak bukkal mukoza tümörleri ülserasyonu olan veya olmayan kitle şeklinde görülürler. Orijin aldıkları yere ve hücre tipine bağlı olarak mastikatör boşluğu, ardışık deri tutulması ve deriye erozyonla birlikte buksinatör kası, anterior tonsiller plika ve yumuşak damağı invaze edebilirler. Neoplazmın medial pterygoid kasının içine lokal uzanımının bir sonucu olarak hastalar trismus ile gelebilirler. Bukkal karsinomlar submandibular, fasiyal, intraparotid veya preauriküler nodları içeren pek çok lenf nodu grubuna metastaz yaparlar



Klinik olarak gingiva karsinomları ülsere, papiller, plak benzeri veya nodüler görülebilirler. Sıklıkla diş veya diş soketinin gingival kenarı boyunca premolar ve molar bölgelerde bulunurlar. İnferior alveolus süperior alveolustan daha sık tutulur. Her ikisi de sık kemik destrüksiyonu yaparlar. Hastalar sıklıkla dişlerin yerinden oynaması yakınması ile başvururlar. Yaklaşık hastaların %50'si ilk başvurduğunda karsinom submandibular lenf nodlarına metastaz yapmıştır.


Retromolar Trigon Karsinomları



Retromolar trigon anteriorda son molar diş, posteromedialinde anterior tonsiller plika ve lateralde bukkal mukoza ile sınırlı üçgen şeklinde bir alandır. Bu lokalizasyondan kaynaklanan kanserler tonsiller, dil kökü ve ağız tabanını da içeren herhangi bir komşu yapıya yayılabilir. Maksiller tüberositedeki erozyon büyük kanserler için nadir değildir.

Skuamoz Hucreli Karsinom

Skuamöz hücreli karsinom nedir



Skuamöz hücreli karsinomlar oral kavite ve orofarinks içindeki tüm malign neoplazmların yaklaşık %90-%95'ini oluşturur. Skuamöz hücreli karsinomlarda Erkek/Kadın (E/K) oranı 2'nin üzerindedir. En sık 6. ila 8. dekadlar arasında görülür. E/K insidans oranındaki farklılık popülasyonda sigara içen kadınların yüzdesi arttıkça azalacaktır. Baş ve boyun bölgesinin skuamöz hücreli karsinomlan yetişkin populasyonundaki tüm malignensilerin yaklaşık %6 ile %19'unu oluştururlar.



Skuamöz hücreli karsinom ağızda iyileşmeyen yara veya iyileşmeyen diş bozukluğu ile ortaya çıkabilir. Ses kısıklığı, nefes kokması, kanama, disartri, boğaz ağrısı, ses değişiklikleri, odinofaji, disfaji ve özellikle otalji oral kavite ve orofarinks tümörlerinin tüm semptom ve bulgularıdır. Ne yazık ki, özellikle dil kökünden kaynaklanan yaygın tümörler boyutlarına rağmen asemptomatik olarak kalabilirler. Orofarinkste primer neoplazmın ilk bulgusu olarak hastanın büyük bir boyun kitlesi ile başvurması nadir değildir.



Genel olarak rejyonel lenfadenopati bulunmayan lokal hastalık, eşit prognoza sahip, cerrahi veya radyasyon tedavisi ile tedavi edilirler. Tüm oral kavite kanserleri için 5 yıllık yaşam oranı %50 olarak tahmin edilmektedir. Orofaringeal tümörler için sadece %35'lik bir 5 yıllık yaşam oranı tipiktir.



Orofarinks ve oral kavite skuamöz hücreli karsinomlan BT ve MRG incelemelerinde morfolojik olarak benzerdir. 1.5 cm'den büyük neoplazmların çoğu kitleleri veya fasiyal planlardaki distorsiyonları ile kolaylıkla tanınırlar. Nadiren kortikal kemik erozyonu gösterebilirler. Perinöral invazyon en kolay Gd-DTPA enjeksiyonu sonrası alınan MR görüntülerde tanımlanır. Bu neoplazmların tamamen ekzofitik olmaları nadirdir.



Klinik olarak erken yüzeyel mukozal lezyonlar visual inspeksiyonda ya beyaz yamalar=lökoplak veya kırmızı yamalar=eritroplazi şeklinde tespit edilirler. Lökoplak lezyonlarının %10'unda neoplazi gelişirken eritroplazik lezyonların %80'ininde kanser gelişir. Eritroplazi en sık ağız tabanında, dilin ventral ve lateral kesimlerinde, anterior tonsiller plikalarda ve yumuşak damakta bulunur.