Meniskus Yirtiklari Tanisi

Menisküs Yırtıkları Tanısı
Genel olarak 45 yaş altı bireylerde en çok görülen diz bölgesi sorunları bağ yaralanmaları ve menisküs yırtıklarıdır. 45 yaşın üzerinde ise dejeneratif hastalıklar daha ön planda görülür. Menisküs yırtıkları yine bu yaş grubunda görülse de daha çok dejeneratif zeminde olması beklenmektedir.
Diz ekleminde dejeneratif değişiklikler daha çok bilateral olma eğilimindedir. Genç yaşlarda görülen menisküs yırtıkları ise genelde travmaya sekonder ve tek taraflıdır. Ancak genç bireylerde mukoid dejenerasyonda nontravmatik yırtıklara neden olabilir.[27]
Hangi yaş grubunda olursa olsun hastaların en çok başvuru nedeni ağrı ve instabilitedir. Bunu daha az oranda kilitlenme ve eklem şişliği takip eder.
Menisküs yırtılması tanısı
Ağrı lokalizasyonu teşhiste yardımcıdır fakat güvenilirliği çok yüksek değildir. Örneğin menisküs yırtıklarında ağrı daha çok eklem aralığında hissedilir ancak bazen hastalar patellar ağrıyı da aynı lokalizasyonda algılayabilirler. Ağrının mutlaka tarifi hastaya yaptırılmalıdır. Merdiven inip çıkmakla, yürüme ve istirahat ile, oturmakla, eklem hareketleri ile ilişkisi hastaya ifade ettirilmelidir. Egzersiz ile birlikteliği hastaya sorulmalıdır. Spor yaralanması sonrası ortaya çıkan durumlarda hastanın etkinliğe devam edip edemediği öğrenilmelidir.
Kilitlenme; diz eklem içi patolojilerinde kilitlenme daha çok longitudinal menisküs yırtıklarına bağlı olsa da serbest cisimlerden kaynaklanabileceği de unutulmamalıdır. Yalancı kilitlenmenin en sık nedenlerinden olan osteokondritis dissekanstan ayırımı dikkatle yapılmalıdır.
Şişme; daha çok patella üzerinde göze çarpar ve diz eklem kontuarlarının silinmesine kadar ilerleyebilir. Akut şişmeler daha çok eklem içi kanamaya bağlıdır. Bunun da en sık nedenleri bağ yaralanmaları, menisküs yırtıkları, eklem içi kırıklar ve travmatik patella çıkığıdır.
İnstabilite hastalar tarafından genellikle iyi tarif edilir. Diz ekleminin boşalması şeklinde algılanır. Günlük yaşam sırasında veya zorlama ile olup olmadığı ayırt edilir. En çok kovasapı yırtıklarda karşımıza çıkan bir durumdur.
Bakı Bulguları
Her hastaya genel yaklaşımda olduğu gibi ayrıntılı öykü alma ve klinik değerlendirme ilk sırada ve dikkatle yapılmalıdır. Bunu sırasıyla direkt grafiler gerektiğinde manyetik rezonans görüntüleme ve gerektiğinde diğer bölüm konsültasyonları izler.

Meniskus Biyomekanigi

Menisküs Biyomekaniği
Diz eklemi menteşe tipi bir eklem olarak kabul edilmesine karşın yalnızca fleksiyon ekstansiyon hareketi yapan basit bir eklem değildir. Çünkü fleksiyon ve ekstansiyon femur ve tibia arasında kayma ve yuvarlanma hareketi ile oluşur. Ayrıca sagittal düzlemde fleksiyon ve ekstansiyon olurken, aynı anda koronal düzlemde abduksiyon ve adduksiyon, transvers düzlemde iç ve dış rotasyon oluşmaktadır. Transvers rotasyon hareketinin merkezi tibianın medial epikondilinden geçtiği için dış epikondilin iç epikondilin etrafında döndüğünü kabul edebiliriz. Fleksiyon hareketinde iç epikondil posteriora doğru döner. Yani tibia iç rotasyon yapar. Bu rotasyondan femoral lateral kondilin mediale göre daha büyük olmasıda sorumludur. Bu burgu şeklinde ki dönmeye dizin “screw home” mekanizması adı verilir. [23]
Femur kondilleri tibianın üzerinde karmaşık yuvarlanma ve kayma hareketleri yaparlar. Fleksiyonda femoral kondiller tibianın üzerinde arkaya doğru yer değiştirir. Femoral roll-back [24] adı verilen bu kayma hareketi ile diz tam ekstansiyondan 90 derece fleksiyona geldiğinde femurun tibia üzerinde ki temas noktası 14 mm arkaya doğru yer değiştirir.
Menisküsler üçgen yapıda olmaları nedeniyle yük geldiği anda bunu perifere doğru iletirler. Bu sırada da sirkumferansiyel lifler boyunca gerim güçleri oluşur. Yük aktarımında lateral menisküs medial menisküse göre biraz daha fazla rol oynamaktadır. Dize gelen yükün %50 kadarını medial menisküs taşıyabilirken lateral menisküste bu oran %70’lere kadar çıkmaktadır. [8] Geri kalanı ise medial eklem kıkırdağına eşit olarak aktarılır. Dizin tümü birden incelendiğinde ise gelen yükün %35-50’sini her iki menisküs birlikte aktarırlar. [25] Menisektomili hastalarda ise yük aktarımı daha zor ve uygunsuz şekilde olmaktadır. Femur ve tibia arasındaki uyum azaldığı için temas alanı küçülür ve birim alana düşen basınç artar. [6] Her iki menisküsün ön boynuzları arkaya göre daha hareketlidir. Bunda asıl etken menisküslerin arka yapışma bölgelerinin daha sağlam olmasıdır.

Meniskus Kanlanmasi

Menisküs Kanlanması
Menisküs, büyük kısmı avasküler olmasına rağmen aktif bir dokudur. Genel olarak perfierik 1/3 lük kısmının iyi beslendiği, merkeze doğru gidildikçe dolaşımın azaldığı kabul görür. Merkezi kısım direkt olarak eklem sıvısından beslenir. [20] Bu yüzden periferik yırtıkların tamiri merkeze yakın bölgedeki yırtıkların tamirlerinden daha iyi sonuç verir.
Temel olarak medial ve lateral geniküler arterin süperior ve inferior dallarından beslenirler. Bu arterlerden çıkan uç dallar, diz eklemi kapsülü ve sinovyal doku içerisinde bir perimeniskal kapiller ağ oluşturarak menisküslerin kapsüle yapışma yerine yakın periferik kısımlarını beslerler. Dairesel dizilim gösteren bu pleksustan çıkan radial dallar menisküste eklemin merkezine doğru yönelirler. Radial yöndeki bu damarların medial menisküste % 10-30, lateral menisküste % 10-25 oranında periferden merkeze doğru geldiği saptanmıştır. Menisküslerin ön ve arka boynuzları, kendilerini çevreleyen vasküler sinovya yoluyla lateral ve medial geniküler arterden gelen birkaç dal dışında özellikle orta geniküler arterden beslenirler. Doğumdan önce ve yaşamın ilk yıllarında kanlanma daha yoğunken yıllar geçtikçe sadece periferik %10-30 luk kısmında kalır.