Massif Kan Transfuzyonu

Massif Kan Transfüzyonu

24 saat içinde alıcının toplam kan hacmini (erişkinde 5 L) aşan tam kan veya 20 Ü'den fazla eritrosit konsantresi transfüzyonu ya da alıcı kan volümünün %50'den fazlasının 3 saat içinde ta­mamlanması massif transfüzyon olarak tanımlanır. Bu durumda verilen kan, çoğu kez bekletilmiş banka kanı olduğu için bir takım komplikasyonlar gelişebi­lir.

Massif Kan Transfıizyonu Komplikasyonları

Dilüsyonel koagiilopati: l-6°C'de 24 saat depolanmış banka kanın­da fonksiyonel trombosit bulun­madığı için massif transfiizyon uygulanan hastalarda en sık görülen koagiilasyon bozukluğu dilüsyonel trombositopenidir. Faktör V ve VIII eksikliği daha nadirdir. Trombosit, faktör V ve Vllî'den fakir çok miktarda banka kanı hastanın varolan trombosit, faktör V ve VlII'ni dilüe eder.

Klinik durum ve hemostaz test­lerine (PT, PTT, fibrinojen ve trombosit sayısı) göre plazma ve trombosit desteği yapılabilir. Ampirik olarak her 5 Ü transfiiz­yon için önerilen 2 Ü taze don­muş plazmanın ve 6 Ü trombosit konsantresinin klinik etkinliği gösterilememiştir.

Hipokalsemi ya da sitrat toksisi-tesi: Banka kanında antikoagülan madde içinde kullanılan sitrat başlıca karaciğerde metabolize edilir. Transfiizyon sırasında veri­len sitratın metabolize edilemedi­ği durumlarda (karaciğer bozuk­luğu, şok, hipotermi, yenidoğan) veya massif transfüzyon sırasında sitrat iyonize Ca++'u bağlayabilir. Şuuru açık hasta ağız çevresinde ve parmaklarda uyuşmadan şika­yet edebilir. Plazma Ca++ düzeyi' normal erişkinlerde banka kanı 5 dk'da bir ünite verilmedikçe kar-diak depresyon oluşturacak dü­zeyde hipokalsemi gelişmez. Transfüzyonun yavaşlatılması genellikle problemi çözer. Karaci­ğer hastalığı olanlar veya hipoter­mi varlığında Ca++ verilmesi ge­rekebilir.

İmmunolojik Olmayan Komplikasyonlar

İmmünolojik Olmayan Komplikasyonlar

Enfeksiyöz Komplikasyonlar


Transfüzyonla bulaşan mikroorga­nizmaların bazı özellikleri vardır. Bun­lar kanda uzun süre bulunurlar, sub-klinik enfeksiyona veya yalnızca hafif semptomlara yol açabilirler, kuluçka süreleri uzundur, latent veya taşıyıcılık durumunda var olabilirler ve 4°C'de saklanan kanda stabildirler.
Transfüzyonla enfeksiyon geçişi başlıca iki yolla olur.

1. Kan ve kan ürünlerinin mikroorganizmalarla kontaminasyonu.

2. Sağlıklı görünen vericilerin kanda taşıdıkları etkenlerin farkında olmadan alıcıya verilmesi (asemptomatik bakte-riyemi sırasında)

Kontaminasyon; kan torbalarının ya­pımı, antikoagülan solüsyon hazırlığı, kan alma setlerinin uygun olmayan kul­lanımı, ürünlerin ayrıştırılarak hazırlığı, uygun olmayan koşullarda saklanması ve transfüzyon sırasında ya da, verici­den kan almadan kısa süre önce verici­nin geçirdiği minör girişimler veya asemptomatik enfeksiyonlar nedeniyle de olabilir

a. Bakteriyel Enfeksiyonlar

Kan ve kan ürünlerinin hazırlığı sı­rasında staphylococcus, streptococcus, micrococcus, corynebacterium, propio-nibacterium, pseudomonas, enterobac-teriacease, bacillus cereus ve serratia türleri ile kontaminasyon oluşabilir. Bakteryel kontaminasyonu önlemek için transfüzyon süresi 4 saati geçmemelidir.

b. Viral Enfeksiyonlar

Hepatit A, B, C, D, G virusu, HIV-I ve II, TTV, HTLV-I ve II, CMV, serum parvovirus B-19, Epstein-Barr Virusu geçişi olabilir. Günümüzde transfüzyon sonrası hepatit sıklığı 1/150-1/5000 ara­sında bildirilmektedir. Bunların %5-10'unda hepatit B, %90'ında hepatit C virusu sorumlu bulunmuştur. Daha sık oranda alıcılarda anikterik kronik aktif hepatit oluşturmakta, daha az sıklıkta da siroz ve karaciğer kanseri gelişebil­mektedir. AİDS (acquired immune defi-ciency syndrome) virusu HIV-1 tipinin transfüzyonla geçtiği kesinleşmiştir ve bu nedenle tüm kan ve kan ürünlerinde HIV-I antikoru aranır. Transfüzyonla geçiş sıklığı 1/200.000 transfüzyon ola­rak bildirilmiştir. CMV enfeksiyonuna belirgin duyarlılığı olan immün yetmez-likli alıcılara (prematüreler, organ trans­plantasyonu yapılanlar) CMV negatif .vericiden kan verilmelidir. HTLV-I ve II intrasellüler bulundukları için şekilli kan elemanlarını içeren ürünlerle bula­şır. Parvoviruslar daha çok koagülasyon faktör konsantrelerinin verilmesi ile bu­laşır.

İmmun Reaksiyonlar

Hemolitik Olmayan İmmün Reaksiyonlar

Verici kanındaki lökosit, trombosit veya plazma proteinlerine karşı alıcının duyarlılığı söz konusudur.


a. Febril Reaksiyonlar

Ateş birçok tip kan transfiizyon re­aksiyonuna eşlik eder. Transfiizyon sı­rasında veya transfiizyondan 2 saat son­raya kadar 1°C ısı artışı nonhemolitik febril reaksiyon olarak tanımlanır. Bak-teriyel kontaminasyon veya hemolitik bir reaksiyonun ilk işareti olabileceği unutulmamalıdır.


Transfüzyonların yak­laşık % Tinde gözlenmekle birlikte bu oran kronik transfiizyon hastalarında % 10.3'e kadar çıkabilir. Gebelikte de daha sıktır. Genellikle lökositlere ve da­ha az oranda trombositlere karşı oluşan antikorlar sorumludur. Ayrıca trombosit konsantrelerinde bulunan lökositlerin, saklama sırasında saldıkları sitokinler de bu reaksiyonlardan sorumludur. Ge­nellikle selim gidişlidir ve antipiretikle-re cevap verirler. Bu tip reaksiyon anamnezi olanlara lökositi azaltılmış kan ürünleri verilerek veya 20-40 u ça­pında filtreler ile lökosit ve trombosit agregatlan süzülerek bu reaksiyonlar önlenebilir.

b. Allerjik Reaksiyonlar

En sık görülen transfiizyon reaksiyo-nudur (trârrsfüzyonların % Tinde). Transfüze edilen plazma proteinlerine karşı alıcının duyarlılığı sonucu gelişir. Ürtiker, eritem, ödem ve kaşıntı vardır.

Antihistaminikler yararlıdır. Bu tip re­aksiyon anamnezi olanlarda tam kan yerine plazmadan arındırılmış eritrosit konsantreleri tercih edilmelidir.

c. Anafılaktik Reaksiyonlar

Nadir (1/150.000 transfüzyon) an­cak, yaşamı tehdit eden bir komplikas-yondur. Çok az miktarda kan (birkaç mi) transfüzyonundan sonra bile ortaya çıkabilir. IgA eksikliği olan ve IgA anti­korları taşıyan hastalara IgA içeren ka­nın verilmesi sonucu bronkospazm, dispnej/e pulmoner ödem şeklinde orta­ya çıkar. Transfüzyon lıemen kesilmeli ve anafılaktik reaksiyon tedavisi (adre­nalin, koçtikosteroidler, sıvı) uygulan­malıdır. IgA eksikliği olan hastalara yı­kanmış eritrositler, gliserolden arındırıl­mış donmuş eritrositler veya IgA içer­meyen kan ürünleri verilmelidir.

İmmünolojik Komplikasyonlar

İmmunolojik Komplikasyonlar

Alıcıda verici hücreleri veya verici plazmasındaki proteinlere karşı gelişen duyarlılık sonucunda ortaya çıkar.

Hemolitik Reaksiyonlar

Genellikle alıcı plazması ile uygun olmayan verici eritrositlerinin transfuzyonuna (ABO uygunsuzluğu) bağlı ola­rak verilen eritrositlerin destrüksiyonu ile sonuçlanır. Daha az olarak da verici plazmasındaki antikorların alıcı eritro­sitlerini zarara uğratması olabilir. ABO ve Rh uyumu olmayan trombosit kon­santreleri, kriopresipitat ve TDP gibi düşük miktarda da olsa anti-A veya anti-B antikorları taşıma olasılığı olan preparatların yüksek volümlerde veril­mesi ile intravasküler hemoliz gelişebi­lir.

a. Akut Hemolitik Reaksiyonlar ABO uygunsuzluğu nedeniyle akut intravasküler hemoliz ortaya çıkar. Cid­di bir tablo oluşturur ve mortalitesi yük­sektir. Tipik olarak transfüzyonun he­men başlangıcında ortaya çıkar.

Transfiizyon durdurulmalıdır

Etiketler tekrar kontrol edilmeli­dir

Kan grupları ve çapraz karşılaş­tırma tekrarlanmalıdır
Hasta plazmasını hemoglobinemi yönünden değerlendirmek için kan alınmalıdır
İdrar hemoglobinüri yönünden değerlendirilmelidir (mesane sondası yoksa takılmalıdır)
Kan basıncı korunmalıdır

Renal kan akımını arttırmak için düşük doz dopamin yararlı olabi­lir"

Bir tüpe hasta kanı, diğer tüpe anti-koagülanlı banka kanı ve diğer bir tüp içine de hastanın idrarı alınarak kan merkezine gönderilmeli ve ayrıca reak­siyona neden olan kan buzdolabında saklanmalıdır.b. Gecikmiş Hemolitik Reaksiyonlar Rh sisteminin non-D antijenleri veya Kelly, Duffy, Kidd antijenlerine karşı gelişir. ABO ve Rh uygun transfiizyon yapılan olguların % Tinde diğer sistem antijenlerine karşı antikor gelişir.