Kabizlik Bitkisel Tedavisi

Kabızlığın Geleneksel Bitkisel Tedavisi

Anadolu halkının bitkileri ilaç olarak kullanışı çok eski devirlere kadar uzanmaktadır. Hititler dönemi ait tıbbi tabletlerinde bulunan reçete formüllerinde bitki adları bu¬nun bir kanıtıdır.

Tıbbi bitkilerle tedavi bir kültür ve gelenek varlığına dayanmaktadır. Bu nedenle halk tababeti ancak eskiden beri var olan şehir ve kasabalarda (Diyarbakır, Gaziantep, Erzurum, İstanbul, Kayseri, Sivas gibi) sürmektedir.


Son yıllarda Amerika ve Avrupa'da olduğu gibi, memleketimizde de biyolojik kö¬kenli ilaçlara karşı bir ilgi artışı meydana gelmiş ve bazı ilaç firmaları tarafından diyet lifi, kabızlık için bitkisel çay, rezene çayı, karnıyarık tohumundan yapılan kabızlık ilaçları halkımızın kullanımına sunulmuştur.

Kabızlığa İyi Gelen Yumuşatıcı Bitkiler

1- SARISABIR

1 bardak suya 1 yaprak konup haşlanır. 150 mg yaprak tozu güllaç içinde su ile yutulur. Çok acıdır.

2- YALANCI SİNAMEKİ Sidik kesesi ağacı

1/2 litre su için 10 gr kaynatılıp, ham şeker ile tatlandırılır. Yemekten sonra içilir.

3- KARAAKÇA AĞAÇ Siyah kızıl ağaç Barut ağacı

15' kaynatılır. 1/2 gün bekletilir. 1 tas su için 1 kahve kaşığı yatarken. Tesiri ertesi sabah görülür. Meyan kökü ile kaynatılıp kokulandırılabilir.

4- CASCARA SAGRADA

1 tas suya 1 kahve kaşığı konup haşlanır. Kabuk tozu: Günde 2x250 mg güllaç içinde

5- CASSE Hıyarşember Hint keçi boynuzu

Meyvanın etli kısmı günde 4 gr.
1 tas suya 10 gr yaprak konup 5' haşlanır.
1 litre suya 40 gr meyvasıyla beraber diş kısmı konup 10' kaynatılır.

Kabizlik ve Beden Sagligi

Kabızlık ve Beden Sağlığı

Bedenin Çalıştırılması

Modern yaşam bedensel çalışma isteyen bütün davranışları giderek yok eden bir düzen içindedir. Gitgide daha oturgan, hareketi az bir yaşam sürdürülmektedir. Fa­kat bu gelişme sağlık açısından birçok sorunu da beraberinde getirmekte ve uygar­lık hastalıklarındaki önemli artış ve özellikle kabızlık sıklığının büyük bir kısmın­dan sorumlu bulunmaktadır. Gerçekten bedensel çalışma eksiği iki esas mekanizma ile bağırsak geçişi bozukluğuna neden olabilmektedir:

Bir taraftan kalori gereksinimi azaldığı için, daha az miktarda yenilmekte ve bu nedenle dışkı hacmi azalmakta;
Diğer taraftan kaslar gerginliklerini kaybederek, bağırsak geçişinin yavaşlamasına ve dışkılamanın güçleşmesine neden olmaktadır.
En az düzeyde de olsa, bedensel çalışmanın kabızlığın doğal tedavisini tamamlayan etkisi vardır. İhmal edilmemesi gereken iki çeşit bedensel çalışma mevcuttur:


Günlük olağan faaliyetlere bağlı bedensel çalışma
Düzenli olarak yapılması gereken ilave bedensel çalışma.

Çalışma ve Günlük Eylemler

Günlük olağan çalışma sırasında çeşitli bedensel eylemler yapılması olanağı vardır. Fakat bunlar genel olarak önemsenmemektedir. Dolayısıyla,

Yürümeli, Yürümeli, Yürümelidir!
Yürümek insanın en doğal bedensel eylemdir. Alışveriş yapmak veya işe gitmek için yürümek yerine özel araba veya toplu taşıtlar kullanılmaktadır. Sabahlan 10 dakika daha erken kalkmalı ve 10-15 dakika yürümelidir. Bunu mümkünse ak­şamları eve dönerken de yapmalıdır.

Daha Az Oturup, Daha Çok Ayakta Kalmayı Bilmelidir!
Toplu taşıtlara binildiğinde, mutfakta veya iş yerinde meslektaşlardan biriyle bir konuyu görüşürken hemen oturmak gibi bir alışkanlık yerine, aksine imkan bu­lunduğu sürece ayakta kalma alışkanlığı edinilmelidir. Bir omuzu duvara daya­yarak ayakta olmak yerine, ayaklar hafifçe açık, kalçalar yatay durumda dik durmalıdır. Böylece organizmanın en önemli kasları çalışmaya başlar ve ger­ginliklerini korur.

Yaşam Boyu Düzenli Spor Yapmalıdır!

Günlük yaşantıda gereken en az bedensel faaliyete yeniden dönmenin gereğini görmüştük. Bu yaşam sağlığı düzenli bir spor uygulaması ile tamamlanmalıdır. Bu düzenli olma koşulu, yapılan sporun cins ve yoğunluğundan daha önemlidir. 3-4 devreye bölünmüş olarak, her hafta 2-3 saat spor yapmak gereklidir.

Bütün bedensel çalışmalar yapılabilir; fakat asla zorlanmamalıdır! Yani gerçek gücün ötesinde spor yapmamalıdır. Şu halde ağır gayret gerektiren bir sporu değil, fakat uzun süreli olan, hafif gayret gerektiren sporu seçmelidir. Tamamen yorucu ve çok terletici bir çalışma söz konusu değildir. Bedensel eylem herşeyden önce bir gevşeme gibi hissedilmeli, bazen az yorucu, fakat asla bitkinlik yaratıcı olmamalıdır.

Sınırın aşılmadığını denetlemek için, sol elin başparmağı hizasında el bileğinin ön yüzünün dış kısmı hizasına, sağ elin işaret ve orta parmaklan birleştirilip yerleşti­rilerek 1 dakikalık nabız sayısı hesaplanır. Bu aynı zamanda kalp atış hızıdır. Bu­nun yükselmemesi tercih edilir ve dakikada 110-120 vuruşu geçmemelidir. Şayet bu değerlerin üzerinde iseniz, derhal çalışmanızı durdurup dinlenmelisiniz.

Bilhassa yıllar boyu hiç bir spor yapmadan böyle bir bedensel çalışmaya birdenbire girişildiğinde, bu gözlem çok önemlidir. İhtiyatlı olmalı ve ilk günlerin merak ve heyecanı ile spora kendim kaptırmamalıdır. Gerçekten çok uzun süre bisiklete binme veya yine çok uzun süreli jimnastik yapmanın tehlikeleri olduğunu düşün­meli, sonraki günlerde yapılması gereken bütün bedensel çalışmalar için cesaret kırıcı olabilecek kas tutulmalarına ve kırıklığa maruz kalmamalıdır.
Bütün bu koşullara uyulduğunda her türlü spor yapılabilir. Bedensel yetenekle spor arasında uyum yapmayı ve elverişli kalp hızını muhafaza etmeyi bilmelidir.

Yaşam boyu sporun organik yıpranma nedeni ile erken yaşlanmayı, bedensel ve ruhsal çöküntüyü-önlediğini, insanları hastalıklara ve hayat şartlarına karşı daha dirençli yaptığını gören uygar ülkeler, bunu en ucuz bir koruyucu hekimlik uygu­laması kabul etmişlerdir. Sürekli spor bir nevi yaşam sigortasıdır.

Sürekli spor kadın-erkek, genç-yaşlı, sağlam-hasta herkesin yaş, güç ve yetenekle­rine uygun olarak, içinde çok yorucu değil, hafif bir zorlamanın bulunduğu bir be­den faaliyetini ömür boyu sürdürmesi şeklinde tanımlanabilir.

Klasik spor anlayışında bütün hesap ve programlar rekortmen yetiştirmek için ya­pıldığından, spor yalnızca yarışma tutkusu içinde olan küçük bir istekli grubun elin­de kalır. Oysa yaşam boyu spora yarışmacı olmak düşüncesiyle başlanmadığından sporu azınlığın tekelinden çıkarır ve onu herkesin ilgilenebileceği bir duruma sokar. Yaşam boyu sporda kişi ne kendisiyle ve ne de başkalarıyla yarışır.
Hareketsiz yaşamda kaslar zayıflar, iskelet sistemi esnekliğini ve gücünü yitirir. Kemiklerde erken kireçlenmeler olur. Sporun sağladığı ruhsal denge, rahatlık ve kendine güvenme duygusu, birçok ruhsal rahatsızlıkları, davranış bozukluklarını ortadan kaldırır ya da azaltır. Bütün gün zihinsel yorgunluk ve aşırı sorumluluk içinde çalışanlarda görülen bezginlik, sinirlilik, uykusuzluk, kabızlık ve hazımsız­lık gibi şikayetler, sürekli spor yapanlarda azalır.

Bütün bu hastalıklar hareketsiz yaşama doğanın verdiği bir cezadır.