Cocuklarda Aglama ve Kusma

Çocuklarda Ağlama ve Kusma

Bazı çocukların çok üzülünce ya da istedikleri yapılmadığında ağlarken kusmaları ne anlama gelir?

Çocuklarda gördüğümüz, gözlemlediğimiz istenmeyen davranışları "şımarıklık" ya da "sadece ilgi çekmek amacıyla yapıyor" şeklinde­ki değerlendirmeler anne babaların çocukları üzerine yalnız düşü nurken değil, konuşurken de kaçınmaları gereken ifadelerdir. Her şeyden önce böyle bir yaklaşım, anne babayı çocuğunun davranışı üzerine düşünmekten alıkoyar. Oysa çocukların davranışlarının hep bir anlamı vardır. Gerek yeterli sosyal donanıma sahip olmadığı gerekse dil gelişimi kendi sıkıntılarını açık bir şekilde ifade etme­ye yetmediği için -aynı durumda olan pek çok yetişkin de vardır-çocukların oyun ve davranışları bizler için önemli ipuçlarıdır.

Kusma davranışı bir anlamda çocuğun 'içini boşaltma', kendisi­ni dışarıya vurma davranışı olması bakımından sembolik bir dav­ranış olma özelliğine de sahiptir. Burada ilk düşünülmesi gereken kendisini ifade etmekte ve anlaşılmakta yetersiz kalan çocuğun du­rumunu göstermesidir. Anne babaların öncelikli olarak çocukları­nın ne zaman, hangi davranış karşısında kustukları ve bu kusma davranışının hangi sıklıkta görüldüğünü tespit etmeleri gerekir. Burada önemli olan iki nokta vardır: Davranış oluşmadan önce na­sıl engelenebilir? Şayet davranışın engellenmesi başarılamamışsa davranış ortaya çıktığında nasıl bir yaklaşım izlenmelidir?

Davranış ortaya çıkmadan önce engellenebilmesi için gerek sö­zel yollarla gerekse sanatsal aktivitelerle çocuğun kendisini anlat­masının yolunun açılması gerekir. Çocukla iletişim kurarken onun hissettiği duyguların farkında olduğunuzu ve onu anladığınızın mesajını vermeniz gerekir. Bunu yapabilmek için de çocuğunuza, "Biliyorum bu seni kızdırıyor..." ya da, "Biliyorum böyle olması se­ni hayal kırıklığına uğrattı..." türünden ifadeler kullanmanız çocu­ğun hem kendi duygularının farkına vararak duygularıyla başa çık­masına, hem de kendisini ifade etmeyi öğrenmesine yardım eder. Ayrıca çocuğunuzla olan ilişkinizin niteliğini arttırmak, onunla da­ha çok ve keyifli zaman geçirmek çocuğunuzun ruhsal olarak daha dirençli olmasını sağlar.

Bir şekilde davranışın ortaya çıkmasına engel olamadıysanız, kusma davranışı ortaya çıktığında mümkün olduğunca soğukkan­lı bir şekilde tepkisiz kalmanız zamanla çocuğun davranıştan vaz­geçmesine yardım eder. İstenmeyen davranışlara anne babanın vereceği aşırı tepkiler, davranış karşısında açıkça çaresiz kaldıklarını çocuğa yansıtmaları çocuğu daha da açmaza sokar. Olaydan sonra çocuğunuz da siz de sakinleştiğinizde bunun üzerine konuş­manızda yarar vardır.

Cocuklarda Anoreksia Hastaligi

Çocuklarda Anoreksia Hastalığı

Anoreksia nevrosa oldukça yaygın bir yeme bozukluğudur. Ge­nellikle başlama yaşı 14-15 yaş; en fazla görüldüğü yaş ise 18 yaştır. Anoreksianın kızlarda görülme oranı erkeklerden daha fazladır. Anoreksiada büyük bir kilo alma ve kilolu olma korku­su hâkimdir. Hedef zayıf olmaktır. Ancak zayıf olmanın arkasın­da büyük bir kaygı yattığı için, kilo kaybı çok fazladır ve kişi aşı­rı zayıftır

Anoreksiya bulimia

İngiltere'de Leeds Üniversitesi'nde 2003 yılında yapılan bir araştırma artık çocukların dokuz hatta sekiz yaş gibi çok erken bir yaşta kiloları nedeniyle kaygılanarak diyet yaptıkların ortaya koy­muştur. Bu konuda özellikle görsel basında dış görünüşe yapılan vurgunun çok fazla olmasının, '0' beden mankenlerin rol model olarak gösterilmesinin payı büyüktür. Basında obezite tartışılırken anoreksik çocuklardan hemen hemen hiç söz edilmemektedir.

Anoreksianın belirtilerini iki şekilde görmek mümkündür: bes­lenme ve genel davranışlarla ilgili olanlar. Beslenme ile ilgili belir­tilerin başında yiyeceklere karşı saplantı düzeyinde aşırı hassasi­yet gelir. Kişi çok az yer ve daha çok yalnız yemek ister. Tercih ettiği besinler çok düşük kalorili besinlerdir. Aç olmasına rağmen bunu inkâr eder. Öğünler normal zamandan erken ya da geç ha­zırlandığında kişi aşırı tepki verir. Genel davranışlarda ise sık sık tartılma dikkati çeker. Kişi saplantı derecesinde diyetlerle ilgilidir, aşırı egzersiz yapar ve genellikle bol şeyler giyer. Çok kesin bir günlük rutin geliştirir, arkadaşları ile görüşmek istemez, genel ola­rak gergindir. Fiziksel görünüm olarak ise açık bir kilo kaybı var­dır. Âdet dönemlerinde gecikme, soğuk el ve ayaklar, kronik yor­gunluk, saç dökülmesi gibi belirtileri vardır.

Anoreksiya nevroza

Çocukluk anoreksiasına karşı anne babaların çok dikkatli ol­maları ve durumu fark ettikleri anda mutlaka bir uzmanın yardı­mına başvurmaları gerekir.

Cocuklarda Bulimia Nedir

Bulimia nedir? Çocuklarda görülür mü?

Bulimia psikolojik kökenli bir yeme bozukluğudur. Anoreksiadan en büyük farkı, kişinin az yemek, ya da kendisini aç bırakmak gi­bi bir çabası yoktur. Bulimia problemi olan kimseler bazı durum­larda normalden bile fazla yerler; ama yedikten sonra yediklerini kusarlar. Bulimik olanlar anoresik olanlar gibi çok zayıf değinler­dir. Hatta aralarında fazla kilolu olanlar bile olabilir. Bulimianın teşhisi de bu nedenle zordur; çünkü bulimikler durumlarını hem saklamak hem de inkâr etmek eğilimindedirler.


Bulimiaya tam olarak neyin yol açtığı bilinmemektedir. Konu ile ilgili yapılan araştırmalar özgüven sorunu olan ve bu durumla­rını fiziksel görünümlerini ön plana çıkararak kapatmaya çalışan insanların kendi bedenleri ile saplantı düzeyinde ilgili olmalarının bulimiaya neden olduğunu göstermektedir.
Bulimiada da anoreksiada olduğu gibi kişi beslenme ile saplan­tı düzeyinde ilgilidir, yalnız kalmak ister, masadan yemeğin orta sında ya da yemekten hemen sonra ayrılarak tüm yediklerini çı­kartmak ister. Kusmasını kolaylaştırmak için çokça su içer. Buli­mik olanların kiloları ortalama olmakla birlikte kilolarında deği­şimler gözlenir. Âdet dönemlerinde düzensizlikler söz konusudur.

Çocuklarda da bulimiaya rastlanır. Sözgelimi bana getirilen on bir yaşında bir kız çocuğu yatılı okula gittikten sonra içine düştüğü depresif durumu yenebilmek için bizim 'rahatlatıcı gıdalar' de­diğimiz çikolata, şeker gibi şeylere yönelmiş, bu da onun zaman içinde çok fazla kilo almasına neden olmuştu. Başlangıçta çocuk ailesine duyduğu özlemden çokça yakınırken bu yakınmalarını sa­dece aldığı kilolara odaklayıp, çok fazla kalorili şeyler tüketmeye başlamış, aldığı fazla kilolara bağlı olarak kilo sorununu aşabil­mek için de yedikten sonra kendisini kusturmaya başlamıştı. Za­man içinde de kendini kusturmalarının önüne geçemeyecek duru­ma gelmişti.

Çocuğunuzun böylesi bir problemi olduğunda mutlaka profes­yonel bir yardım alınması gerekir. Anne babaların özellikle güven sorunu yaşayan çocukları varsa daha böylesi bulimia gibi bir prob­lem söz konusu olmadan çocuğun güvenini arttırıcı spor, sanat gi­bi uğraşılarla meşgul olması sağlanmalıdır.
Bulimianın tedavisinde sağlıklı bir yeme düzeninin yerleştiril­mesi önemlidir. Çok kalorili şeylerin çok fazla tüketimi engellene­rek, yeme sonrasında kusma davranışı da ortadan kaldırılmaya çalışılır. Özellikle davranışçı terapi ile aşırı yemenin ne zaman ve hangi koşullarda ortaya çıktığı saptanır ve ortaya çıktığı zamanlar­da çocuğun yeme isteğini aşması için belli bazı stratejiler geliştiril­meye çalışılır. Analitik yaklaşımlarda da önce aşırı şekilde yiyerek sonra da çıkarmanın çocuk için aslında hangi ihtiyaca karşılık gel­diği saptanır, çocuğun özellikle anne babasıyla olan ilişkileri ve ilk çocukluk deneyimleri dikkate alınarak sorun aşılmaya çalışılır.

Genel olarak beslenme problemi olan çocukların problemi za­man içinde kendiliğinden aşılır. Tabii burada anoreksia ve bulimia-yı ayrı tutmak gerekir. Eğer çocuğunuzun beslenme problemi oldu­ğunu düşünüyorsanız öncelikle çocuk doktorunuza danışmanızda yarar vardır. Çocuğunuzun beslenmesi onun büyümesini, gelişimi­ni etkilemiyorsa ve çocuğunuz genel olarak sağlıklı ve mutlu ise so­runu zamana bırakmanız yeterli olabilir. Çocuğunuzun beslenme problemi onun gelişimini etkiliyorsa gerekli olan tıbbi ve psikolojik yardımı zaman geçirmeden almanız gerekir.

Cocuklarda Aclik ve Yeme Bozuklugu

Çocuk aç olduğunu hissetmeyebilir mi?

Yeni doğan bir bebek doğar doğmaz annesinin göğsünü arar. Bu arayış hem duygusal hem de fiziksel açlığın doyurulması arayışıdır. Açlık içgüdüsel bir duygudur. Aşırı koruyucu olan anne babalar bebeklerinin ya da çocuklarının aç olduklarını hissetmeyebilecekleri inancını taşırlar. Bu anlayışı taşıyan anne babalardan genellikle şöyle ifadeler duyarız: "Biz onu bıraksak günlerce aç dolaşabilir... Aç olduğunu hissetmiyor. Biz doyurmasak o hiç yemek yemek istemeyecek."

Sağlıklı bir çocuğun açlık duygusunu algılamaması diye bir şey söz konusu değildir. Anne baba çocuktan önce davranarak onu beslemek yoluna giderse, beslenmek, çocuk için kendisinin edilgen bir şekilde yer aldığı bir aktiviteye dönüşür. Anne babanın aktif, çocuğunsa edilgen bir şekilde yer aldığı bir beslenme ilişkisinde, çocuğun hem acıktığını hissetmesi hem de bu fiziksel ihtiyacını doyurmak için harekete geçmesi çok mümkün değildir. Çocuğun ihtiyaçlarını fark etmesi ve ihtiyaçlarına uygun davranışlarda bulunması onun büyüdüğünün, geliştiğinin de bir göstergesidir aynı zamanda.

Çocuğun gelişebilmesi için anne babanın ona fırsat vermesi, çocuğun inisiyatif almasına izin vermesi gerekir. Aksi halde çocuk sadece kendi ihtiyaçlarını fark edip dile getirme konusunda değil, inisiyatif almayı bilmediğinden başka konularda da sorumluluk almaktan kaçınır.

Eğer çocuğunuzun kilo boy dengesi sağlıklı düzeyde ise ve gelişiminde bir duraksama ya da gerilik söz konusu değil ise, çocuğunuzun beslenmesi konusunda kaygı duymanıza gerek yoktur. Anne babanın kaygılı tavırları her zaman için çocuk üzerinde olumsuz etki doğurur. Çocuğu tepkisel davranışlarda bulunmaya sevk eder.

Eğer çocuğunuzun aç olduğunu hissedeceğine ya da kendisini doyurmak üzere harekete geçeceğine inanmıyorsanız ve çocuğunuza zaman tanıyamıyorsanız, burada üzerinde durmanız gereken sizin kendi kaygılarınızdır. Bu ya genelde kaygılı bir yapıya sahip olduğunuzu ya da yaşamınızda enerjinizi yönlendirebileceğiniz başka uğraşlarınız olmadığını düşündürür. Nedeni ne olursa olsun öncelikle ebeveyn olarak sizin kaygılarınızla başa çıkmaya ihtiyacınız vardır. Bu süreçte çocuğunuzla olan ilişkinizi güçlendirmeniz, onunla nitelikli zaman geçirmeniz, çocuğunuzu özellikle duygusal olarak doyurduğunuzu hissetmeniz sizin en büyük yardımcınız olacaktır. Çocuğun yaşamında kurallara olduğu kadar belirli ölçülerde kendi haline bırakılmaya da ihtiyacı vardır. Eğer anne baba gerekli sabin gösterip bekleyebilirse muhakkak çocuk kendisini doyurmak üzere harekete geçecektir