Prekordiyal ve Ozefagial Steteskop

Prekordiyal ve Özefagial Steteskop

Prekordiyal steteskop, genel olarak anestezi indüksiyonundan önce supras-ternal boşluk veya kalbin üzerine gele­cek şekilde yerleştirilir ve anestezist tek kulağına yerleştirdiği kulaklık ile sesle­ri işitir. Bu sistem, kalp ve solunum ses­lerinin anestezist tarafından devamlı monitörizasyonuna izin verirken, aynı zamanda diğer kulağın operasyon oda­sındaki iletişim için serbest kalmasını sağlar. Trakeanın entübasyonundan son­ra, özefagial steteskop yerleştirilebilir. Bu steteskop, kalbe yakın bir bölgeye yerleştirildiği için solunum ve kalp ses­lerinin daha net olarak duyulmasına olanak sağlar. Anestezinin idamesi sıra­sında özefagial steteskopun rutin kulla­nımı; kalp hızındaki değişikliklerin, kardiyak disritmilerin, hava yolu diren-cindeki artışın ve akciğerlerin ventilas-yonundaki yetersizliğin erken saptan­masına yardımcı olur. Özefagial stetes-koba ısı sensörünün eklenmesi ile aynı anda özefagial ısı da monitörize edilebi­lir.

Otomatik Arteriyel Kan Basıncı Aletleri

Otomatik osilometri, rutin intraope-ratif ve erken postoperatif kan basıncı nıonitörizasyonunda oskültasyon ve palpasyon tekniklerinin yerini almıştır. Dinamap gibi osilometrik bir alet, man­şondaki osilasyonları örnekleyerek, oto­matik olarak sistolik kan basıncı, diyas-tolik kan basıncı, ortalama arteriyel kan basıncı ve kalp hızını ölçebilir. Manşon bir hava pompası ile şişirildikten sonra, manşon basıncı osilasyonlar örneklenir­ken sabit tutulur. Osilasyon saptanmaz­sa, bilgisayar bir deflasyon valvini açar


ve osilasyonlar bir sonraki seviyede ör­neklenir. Çeşitli manşon boyutlarının varlığı (genişliği kolun çevresinin %40'ı kadar olmalıdır) osilometrinin tüm yaş gruplarında kullanılabilmesine olanak sağlar. Çok küçük veya kola çok gevşek sarılmış bir manşon kan basıncının yan­lış olarak yükse okunmasına neden olabilir. Sık kan basıncı ölçümleri man­şonun distalindeki ekstremitede iskemi ve ödem ile sonuçlanabilir. Bu durum, manşonun en az her beş dakikada bir ölçüm yapacak şekilde programlanma­sının önemini gösterir. Monitörize edi­len hastaların kan basınçları düşük ol­duğunda osilometrik tansiyon aletleri, sistolik ve diyastolik kan basıncını değil sadece ortalama arteriyel kan basıncını gösterebilirler.

Anestezide Monitorizasyon Nedir

Monitorizasyon Nedir

Anestezi ve cerrahi sırasında, isten­meyen sorunların belirlenmesi ve de­ğerlendirilmesi amacıyla hastanın fiz­yolojik parametrelerinin izlenmesi ve gözlenmesine "monitörizasyon" adı ve­rilir. Bu işlevleri yerine getiren, izleyen ve ikaz eden aletlere de "monitör" den­mektedir. Monitörizasyonun amacı; de­ğişkenleri izlemek, sorunları tanımak, sorunların ciddiyet derecesini belirle­mek ve tedaviye cevabın değerlendir­mesini yapmaktır. Operasyon odasında­ki en önemli monitör, anestezi verilen hastadan sürekli olarak objektif ve süb­jektif bilgi toplayan dikkatli bir aneste-zisttir. Sübjektif monitörizasyon aneste-zistin duyularına (görsel, dokunma, du­yusal) ve deneyimlerine bağlıdır (Tablo

1). Anestezistin olumsuz gelişmelere olan duyarlılığı, anestezi altındaki has­tanın durumu ile ilgili objektif veriler sağlayan monitörler tarafından arttırılır. İdeal bir monitörün özellikleri şunlar olmalıdır:

1. Non-invaziv olmalı
2. Fizyolojik ve psikolojik değişik­lik yapmamalı
3. Güvenilir olmalı ve yorumlana-bilmeli
4. Fazla teknik bilgi gerektirmemeli
5. Taşınabilir olmalı
6. Ucuz, bakımı kolay olmalı
7. Hastaya ek yük getirmemeli Monitörizasyon yöntemleri için çok çeşitli sınıflandırmalar vardır. Ancak, hasta üzerinde uygulanan işlem göz önüne aldığında, monitörizasyon inva-ziv ve noninvaziv olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Buna göre elektrokardi-yogafı (EKG), pulse oksimetre, kapno-grafı ve solunum havasındaki gazların tayini gibi hasta üzerinde bir girişim ge­rektirmeyen işlemler noninvaziv; arteri-yel ve santral venöz kateterler, idrar sondası ve nazofarengial ısı probu gibi vücut içindeki çeşitli lümen, boşluk ve­ya oluşumlara özel kateterlerin yerleşti­rilmesini gerektiren işlemler invaziv olarak adlandırılmaktadır.

Temel intraoperatif monitörizasyon için standartlar Amerikan Anestezistler Birliği tarafından ortaya konmuştur. Bu standartlar, anestezi verilen tüm hasta­larda pulse oksimetre, kapnografı, oksi­jen analizörü, diskonneksiyon alarmı ve elektrokardiyogram kullanımını zorunlu tutmaktadır. Kan basıncı ve kalp hızı en az her beş dakikada bir değer­lendirilmelidir. Bununla birlikte, anes­tezisi bu standartları olağan dışı du­rumlara uyarlamak için gerekli tıbbi ka­rarları verebilecek tecrübeye sahip ol­malıdır. Hastanın medikal durumu ve cerrahinin kompleksliğine bağlı olarak, intraoperatif monitörizasyon seçimi da­ha karmaşık hale gelebilir. Daha invaziv monitörlerin kullanımı, her hasta için potansiyel yararları ile risklerinin karşı­laştırılmasını gerektirir.

Monitorizasyon Anasayfa

Monitorizasyon

Prekordiyal ve Özefagial Steteskop

Kardiyovasküler Sistemin İnvaziv Monitörizasyonu

Santral Venöz Basınç

Pulmoner Arter Kateteri

Kardiyak Debi Monitörizasyonu

Pulse Oksimetre ve Probu

Transkutanöz P02 (Ptc02)

Kapnografi

Santral Sinir Sistemi Monitörizasyonu

Periferik Sinir Stimilatörü

Periferik Sinir Sistemi

Spinal Anestezi

Epidural Anestezi

Lokal Anestezik

Farmakokinetik

Nazotrakeal Entubasyon

Nazotrakeal Entübasyon

Ağız içi cerrahi girişimlerde, larin-goskopi ve entübasyonun zor olduğu hastalarda uyanık entübasyon sırasında ve oral entübasyona göre daha kolay to-lere edildiği için yoğun bakım hastala­rında tercih edilebilir.

Hastanın daha rahat nefes alıp verdi­ği burun deliğinden, hasta uyanıksa to-pikal anestezi ve nazal hemorajiyi önle­mek için topikal vazokonstriktör uygu­lamasından sonra, geçebilecek en bü­yük tüp seçilir, suda eriyebilen bir kay-ganlaştırıcı jel ile tüpün distal ucu sıva­narak yerleştirilir ve tüp farinkse kadar itilir.


Laringoskopi yapılabiliyorsa tüp ucu orofarinkste görüldükten sonra Magill forsepsi ile tutularak (kaf zedelen­meden) vokal kordların arasına doğru yönlendirilir ve tüp itilir. Laringoskopi yapılamayan uyanık entübasyon gereken hastalarda solunum ses­leri dinlenerek, hasta inspirium yaptığı sırada tüp larinkse doğru itilir, trakeaya girilir. Bu sırada solunum seslerinin azalması tüpün özofagusta olduğunu düşündürmeli, tüp geri çekilerek tekrar denenmelidir. Özellikle maksillayı içine alan maksillofasiyal travmalarda yerleştirmek zor, kafa tabanı kırıklarında ise kranium içine yerleşebileceği için tehli­kelidir.

Endotrakeal Entubasyon

Endotrakeal Entübasyon

Açık ve güvenilir bir havayolu sağ­lamak, sürdürmek veya solunumu kont­rol etmek amacı ile laringoskopi yardı­mıyla trakea içine bir tüp yerleştirilmesidir. Ancak sadece eğitilmiş personel olduğu zaman yapılabilir ve belli dü­zeyde beceri gerektirir.

Endotrakeal entübasyon tamamen masum bir uygulama olmadığı için has­tanın preoperatif dönemde iyi hazırlan­ması, kullanılacak uygun araç ve gereç­lerin saptanmasına ve önceden kontrol edilerek hazırlanmasına olanak sağlar. Preoperatif vizitte bir problem saptanır­sa, bu problemin iki ana yönü de belir­lenmelidir;

Eğer gerekirse, üst havayolu açık­lığı eksternal manevralar ya da havayol­ları ile sağlanabilir mi?
Eğer havayolu açıklığı sağlana­mazsa, laringeal orifısi görmek ve en­dotrakeal tüpü yerleştirmek mümkün olabilir mi?

Preoperatif Havayolu Değerlendir­mesi

Anamnez: Eğer varsa daha önceden geçirilmiş zor entübasyona ilişkin bul­guları ortaya çıkaracak sorular sorulma­lı, problemler ve çözümleri araştırılma­lıdır. Maksillofasiyal travma, yüz, bo­yun, larinks, farinks cerrahisi, baş ve boyun bölgesine uygulanmış radyotera­pi öğrenilmelidir.

Özel Semptomlar: Ses kısıklığı, stridor, vvheezing, disfaji, dispne, horla­ma, uyku apnesi sorulmalıdır.

Fizik Muayene: Burun deliklerinin açıklığı, normal görünüşlü bir yüz ince, uzun, yumuşak, esnek bir boyun olma­sı, boyun hareketlerinin tam olması, yutkunmayla ya da elle larinksin her yöne doğru 1.5 cm hareket ettirilebil­mesi maske ventilasyonu ya da entübas­yon zorluğu düşüncesinden uzaklaştırır.

Mandibular alan: Dil ve larinksikapsayan bu alan mandibula arkusları ile sınırlıdır. Büyüklüğü ve kompliansı içindeki çeşitli yapıların büyüklüğüne, birbirleri ile olan pozisyonlarına bağlı­dır. Eğer alan küçükse yapılar sıkışmış­tır ve hareket ettirmek zordur, dil kökü kolayca hareket ettirilemez ve glottisi görmek zor olur. Mandibular alan tiro-mental mesafe, hiyomental mesafe ve mandibular uzunluk ölçülerek tahmin edilebilir.

Eklem hareketliliği: Temporoman-dibular eklem ve atlantooksipital eklem hareketlerinin değerlendirilmesi önem­lidir.

Zor entübasyonla birlikte olan klasik

Entübasyon İçin Gerekli Araçlar

Laringoskop ve genellikle iki fark­lı boy eğri ve düz bleyd bulunmalıdır. Ampul ve pil düzenli aralıklarla ve kul­lanmadan hemen önce kontrol edilmeli ve bozukluklar hemen giderilmelidir.

Hasta için uygun boyda standart konnektörü olan bir kaflı endotrakeal tüp seçilmeli, entübasyon masasında se­çilen tüpten bir boy küçük ve büyük tüp bulunmalıdır. Tablo 4'de yaşlara göre tüp seçimi, diş-karina ve diş-vokal kord uzaklığı belirtilmiştir. Kafi şişirmek için 10 ml'lik enjektör hazır olmalı ve kaf önceden kontrol edilmelidir. Erişkin er­kek için iç çapı 8.0 mm, kadın için 7.0-7.5 mm olan tüpler uygundur.

Hazır olması gereken diğer malze­meler ise, oral ve nazal havayolu, entübasyona yardım amacıyla kullanılabile­cek yarı sert stileler, tüpü tespitlemek için flaster ya da bandajlar, aspirasyon malzemeleri, tüpün yerini doğrulamak için steteskop ve daha güvenilir olarak ekspire edilen karbondioksidi saptaya­cak aletler (kapnolog), nazal entübas­yon için gerekli olan suda eriyebilen kayganlaştırıcı jel ve Magill forsepsidir.