Adrenal Medulla Fizyolojisi

Adrenal medulla fizyolojisi


Adrenal medulla hormonlarıyla ilgili ilk çalışmayı 1894 yılında Oliver ve Schaffer, medulla ekstresini enjekte ettikten sonra kan basıncının yükselmesi şeklinde göstermişlerdir. Daha sonra Abel, epinefrin (adrenalin) adını verdiği bileşiği adrenal glanddan elde etmeyi başarmıştır. Nikolabfe, tiramin ihtiva eden bir solüsyon ile izole adrenal perfüzyonunun adrenalin özelliğine sahip maddeyi saptamayı başarmıştır.


Adrenal medulladan adrenalinin bir amini olan noradrenalin de salgılanır. Katekolaminlerden adrenalin yalnızca adrenal glandda bulunmasına karşılık, noradrenalin organizmada daha yaygın olarak bulunur.


Katekolaminlerin biyosentezi, sempatik sinir uçları, adrenal medulla ve beyinde olur. Buralarda bulunan tirozin hidroksilaz enzimi aracılığıyla, tirozin L-dopaya dönüşür. L-dopa, dopamin ve daha sonraki basamaklarda noradrenalin ve adrenaline dönüşür. Sentezi yapılan katekolaminlerin periferik sinir uçlarında veya beyinde negatif feed-back; yani, katekolaminlerin yapımını azaltıcı etkileri vardır.

Adrenal Korteks Fizyolojisi

Adrenal korteks fizyolojisi

Adrenal korteks, salgıladığı hormonlar nedeniyle organizma için çok gerekli bir dokudur. Korteksin yokluğu yaşam ile bağdaşmaz. Korteks hormonları steroid yapısındadırlar. Zona glomerulosadan aldosteron, zona fasikülatadan glikokortikoidler, zona retikülaristen de androjenik steroidler salgılanır. Adrenal korteks fizyolojisinin organizmada etkili olduğu


olaylar karbonhidrat ve protein metabolizması, böbrek fonksiyonları, organizmanın büyümesi, strese direnç, kan basıncı ve kas fonksiyonlarıdır


Elektrolit metabolizması ile ilgili; ilk defa Lucas, adrenalektomi yapılmış köpeklerde klorür seviyesinin düşük olduğunu saptadı. Daha sonra Boemann ve Karland sodyum ve klorür iyonlarının düzeyinin düştüğünü; plazma potasyum ve magnezyum konsantrasyonlarının arttığını gösterdiler.


Deneysel olarak adrenalektomi yapılmış hayvanlarda idrarla klorür ve sodyum kaybı olduğu gösterilmiştir. Sodyum, atılımı esnasında suyu da yanında götürür. Sodyum iyonunun bu yer değiştirmesi interstisyel sıvının ozmotik basıncında düşüş meydana getirir. Bu nedenle eşit ozmotik basınç sağlanması için, sodyum hücre içine girer ve böylece hücrede fazla su depo edilmiş olur. Bu elektrolit değişimi ile düzeltilemeyeceği için, hücre içine sıvı kaybı daha da artar. Netice olarak şok tablosu ortaya çıkar.


Karbonhidrat ve protein metabolizması ile ilgisi: En önemli etki proteinleri karbonhidratlara çevirmek, yani glikoneojenezisi sağlamak ve glikozu glikojen şeklinde depolamaktır. Hidrokortizon aminoasitlerin kaslardan mobilizasyonunu arttırır. Mobilize olan aminoasitlerden de karaciğer yoluyla glikojen ve glikoz ortaya çıkar. Ayrıca glikozun hücre içine girmesini önleyerek kan glikoz miktarını arttırır. Bu da organizmada diabetojenik etki şeklinde görülür.


Strese cevap olarak organizmada glukokortikoidlerin arttığı saptanmıştır. 1936’ da Selye sıçanlarda değişik ajanlara karşı aynı reaksiyonları görmüş ve genel uyum sendromunu tarif etmiştir. Organizmada travma, yanık, enfeksiyon, soğuk ve hemorajik şok gibi streslerde kortikosteroidlerin yapım ve salınması artar. Stres bu artışı hipotalamo-hipofizer sistemi aktive ederek yapar.

Adrenal Gland Nedir

Adrenal Gland Anatomisi Hakkında Bilgiler


Adrenal glandlar retroperitoneal olarak böbreklerin üst iç komşuluğunda bulunurlar. Perirenal fasya ve perirenal yağ dokusu ile çevrilmiş olarak kolumna vertebralisin her iki yanında 11. torasik ve 1. lomber vertebranın lateralinde yerleşirler. Her glandın ortalama ağırlığı 4 ile 6 gr., eni 2 ile 3 cm. uzunluğu 4 ile 6 cm’dir. Ayrıca, adrenal glandlar stres sonrası ACTH sekresyonu nedeniyle genişleme gösterirler. Sağ adrenal gland, sola nazaran daha yukarıda ve daha lateralde lokalizedir. Vena Kava İnferior’a (VKİ) yakın yerleşimli ve karaciğerin çıplak alanı ile daha sıkı temas halinde olup, şekil olarak yarımaya benzer ve abdominal aortaya çok yakındır.


Adrenal glandlar nodüler yapıdadır. Perirenal dokudan daha sert kıvamdadırlar. Adrenal glandlar iki kısımdan ibarettir: Korteks ve Medulla. Korteks parlak sarı renktedir. Medulla kırmızı-kahve renklidir. Glandın fibröz kapsülü bulunmaktadır. Solunum ile yer değiştirmezler.


Adrenal glanların ön yüzlerinde glandın eksenine uygun olarak eğik durumda bir oluk bulunur; hilus adını alan bu olukta damarlar vardır. Bu nedenle sağ ve sol tarafta komşulukları farklıdır. Sağda VKİ, duodenumun birinci ve ikinci parçası, karaciğerin alt yüzü; solda ise pankreas kuyruğu, dalak damarları ve midenin ön yüzü ile komşuluk gösterir. Arka yüzleri diyafragmaya dayalı olup, diyafragma bu yüzü 11-12. torasik ve 1. lomber vertebra ile frenikokostal sinüsten ayırır. İç kenarları pleksus solarisin yanısıra, solda aorta, inferiorda VKİ ile komşudur. Lateral kenarları böbreğin üst ucunun iki kenarı ile komşuluk gösterir. Alt uçları böbrek damarları ile komşudur. Üst uçları diyafragma ile komşuluk göstermektedir.


Adrenal glandların değişik yerlerden köken alan 3 grup arteri mevcuttur: Süperior adrenal arter, frenika inferior arterinden köken alır. Glandın üst ve iç kısmında dağılır. Yaklaşık yedi dalı vardır. Medial adrenal arter, aorttan köken alır. Bir veya iki dalı vardır. Glandın orta bölümünün kanlanmasını sağlar. İnferior adrenal arter, renal arterlerden çıkar. Glandın alt kesimini besler.


Adrenal glandların venöz yapıları santralinde toplanır. Sağ adrenal ven direkt olarak VKİ’ye dökülür. Sol adrenal ven, frenika inferior veni ile birleşerek, sol renal vene dökülür. Venlerin de anatomik varyasyonları sıktır.


Adrenal glandların lenfatikleri daha çok kapsülü drene ederler. Kortikal ve meduller parankimde lenfatik yoktur. Lenfatik drenaj, bölgesel lenf nodülleri aracılığı ile duktus torasikusa veya direkt olarak sisterna şiliye olur.


İnnervasyonu otonom sinir sistemi yolu ile gerçekleşir. Sempatik preganglionik lifler aşağı torasik ve üst lomber hücrelerin aksonlarından oluşurlar, parasempatik lifler ise arka vagal trunkusun çölyak dalından gelir.


Adrenal Gland Embriyoloji


Adrenal korteks ve medullanın orjini aynıdır. Adrenal glandların %90’ını korteks, %10’unu medulla oluşturur. Korteks mezodermal, medulla ektodermal orjinlidir. Adrenal korteks 4-6. haftalar arasında çölom epitelinden gelişir. Bu hücreler suprarenal bölgede çoğalırlar. Yedinci haftada nöral tüpten kaynaklanan ektodermal hücreler (feokromoblastlar) paravertebral, paraaortik ve aortik bifurkasyon hizasında çoğalırlar. Bu hücrelerin bir kısmı suprarenal bölgeye göç ederler.


Medullayı oluşturacak ektodermal hücrelerin etrafı korteksi oluşturacak mezodermal hücreler tarafından sarılır. Fetal hayatın dördüncü ayında adrenal glandlar böbreklerin üç-dört katı boyutlarındadır. Bu tarihten sonra küçülmeye başlarlar ve küçülme doğumdan sonra bir yaşına kadar sürer.


Hücrelerin göçü esnasında bazen korteks ve medulla ayrı ayrı birçok yerde aksesuar hücre toplulukları oluşturur. Özellikle böbrek hizasındaki paraaortik ganglionlarda, aortun aşağı kısmında, mediastinumda, mesanede, vajinal alanlarda görülebilirler. Adrenokortikal kalıntılara ise en sık olarak adrenal bezler çevresinde, böbrek içerisinde, over pedikülünde ve testiste rastlanır. Aşağıda sıralanmış olan sebeplerden dolayı anormal lokalizasyonlu adrenal korteksin klinik önemi vardır:


-Metastatik karsinom veya Cushing sendromunda yapılan adrenalektomiden sonra bu


kaynaklardan adrenal aktivite devam edebilir,


-Nefrektomi sırasında anormal lokalizasyonlu normal glandlar da çıkabilir; böylece adrenal


yetmezlik gelişebilir.


-Aksesuar ve heterotopik adrenal dokuda neoplastik oluşumlar ortaya çıkabilir.