Epilepsinin Tedavisi

Epilepsinin Tedavisi

Epilepsi tedavisinde amaç büyüyen ve gelişmekte olan çocukta bu sistemde belirgin bir yan etki ortaya çıkarmadan nöbetleri tamamen ortadan kaldırmaktır. Epilepsi tedavisinde ilk basamak nöbetleri tetikleyen nedenlerin araştırılması ve varsa bu nedenlerin ortadan kaldırılmasıdır. Hastanın nöbet tipinin ve epileptik sendromunun doğru olarak tanımlanması epileptik ilaç seçiminde çok önemlidir. Genellikle ilaç seçimi yapılırken nöbet tipi göz önünde tutulur ancak tedavi süresinin planlanmasında epileptik sendrom tipi daha önemlidir. Hastaların %50-70’i genellikle tek ilaç tedavisine cevap  verirken %30-50  hastada politerapiye ihtiyaç duyulur

Epilepsi Ayirici Tanisi

Epilepsi Ayırıcı Tanısı

Epilepsi, en az 24 saat arayla iki veya daha fazla uyarılmamış nöbetin olmasıdır. Rutin EEG epilepsi tanısının konulmasında kullanılan en önemli laboratuvar yöntemidir. EEG beyindeki geniş bir nöron grubunun elektriksel aktivitesindeki dalgalanmanın kayıtlanması ilkesine dayanmaktadır. Saçlı deriden kayıtlanan potansiyellerin çoğu piramidal hücrelerdeki toplam sinaptik potansiyellerin ekstrasellüler akımlarla ilişkisinin sonucudur. Zemin aktivitesinde belirgin asimetri veya yavaşlama, epileptiform deşarjlar (diken, keskin ve diken-dalga deşarjları) ve elektroklinik sendromlar hakkında bilgi verir. Her EEG anormalliği epilepsi ile eşdeğer değildir   ve   normal   bir   EEG   de   epilepsiyi   dışlamaz.   İlk   EEG’de   %50   oranında   tipik epileptiform anormallik saptanırken tekrarlanan EEG’lerde bu oran %80-90’a ulaşmaktadır. Video-EEG incelemesi video görüntüleme kaydı ile eş zamanlı yapılan EEG kaydını içerir. Epilepsinin kesin tanısı, nöbet hakkında daha ayrıntılı semiyolojik bilgi edinilmesi açısından yararlı bilgiler sağlar. Epilepsi tanısı kesin olan hastalarda EEG bulguları hastalığı sınıflandırma, fokal bir epileptik odağı tanımlama, uygun tedaviyi seçme, prognoz için yol gösterici olarak ve hastalığın gidişini izlemek için kullanılır.
Epilepside tanı öncelikle klinik olarak konur ve dolayısıyla geçirilen atakların çok ayrıntılı olarak hasta ve görenler tarafından tarif edilmesine dayanır. Bu nedenle epilepsi tanısı koyarken ayırıcı tanıya çok önem vermek gerekmektedir. Epilepsi olmayan normal kişilerde %5'e varan oranda epileptiform anormalliklerin görülebildiği ve epilepsi olgularında ilk EEG' nin 1/3'lere varan oranda normal bulunabildiği unutulmamalıdır.
DEHB’de etyolojik incelemeler arasında bulunan EEG ile ilgili birçok çalışma yapılmıştır. Hughes ve ark.’nın (76) yaptığı bir çalışmada 176 hastanın %68,8’inde bazı tiplerde diken aktivitesi, %30,1’inde epileptik aktivite tespit edilmiştir. Fokal deşarjlar %23,9 vakada bulunmuş ve bunların büyük çoğunluğu oksipital veya temporal bölgelerde tespit edilmiştir. Holtmann ve ark. (80) DEHB vakalarında rolandik dikenleri, epidemiyolojik çalışmalara göre daha yüksek bulmuştur ve bu vakalarda hiperaktivite-dürtüsellik semptomlarının daha yüksek olduğunu tespit etmiştir. Sentrotemporal bölgelerde disfonksiyon yürütme fonksiyonlarını bozabilir ve dürtüsel davranışlara yol açabilir. Yapılan başka bir çalışmada DEHB olan çocuklarda epilepsi oranı %6,1 gibi belirgin yüksek saptamıştır (33). Millichap ve ark.’larının (10) yaptığı çalışmada ise DEHB vakalarında özellikle uyku deprivasyonu sonrası EEG’de epileptiform deşarjlar %26 oranında saptanmıştır.

Epilepsi Nobeti Cesitleri

Epilepsi Nöbeti Çeşitleri Nelerdir

Parsiyel nöbetler Basit parsiyel nöbetler
Bilinç kaybı olmadan lokalize motor veya duyusal semptomlarla karakterize nöbetlerdir. Fokal beyin hastalıklarına bağlıdır ve herhangi bir yaşta görülebilir. Klinik epileptik deşarjların serebral lokalizasyonuna bağlıdır ve ortaya çıkan semptomlar anatomik lokalizasyon yapılabilmesinde yararlıdır. Sıklıkla bu nöbetler vücudun diğer bölgelerine yayılarak jeneralize olur ve bilinç kaybı gelişir. Nadir durumlarda bu yayılım jacksonian gidiş olarak bilinen belirli bir sırayı izler ve bu durum genelde yapısal kortikal bir lezyonun semptomatik olması olarak düşünülür. Çocuklarda en sık görülen fokal nöbetler versif nöbetlerdir. Bu nöbetler sekizinci alan, frontal göz bölgesi, suplementar motor bölge veya premotor bölgenin mezial kısmından başlayabilir veya yayılabilir. Göz veya başın odaktan uzağa doğru dönmesi şeklinde ortaya çıkar. Hasta bu hareketin farkında olabilir veya eş zamanlı bilinç kaybı gelişebilir.
Motor semptomlu nöbetler arasında baş ve gözlerin beraber dönmesi ile karakterize versif nöbetler, konuşmanın aniden durduğu vokalizasyon şeklinde ortaya çıkan fonatuar nöbetler ya da baş ile gövdenin bir tarafa döndüğü postural nöbetler vardır. Motor semptomlar hemiplejik hastalarda daha sık görülür. Ritmik klonik aktivite görülür, genellikle birkaç dakika sürer ve bazen nöbet sonrası tutulan ekstremitede dakikalar ve saatler süren güç kaybı olabilir (Todd paralizisi). Duyusal semptomlu nöbetlerde santral ve paryetal bölge lezyonlarında uyuşma, karıncalanma, yanma, elektrik şoku hissi; kalkarin korteks lezyonlarında yanıp sönen ışık veya renk; mezial temporal bölge lezyonlarında epigastrik rahatsızlık hissi şeklinde bulgular görülebilir. Otonomik semptomlu nöbetlerde cilt rengi, kan basıncı, kalp hızı, pupil boyutu ve piloereksiyon   değişiklikleri,   salivasyon,   lakrimasyon   görülebilir.   Bu   nöbetler   sıklıkla hipotalamus, hipokampus, amigdala, insula ve orbitofrontal bölgeden kaynaklanır. Psişik semptomlu nöbetler ise kortikal konuşma alanın etkilenmesi sonucu disfazi; hafıza değişikliklerinin görüldüğü deja vu, rüya hali gibi disminestik bulgular; depersonalizasyon, gerçek dışı hissi gibi kognitif bulgular; korku, depresyon, irritabilite, öfke şeklinde afektif bulgular; makropsi- mikropsi şeklinde illüzyonal semptomlar; işitsel- görsel halüsinasyonlar şeklinde ortaya çıkabilir.
Hastaların yaklaşık yarısında yapısal bir lezyon tespit edilebilir. Gri cevher heterotopileri, lokalize pakigri, gliozis, asfiksi ile ilişkili lezyonlar ve çeşitli yer kaplayan lezyonlar görülebilir. İnteriktal EEG’de olguların yaklaşık %50’sinde fokal diken ve keskin dalga deşarjları veya fokal yavaşlama şeklinde bulgular görülebilir
Kompleks parsiyel epilepsi nöbetleri
Bilinç değişikliği ile seyreden parsiyel nöbetlerdir. %60 temporal lob, %30 frontal lob ve %10 diğer kortikal alanlardan kaynaklanır. Aura, bilinç kaybı ve otomatizma şeklinde üç komponenti vardır. Aura basit parsiyel nöbet şeklinde kısa süren bulgulardır. Aura ile birlikte veya aura olmadan gelişebilen bilinç kaybı, motor aktivitenin durması şeklinde ortaya çıkar ve bazen jeneralize absans nöbetler ile karıştırabilir. Otomatizmalar oroalimenter, ambulatuar, sözel ya da gestural olabilir. Hasta otomatizmaları genellikle hatırlamaz, postüral işlevler genellikle iyi korunmuştur.
Kompleks parsiyel nöbetler lateralizasyon açısından iyi bilgi sağlayabilir: bir el veya kolda iktal distonik spazm (nöbet kaynağının kontralaterali), unilateral üst ekstremite otomatizmi (nöbet kaynağının ipsilaterali), postiktal disfazi( dominant hemisfer kaynaklı nöbet), iktal konuşma (nondominant hemisfer kaynaklı nöbet), postiktal Todd paralizisi veya duyusal değişiklikler (nöbet kaynağının kontralaterali) şeklinde nöbetler olabilir.
Kompleks parsiyel nöbetlerde interiktal dönemde fokal diken, keskin dalga veya yavaşlama görülebilir. Bu bulgular en sık ön temporal bölge olmak üzere diğer bölgelerde de ortaya çıkabilir.
Jeneralize Nöbetler Absans Nöbetler
Belirli bir konvulsif hareket olmadan geçici bilinç kaybı şeklinde nöbetlerdir. Başlangıç anidir ve gün içinde sık olarak tekrarlayabilir. 5-10 saniye bilinç kaybı olur ve bu sırada kısa süreli tonus kaybı ile birlikte elinden cisimleri düşürme şeklinde hareketler gözlenebilir. Hastaların %70’inde yutkunma, yalanma veya giysilerle oynama gibi basit otomatizmalar veya klonik hareketler görülebilir. Nöbet ani bir şekilde sonlanır ve hasta bilinç kaybının farkında olmaz ve yaptığı harekete kaldığı yerden devam eder. %64 oranında 5-9 yaş arasında başlar ve kızlarda daha sık görülür. Nöbet sırasında midriazis, solukluk, yüzde kızarma, terleme, salivasyon gibi otonomik belirtiler ortaya çıkabilir. Ataklar sık olduğunda hastada davranış değişiklikleri ortaya çıkabilir, genelde okul başarısında ve performansta azalma görülür. Bazı durumlarda kompleks parsiyel nöbetlerden ayrım zor olabilir. Kompleks parsiyel nöbet genelde aurayı takiben ortaya çıkar ve postiktal konfüzyon olur, nadiren günde ikiden fazla tekrar görülür. Ataklar hiperventilasyon ve fotik uyarı ile tetiklenebilir. Tipik EEG bulgusu ani başlangıçlı 3 Hz frekansında jeneralize diken yavaş dalga deşarjlarının görülmesidir.
Atonik Nöbet Nedir
Atonik nöbetler duruş veya kas tonusunda ani, anlık kayıp ile karakterizedir. Oturabilen ancak henüz ayakta duramayan çocukta baş ve boyunda ileri doğru ani düşme şeklinde ortaya çıkabilir ve infantil spazmın bir parçası olan selam nöbetleri gibi görülebilir. Daha büyük çocuklarda, postural tonus kaybı çocuğun yere şiddetle düşmesine yol açar. Bilinç sadece anlık olarak kaybedilir ancak düşme kuvveti ile sık olarak yüz ve kafa travmaları meydana gelir. Atonik ataklar gün boyunca sık sık tekrar eder ve özellikle sabah saatlerinde çocuk uyandıktan kısa bir süre sonra ortaya çıkar. EEG’de çoklu diken dalga veya düzleşme görülür
Tonik Nöbet Nedir
Tonik nöbetler kas tonusunda kısa süreli artış ile karakterizedir. Hasta opistotonus postürü alır ve bu sırada gözler yukarı kayar. Bu nöbetler hızlı göz hareketleri olmayan (NREM) uyku sırasında sıktır. LGS’de görülen en yaygın nöbet şeklidir ve antikonvülsan tedaviye en dirençli nöbetlerdir. EEG’de düşük voltajlı hızlı aktivite veya 10 Hz’lik frekansı azalırken amplitüdü artan ritmik aktivite görülür