Dudak Kanserinin Nedenleri

Dudak Kanserinin Nedenleri



Dudak kanseri gelişimi ile direkt ilişkisi gösterilmiş olan faktörler: güneş ışığı, kırsal yaşam, kimyasal karsinojenler, iyonizan radyasyon gibi çevresel faktörler, sigara gibi davranışsal faktörler, meslek, genetik, sosyoekonomik konum, viral enfeksiyon, bağışıklık sistem yetmezliği sayılabilir.


Etiyolojide kesinliği daha az olan diğer faktörler ise alkol kullanımı, ağız hijyenin kötülüğü, tüberküloz ve sifilizdir.



Etiyolojik faktörler



Güneş ışığı maruziyeti



Güneş ışığına uzun süre maruziyet dudak kanseri gelişiminde önemli bir risk faktörüdür. Uzun süre güneş ışınlarına maruz kalmış kırsal bölgelerde yaşayan insanlarda daha sık rastlanmaktadır. Özellikle alt dudak direkt güneş ışığına maruz kaldığı için sıklığı artmıştır. Epidemiyolojik çalışmalarda dudak kanserlerinin kadınlarda daha az rastlandığı bildirilmiştir. Bunun neden olarak kadınların ruj gibi güneş koruyucuları kullanmaları ve daha az dışarıda kalmaları olduğu gösterilmektedir. Kümülatif ultraviyole maruziyeti ile dudak kanseri arasındaki ilişki uzun yıllardır bilinmektedir. İngilizler’de ve Yeni Zelanda’ya göç etmiş Welsh göçmenlerindeki dudak kanserinin yüksek sıklığı güneşten gelen ultraviyole ışınları (UV) ile ilişkilendirilmiştir.



Ultraviyole ışınları özellikle de UV-B (320-400) major çevresel karsinojen olarak kabul edilmektedir. Ultraviyole ışınları, deoksiribonükleik asit (DNA) değişikliklerini indükleyerek ve tümör supressör genlerinde mutasyona yol açarak selektif bağışıklık sistemini baskılamaktadır; böylece anormal hücreleri yıkan mekanizma zayıflamaktadır. Ayrıca bazı çalışmalarda baş ve boyun bölgesinin deri kanserleri ile dudak kanserleri arasında ilişki olduğu da gözlenmiştir.



Bazı çalışmalarda, güneş ışığı bağımsız bir risk faktörü olarak sorgulanmaktadır. Finlandiya’da pozitif korelasyon beklenirken yıllık solar radyasyon ile dudak kanseri insidansı arasında ters bir ilişki saptanmıştır. Dudak kanserlerinin deriden daha sık solunum ve üst sindirim yolları kanserleri ile yakın ilişkili olduğu da ileri sürülmektedir.


Tütün



Tütün kullanımının tümör indüksiyon riskini artırdığı düşünülmektedir.


Geleneksel olarak tütün kullanımı özellikle de pipo kullanımı ile dudak kanseri arasında nedensel ilişki düşünülmektedir. Tütüne bağlı kanserlerde nitrozamin önemli karsinojen olarak saptanmıştır, pipo içenlerde üretilen ısının etkisi ve piponun durumu önemli faktör olarak vurgulanmıştır. Bu da pipo içenlerde diğer tütün içenlerden daha fazla dudak kanseri görülmesini açıklamaktadır (11,18). Bu nedenle, bazı yazarlar pipo içilmesinin dudak kanserinde yüksek risk oluşturduğunu belirtmektedir; ancak bazı yazarlar da tüm tütün kullanıcılarının özellikle ağır içicilerin risk grubunu oluşturduğunu vurgulamaktadır (18). Dudak kanseri olgularında özellikle tütün kullanımı ile ilişkili sekonder solunum yolu kanserleri de gelişmektedir. Sigara ve dışarıda yapılan mesleklerin kombinasyonu dudak kanseri riskini belirgin düzeyde artırmaktadır. Dışarıda yapılan meslekler ile dudağın vermillion sınırının direnci düşmekte bu da tütünün karsinojenik etkisini artırmaktadır.



Viral Enfeksiyonlar



Virüslerin, oral kavitede gelişen YHK’leri etiyopatogenezinde rol oynadığı bilinmektedir. Dudak kanseri ve herpes labialis enfeksiyonu arasındaki ilişki gösterilmiştir.



Herpes simpleks virüs (HSV) tip 1’in sitolojik aktivasyonu in vitro inhibe edildiğinde hücreler potansiyel olarak transformasyona uğratmaktadır, benzer bir etki tütün ürünleri ve UV ışını için de gösterilmiştir (18). Ayrıca yapılan deneysel çalışmalarda HSV tütüne spesifik nitrozaminlerle sinerjik etki göstererek oral kavitede malign değişikliklere yol açmıştır (18). Tütün kullanmak mukozanın HSV ile enfeksiyonunu kolaylaştırmaktadır ve viral replikasyon kontrolünde görevli doğal katil hücrelerin en azından kısmi olarak inhibisyonuna yol açmaktadır. İleri sürülen hipoteze göre, sigara içen kişiler rekürren HSV enfeksiyonu da geçirdiklerinde dudak kanseri riskleri önemli derecede artmaktadır. Özellikle Human papilloma virüs (HPV-16) oral kavite YHK ile yakın ilişkilidir. Yapılan bazı çalışmalarda dudak YHK’sinde de HPV DNA’sı saptanmıştır. Bu etkisini p53 ve Rb genlerini etkileyerek hücre ölümsüzlüğüne ve kontrolsüz çoğalmaya yol açarak yapmaktadır. (28). Herpes simpleks virüs ve HPV’nin normal oral mukozada bulunan bazı oral YHK’lerdeki etiyolojik rolü hala tartışmalıdır. Bağışıklık sistemi baskılanmış transplant hastalarında melanom dışı deri kanserleri ile HPV birlikteliği saptanmıştır. Benzer etkinin dudak kanserlerinde de rol aldığı düşünülmektedir.


Irk



Açık saç, göz ve deri rengi belirgin olarak dudak kanseri riskini artırmaktadır. Bu hastalık koyu teni olan Kafkaslarda görece nadir, zenciler ve melezlerde oldukça azdır. Beyazlarda siyahlardan 30 kat daha fazla görülmektedir (18). Bu farkın renkli ırklarda vermilliondaki doğal melanin pigmentinin katkısıyla olduğu düşünülmektedir. Bu pigment UV ışınına karşı koruma sağlamaktadır.



Ailesel Ve Genetik Eğilim



Dudak kanserlerinde ailesel risk ortak çevresel faktörlerin paylaşılmasından olabilmesine rağmen bu karsinojenik ajanlara duyarlılıkta genetik varyasyonlar olabileceği dışlanmamaktadır. Çeşitli hastalıklar aile bireyleri arasında genel toplumdan daha fazla görülmektedir (30). Ortak risk faktörlerine maruziyet aile içi artışla ilişkili olabilir. Eğer dudak kanserinin ailelere kümelenmesi genetik komponente bağlıysa erkekler arasındaki daha yüksek risk çevresel faktörlerin etkisiyle olabilir. Bu da farklı bir genetik çevre etkileşimini göstermektedir.



Kaynak; http://zehirlenme.blogspot.com

Deri Kanseri Anasayfa

Dudak Anatomisi ve Genel Bilgiler

Dudak Kanseri

Dudak Kanserinin Nedenleri

Dudak Kanseri ve Premalign Lezyonlar

Dudak Kanseri ve Histopatoloji

Yassı Hücreli Karsinom

Deri Kanseri Tanısı

Dudak Kanserinin Evreleri

Dudak Kanserinin Tedavisi

Dudak Kanseri Hakkinda Bilgiler

Dudak Kanseri Hakkında Bilgiler


Dudak kanseri baş boyun bölgesinin deri kanserlerinden sonra ikinci en sık kanseridir. Amerika Birleşik Devletleri nüfusunun 1.8/100.000’inde; Avustralya’da ise nüfusun 7.7/100.000’sinde dudak kanseri geliştiği bildirilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’inde ulusal kanser bilgi bankası verilerine göre 1990-2004 yılları arasında yapılan retrospektif bir çalışmada saptanan dudak kanseri sıklığı 1990-1994 yılları için %3.5, 1995-1999 yılları için %2.7, 2000-2004 yılları içinse %1.9 olarak bildirilmiştir.


Manisa ilindeki kanser olgularının incelendiği bir tez çalışmasında, 1995-1998 yılları arasında dudak kanseri görülme sıklığının yıllık ortalama 37 olgu ve kaba hızının 1.2 olduğu rapor edilmiştir.



Dudak, oral kavite kanserlerinin en sık yerleşim yeridir. Dudak kanseri, dudağın vermillion sınırından köken alan epitelyal kaynaklı bir tümördür (8). Dudak kanserleri yerleşimlerine göre üst dudak, alt dudak ve komissür bölgesi olmak üzere üç alt gruba ayrılmaktadır. Bu kanserler, dudaktaki yerleşim bölgelerine göre farklı karakteristikler gösterir ve klinik tablolar oluşturur (5). Tüm dudak kanserlerinin %88-98’i alt dudakta, %2-7’si üst dudakta, %2’si ise komissür bölgesinde ortaya çıkar.


Kanserlerin alt dudakta daha sık görülmesi alt dudağın güneşe daha fazla maruz kalmasıyla açıklanmaktadır. Dudak kanserlerinin %90’ını YHK oluşturmaktadır. Bu bölge kanserleri yerleşimlerine göre değerlendirildiğinde, alt dudakta YHK’ler en sıkken üst dudakta bazal hücreli kanserlerin (BHK) en sık olduğu gözlenmektedir.



Geniş çaplı bir bilimsel çalışmanın sonucuna göre dudak kanseri saptanan olgular arasında erkek/kadın oranı 6/1 olarak saptanmıştır (5). Dudak kanserleri genellikle açık tenli insanlarda, yaşamın 6. ve 7. dekadında ve erkeklerde görülür (2,5). Dudaklar koruyucu olan pigment tabakası içermediği için solar hasara karşı daha dayanıksızdır.

Dudak Anatomisi ve Yapisi

Dudak Anatomisi ve Dudak Yapısı Hakkında Bilgiler



American Joint Committee on Cancer (AJCC) tarafından yapılan tanımlamaya göre, ’’vermillion ile derinin birleşim hattından, dudakların birbirleriyle karşılıklı temas ettiği çizgiye kadar olan yüzey’’ dudak olarak tanımlanmıştır. Dudak, kas, deri ve mukozadan oluşan çevre dokulara ve altındaki dokulara yapışık ve üst sınırı serbest bir dokudur. Alt ve üst dudak beraber tek bir anatomik üniteyi oluşturur. İşlevsel anatomik dudak ünitesi, sağ ve solda komissürler ile birleşen bir yumuşak doku oluşumudur.


Bu ünite, üstte burun tabanı, altta mental çizgi yanlarda nazolabial oluk ile sınırlıdır. Bu dokunun üst ve alt hattı yüzün görünümünde duyguların ifadesinde ve oral kavitenin fonksiyonunda önemli rol oynamaktadır (6). Dudaklar M.orbikülaris orisi, süperior ve inferior labial arter, ven ve sinirleri, fibroadipoz bağ dokusunu ve ağız içine tükürük salgılayan birçok minör tükürük bezini içeren dış yüzeyi deri iç yüzeyi mukoza ile örtülü alt ve üst olmak üzere iki kıvrımdan oluşan yapılardır. Erişkin dudakları ırksal farklılıklar gösterse de horizontal planda kadınlarda 5 cm erkeklerde 7.5 cm boyutlarındadır. Dudak kırmızı ve beyaz bölgelerden oluşmakta ve ‘’beyaz çizgi’’ adı verilen ince, soluk bir çizgi ile ayrılmaktadır. Kırmızı kısım mukus ve minör tükürük bezlerinden oluşan ıslak iç tabaka ve dış kuru vermillion tabakalarından oluşmaktadır, Vermillion iç mukoza tabakası ve dış deri tabakası arasında mukokutanöz bileşkeyi oluşturur ve minör tükürük bezleri içerir. Üst beyaz kısım, iki lateral kısımdan ve santral filtral kısımdan oluşmaktadır.


Dudağın primer kası, M. orbikülaris oris’tir. M. orbikülaris oris, ağız açıklığının çevresinde tam bir halka oluşturur; ki bu halkası hiçbir kemiğe bağlı değildir (6). Bu kasın lifleri komissürlerin lateralinden başlar, orta hatta doğru uzanır ve ‘’modiolus’’ adı verilen bölgede diğer mimik kaslarının lifleri de karışır. M.orbikülaris oris’in lifleri orta hatta çaprazlaştıktan sonra karşı tarafın filtral sütunu içine girerler. Horizontal kas lifleri dudağın büzülmesini sağlar. Oblik kas lifleri ise dudağın dışa çevrilmesini sağlar, bu lifler modiolustan yukarıya doğru ilerleyerek spina nazalis anteriora, nazal septuma ve ön burun tabanına girer.



Dudağın sfinkterik fonksiyonunu, M. orbikülaris oris’in derin parçası sağlar; yüzeyel parçası ise dudak hareketlerine yardımcı olur (8). Maksimum kasılmada M. orbikülaris oris büzülerek dişlere karşı basınç oluşturur (6) M. depressor anguli oris, M. depressor labii inferioris, M. risorius, M. levator anguli oris, M. levator labii superioris, M. zygomaticus major ve M. zygomaticus minör’den oluşan dilatatör kaslar ağız çevresinde ışınsal olarak dizilmektedir (8). M. depressor anguli oris ağız köşesini aşağı çeker (7). M. depressor labii inferioris ise mandibulanın lateral ucundan çıkarak kontralateral kasıyla birlikte çeneye doğru gider ve orta hatta birleşir. Alt dudak ve vermilliona yapışır ve bazı lifler M. süperfisiyalis orbikülaris oris’e katılır. Alt dudağı aşağı ve hafif laterale çeker; böylece dişlerin görünürlüğünü sağlar (6). M. risorius, M. masseter’i kaplayan parotid fasyasından başlayıp M. platisma kasına yapışır. Bu kas alt dudağı gerer. M. platisma ile birlikte ağız kenarını aşağı ve laterale doğru iter. M. levatör labii superioris, M. levator anguli oris ve M. zigomatikus major dudağın elevasyonunu sağlayan kaslardır. M. levatör anguli oris, M. levatör labii superioris’in lateral kenarının altındadır. M. levatör labii süperioris orbitanın alt ve medial kenarından başlar; alar taban çevresinden kıvrılarak M. orbikülaris oris liflerine karışır ve aynı tarafta filtral sütuna girer.


M. zigomatikus major malar eminensten başlar ve modiolusa girer. Bu kas, gülme sırasında ağız kenarını yukarı ve arkaya doğru iter. M. nazalis apertura piriformis’in altındaki kemik yapıdan doğan üç parçalı kastır. M. depressör septi bu üç parçanın en medialinde yeralır. Bu kas medial ve lateral kesici dişler üzerindeki periost dokusu ve M. orbikülaris oris’in lifleri arasından doğar ve burunda medial kruraya doğru uzanır. Bu kasın asıl fonksiyonu ise üst dudağın orta bölümünü yukarıya kaldırmaktır (Şekil 3A). M. nazalis’in alar parçasının lifleri burun kanatlarına, transvers nazal parçasının lifleri burun sırtına doğru uzanır.


M. mentalis, alt dudağın orta kısmının öne ve yukarıya hareketini sağlayan koni şekilli bir kastır. Şüphe ifadesindeki gibi çene derisinin kırışmasını sağlar. M. mentalis lifleri mandibüler arkta vestibüler sulkusun hemen altında alveolar periostun 2 cm kadar yakınından başlar, oblik olarak aşağıya doğru uzanarak çene derisine doğru ilerler (11). M. platisma göğüsten kaynaklanan ince bir kas olup her iki taraftan gelen kaslar birbirine karışıp mandibulaya yapışır. Yüz ifadesine katılan diğer kaslar modiolustan geçmektedir. Modiolus, ağzın her iki köşesinde derinin derin tabakasındaki tendinöz bölgedir.


Kaynak; http://zehirlenme.blogspot.com