Viral Enfeksiyonlarda Tani

Viral Enfeksiyonlarda Tanı

Tanıda genellikle altın standart olan hücre kültürünün virüsler için güç olması nedeniyle geçmişte bu infeksiyonların tanısı zordu. Günümüzde ise hızlı antijen testleri ve polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) yöntemleriyle erken tanı ve tedavi mümkün olmaktadır.
CMV infeksiyonu tanısında; pp65 antijen ölçümü, CMV DNA hibrid test ve CMV DNA’yı hedef alan PCR ölçümleri kullanılmaktadır. Periferik kanda CMV ile infekte hücrelerden salınan pp65 antijenini ölçmeye dayanan pp65 antijen testi semikantitatif bir immunfloresan yöntemdir. Bu yöntemlerin sensitivite ve spesifite açısından birbirlerine belirgin bir üstünlüğü yoktur. Hangi testin kullanılacağı nakil merkezinin olanaklarına bağlıdır. CMV pp65 testinin az sayıda örnek çalışan merkezler için daha güvenilir olduğu belirtilmektedir. Örnekler toplandıktan sonra 6-8 saat içinde testin çalışılması gerekliliği fazla kan örneği olan laboratuarlarda testin standardizasyonunu ve güvenilirliğini sınırlar. Bu yüzden nakil yapılan bazı merkezlerde CMV PCR kullanılmaya başlanmıştır. Değişik laboratuarlar arasında CMV PCR için standardizasyon farklılıkları olduğundan her merkez preempitiv tedaviye başlamak için kendi eşik değerlerini belirlemek durumundadır.
EBV infeksiyonu tanısında, EBV viral kapsid antijen immunglobulin G, anti-Epstein Barr virus nükleer antijen ve immunglobulin M viral kapsid antijeni gibi serolojik yöntemler kullanılabilir.

Mantar Enfeksiyonlari ve Tani

Mantar Enfeksiyonları ve Tanı

İnvaziv mantar infeksiyonlarında risk faktörlerinin tanımlanmasında ve tedavilerinde oldukça ilerleme kaydedilmesine rağmen bu hastalıklara bağlı mortalite halen yüksek seyretmektedir. Bu nedenle invaziv mantar infeksiyonunda hızlı tanı ve tedavi kararı gerekir. Mayıs 2003’te FDA tarafından onaylanan galaktomannan testi, Aspergillus hiflerinin dokuya invazyonu sırasında salınan antijenleri enzim immunoassay (Elisa) yöntemiyle saptayan bir testtir. Yöntemde, Aspergillus fumigatus’un galaktomannan epitopuna karşı oluşan sıçan monoklonal antikorları kullanılmaktadır. Antikorlar, diğer Aspergillus türleriyle olduğu gibi, birçok farklı mantarın ekzoantijenine karşı da reaksiyon verir. Bu test serumda bulunan antijenleri saptayabildiği gibi bronkoalveolar lavaj ve serebrospinal sıvıda da kullanılabilir. Testin sensitivitesi %30 ile %100 arasında değişirken spesivitesi yaklaşık %85 civarındadır. Örnek alındığı gün antifungal kullanan hastalarda testin sensitivitesi oldukça düşmektedir. Siklosporin veya piperasilin-tazobaktam alan hastalarda da yanlış pozitiflik görülebilir.
Kwak ve arkadaşları karaciğer nakil hastalarında galaktomannanın invaziv mantar infeksiyonlarını saptamadaki duyarlılığını araştırmıştır. Çalışmada 154 karaciğer nakilli hastadan hastanede oldukları dönem boyunca haftada iki kez galaktomannan testi için serum örneği alınmış. Toplam 1594 serum örneği analiz edilmiştir. Bu dönemde yalnız bir hastada invaziv aspergilloz görülmüştür. İnvaziv aspergillozu olmayan 20 hastanın toplam 23 serum örneğinde yanlış galaktomannan pozitifliği saptanmıştır (toplam örneklerin %13’ü). Otoimmun karaciğer hastalığı nedeniyle karaciğer nakli olanlar ve diyaliz gereksinimi olan hastalarda yanlış pozitiflik riski yüksek saptanmıştır. Yanlış pozitiflik saptanan 20 hastanın yedisi (%35) örnek alındığı sırada piperasilin-tazobaktam kullanmaktaymış (121). Bu çalışmada da görüldüğü gibi, invaziv aspergillus infeksiyonlarını önlemek için bu testle hastayı düzenli olarak monitorize etmek anlamlı bir sonuç vermez. Klinisyen, yanlış pozitif sonuçlara karşı dikkatli olmalı gereksiz tedavilere yönelmemelidir.
Yüksek rezolusyonlu bilgisayarlı tomografi ile pulmoner aspergilloz hakkında bir öngörü yapılabilir. İnvaziv akciğer aspergillozunda, erken evrede kenarları incelen noduler bir opasite olarak bulgu saptanabilir. İleri evrede; nodüler lezyonlar, diffüz pulmoner infiltrasyonlar, konsolidasyon veya buzlu cam görünümü saptanabilir. Fakat bakteriler ve diğer fungal infeksiyonlarda da benzer bulgular görülebilir.
Kriptokok infeksiyonunun tanısı için kullanılan kritptokokal antijen testi serum ve spinal sıvıda uygulanabilir. Testin sensitivitesi ve spesifitesi oldukça yüksektir. Mantar hücre duvarının bir bileşeni olan 1,3-p,D-glukan, kalorimetrik olarak klinik örneklerde saptanabilir. Bunun serumda saptanmasına dayalı test, FDA tarafından onaylanmıştır. Bu test, zygomycetes hariç birçok mantar türü saptamada kullanılabilir. Kullanılan yönteme ve cutoff değerine dayanarak testin sensitivitesi %50-95 arasında, spesifitesi ise %86 ile 98 arasındadır . Polimeraz zincir reaksiyonuna (PCR) dayanan tanı testleri geliştirilmiştir. Bu testler tanı açısından umut vaat edici olmakla beraber henüz FDA’dan onay almamıştır.

Karaciger Naklinde Enfeksiyon Tani Testleri

Karaciger Naklinde Enfeksiyon Tani Testleri

Karaciğer nakil hastalarında bakteriyel infeksiyondan şüphelenildiğinde hızlı tanı konulmalı ve tedaviye başlanmalıdır. Antibiyoterapiye başlamadaki 24 saatlik bir gecikme bile sağkalımı %80’lerden %8’e kadar indirebilir. Bu nedenle hızlı ve güvenilir tanı metodlarına ihtiyaç vardır. Nakil sonrası hastada bakteriyel infeksiyondan süphelenildiğinde tanı; klinik bulgular, laboratuar testleri ve / veya klinik örneklerin mikrobiyolojik incelemeleri ile koyulur. Prokalsitonin, C-reaktif protein ve lökosit sayısı infeksiyon tanısı için kullanılan laboratuar parametreleridir. Prokalsitonin, bakteriyel infeksiyon tanısı için daha güvenilir bir belirteç olarak görülmektedir. Bazı araştırıcılar prokalsitoninin özellikle septik hastalarda bakteriyel kaynağı göstermede daha duyarlı ve özgül olduğunu göstermişlerdir (119). Buna karşın karaciğer nakil hastalarında cerrahi sonrası prokalsitonin değerinin artışı, yanlış pozitif prokalsitonin sonuçlarına yol açarak klinisyeni yanlış yönlendirmektedir. Zazula ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada karaciğer nakli olan hastalarda prokalsitonin seviyeleri operasyon sonrasında ölçülmüştür. Ölçüm sonuçlarına göre, hastada eğer bakteriyel infeksiyon yoksa operasyon sonrası yükselen prokalsitonin değerleri 24 saat içinde hızlı bir düşüş göstermektedir. Prokalsitonin düzeyindeki bu geçici artış hastanın almakta olduğu immunsüpresif tedaviye de bağlıdır
Bakteriyel infeksiyon tanısı için altın standart mevcut patojenin kültürde üretilmesidir. Normalde steril olan bir bölgeden alınan materyalde mikroorganizma saptandığında antimikrobiyal tedavi gerekir. Steril olmayan bölgeden alınan bölgeden alınan örnekte patojen olmayan bir mikroorganizma ürediyse tedavi çoğunlukla gereksizdir. Örnek laboratuara gönderilirken örneğin alındığı alan belirtilmelidir. Böylece, gerçek üreme ve kontaminasyon ayrımı yapılabilir. Karaciğer nakli sonrası ilk dört haftada saptanan bakteriyel infeksiyonlar genelde cerrahi komplikasyonlara bağlı olduğundan hasta, drenleri çekilene kadar buradan alınan tekrarlayan kültürlerle monitorize edilmelidir. Aynı şekilde hasta ventilatörden ayrılana kadar trakeal aspirat kültürü, santral kateterleri çekilene kadar kateter lümenlerinden alınan kültürlerle ve kan kültürüyle infeksiyon açısından izlenmelidir.