Cocuklarda Astim Tedavisi

Çocuklarda Astim Tedavisi
Çevresel önlemler: Astıma neden olan maddenin hasta çevresinden uzaklaştırılması en kesin ve kolay tedavi yoludur.

Farmakolojik tedavi : Beta adrenerjik ajanlar, teofilin, mast hücre stabilizatörleri, kortikosteroidler, nedokromil, lökotrien antagonistleri, antikolinerjik ajanlar ataklarda veya proflakside kullanılmaktadır.

İmmünoterapi.
Fizik tedavi.
Psikolojik tedavi.
Bunların yanında eğer hastanın öyküsünde veya deri testinde alerjen saptanabildiyse, allerjenin uzaklaştırılması gerekmektedir.Mümkünse elektronik hava temizleyici cihazlı bir odada bulunmalıdırlar. Astım hastaları nemli ve soğuk ortamlardan uzak durmalı ve her türlü (kedi, köpek, bitki,toz, saç spreyi, boya, egzos ve alev dumanı vb.) nonspesifik irritandan korunmalıdırlar. Fazla hareket etmekten sakınmalı ve hava kirliliği çok artarsa çevreden geçici olarak uzaklaşmalıdırlar.

Astim Bronsiale Tedavisi

Astım Bronşiale Tedavisi

Astım atağı öksürük, nefes darlığı, hışıltı veya göğüs ağrısı gibi yakınmaların tek veya kombine olarak hızlı, progresif olarak bir hastada artışıdır. Solunum sıkıntısı belirgindir ve solunum fonksiyon testlerinde ekspiratuvar akımlarda düşme ile karakterizedir.

Astım atakları, viral enfeksiyonlar veya allerjenler gibi tetikleyen bir faktörün ardından başlayan hafif-orta ve ağır olmak üzere ağırlığına göre üç dereceye ayrılan, dakikalar saatler ve günler içinde ilerleyen klinik tablolardır. Atakların oluşumunda uzun-süreli izlem yetersizliğinin de etkili olabileceği unutulmamalıdır. Astım ataklarının primer tedavisi inhale hızlı-etkili p2-agonistlerin tekrarlanan dozlar şeklinde verilmesi, erken sistemik glukokortikosteroid ve oksijen desteği şeklindedir. Tedavinin amacı mümkün olduğunca çabuk şekilde hava yolu obstrüksiyonu ve hipoksiyi iyileştirmek ve rölapsları engellemektir.
Hastanın yakın klinik izlemi (semptom, nabız, solunum sayısı) ve SFT’lerinin seri ölçümleri ile tedaviye yanıt izlenmelidir (44). Tedavinin programlanmasında atak ağırlığının bilinmesi önemlidir (Tablo II). Tedavi sırasında ağırlık göstergeleri olan ekspiratuvar tepe akım hızı (PEF), nabız, solunum sayısı ve pulse oksimetre özellikle çocuk hastalarda iyi izlenmelidir
Astım tedavisinde amaç:
Atakların önlenmesi, şiddetinin ve sıklığının azaltılması.
Hastaneye yatış ve acil servislere başvuruların azaltılması.
Günlük normal etkinliklerin sağlanması.
İlaçlara gereksinimin en aza indirilmesi.
Normal veya normale yakın solunum fonksiyon testleri.
En az yan etki ile en uygun ilaç tedavisinin sağlanması.
Hastalığın kronikleşmesinin engellenmesi.
Astım bulguları nedeni ile devamsızlığın (okul ve diğer etkinlikler) önlenmesi.

Brons Provokasyon Testi Nedir Nasil Yapilir

Bronş Provokasyon Testi Nedir, Nasıl Yapılır? (BPT)

Havayolu aşırı duyarlılığını göstermek için uygulanan testlerde metakolin, histamin, mannitol ve ezgersiz gibi nonspesifik veya allerjen gibi spefik uyaranlar kullanılır (1,39). Bu test tanı koymak amacıyla rutin olarak yapılmamalıdır. BPT’nin astım için duyarlılığı yüksek ancak özgüllüğü düşüktür. Klinik pratikte daha çok, astım benzeri semptom tanımlamasına karşın solunum fonksiyon testleri normal olan hastalarda havayolu aşırı duyarlılığını göstermek için kullanılırlar. Havayolu duyarlılığını ölçen testler astım semptomlarından sorumlu olabilecek tetikleyicilerle karşılaşıldığında havayollarının verdiği bronkospazm yanıtını ölçer. Bu testlerin sonucunda genellikle FEV1’de %20 düşmeye neden olan metakolin veya başka bir uyaranın dozu (PD20) veya konsantrasyonu (PC20) belirlenmiş olur ve bu değer ne kadar düşükse, havayolu aşırı duyarlılığı o kadar fazla anlamı taşır.
Hastalarda atopinin araştırılması için IgE, splgE, RAST ve deri testleri yapılmaktadır. Tedaviye cevap vermeyen persistan yada şiddetli vakalarda akciğer direkt grafisi, sinus grafisi, üst hava yollarının incelenmesi gerekmektedir (37). Yukarıda tanımlanan kriterler genelde 3 yaşın üstündeki çocuklarda tanıya gitmede yardımcı olmaktadır. Tanı kriterleri 0-3 yaş grubundaki çocuklarda tam netleşmemiş, farklı kriterler önerilmiştir. Martinez’in belirlediği major ve minör kriterler 0-3 yaş grubu çocuklarda tanı için kullanışlıdır.
Patolojik sınıflama
Ekstrensek astım: Bir antijen ile temas sonrası Tip 1 hipersensitivite reaksiyonu oluşması sonucu astım nöbeti başlar. Üç tip ekstrensek astım tipi tanımlanmıştır: Atopik astım, mesleki astım ve allerjik bronkopulmoner asperjillozis. En sık atopik astım görülmekte ve klinik bulgular genellikle ilk beş yaşta ortaya çıkmaktadır.
İntrensek astım: Bu tip astımda tetiği çeken mekanizma immün olay değildir. Sağlıklı bireylerde çok az veya hiç etkisi olmayan çok sayıda uyaran bronkospazma sebep olabilir. Aspirin, egzersiz, hava kirliliği, psikolojik stres, üst veya alt solunum yolu enfeksiyonları (özellikle virüsler) ve soğuk hava bu uyaranlar arasında yer alır. Bu etkenler hem sağlıklı hem de astımlı hastaların havayollarında aşırı cevaba neden olurlar. Bununla beraber astım hastalarında bronşiyal cevap çok daha şiddetli ve devamlı olup, spazmla kendini gösterir.
Mikst astım: Trakeobronşiyal hiperaktivitenin esas kusur olması nedeniyle ekstrensek astımı olan birçok hastanın yukarıdaki maddelerden herhangi biri ile karşılaşınca astım nöbeti başlayabildiğinden, birçok vakada ekstrensek ve intrensek astım arasında ayırım yapılamamaktadır.
Astım bronşialenin ağırlık derecesine göre gruplandırılması, günlük semptom sıklığı, gece semptom sıklığı ve solunum fonksiyon testi parametreleriyle yapılabilir.

Astim Bronsiale Tanisi

Astım Bronşiale Tanısı

Astım tanısı konulurken, hışıltı, öksürük, solunum sıkıntısı, nefes darlığı gibi bazı kardinal semptomların varlığına dikkat edilmelidir. Hastalar ataklar arasında genellikle asemptomatiktir ve akciğer fonksiyonları normaldir. Ataklar kendiliğinden (özellikle geceleri ve sabah uykudan kalkınca), egzersiz sonrası ya da tetik çeken faktörler ile temastan kısa süre sonra ortaya çıkmaktadır. Hastada mutlaka nonspesifik (soğuk hava, pasif sigara, duygusal değişimler gibi) ve spesifik (saman nezlesinin varlığı, evde hayvan gibi) tetik çekici faktörler sorgulanmalıdır. Ayrıca semptomların mevsimsel değişimi, atakların sıklığı ve şiddeti de öğrenilmelidir. Fizik muayene bulguları olmayan hastalarda tanı; ayrıntılı anamnez, evde sabah akşam PEF metre ölçümleri ya da provokasyon testleri ile bronş hiperreaktivitesi gösterilerek konulur.
Astım tanısında hikayenin ve fizik incelemenin yeri büyüktür; ancak solunum fonksiyon testleri hekime bronşlarda daralmanın göstergesi olan değişkenliği/variabiliteyi, havayolları aşırı duyarlılığını ve reversibiliteyi somut olarak gösterir ve astım tanısını doğrular veya tanı koydurur. Çocuk ile etkin bir iletişim kurulabilen yaştan itibaren, hastalığın tanısı ve izlemi/kontrolü hakkında önemli bilgiler veren bir testtir. Özellikle havayollarındaki obstrüksiyonu yeterince hissedemeyen “dispne algılaması” düşük hasta larda astım şiddetinin belirlenmesinde çok daha kıymetlidir). Hastanın değerleri cinsiyet, yaş ve boya göre belirlenmiş normal değerler ile karşılaştırılır. Spirometrik inceleme 4 yaş ve üstü çocuklara önerilmesine rağmen, kişinin solunum eforunu gösterebilmesi ve komutlara kooperasyon gerektirmesi nedeniyle çocukların çoğunda 6 yaşından sonra yapabilmektedir.
Spirometrik değerlendirmede ekspiryumun 1.saniyesindeki zorlu ekspiratuvar volüm (FEV1), zorlu ekspiratuvar kapasite (FVC), tepe ekspiratuvar akım (PEF), FVC’nin %25, %50, %75 ve %25 ila %75’i arasındaki zorlu ekspiratuvar akım (FEF25, FEF50, FEF75, FEF25-75) parametreleri ölçülür. Ölçülen değerler aynı yaş ve boydaki sağlıklı kişilerin değerleri ile karşılaştırılır ve yüzde olarak sonuç elde edilir.
Reversibilite FEV1 veya PEF’deki hızlı düzelmeyi ifade eder. Kısa etkili inhaler p2-agonist (salbutamol 200-400 mg) alımının hemen sonrasında veya inhaler kortikosteroid gibi etkili astım ilaçları kullanımı ile günler veya haftalar içinde FEV1 veya PEF’deki artışa bakılarak yapılan bir değerlendirmedir.
Değişkenlik/variabilite bir gün içinde veya günler, haftalar ya da aylar içindeki değişimi araştırmak amacıyla PEF kayıtlarının tutulması ile araştırılır. Havayollarında değişen oranlarda obstrüksiyon varlığına işaret ettiğinden astım tanısında oldukça değerli bir kriteridir.

Astim Bronsiale Nedir

Astım Bronşiale Nedir

Astım bronşiale reversible hava yolu obstrüksiyonu ile karakterize solunum yollarının en sık görülen, kronik inflamatuar hastalığıdır özellikle gelişmiş ülkelerde en yaygın hastalıklardan biri haline gelmiştir.

1995 yılında Global Initiative in Asthma tanımına göre, astım, pek çok hücrenin rol oynadığı bir kronik inflamatuar solunum yolları hastalığıdır. Yatkın bireylerde bu inflamasyon tekrarlayan hışıltı, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi ve öksürük ataklarına neden olur. Bu semptomlar, kendiliğinden veya tedaviyle geriye, en azından kısmen dönebilen yaygın ancak değişken solunum yolu obstrüksiyonu ile birliktedir. Solunum yollarındaki bu inflamasyon değişik uyarılara karşı artmış hava yolu cevaplılığına neden olur.
Dünya’da Astım prevalansı %4-8 olarak bildirilirken, son çalışmalar çocuklarda astım prevalansının %13.9 olarak bildirmektedir (7,8). Astım prevalansı çocukluk çağında erkeklerde kızlardan daha yüksektir ancak adolesan dönemde cinsiyet farkı değişir, adult dönemde ise astım prevalansı kadınlarda erkeklerden daha yüksek olur (9,10). Son yıllarda, prevalans çalışmalarında standardizasyonu sağlamak amacıyla, ISAAC protokolü geliştirilmiştir. Astım ve Alerjik hastalıkların epidemiyolojik özelliklerini standardize yöntemlerle araştıran, Uluslar arası Çocukluk Çağı Astım ve Alerjik Hastalıklar çalışmasında (ISAAC) çocuklarda astım prevelansı %1,6-36,8 arasında bulunmuştur (8) . Bu çalışmada astım ve diğer alerjik hastalık semptomlarının prevalans değerleri açısından merkezler arasında 20-60 kat farklılıklar saptanmıştır.

Ülkemizde yapılan çalışmalar farklı sonuçlar bildirmekle beraber, astım prevalansının çocuklarda %8, yetişkinlerde % 5-7 oranında olduğu saptanmıştır. Astım prevalansı ile ilgili veriler ülkelere, kullanılan yöntemlere, ırka, coğrafi bölgelere ve çevresel etkenlere göre değişmektedir. Pek çok çalışmada astım prevalansının arttığı gösterilmişken birkaç çalışmada da prevalansın değişmediği ya da azaldığı bildirilmiştir Bu, farklı yöntemlerin kullanılmasına, tanı farklılıklarına ve/veya semptomların farkındalılığının artmasına ve doktorların astım tanısı koyma isteklerine bağlı olabilir.