Saglik Egitiminin Onemi

Sağlık Eğitiminin Önemi ve Sağğı Geliştirme



Bir toplumda sağlık düzeyinin yükseltilmesi, sağlığın korunması ve geliştirilmesi amaçlanıyorsa ilk koşul; politik, çevresel ve ekonomik düzenlemelerin yanında “etkili sağlık eğitimi” vermektir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sağlık eğitimini şöyle tanımlamıştır: "Sağlık eğitimi, kişilere sağlıklı yaşam için alınması gereken önlemleri benimsetmeye ve uygulamaya inandırmak; kendilerine sunulan sağlık hizmetlerini doğru olarak kullanmaya alıştırmak; sağlık durumlarını ve çevrelerini iyileştirmek amacıyla, birey olarak ya da topluca karar aldırmaktır".


Sağlık eğitiminin amacı; bireyin toplumun ve gereksinimlerini karşılayacak, sağlıklı yaşam için kişilerin sağlıklarını korumalarını ve geliştirmelerini, tedavi olanaklarından yararlanmaları ve olumlu bir çevre yaratmalarını sağlayacak davranış değişikliği oluşturmaktır. Sağlığı geliştirmenin diğer unsurları gibi sağlık eğitimi de, sağlıklı toplum oluşturmayı hedefler ve diğer sağlığı geliştirme çabalarını destekler.



Kişi, yaşam tarzını, davranışlarını ve yaşadığı çevreyi sağlıklı kılabildiği ölçüde sağlığını koruyabilir ve geliştirebilir. Ancak buradaki önemli nokta kişinin, sağlık eğitimine gönüllü katılıyor olmasıdır. Hedeflenen eğitim ancak bu şekilde istenen seviyeye ulaşır. Kişisel davranışlar, örf-adetler, kültürel yapı, çevreyle olan ilişkiler ve beklentiler, algılamayı ve dolayısıyla eğitimi etkiler. Eğitim konuları da kişilerin ihtiyaçları, kültürü ve davranışlarına göre belirlenir.



Sağlık düzeyini yükseltmek için tek başına sağlık eğitimi vermenin yeterli olmadığı bir gerçektir. Sağlığı geliştirmeye etki eden diğer faktörlerin de sağlık eğitimi kadar önem taşıdığı kabul edilmektedir. Bu bağlamda sağlığı geliştirme konuları ile ilgili bütüncül stratejiler; kısa dönemde, sağlıkla ilgili risk faktörlerinin azaltılmasını; orta vadede ise, koruyucu sağlık hizmetlerinin kullanımına talebin artmasını, olumlu sağlık davranışlarının geliştirilmesine, yaşam biçimlerinin düzenlenmesine, bireylerin kendi sağlıklarına sahip çıkmaları konusunda kendilerine güvenin artmasına ve sağlıklı çevre değişiklilerine neden olur. Uzun vadede ise; hastalıkların azalmasına, yaşamın uzamasına, yaşam kalitesinin artmasına, sağlık hizmetlerinde kalitenin artmasına ve sonuçta “sağlıklı toplum” çıktısına ulaşmayı sağlar.


http://zehirlenme.blogspot.com

Sagligi Gelistirme Nedir

Sağğı Geliştirme Nedir



Sağğı Geliştirme Programları ve Modeli Hakkında



“Sağlığı Geliştirme” kavramını ilk kez, 1974 yılında Kanada Sağlık Bakanı Marc Lalonde “Kanada’lıların Sağlıklarında Yeni Bir Perspektif” adlı makalesi ile dile getirmiştir ve bir hükümet politikasında yer almıştır (24, 25). 1978 yılında Alma Ata da Temel Sağlık Hizmetleri (TSH); sağlık hizmetleri içinde ilk başvuru hizmeti olarak, ulaşılabilir, toplumun katıldığı, finansal açıdan karşılanabilir, insanların kendi sağlıklarından sorumlu olmalarını teşvik eden, risk altındaki bireyleri belirleyen ve önceleyen, sağlığı geliştiren, koruyucu, tedavi ve rehabilite edici olan, sürekli ve sektörler arası işbirliği içinde sunulan, bilimsel olarak doğru ve toplum tarafından kabul edilen, uygun teknolojinin kullanıldığı sağlık hizmeti olarak tanımlanmıştır. Bu toplantıda sağlığın temel bir hak olduğunu, herkesin bu haktan eşit şekilde faydalanması gerektiği de dile getirilmiş, ayrıca tüm ülkelerdeki sağlık seviyesinin yükseltilmesinin önemi vurgulanmıştır. Böylece kapsamı içinde sağlığı geliştirme kavramına da yer vermiştir.


Temel Sağlık Hizmetleri, sağlığı geliştirilme, koruma ve tedavi hizmetlerini bütüncül yaklaşımla ele alır. TSH, sağlığı geliştirme programlarına uygun bir ortam oluştururken, sağlığı geliştirme programları da Temel sağlık hizmetlerinin sunumuna katkı sağlar. Alma ata süreci ile başlayan “Herkes İçin Sağlık” hedefleri ile güncellenerek devam eden sağlığı geliştirme kavramı gelişerek tüm ülkelerin politikalarında yerini almıştır



TSH kapsamında önemli bir yere sahip olan, sağlığı geliştirme kavramı, 1986 yılında Ottawa’da yapılan “1nci Sağlığı Geliştirme Konferansı”nın da temellerini oluşturmuştur. Bu konferansta sağlığı geliştirme; “insanların sağlıkları üzerinde kontrol gücüne sahip olma ve sağlık düzeylerini daha iyiye götürmeyi mümkün kılma süreci” olarak tanımlanmıştır Fiziksel, ruhsal, sosyal açıdan tam iyi olma durumunu sağlayabilmek için; bireyler veya gruplar isteklerinin farkında olabilmeli ve tanımlayabilmeli, yaşadığı çevreyi değiştirebilmeli ve çevresine uyum sağlayabilmelidir. Çünkü sağlık, günlük hayatın kaynağıdır ve bireylerin fiziksel kapasitesi olduğu kadar sosyal ve sahip olduğu tüm kişisel kaynaklarını da vurgulayan pozitif bir kavramdır



Sağlığı Geliştirme Modeli



Ottowa konferansının ardından, özellikle gelişmekte olan ülkeler için çok önemli bir doküman olan “Jakarta Bildirgesi”, 1997 yılında Jakarta Konferansı’nın ardından yayınlanmıştır Bu bildirgede, Ottowa Konferansı’nda sağlığın geliştirilmesi için kabul edilen temel ilke ve stratejilerin unutulmaması gerektiği vurgulanmıştır ve sağlığı geliştirmenin çok değerli bir yatırım olduğu dile getirilmiştir



Sağlığı geliştirmenin temel hedefi; mortalitesi ve morbiditesi azalmış, doğumda beklenen yaşam süresi ve yaşam kalitesi artmış bir toplum yaratmaktır (32). Günümüzde sağlığın geliştirilmesi kavramı, bireylerin davranışlarının değiştirilmesi yolu ile hastalıkların majör risk faktörlerini hedef alan, topluma dayalı çeşitli stratejilerin bütünü olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda davranış değişikliğinin kişilerin yaşam biçimlerini; eğitime dayalı, organize, politik, ekonomik ve çevresel faktörler tarafından desteklenmesi ile oluşturulabileceği söylenebilir. Yaşam biçimi, basitçe her gün bilinçsiz olarak yapılan, sonuçları kabul edilen bireysel yaşam alışkanlıklarıdır (33). Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre gelişmiş ülkelerdeki ölümlerin %70-80'inin, gelişmekte olan ülkelerdeki ölümlerin %40-50'sinin nedeni, yaşam biçimine bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklardır (34). Ancak sağlığı geliştirme stratejileri, sadece hastalıklarla mücadele ve davranış değişikliği oluşturma kavramlarıyla da sınırlandırılamaz.


Bireylerin içinde yaşadığı çevre ve sosyal durumu, sağlığının önemli bir belirleyicisidir ve çevre ile davranış biçimlerinin bireylerin sağlıkları üzerinde etkili olduğu ve sağlıklarının daha iyiye götürülmesinin bu faktörlerden etkilendiği anlaşılmıştır. Sağlıklı bir çevre oluşturma, yaşam biçiminin kalitesi, sağlıklı davranışları öğrenme gibi birçok faktörü içeren stratejilerin geliştirilmesinde, sağlık sektörü ile politika yapıcılar, kaynakların iyi planlanması ve kullanılması, çevre düzenlemeleri ve eğitim kurumları gibi birçok sektör sorumluluk sahibidir. Kısaca sağlığı geliştirme politikaları, sektörler arası bir çaba gerektirmektedir



Sağlığı geliştirme için ön koşul sağlıktır. Sağlığın ön koşulları ise; “barış (peace), barınma (shelter), eğitim (education), gıda (food), gelir (income), tutarlı bir eko-sistem (a stable ecosystem), sürdürülebilir kaynaklar (sustainable resources), sosyal adalet (social justice) ve eşitlik (equity)” sayılabilir. Bu ön koşullar sağlanamadığı takdirde sağlığı geliştirmenin çok etkin olamayacağı ve istenen seviyeye ulaşamayacağı söylenebilir



Sağlığı geliştirme hedefine ulaşılabilmesi, öncelikle sağlık ön koşullarının yerine getirilebilmesi ile mümkün olur. Sağlığı geliştirme programları eyleminin gerçekleştirilmesinde beş ana strateji bulunmaktadır:



1. Sağlıklı kamu politikalarının oluşturulması


2. Destekleyici çevreler oluşturmak


3. Topluluk eylemlerinin güçlendirilmesi


4. Kişisel yeteneklerin geliştirilmesi


5. Sağlık hizmetlerinin yeniden düzenlenmesi.


Tüm bu faaliyetlerin temel amacı, toplumu oluşturan bireylerin olumlu sağlık davranışları kazandırma yolu ile sağlığı tehdit eden riskli davranışlardan uzaklaştırmak, sağlığı en üst seviyeye ulaştırmak ve kaliteli bir yaşam sürmelerini sağlamak ve dolayısı ile sağlıklı toplumlar oluşturmaktır. Sağlık davranışı ise; sağlığı geliştirme, hastalıkları azaltma veya önlemeye yönelik olarak bireylerin iyi olduğuna inandığı ve uyguladığı aktivitelerdir. Sağlık düzeyini en üst seviyeye çıkarmak için bilgi, beceri, tutum ve olumlu davranışın kazanılması gereklidir. Bu durum ancak sağlıklı yaşam davranışları ile alışkanlık haline gelebilir. Bu davranışlar beslenme, egzersiz, kendini gerçekleştirme, sağlık sorumluluğu, kişiler arası destek ve stresle baş etmedir Bireylerin, sağlık davranışı sağlığı tehdit eden etmenlere ve koruyucu önlemlere gösterecekleri tepkiler yönünden değişiklikler gösterir. Bu değişikliklerin bir bölümü bireysel farklılıkların incelenmesiyle açıklanabilir Yapılan araştırmalar sağlığı geliştirici davranışların henüz istendik düzeyde olmadığını ancak geliştirilebileceğini göstermiştir



Sağlığı geliştirme kavramı, dar bir çerçevede değerlendirilirse; tütün ve alkol kullanmama, sağlıklı beslenme, sağlıklı yaşam için egzersiz yapma gibi sağlıklı yaşam davranışlarının kazandırılması olarak, daha geniş anlamıyla ise birlikte yürütülen ve iç içe olan koruyucu ve sağlığı geliştirici hizmetler olarak tanımlanabilir


Amerikan Hemşireler Birliği hemşirelerin sağlığı geliştirmedeki rolünü; “bireylerin ve grupların gerçek ve olası sağlık problemlerine uyumlarını, bireylerin sağlıklarını etkileyen çevreyi değerlendirmelerini ve sağlığı geliştirici hemşirelik girişimlerini yapmaları” olarak açıklamıştır. Sağlığın geliştirilmesi kendini hemşirelik mesleği ile iyi bir biçimde ifade etmektedir



http://zehirlenme.blogspot.com

Saglik Kavrami

Sağlık Kavramı



Sağlık, evrensel bir kavramdır. Sağlıklı yaşam, her bireyin temel hakkıdır. Ülkemizde, sağlıklı yaşama hakkına ilk kez 1961 Anayasası’nda yer verilmiştir. 1982 Anayasası’nda da herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir



Sağlık, tüm toplumlarda “hasta olmama”, “iyi olma” anlamına gelmektedir. “Sağlıklı” ya da “iyi olma” çok geniş kapsamlı kavramlardır. İnsanlar genellikle günlük yaşamları bir rahatsızlık ya da hastalıktan dolayı zarar görürse sağlıktan bahsetmektedirler. Sağlık kavramı, bireylerin günlük yaşantıdaki rollerini yerine getirirken kazandıkları deneyimleri, bilgi birikimleri, değer yargıları ve beklentileri ile şekillenmektedir. Başka bir ifade ile sağlık; sosyal, kültürel, ekonomik, fiziksel ve biyolojik faktörlerden etkilenir



Sağlık; 19.yy’ a kadar iş yapabilme kapasitesi olarak, sadece fiziksel açıdan iyilik olarak tanımlanırken 20.yy’ da Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) (1948) sağlığı; sadece hastalık ya da sakatlığın olmayışı değil bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali” olarak tanımlamıştır. Böylece “Sağlık” ilk defa bütüncül bir bakış açısı ile ele alınmıştır



Bu anlayış 1978 Alma-Ata bildirgesi ile “Temel Sağlık Hizmetleri” kavramı olarak DSÖ’ ne üye ülkeler tarafından onaylanan Uluslar arası sağlık sözleşmesinde ayrıntılı bir şekilde tanımlanmıştır. Aynı görüşle yoluna devam eden DSÖ-Avrupa bölgesi 1985 yılında “2000 Yılında Herkes için Sağlık” adı altında 38 hedef saptamıştır. 1998 yılında ise bu hedefleri “21.yy da Herkes için Sağlık” temel hedefine dönüştürmüştür (4, 21, 22). DSÖ, sağlığı tanımlarken yol gösterici olarak ele alınması gereken konuları aşağıdaki gibi belirtmiştir. Buna göre sağlık;



Bireysel büyüme ve gelişmede kişisel isteklerin farkına vararak


Bireylerin kişisel basit gereksinimlerini fark ederek


Bireylerin çevresel değişiklere uyum sağlama yeteneğini ve kapasitesini göz önünde bulundurarak
Sadece hastalığın yokluğunda değil,
Bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır (20).
Sağlığı pozitif bilimlere göre tanımlamakta mümkündür;


Biyolojik bilimler açısından sağlık; Bedenin her bir hücresinin optimum kapasitede işlev gördüğü ve hücreler arası dengenin var olduğu durumdur. Kısaca vücudun mekanik olarak fonksiyonlarını tam olarak yerine getirmesidir.




Davranış bilimleri açısından sağlık, kişinin çevresiyle uyumu ve beklemediği bir olay karşısındaki savunma potansiyeli olarak algılanmaktadır.




Sosyal bilimler açısından sağlık, bireyin sosyal rollerini yerine getirmedeki yeterliliğidir



Hemşireliğin 4 temel kavramı; insan, sağlık, hastalık ve çevredir. Bu açıdan sağlık hemşireliğinde temel kavramlarından biridir. Bazı hemşire kuramcıların sağlık tanımları incelendiğinde; Florence Nightingale; sağlığı “İyi olma ve kişinin ve var olan potansiyelini mümkün olduğu en üst düzeyde kullanma” olarak tanımlamıştır. Sağlık çevre faktörlerini yönetme yolu ile hastalığın önlenmesidir



Dorethea E. Orem; sağlığı, “ Bireyin bedensel ve zihinsel olarak işlevsel bir bütünlük içinde olma durumu” olarak, Virginia Henderson ise “Bireyin işlevlerini on dört bileşenle ilgili olarak bağımsızca yapabilme yeteneği” olarak tanımlamıştır



Joyce Travelbee ise sağlığı; subjektif ve objektif sağlık kriterleriyle tanımlamıştır. Bu bağlamda; sağlık kavramını tam olarak anlamak için sağlığı subjektif sağlık ve objektif sağlık olarak ikiye ayırmakta mümkündür




Subjektif sağlık; bireyin fiziksel, sosyal ve ruhsal yönden, kendi durumunu nasıl algıladığıdır. Birey kendini hasta olmadığı halde hasta ya da hasta olduğu halde sağlıklı hissedebilir




Objektif sağlık; fizik muayene, laboratuar testleri, rehberlik uzmanı ve ya psikolojik danışman tarafından değerlendirme ile ölçülmüş, görülebilir bir hastalık, yetersizlik ya da bir bozukluğun yokluğudur. Bireyin sağlıklı olması için, subjektif ve objektif açıdan sağlıklı olması gereklidir.


Sağlıklı birey, fiziksel ve zihinsel aktivitelerini etkin olarak kullanan ve üreten, yaşama sevinci ve gücü ile dolu insandır. Her insanın potansiyeli ve sağlık ihtiyacı farklıdır. Sağlık düşüncesinin temelinde de bireylere kendi potansiyellerini artıracak imkânlar verilerek, bireysel gelişmelerinin sağlanması yer alır. Bireylerin kendi hayatlarını kontrol altına alıp, sağlıkları için kendi sorumluluklarını üstlenmeleri de son derecede önemlidir. Sağlığın bu kadar geniş bir çevrede ele alınmasının amacı, bireylerin kendi varlıklarını ortaya koyabilecekleri, potansiyellerini gerçekleştirecekleri doyumlu bir hayat sürmelerini sağlayacak, sağlık bakım sistemlerinin yapılandırılmasıdır. Sağlık hizmetleri insanların yaşam kalitelerini artırmakla yakından ilişkilidir ve yaşam kalitesini artırmak için insanların bir birey olarak ele alınıp güçlendirilmelerini amaçlayan hem bireysel hem de toplumsal bir sorumluluktur




Kaynak; http://zehirlenme.blogspot.com/