İzofluran Nedir

İzofluran Nedir

Enfluranın kimyasal izomeridir. Kimyasal olarak stabildir ve soda-lime ile reaksiyona girmez. Uyuma ve uyanma halotan ve enflurana göre daha hızlı olmasına rağmen keskin kokusu nedeniyle indüksiyonda kullanılmaz.

Serebral kan akımı ve ICP'yi artır­makla birlikte bu etki diğer iki volatil anesteziğe göre daha azdır ve hiperven-tilasyon uygulanarak giderilebilir. Se­rebral metabolik oksijen tüketimini en fazla düşüren ve serebral kan akımı ile arasındaki dengeyi en iyi koruyan vola-til anesteziktir. Ayrıca beyni iskemiye karşı koruduğunu gösteren çalışmalar vardır. İzofluran bu özellikleri sonucu nöroanestezide tercih edilen inhalasyon anesteziği olmuştur.

Kalp atım sayısını değiştirmez veya hafif arttırır. Minimal kardiyak depres­yon yapar ve kardiyak debi korunur. Sistemik vasküler direnci azaltarak kan basıncını düşürür. Ventriküler iletimi et­kilemez. Hafif derecede koroner dila-tasyon yaparak koroner çalma sendro-muna yol açabilir.

Solunum sistemi üzerine etkileri ha-lotan ve enflurana benzer. Ancak enfluran kadar takipne yapmaz. Etkin bir bronkodilatasyon sağlar, fakat üst hava­yollarında irritasyona neden olmaktadır. İskelet kaslarını gevşetir. Renal ve hepatik kan akımını azaltabilir, ancak olumsuz bir etkisi yoktur.
%0,2 oranında metabolize olduğun­dan florür düzeyinde önemli yükselme gözlenmez.

Desfluran

Kimyasal yapısı izoflurana çok ben­zer. Sadece bir klor atomu yerine flor bağlanmıştır. Bu ufak değişiklik fiziksel önemli değişikliklere yol açar. Kayna­ma noktası düşük (22,8°C), buhar ba­sıncı yüksek olduğu için özel vaporiza-tör gerektirmektedir. Kan ve dokularda­ki çözünürlüğü düşük olduğu için hızlı indüksiyon ve derlenme sağlar, ancak etkinliği düşüktür (MAC değeri %5.7-10). Keskin kokulu ve irritan olması nedeniyle indüksiyon için uygun bir anestezik değildir.
Kardiyovasküler etkileri izoflurana benzer. Doza bağlı olarak sistemik vas­küler direnci, bunun sonucu ortalama kan basıncını düşürmektedir. Kardiyak debi etkilenmez veya hafif azalır. Ancak desfluran .konsantrasyonunun hızla yükseltilmesi sempatik aktivasyona yol açar ve kalp atım hızı, kan basıncı ve katekolamin düzeyinde geçici bir artış gözlenir. Bu etkiler izofluran kullanıldı­ğında da görülmesine karşın daha az şiddettedir. Desfluran, epinefrinin dis-ritmi yapıcı etkisine karşı miyokardın hassasiyetini arttırmaz.

Solunum sistemi ve SSS etkileri de izoflurana benzer. Hepatik ve renal fonksiyonlar üzerine olumsuz etkisi yoktur. İskelet kasında gevşemeye yol açar. Çok düşük oranda metabolize ol­maktadır (%0,02).

Sevofluran

Desfluran gibi flor ile halojenize edilmiştir. Kan:gaz partisyon katsayısı desflurandan biraz yüksek, etkinliği ise enflurana yakındır. Hoş kokulu olması ve solunum yollarında irritasyon yap­maması, alveoler konsantrasyonunun hızlı yükselmesi nedeni ile anestezi indüksiyonu için özellikle çocuklarda uygun bir volatil anesteziktir. Vital kapasite solunumu ile hızlı anestezi indüksiyonu sağlayabilmektedir.

Serebral kan akımını ve ICP'yi nor-mokarbi durumunda hafif derecede artı­rır. Serebral metabolik oksijen tüketimi­ni azaltır ve epileptik aktiviteye yol aç­maz.

Miyokardiyal kontraktiliteyi hafif derecede deprese eder (halotan>enflu-ran>izofluran>desfiuran, sevofluran). Sistemik vazodilatasyon ve kan basın-cındaki düşüş izofluran ve desflurana göre daha azdır. Ancak kalp atım hızını pek etkilemediği için kardiyak debi izo­fluran ve desflurandaki gibi korunamaz. Koroner çalma sendromuna neden ol­mamaktadır. Epinefrinin disritmi yapıcı etkisine karşı miyokardın hassasiyetini arttırmaz (halotan>enfluran>izoflu-ran>desfluran>sevofluran).

Tidal volüm, solunum sayısı ve eks-piryum sonu volümii en az etkileyen volatil anesteziktir (izofluran>enflu-ran>halotan>sevof!uran). Solunum dep­resyonu ve bronkodilatatör etkisi izo-fluran ile eşdeğer orandadır. Çocuklarda indüksiyon sırasında entübasyon için yeterli kas gevşemesi sağlamaktadır. Renal ve hepatik kan akımını hafif de­recede azaltır.

Düşük oranda metabolize olduğu için (%2-3 gibi) metaboliti olan florü-rün neden olabileceği nefrotoksisite kli­nik olarak bir sorun yaratmamaktadır. Ancak böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda kullanımından kaçınıl­malıdır. Ayrıca soda-lime ile ısıya bağlı bir degradasyona uğraması sonucu, de­neysel olarak nefrotoksik olabilen bir olefin {Compound A) ortaya çıkmakta­dır. Compound A birikimi ısı artışı, dü­şük akımlı anestezi uygulaması, kuru baralyme kullanımı, yüksek sevofluran konsantrasyonlarında ve uzun süreli anestezi uygulamalarında daha belirgin olmaktadır. Bu nedenle sevofluran ka­palı sistem ve düşük akımlı anestezi uy­gulamalarında uygun bir seçenek değil­dir.

Enfluran Nedir

Enfluran Nedir

Halojenize edilmiş eter yapısındadır, kimyasal olarak stabildir. SSS etkileri halotana benzer. Serebral kan akımı ve ICP'yi artırır. Yüksek konsantrasyonlar­da ve hipokapni varlığında epileptik ak­tiviteyi arttırmaktadır. Bu nedenle epi­lepsi anamnezi olan hastalarda kullanıl­mamalıdır.

Enfluran, halotan ile benzer olarak miyokardiyal kontraktiliteyi azaltırken; farklı olarak sistemik vasküler rezistan­sı düşürür ve kalp atım hızını arttırır. Böylece, ortalama kan basıncı düşer. Aritmi yapıcı etkisi yoktur.

Solunum sayısının artmasının yanı-sıra, tidal volüm ve dakika ventilasyonu azaldığı için PaC02 yükselir. Hiperkap-ni ve hipoksiye yanıt azalır. Mukosili­yer aktivite azalır ve bronkodilatasyon yapar.
İskelet kaslarını gevşetir. Malign hi-pertermiyi tetikleyebilir. Renal ve hepa-tik kan akımını azaltabilir. Karaciğer fonksiyonunu etkilemez. Uterus kasla­rında hafif gevşeme yapar. Göziçi ba­sıncını halotandan daha fazla düşür­mektedir.

%2-5 oranında metabolize olması sonucu nefrotoksik olan florür meta­boliti ortaya çıkar. Ancak florür düzeyi böbrek fonksiyon bozukluğu olan veya uzun süreli izoniyazid tedavisi alanlarda yükselir.

Halotan Nedir

Halotan Nedir

Kimyasal olarak florlu hidrokarbon yapısındadır. Yanıcı ve patlayıcı özelliği yoktur. Koruyucu madde olarak timol içerir. Işıktan etkilendiği için renkli şi­şede bulundurulmalıdır.

Serebral vasküler rezistansı azalta­rak serebral kan akımını arttırmaktadır. Otoregülasyonu bozar ve intrakraniyal basınç (ICP) artışına yol açar. Bu etki hiperventilasyon uygulanarak bir miktar azaltılabilir. Tüm volatil anestezikler gi­bi serebral aktivite ve metabolizmayı, oksijen tüketimini azaltmaktadır.

Doza bağlı olarak miyokardiyal dep­resyona ve bunun sonucu kan basıncın­da düşmeye yol açar. Ayrıca sağ atriyal basıncı arttırır. Koroner vazodilatasyon yapmasına rağmen sistemik kan basın-cındaki düşme sonucu koroner kan akı­mı azalır. Halotan hipotansiyona bağlı oluşan baroreseptör refleksleri ve azal­mış vagal stimülasyonu baskılar. Sino-atriyal düğüm iletiminin yavaşlaması da bradikardi ve aritmiye neden olur. Epi-nefrinin disritmi yapıcı etkisine karşı miyokardın hassasiyetini arttırır. Bu nedenle 1.5 pg/kg dozun üzerinde epi-nefrin kullanımından kaçınılmalıdır. Sistemik vasküler rezistans pek etkilen­memekle birlikte organların kan akı­mında değişiklik gözlenir, örneğin se­rebral kan akımı artarken, hepatik, renal ve splanknik kan akımı ise- azalmak­tadır.

Hızlı ve yüzeyel solunuma yol aça­rak alveoler ventilasyonun düşmesine ve PaC02'nın yükselmesine neden ol­maktadır. Hipoksi ve hiperkapniye dü­şük konsantrasyonlarda bile solunum yanıtını azaltır. Bu değişiklikler akciğer hastalığı olan olgularda daha belirgin ortaya çıkar, cerrahi uyarı ile azalır. Ha­vayolu reflekslerini baskılar ve bronko-dilatasyon yapar. Astıma bağlı bronkospazmı çözebilir. Ancak mukosiliyer aktiviteyi deprese ettiği için pulmoner komplikasyonlara yol açabilir. Pulmo­ner hipoksik vazokonstriksiyonu hafif derecede azaltır.

İskelet kası gevşemesi sağlar ve nondepolarizan kas gevşeticilerin etki­sini potansiyalize eder. Malign hiperter-miyi tetikleyebilir. Uteruşkontraktilite-sini azaltır.

Halotan % 15-20 oranında karaciğer­de metabolize olur. Özellikle karaciğer­de enzim indüksiyonu olduğunda ve hi­poksik koşullarda redüktif metabolitle-rinin oluşması hepatotoksisiteye yol aç­maktadır. Bu hasarda ayrıca immünolo­jik mekanizmalar ve genetik duyarlılık da etkili olmaktadır. Halotan hepatiti nadir görülmekle birlikte (1:35.000), kı­sa aralıklarla tekrarlanan halotan anes­tezisi sonucu orta yaşlı, şişman kadın­larda ve halotana karşı duyarlılık anam-nezi olanlarda risk daha fazladır. Halo­tan anestezisi sonrası nedeni açıklana­mayan karaciğer fonksiyon bozukluğu geçirmiş olgularda daha sonraki aneste­zi uygulamalarında halotan kullanılma­ması önerilmektedir.


Halotan, genel anestezi indüksiyo-nunda %2-4, idamede ise %0,5-l,5 ara­sındaki konsantrasyonlarda kullanılır.

Metoksifluran

Bilinen en potent inhalasyon anesteziğidir, MAC değeri 0,16'dır. Kanda ve dokulardaki çözünürlüğü çok yüksek olduğu için anestezi indüksiyonu ve derlenme uzun sürede olur. Ayrıca %50-75 oranında metabolize olmakta­dır. Açığa çıkan metaboliti florür, nefro-toksisiteye yolaçabilmektedir. Bu önemli sakıncası nedeniyle klinikte na­diren kullanılmaktadır.

Ksenon Elementi Nedir

Ksenon Nedir, Ksenon Elementi

Normobarik koşullarda, havada en az oranda bulunan (0,086 ppm) ve bilinç kaybı oluşturan tek asal gazdır. Anestezi uygulamasında N20 yerine kullanılmaktadır (Ksenon Simgesi). Günümüzde kullanımı henüz araştırma aşamasındadır. Rezerv­leri sınırlıdır ve son derece pahalıdır.

Kan:gaz dağılım katsayısı düşük ol­duğu için (0,14), vücuda mevcut inha-lasyon anesteziklerinden daha hızlı alı­nır ve atılır, MAC değeri %71'dir. Anal­jezik özelliği N20 ile eşdeğerdir ve na-loksondan etkilenmez. N20'den farklı olarak hipnotik özelliği de vardır.

Serebral vazodilatasyon yapar, se-rebral oksijen tüketimini azaltırken kan akımı artışına yol açar. Bu nedenle intrakraniyal kompliansı azalmış olgularda kullanımı önerilmez. Kardiyovasküler sisteme etkisi minimaldir. Yoğunluğu ve vizkositesinin N20'den 1,5-3 kat faz­la oluşu infant ve küçük çocuklarda kul­lanımını sınırlar. Ancak bu durum obs-trüktif akciğer hastalarında bir dezavan­taj yaratmaz.

Azot Protoksit (Nitroz Oksit) Nedir

Azot Protoksit (Nitroz oksit, N20)

Tüm anestezikler arasında en eski kullanıma sahip olmasına rağmen günü­müzde halen kullanılan tek anestezik ilaç N20'dir.

Renksiz, kokusuz özellikte ve anes­tezide kullanılan tek inorganik yapıdaki gazdır. Volatil anesteziklerden farklı olarak oda ısısında gaz halde bulunur. Ancak basınçlı silindirlerde sıvı halde­dir. Kalibre edilmiş akımmetrelerle ve oksijen ile karışım şeklinde uygulanır. Etki mekanizması tam olarak bilinme­mektedir. Bazı etkileri nalokson ile blo­ke olmakla birlikte anestezik ve analje­zik özelliğinin N-metil-D-aspartat (NMDA) reseptör antagonisti olması ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir.
Kamgaz partisyon katsayısı düşük olduğu için alınımı ve eliminasyonu di­ğer inhalasyon anesteziklerine göre da­ha hızlıdır. Vücuttan atılımı ekshalas-yon yoluyla olmakta ve biyotransformasyona uğramamaktadır.

Analjezik özelliği vardır, fakat anes­tezik özelliği zayıftır, %60'dan daha yüksek konsantrasyonlarda amnezi oluşturur, MAC değeri yüksek olduğu için uygulamada diğer anesteziklerle birlikte kullanılır.

Serebral kan akımını ve oksijen tü­ketimini arttırır. İntrakraniyal basınçta (ICP) hafif yükselmeye neden olur.

Hafif derecede miyokard depresyo­nu yapar. Sempatik sistemi stimüle et­mesi bu etkiyi azaltır. Kalp atım hızı ve arteriyel kan basıncında önemli değişik­lik yapmaz. Ancak koroner arter hasta­lığı ve hipovolemisi olan olgularda mi­yokard depresan etkisi maskelenmez. Ayrıca erişkinlerde pulmoner vasküler direnci arttırabilir.

Solunum sistemini deprese etmekle birlikte, bu etki diğer volatil anestezik­lerden daha azdır. Takipne ve tidal vo-lümde azalmaya yol açar. Hipoksiye so-lunumsal cevabı deprese eder. Sonuçta dakika ventilasyonunda ve istirahattaki parsiyel arteriyel C02 basıncında (PaC02) minimal değişikliğe yol açmaktadır.

Volatil anestezikler gibi kas gevşetici etkisi yoktur.

Sahip olduğu fizik ve kimyasal özel­likleri bazı istenmeyen etkilere neden olmaktadır.

Hava içeren kapalı boşluklara diffiizyon: Vücutta hava içeren boşluklarda (intraplevral aralık, orta kulak, barsaklar gibi) bulunan gazın büyük bir kısmı nitrojenden oluşur. N20, kanda nitrojen­den 35 kez daha fazla çözünmektedir. Bunun sonucu kapalı boşluğa diffüze olan N20, boşluğu terkeden nitrojenden çok daha fazla olacak ve boşluğun hac­mini genişletecektir. Pnömotoraks, tı­kanmış orta kulak, barsak gazı, hava embolisi veya pnömosefali durumların­da, N20 kullanılırsa buradaki gaz hacmi belirgin olarak artacaktır, aynı zamanda endotrakeal tüp kafi içine de diffüze olarak özellikle uzun süreli ameliyatlar­da kaf basıncı artışına yolaçabileceği unutulmamalıdır.

Diffüzyon hipoksisi: Hastaya verilen N20 kesildiği zaman hızla kandan akci­ğerlere diffüze olur. Buna bağlı olarak alveollerdeki parsiyel oksijen basıncı­nın, inspire edilen oksijen basıncının al­tına düşmesi ile hipoksi ve hipoksemiye yol açabilir. Bu nedenle klinik uygula­mada N,0 kesildikten sonra hastaya 5 dk süre ile %100 02 verilmelidir.

Tetrafolat sentezi inhibisyonu: DNA sentezi için gerekli olan ve BI2 vitamini­ne bağımlı olan methionin sentetazı inaktive etmektedir. Bu nedenle N20, gebelerde ve vitamin B12 eksikliği olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.