Beyin Hasari ve Anestezi

Kalıcı Beyin Hasarı (Ölüm) ve Anestezi

Anesteziye bağlı ölüm oranları günümüzde çok azal­mıştır. Ancak ameliyat sırasında meydana gelen ölümlerin önüne geçmek mümkün olamamıştır, çünkü ameliyat sıra­sında meydana gelen ölümler veya kalıcı beyin hasarları anestezinin dışında başka nedenlere de bağlıdır. Bu nedenler bir kaç grupta ele alınabilir.

Hastaya ait sebepler arasında bebeklerde, çocuklarda ve ileri yaşlılarda yapılacak ameliyatlar, beyin, kalp, akciğer, büyük damar ameliyatları, özellikle kazalar sonrasında acil olarak yapılmak zorunda kalman ameliyatlar ile hastanın ge­nel durumunun ileri derecede bozuk olduğu koşullarda ya­pılan ameliyatlar yer alır. Özellikle doğumsal bozuklukların ortaya çıktığı çocuk ve bebek hastalar ile kalp ve akciğer hastalıkları bulunanlar daha fazla risk taşırlar.

Beyinde Hasar

Hastaya ait sebepler arasında riski artıran diğer bir grubu anestezi ilaçlarına karşı organizmanın önceden nasıl cevap vereceği kesin olarak belirlenemeyen durumların yol açacağı hastalar oluşturur. Bu gibi durumlara en güzel örnek anafılaksi ve malin hipertemi gösterilebilir. Hayatın her hangi bir döneminde görülen emboli, kalp ve beyin infarktüsü gibi hastalıkların ameliyat sırasında ortaya çık­ması halinde yine ölüm ve hasarlar önlenemez bir şekilde meydana gelebilir.

Hatalar diğer bir grubu oluşturur. Daha önce hatalar ile ilgili bölümde anlatıldığı üzere yapılan ve uzun yıllar süren deneyimlerin sonunda hataları önleyecek sistem anestezide oluşturulmuştur. Standartlar ve kılavuzlar hataları önleyen kuralları içermektedir. Bu sayede anestezi için hataların oluşma ihtimali günümüzde çok aşağılara çekilebilmiştir. Bununla beraber anestezide kullanılan ilaçların tıbbın en ağır risk taşıyan ilaçlan olduğu unutulmamalıdır. Bu ilaçlar sa­dece sinir sitemini etkilemez. Kalbin ve akciğerlerin, böbreklerin, karaciğerin çalışmasını, dolayısıyla solunum, tansi­yon gibi hayati fonksiyonları da etkiler. Bu organları zaten hasta olanlarda etkilenmeler daha derin ve ağır olur. Anestezi uzmanı hastaların durumlarını değerlendirip onlar için ola­bilen en güvenli ilaçları, ilaç dozlarını en uygun anestezi tek­niğini belirlemek konusunda eğitilmişlerdir. Hastalarını ameliyat boyunca onların yanı başında sürekli izleyerek ge­lişmelerin yol açacağı tehlikeleri önlemeye çalışır. Bu tür uygulama kuralları ile hem hataların hem de komplikasyon-ların sebep olacağı hasarlar ve ölümler önlenmeye çalışılır.

Alerjik Reaksiyonlar (Anafilaksi)

Ciddi Alerjik Reaksiyonlar (Anafilaksi)

Bazı kişiler bazı yiyecek, içecek, toz, polen gibi mad­deler ile deterjan, kozmetikler, ilaçlar gibi kimyasal madde­lere karşı allerjik reaksiyon gösterirler. Allerji yapan bu maddelere antijen denir. Allerjinin tehlikeli ve bazen ölüm­cül olan tipine ise anafılaksi denir. Günlük yaşantımızda allerji yapan binlerce madde ile karşı karşıya kalmaktayız. Bilinmeyen bir sebep ile insan vücudu bazen bu maddeler­den bir veya bir kaçına karşı vücutta antikor denen bir madde salgılar. Antikorların hafızaları çok kuvvetli olup yıllar geçse de daha önce karşılaşmış olduğu antijeni hatırlar. Bu durum bir nevi yabancı cisim olarak kabul edilen antijene karşı organizmayı duyarlı kılar. Duyarlı hale gelen organizma onu duyarlı kılan antijen ile günün birinde tekrar karşılaştığında antijen ile antikor etkileşme gösterir. Bu etkileşme sonucu normalde kanda bulunmayan histamin ve diğer bazı zararlı kimyasal maddeler dokulardan salgılanır. Bu maddelerin salgılanması allerjik ve anafılaktik olaylara sebep olur.

Bir maddenin ilk keresinde allerjik reaksiyona yol aç­mamış olması o maddenin bir sonrasında allerji yapmayacağı anlamına gelmez. Bu nedenle allerjisi olan, daha önce her­hangi bir nedenle allerjik şikayetleri olan hastaların bu du­rumu anestezi uzmanına unutmadan mutlaka bildirmeleri gerekir. Anestezide kullanılan ilaçlar da dahil ilaçların hepsi allerjik reaksiyon adayıdır. Anestezi için kullanılan ilaçlar arasında adale gevşeticiler ile antibiotikler ön sırada yer alır. Ameliyatta kullanılan lateks içeren malzemeler, dezenfek­tanlar da başlıca allerjik maddeleri oluştururlar. Hangisinin nerede ne zaman allerjiye yol açacağını bilmek mümkün de­ğildir. Genelde allerjik bünyeli olan hastalar allerji adayı olarak kabul edilir. Hastaların hangi ilaçlara karşı allerjik oldu­ğunu saptayan kesin ve güvenilir sonuç veren ileri bazı test­lerin dışında bir metod yoktur. Bazen yapılan cilt testleri gü­venilir değildir. Bu tip hastalar gerekirse allerji klinikleri ta­rafından anestezi öncesinde incelenmeye alınır.

Anestezi uygulanan hastalarda allerjnin ne sıklıkla or­taya çıktığı kesin olarak bilinmemektedir. Genel olarak inhalasyon anestezikleri ile allerji olmadığı düşünülmektedir. Bu düşünce kesin olarak doğrulanmamış olduğundan yine de allerji olasılığı gözden uzak tutulmamalıdır. Her anestezi uz­manı allerjiye karşı alınacak önlemleri ve allerji ve anafilaksi tedavisini bilir. Tedavinin başarısı biraz şansa kalmıştır.

Sinir Sistemiyle İlgili Hasarlar

Sinir sistemi merkezi sinir sistemi ve periferik sinir sistemi olarak iki bölümden oluşur. Merkezi sinir sistemini beyin ve omurilik oluşturur. Periferik sinir sistemi ise mer­kez sinir sistemi ile kas, cilt ve iç organlar arasında haber­leşmeyi ve hareketi sağlayan sinirlerden ve sinir ağlarından oluşur. Gerek genel ve gerekse bölgesel anestezi sırasında çeşitli nedenler ile çok seyrek olmasına rağmen geçici veya kalıcı sinir hasarları meydana gelmektedir. Genel olarak ha­reket ve duyu kusuru şeklinde belirti verir. Belirtiler çoğun­lukla birkaç gün içerisinde düzelmekle beraber üç aya kadar uzayan ve tam iyileşmenin bir yıl içerisinde sağlandığı va­kalar vardır. 1/10 000 anestezi uygulamasında kalıcı hasar­lara rastlanmıştır.
Sinir sistemi hasarlarına yol açan sebeplerden bazıları bilinmektedir. Bunlar ameliyat pozisyonuna bağlı gerilme, sıkışma, ameliyat sırasında yaralanma vanısıra sinir sistemini besleyen kan damarlarının sıkışması yaralanması, kesilmesi gibi nedenler ile beslenememesi olarak bilinen sebeplerdir. Sayılan bu nedenlerin bulunmadığı durumlarda da bazen si­nir sistemi hasarları görülebilir. Bu hasarlar da sebebi bilin­meyen sinir sistemi hasarlarını oluşturur. Hastalar anestezi altında oldukları için sinirlerin sıkışma veya gerilmelerinin yarattığı rahatsızlığı hissedemez ve şikayetlerini dile getire­mezler. Bu nedenle ameliyathanede görev yapan herkes hastaya ameliyat pozisyonu verirken yani hastayı masaya yüzükoyun veya yan yatırırken veya diğer bir başka pozis­yon verirken elleri, kolları, bacakları, yüzü ve gözleri sinirler rahatsız olmayacak şekilde gerekir ise yumuşak bezler ve bu amaçla yapılmış kauçuk yastıkçıklar ile besleyerek masaya yatırmaya aşırı özen gösterirler. Hastalar ameliyat masasına her ameliyat için bu tür olayların ortaya çıkmasını önleyecek özelliklere göre belirlenmiş pozisyonlara uygun olarak yatı­rılır. Çok şişmanlar ve çok zayıf hastalarda, diyabeti, romatoid artriti, damar sertliği olanlar ile çok yaşlı olanlarda sinir hasarlan daha sıklıkla ortaya çıkar. Erkek hastalarda ka­dınlardan daha sık rastlanır. Bu sıklığın sebebi bilinmemek­tedir.

Omuriliğe ait sinir hasarlan, periferik sinir hasarlarına göre daha ender rastlanmasına rağmen daha ciddi ve kalıcı hasarlardır. Bunun başlıca sebebi omuriliğin periferik sinirler gibi hasarı tamir yeteneğinin olmamasıdır. Ana neden ameli­yat sırasında omurilik kan dolaşımının bozulmasıdır. Kan dolaşımı omuriliği besleyen kan damarının kan pıhtısı ile tıkanması, gerilmesi veya bası altında kalması sonucu daral­ması ve ameliyat sırasında kan basıncının uzun bir süre dü­şük kalması gibi nedenler ile bozulur. Damarların daralma­sında veya kan basıncının düşük kalmasında hastanın kalp hastalıkları ve damar sertliği gibi hastalıklarının önemli rolü vardır. Öle yandan' gerek spinal gerekse epidural anestezi omur iliğe veya onu çevreleyen koruyucu zarlar arasına iğne ile girilerek ilaç verilmek suretiyle oluşturulan anestezi yön­temleridir. Bu yöntem nedeni ile omuriliğin doğrudan yara­lanması, o bölgede meydana gelen kanamanın pıhtılaşaıak omuriliği sıkıştırması, iğne yerinde infeksiyon oluşması ve bilinmeyen diğer nedenler sonucu omurilik hasarları mey­dana gelebilir. Aslında iğne giriş yeri omuriliğin omurga ka­nalı içerisinde son bulduğu yerin altındaki bir seviyeden ya­pılacak şekilde seçilir. Böylece iğnenin omuriliği yaralama olasılığı ortadan kaldırılır. Hematomu önlemek için Couma-din (Warfarın) Aspirin, Plavix (Clopidegrel) kullanan hastalarda bu ilaçlar önceden kesilir. İnfeksiyonu önlemek amacıyla işlemler tam steril koşullarda uygulanır.