Bel Agrisi Tanisi ve Teshisi

Bel Ağrısı Tanısı ve Teşhisi

öncelikle tanı, hekim tarafından konulur. Hekimlik dı­şında hiçbir meslek grubunun tanı koyma yetki ve becerisi yoktur. Hastanın yakınmaları, ağrının özelliği ve klinik muayene bulguları tanı için önemli bilgiler verir. İlk aşa­mada ağrının mekanik nedenlerle mi, yoksa çok daha cid­di olabilen diğer nedenlerden mi kaynaklandığını ayırt et­mek önemlidir. Muayenede sadece beli değil, tüm omurga­yı, hatta vücudu birlikte değerlendirmek gerekir. Fizik mu­ayeneden sonra gerekliyse röntgen, kan tetkikleri ve daha ileri tetkikler istenir.

"Ağrının özelliği" kavramı, Bel Ağrı

Ağrının özelliği mekanik ve mekanik olmayan bel ağrı­sını ayırt etmede önemlidir. Mekanik bel ağrısında ağrı hareket etmekle, kullanımla artar, istirahatla azalır. Meka­nik olmayan bel ağrısında ise istirahatla artan, gece uyku­dan uyandıran ağrı ve sabah tutukluğu ön plandadır. Eğer mekanik kaynaklı bir ağrı düşünülüyorsa, nedenler çok çeşitli olsa da tedavi yaklaşımları birbirine çok benzerdir.

Bel hastalıkları muayenesinde hangi aşamalar izlenir?
Muayenede belde ağrılı bölgeler araştırılır. Bel hareket­liliği değerlendirilir. Sinir sistemi muayenesinde kas gücü, duyu ve reflekslere bakılır. Böylece sorunun nedeni anlaşıl­maya çalışılır. Belin muayenesi yanında sırt, boyun, kollar ve bacaklar da muayene edilmelidir.

Muayene sırasında röntgen filmi ne zaman istenir?
İlk ağrılı atakta hemen röntgen çekilmesi gerekli değil­dir. Mekanik özellikli ağrıda tedaviye rağmen iyileşme yoksa ya da tekrarlama varsa veya ciddi hastalıklardan şüpheleniliyorsa röntgen ve gerektiğinde diğer tetkikler is­tenir. Gereksiz film çekimlerinden, az da olsa radyasyon riski nedeniyle kaçınılmalıdır.

Röntgen filmi hekime hangi bilgileri verir?
Röntgen filmi nedenleri belirleme yönünden çok fazla bilgi vermez. Sadece kemiğin yapısıyla ilgili olan kireçlen­me, çökme gibi durumlar varsa veya doğuştan gelen anor­mal yapısal bir durum bulunuyorsa önem taşır.

Peki, bilgisayarlı tomografi ve MR hangi durumlarda istenir?, Bel Bacak Ağrısı
İleri tetkik olarak kabul edilen bilgisayarlı tomografi veya MR görüntüleme yöntemlerine, uygun tedaviye ce­vap vermeyen, tekrarlayan, sinire bası yapan durumlarda veya mekanik nedenler dışında ciddi bir hastalık düşünül­düğünde ve cerrahi tedavi planlandığında başvurulmalıdır. Pahalı olan bu tetkikler, maalesef gereğinden çok daha sık istenilmektedir.
Hatta bazen hasta muayene bile olmadan kendiliğin­den MR çektirerek hekime geliyor. Bazen de sadece MR'a bakılarak ameliyat önerilebiliyor. Oysa gereksiz MR isten­mesi hastaya yarar yerine zarar veren bazı sonuçlara yol açabilir.

Ne gibi zararlar doğurabilir?


Belin yapısındaki kas, disk, eklem gibi farklı elemanla­rın bir bütün olarak çalışması nedeniyle ağrının nereden, hangi yapıdan kaynaklandığını söylemek çoğu zaman mümkün değildir. Yapılan çalışmalarda bel ağrısı ile rönt­gen ve MR bulguları arasında doğrudan bir ilişki olmadığı kanıtlanmıştır.

Bir başka deyişle kişinin ağrısı ile fıtığı arasında ya da ağrı ile kireçlenme arasında doğrudan ilişki yoktur. 40 yaş sonrası hiç bel ağrısı olmayan kişilerin yarısına yakınında, röntgen ve MR'larda kireçlenme ve fıtık gibi anormal bul­gular saptanmıştır. Ciddi bel ağrısı çekenlerde röntgen ve MR'da bir bozukluk bulunamayabilir. Bunun için hastaya gerekli açıklama yapmadan sadece tanı söylemek hastalığı etiketlemektir. Bu da hastaya zarar verebilir.

Hastaya, "Ağrınızın nedeni bel fıtığı" denmemeli

Etiketlemek tam olarak ne demektir ve hastaya nasıl bir zarar verir?

Ağrıyı etiketlemek hastaya ağrının nereden, hangi ya­pılardan kaynaklanabileceğini, omurgada bir yapıdaki sorunun diğer yapıları da etkileyebileceğini açıklamadan tanıyı söylemektir. "Sizin bel fıtığınız var", "Ağrınızın ne­deni fıtıktır" gibi. Oysa kas zorlanmasında, kasılmasında, komşu eklemler, hatta siyatik siniri etkilenerek bel fıtığına benzer yakınmalar görülebilir veya bel fıtığı kasları ve ek­lemleri de etkileyebilir. Hastaya doğrudan, "Ağrınızın ne­deni, fıtığınız" derseniz, hasta hiç iyileşmeyecekmiş hissi­ne kapılabilir. Veya iyileştikten sonra herhangi bir dö­nemde oluşacak bel ağrısının kaynağını bel fıtığı olarak değerlendirilebilir.

Peki, teşhis netleştiğinde nasıl bir tedavi uygulanıyor?Tedavinin amacı ağrıyı ve tekrarlamayı azaltmak, aktif yaşama ve işe dönüşü sağlamaktır. Ağrıyı azaltmak için is­tirahat, ilaçlar, fizik tedavi, korseler gibi çok sayıda yön­tem vardır. Bu yöntemlerin arasında etkinlik yönünden be­lirgin bir farklılık yoktur. Tedavide kalıcı etkinliği olan yöntemler, beli ve vücudu doğru kullanma ve egzersizlerdir.

Bel Agrisi Nedenleri

Bel Ağrısı Nedenleri, Bel Ağrıları Neden Oluşur?

Bel ağrısının oluşumunda çeşitli risk faktörlerinin etkisi kanıtlanmıştır. Bel ağrısı ani, tek bir hareketten ziyade za­man içinde oluşan zararlı etkilerin birikimi sonucunda meydana çıkar. Bel ağrısında en önemli etken günlük ya­şam ve iş yaşamında belin yanlış kullanılması sonucunda zorlanması ve hasar görmesidir. Riskler "kişisel riskler" ve "iş yaşamındaki riskler" olmak üzere ikiye ayrılır. Bunlara günlük yaşamdaki riskler de eklenebilir.

Kişisel risklerin başında kötü duruş (postür bozuklu­ğu), yaşlanma, hareketsizliğe bağlı kondisyon yetersizliği, aşırı kilo ve sigara kullanımı gelmektedir. Yaşlanma dışın­daki kişisel riskleri kontrol altında tutmamız ve değiştir­memiz mümkündür.

Kişisel riskleri açıklar mısınız?

Bel Ağrısı Sebepleri; Oluşumunu kolaylaştıran kişisel etkenler baş­lıca 6 gruba ayrılır:

1. Kötü duruş: Omurgadaki kavislerin korunamadığı durumlarda, örneğin sırt kamburunun ve bel kavisi­nin arttığı durumlarda, yapılarda zorlanma nede­niyle bel ağrısı oluşur.
2. Yaşlanma: Yaşla birlikte diskte ve diğer yapılarda yıpranmaya bağlı bel ağrısına yatkınlık artar.
3. Kondisyon yetmezliği: Günümüzde yaygın olduğu şekilde hareketsiz (sedanter) yaşayanlarda, fiziksel aktivite yetersizliğine bağlı bel ağrısı daha sık görülür.
4. Sırt ve bel kaslarının güçsüzlüğü: Hareketsizlik ve fazla doğum yapma gibi nedenler karın ve sırt kas­larının güçsüzlüğüne neden olur. Omurgaya binen yük yeterince karşılanamaz ve ağrı oluşur.
5. Aşırı kilo: Omurgaya binen yükün artmasına bağlı olarak bel ağrısı gelişir.
6. Sigara içmek: Sigara vücutta genel olumsuz etkisiyle birlikte disklerde ve yapılarda kanlanmayı azalttığı için ağrıya neden olabilir.

İş yaşamındaki riskler nelerdir?

İşyerinde çeşitli fiziksel ve psikososyal etkenler bel ağrı­sına neden olur. Ağırlık kaldırma, taşıma gibi ağır aktiviteler sırasında belin ve vücudun yanlış pozisyonlarda kulla­nımı, uzun süre aynı pozisyonda çalışma, tekrarlamak ve zorlaman hareketler sonucunda fiziksel yüklenme bel ağrı­sına neden olur.
Fiziksel etkenler yanında işinden memnun olmama, iş baskısı ve monoton iş gibi psikososyal etkenler de bel ağrı­sı oluşumunda rol oynar.
Risk etkenlerinin sayısı arttıkça risk daha da artar. Bu etkenler dışında ev işleri, alışveriş, araba kullanma gibi günlük aktiviteler sırasında da belin ve vücudun yanlış kullanımına bağlı zorlanması bel ağrısına yol açabilir.

O Stres, kişisel risk faktörleri arasına giriyor mu?

Stres de kaslarda gerilmeyle belimizi etkileyerek ağrı oluşturabilir. Stres belden daha çok boyun ve omuz bölge­sindeki ağrıda rol oynar. Ancak kişi sıkıntılı olduğu dö­nemlerde ağrısını daha çok hisseder.

Mekanik Bel Ağrıları

Bel ağrısının nedenlerini açıklayabilir misiniz?
Bel ağrısının çok sayıda nedeni vardır. Nedenleri basit olarak mekanik ve mekanik olmayanlar olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Bel ağrılarının büyük çoğunluğu, yaklaşık yüzde 95'i, belin mekanik olarak zorlanması so­nucu oluşur. Bunlar mekanik bel ağrısı olarak adlandırılır. Mekanik bel ağrıları iyi huylu olarak da adlandırılır. Me­kanik zorlanma, duruş bozukluğu, belin ve vücudun yan­lış kullanımı gibi nedenlerle bağların, kasların, disklerin ve eklemlerin zorlanmasıyla gelişir. Bu gruptaki hastalıkların seyri genellikle iyidir. Tanı ve tedavi yaklaşımları birbiriyle benzerlik gösterir.

Bel ağrılarının çok az bir kısmı ise mekanik olmayan nedenlere bağlı oluşur. Bunlar kötü huylu bel ağrısı olarak da adlandırılan iltihaplı hastalıklar, mikrobik hastalıklar ve tümörler gibi ciddi durumlardır. Bel ağrısını mekanik olarak adlandırabilmek için bel ağrısına neden olan ve kır­mızı bayrak olarak adlandırılan ciddi durumların bulun­maması gerekir.
Bu gruptaki hastalıkların seyri genellikle iyi değildir ve ayırıcı tanı koymak için ileri tetkik gereklidir. Her birinin tedavisi de farklıdır.

Bel ağrılarının bir diğer nedeni de belde herhangi bir sorun olmaksızın karın veya leğen kemiği boşluğunda bulunan organların hastalıklarında hissedilen yansıma ağrısıdır.

Kırmızı bayrakların bulunmaması ne anlama geliyor? Sırt Bel Ağrısı

Kırmızı bayraklar, bel ağrılı hastanın hemen ileri tetkik­lerle değerlendirilmesini ve tedavisini gerektiren acil du­rumlardır. Kırmızı bayrakları şöyle sıralayabiliriz:
Bel ağrısı başlangıç yaşının 25'ten küçük veya 55'ten büyük olması,
Yüksekten düşme, trafik kazası gibi şiddetli travma,
Sürekli ilerleyen, mekanik olmayan ağrı,
Göğüste ağrı,
Geçmişte kanser hastalığı, uzun süreli kortizon kulla­nımı, ateş, zayıflama, halsizlik gibi yakınmalar,
Omurga ve bel hareketlerinde ciddi ve dirençli kısıt­lanma,
Yaygın sinir sistemi bulguları,
Makat çevresinde uyuşma, duyu kaybı, idrar ve dışkı-lama fonksiyonlarında bozukluk, bacakta ve ayakta güçsüzlük,
Laboratuvar incelemesinde sedimantasyon hızının 25 mm/saat'ten fazla olması,
Röntgende omurda çökme görülmesi.
Mekanik bel ağrısına neden olan hastalıklar nelerdir? Mekanik bel ağrısına yol açan başlıca hastalıklar şun­lardır:
Kas ve bağların zorlanması, incinmesi,
Bel fıtığı (disk hernisi),
Kireçlenme (spondiloz, artroz,
Omur kayması {spondilolistesis),
Omurilik kanalının daralması (spinal stenoz),
Omurga eğrilmesi (skolyoz).
Bu hastalıkları tek tek açıklayayım:

Kas ve bağların zorlanması: Bel ağrısının en yaygın nedeni kas ve bağların aşırı gerilmesiyle zorlanmasıdır. Gerilmeye bağlı zorlanma sıklıkla dizleri bükmeden öne eğilme, ağırlık kaldırma, ağırlık taşıma, dönme gibi uy­gun olmayan pozisyonlarda oluşur. Kas zorlanmasında ağrı genellikle beldedir, bacağa yayılmaz ve bel hareketle­ri kısıtlanmıştır.

Kireçlenme: Dejeneratif osteoartrit, artroz veya spon­diloz olarak adlandırılan kireçlenme, kemik, eklem ve disklerin yaşlanması ve yıpranmasıyla ortaya çıkan ve ileri yaşlarda çok yaygın görülen bir hastalıktır. Aslında bu de­ğişiklikler yaklaşık 25 yaş civarında başlar, orta yaşa ge­lindiğinde ise çoğu insanda vardır.

Alt bel bölgesi tüm vücut ağırlığını taşıdığı ve eğilme ve dönme hareketleri çok fazla yapıldığı için kireçlenme en sık bu bölgede görülür. Yaşlanma süreciyle diskte su kay­bıyla beraber disk yükseklikleri azalır, omur araları, eklem aralıkları, omurilik kanalı daralabilir, sinirler baskı altında kalabilir. Belde ağrı ve tutukluk olur, hareketler kısıtlanır. Ağrı bacağa da yayılabilir. Kireçlenmedeki değişiklikler röntgenle ortaya çıkarılır. Kireçlenmenin bulunması ve ciddiyeti ile ağrının şiddeti doğrudan ilişkili değildir. Ciddi kireçlenme ağrısız olabildiği gibi, çok hafif kireçlenme şid­detli ağrıya yol açabilir. Kireçlenme, hiç yakınması olma­yanlarda da belirli yaştan sonra sıklıkla görülebilir. Bunun için kireçlenmeyi ağrının tek nedeni olarak değerlendir­mek doğru değildir.

Omur kayması: Bir omurun diğeri üzerinde öne ve ar­kaya doğru yer değiştirmesidir. Doğuştan olabileceği gibi kireçlenme, travma gibi nedenlere bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Sinir veya bağlarda gerilmeyle bel ve bacakta ağ­rı hissedilebilir. Omur kayması çocukluk çağında görülen bel ağrısının en sık nedenleri arasındadır.

Omurilik kanalının daralması: Genellikle kireçlenme sonucunda bazen de doğuşsal olarak omurilik kanalı da­ralır. Bel ağrısı ve bacaklara giden sinirlerin etkilenmesiyle bacakta ağrı, uyuşma ve karıncalanma da olabilir. Ağrı, ayakta kalma, yürüme ve özellikle yokuş aşağı yürüme ve arkaya eğilmeyle artar, öne eğilmeyle azalır.

Omurga eğrilmesi: Normal omurgaya yandan bakıldı­ğında doğal kavisler gözlenir. Arkadan ve önden bakıldı­ğında ise omurga düzgün olmalıdır. Omurganın normal kavislerinin bozulması ve düzgünlüğünün kaybolması skolyoz olarak tanımlanır. Çocukluk ve gelişme çağında görülen skolyoz, ağrılı olmadığından genellikle gözden ka­çar. Bu nedenle anne ve babalar çocuklarının omuzlarının, kalçalarının aynı seviyede olup olmadığını, sırtta eğrilme bulunup bulunmadığını gözlemelidir. Çocukta skolyoz tes­pit edilirse doktor kontrolünde belirli aralıklarla izlenerek eğrilikteki ilerleme gözlenir. Gelişime göre egzersizler, or­topedik korseler ve gerektiğinde cerrahi girişim önerilir.

Mekanik olmayan nedenlere bağlı bel ağrısı

Bel ağrısının mekanik olmayan nedenleri nelerdir?

Bel ağrısının yüzde 5 gibi çok az bir oranı, bazı hasta­lıkların belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Genellikle ciddi olan, seyri iyi olmayan, tedavi edilmediklerinde ciddi so­nuçlar doğurabilen bu hastalıklarda tanı erken konmalı ve hastalığa göre tedavi planlanmalıdır. Tanı için ileri tetkik yöntemleri gerekebilir. Özellikle ağrı iyileşmiyorsa, tekrar­lıyorsa, istirahat sırasında ağrı, gece ağrısı, sabah tutuklu­ğu, ateş, kilo kaybı, halsizlik gibi yakınmalar varsa mutla­ka doktora başvurulmalı ve vakit geçirilmeden nedeni araştırılmalıdır.

Diğer bazı hastalıklar olarak belirttiğiniz kategoride hangi hastalıklar vardır?

Bu hastalıklar ankilozan spondilit gibi iltihaplı omurga hastalıkları, osteoporoz (kemik erimesi), enfeksiyon, fibro-miyalji, tümörler ve yansıyan ağrılardır. Bu hastalıkları da kısaca anlatalım:

Ankilozan spondilit: Leğen kemiği ile kuyruksokumu kemiği arasında bulunan sakroiliyak eklemlerde başlar. Öncelikle sırtı, beli ve daha sonra tüm omurgayı etkileye­bilir. Tedavi edilmediğinde omurgada şekil bozukluğu, kamburluk ve hareket kısıtlanmasıyla seyrederek sakatlığa neden olabilir. İltihaplı bir romatizmal hastalık olan anki­lozan spondilitin nedeni tam olarak bilinmemektedir.

Ankilozan spondilit, omurganın yanında kalça ve diz gibi diğer eklemleri ve göz, kalp gibi başka organları da etkileyebilir. Genç erkeklerde daha sık görülen bu hasta­lıkta, istirahatla ve gece artan ağrı, sabah sertliği, omur­ga hareketlerinde kısıtlılık, yorgunluk, ateşlenme gibi ya­kınmalar vardır. Tanı, muayene, kan testleri ve röntgen tetkikleriyle konur. Süreğen bir hastalık olan ankilozan spondilitin tedavisinde ilaç ve fizik tedavi yararlıdır. Te­davide ve sakatlık gelişiminden korunmada, hastalık hakkında bilgilendirme, doğru duruş, vücudu doğru kul­lanma ve egzersizleri kapsayan eğitim programları çok önemli yer tutar. Son yıllarda tedavide, biyolojik ajanlar olarak adlandırılan yeni ilaçların kullanımı, hastalığın gi­dişini, fonksiyonları ve yaşam kalitesini iyileştirmede et­kilidir. Etkili olmaları yanında önemli yan etkiler de ya­pabildiklerinden bu ilaçları kullanan hastalar yakından izlenir. Maliyeti yüksek olan biyolojik ajanları sosyal gü­venlik kurumları ödemektedir.

Enfeksiyon: Tüberküloz, brusella gibi bazı enfeksiyon­larda da nadiren disk veya diğer kısımlar etkilenerek bel ağrısı oluşur. Enfeksiyon ateş, halsizlik, yorgunluk gibi ya­kınmalarla seyreder.

Fibromiyalji: Boyun, omuzlar ve sırtta daha fazla ol­mak üzere yaygın vücut ağrılar tutukluk, halsizlik, uyku­suzluk ve depresyonla birlikte olan bir hastalıktır. Kadın­larda daha sık görülen bu hastalıkta laboratuvar tetkikleri normaldir. Tedavide ilaç, fizik tedavi ve egzersizler yanın­da hastalıkla ilgili bilgilendirme etkilidir.

Osteoporoz: Kemik kitlesinde azalma, kemikte zayıfla­ma ve erime ve kemik kırılganlığında artışla birlikte gözlenen ve erkeklerde de görülmekle birlikte, genellikle meno­pozdaki kadınlarda görülen bir kemik hastalığıdır. Boy kı­salmasına ve kamburluğa yol açabilir ve ileri dönemde omur kırığına neden olabilir.

Hamilelikte Bel Ağrısı

Osteoporoz genellikle tek başına ağrı yapmaz. Fakat birlikte duruş bozukluğu, kireçlenme varsa ve omur kı­rığı oluşmuşsa bel ağrısı gelişebilir. Tanısı röntgen, ke­mik yoğunluğu ölçümü ve kan tetkikleriyle konur. Teda­vide ilaç ve egzersizler yararlıdır. Osteoporozdan korun­ma ve tedavide, beslenme, egzersizler, vücudu doğru kullanma ve kırıklardan korunmayı kapsayan bilgilen­dirme önemlidir.

Tümörler: Omurgada gelişen veya başka bir yerden yayılan tümörlere bağlı bel ağrısı nadiren görülür. Şiddetli ağrı, zayıflama, halsizlikle seyreden bu hastalıklarda tanı, ileri kan tetkikleri ve röntgen tetkikleriyle konur. Acilen tedavi gerektirir.

Yansıyan ağrılar: Belde herhangi bir sorun olmaksızın karın veya leğen kemiği boşluğunda bulunan organların hastalıklarında, yansımayla bel ağrısı hissedilebilir. Sindi­rim sistemi, böbrek, mesane ve üreme organlarıyla ilgili bir yakınma varsa, hasta bu organlar yönünden değerlen­dirilmelidir. Yansıyan ağrıların nedeni prostat, pankreas ve rahim kanseri gibi ciddi rahatsızlıklar da olabilir.

Bel kayması halk arasında disk kayması denen hastalık mıdır?

Disk kayması ve bel kayması birbiriyle karışabilen de­yimlerdir. Halk arasında bel fıtığı karşılığı olarak kullanı­lan disk kayması sözcüğü doğru olmayan bir deyimdir. Çünkü diskte kayma değil, yer değiştirme vardır. Bel kay­ması ise omurgadaki omurların kaymasıdır. Tıbbi karşılığı spondilolistesistir.

Saglikli Bel ve Belin Yapisi

Sağlıklı Bel ve Belin Yapısı

Hocam eskiden bel ağrısından bu ka­dar sık bahsedilmezdi. Son zamanlarda bel ağrısından ve bel fıtığından çok bahsedilmesinin nedenlerini açıklar mı­sınız?

Günümüzde bel ağrısından ve bel fıtığından çok bahsediliyor. Bel ağrısı sıklığı ve önemi­nin artmasının bazı nedenleri var, bunları şöyle açıklaya­biliriz:

Toplumda bel ağrısı sıklığı sosyokültürel durumla ya­kından ilişkilidir. Kişilerin eğitim düzeyi arttıkça bel ve bel ağrısı daha iyi biliniyor. Böylece sorunun dile getirilme ve çözüm arama sıklığı da artıyor. Bel ağrısı "medeniyet hastalığı" ya da "çağımızın hastalığı" olarak kabul ediliyor. Çünkü gelişmemiş toplumlarda bel ağrısı çekmek doğal bir durum olarak kabul edili­yor ve doktora başvurulmuyor.

Hem endüstride hem de ofiste çalışanlarda bel ağrısı için riskler arttı. Çalışanlarda işe bağlı bel ağrısı kişiyi fiziksel ve psikolojik olarak etkileme yanında iş ve­rimliliğini ve performansını da azaltarak işi de olumsuz etkiliyor. Bunun için endüstrileşmiş ülkelerde bel ağrısına çok önem veriliyor. Tıptaki ilerlemeler nedeniyle bel ağrısında özellikle de bel fıtığında tanı olanakları arttı, örneğin MR'm yay­gın olarak kullanılması nedeniyle bel fıtığı tanısı çok sık konuluyor.

Bel ağrısının görülme sıklığı nedir?

Bel ağrısı hemen hemen herkesi yaşamı boyunca en az bir kez etkileyen bir sorundur. Öyle ki ileri yaşlardaki kişi, "Hiç bel ağrısı çekmedim" diyorsa, "Hatırlamasında bir so­runu vardır" diye kabul edilmektedir. Bel ağrısı bir hastalık değil, çeşitli nedenlerle oluşabilen hastalıkların belirtisidir.

Basit ve birkaç günde iyileşebilen kas zorlanmasında bel ağrısı olabildiği gibi, kanser gibi çok daha ciddi bir hasta­lıkta da hastaya çok ıstırap veren bel ağrısı görülebilir.

O halde önce sağlıklı belin tanımını yapar mısınız?

Sağlıklı bel, ağrısız ve görevlerini sorunsuz yerine geti­ren bel demektir. Bir başka deyimle, günlük yaşamda ve iş yaşamında ağrısız ve hareketli olarak yaşamak demektir. Sağlıklı belin boyun, sırt ve bel bölgesindeki kavisleri ko­ruması ve kemik, kas, eklem ve bağlar gibi yapıların güç­lü, dayanıklı ve hareketli olması gereklidir.

Belin yapı

Belimizin yapısından bahsederken boynumuz, sırtımız ve belimiz bir bütün olarak çalıştığından omurgamızdan söz etmemiz daha doğru olur. Omurga, omur denen kemikler­den, disklerden, kaslardan, bağlardan ve sinirlerden oluşur. Omurgada 3 bölge ve 4 kavis vardır. 7 omurdan oluşan boyun bölgesinde arkaya doğru kavis, 12 omurdan oluşan sırt bölgesinde öne doğru kavis ve 5 omurdan oluşan bel bölge^ sinde ise arkaya doğru kavis bulunur. İnsan vücudunda top­lam 24 omur vardır. Bel bölgesi altında omurların birleşme­siyle oluşmuş kuyruksokumu bölgesi yer alır. Bu kavislerin birbiriyle uyum içinde olması, normal işlevlerin sürdürül­mesinde ve omurgadaki yapılar üzerinde yüklenmenin azal­tılmasında önemli rol oynar.

Omurganın Yapısı, Bel Sağlığı

Diskler: Omurların arasında disk olarak adlandırılan ve yastıkçık gibi görev yapan yapılar bulunur. Jel kı­vamındaki diskler, içinde sıvı bulunan bir çekirdekten ve bunun etrafında anulus olarak adlandırılan halka şeklinde oldukça güçlü bir kısımdan oluşur. Diskler omurga üzerine düşen yükleri emer ve dağıtır. Böylece hareketin oluşmasına yardım eder.
Eklemler: Her omur, arka kısımlarında bulunan, kü­çük, faset eklemler olarak adlandırılan eklemler aracı­lığıyla bir diğeriyle temas halindedir.

Bağlar: Tüm omurga boyunca önde ve arkada, kafa-tasımızın tabanından kuyruksokumuna kadar uza­nan, omur ve diskleri birbirine bağlayan bağlar, öne ve arkaya hareketlerin kontrolünde yardımcıdır. Özellikle arkadaki bağlar çok kuvvetlidir.

Kaslar: Sırt ve bel bölgemizdeki kaslar, vücudumuzda­ki en güçlü kaslar arasındadır. Tüm omurga boyunca kemiklere sıkıca yapışırlar. Sırt kaslarımızın ve bel alt bölgesine binen yükün yaklaşık yüzde 30'unu karşıla­yan karın kaslarımızın, belin korunmasında, duruşun
sağlanmasında ve hareketlerin yapılmasında önemli rolü vardır.

Sinirler: Omurga kanalı içerisinde bulunan ve yaşam­sal bir organ olan omurilikten çıkan sinirler sırt, bel ve bacaklarımızdaki kasları çalıştırır. Cildin, bağların ve eklemlerin duyusunu sağlar.

Sakroiliyak eklemler: Belin alt kısmı ile leğen kemiği arasında bulunan sakroiliyak eklemler, bel bölgesin­deki ağırlığın bacaklara aktarılmasında rol oynar.

Omurganın yapısını oluşturan tüm bu elemanlar, bir bütün olarak çalışır ve birinde oluşan hasar diğer­lerini de etkiler. Örneğin boyun ağrısı olanlarda bel ağrısı görülme sıklığı boyun ağrısı olmayanlara oran­la daha fazladır.

Belin görevleri nelerdir?

Herhangi bir şeyin temelini anlatmak istediğimizde bel kemiği sözcüğünü kullanırız. Vücudumuzun hareketliliği­ni sağlayan iskelet sistemimizin temeli omurgadır. Omur­gamız, vücudumuzda çok önemli işler görür. Omurga tüm vücuda destek oluşturur. Ayakta dik durmayı, dengeyi, tüm yönlerde hareket etmeyi sağlar. Aynı zamanda hayati bir önemi olan omuriliği korur. Ayrıca bel bölgesi tüm gövdenin ağırlığını taşır. Tüm bu fonksiyonları yerine ge­tirmek için omurgayı oluşturan kemikler, kaslar, diskler, sinirler ve eklemler gibi farklı yapıların sağlam olması ve birlikte uyum içinde çalışması gereklidir.

Bel ağrısı kişinin yaşamını nasıl etkiler?

Bel ağrısı tüm hastalıklarla ilgili doktora başvuruların soğuk algınlığından sonraki en sık nedenidir. 45 yaş altında, yani kişilerin en aktif ve verimli oldukları dönemde hareket ve fonksiyonların kısıtlanmasının ve sakatlığın en sık nedeni de yine bel ağrısıdır.

Bel ağrısı çeken kişinin yaşamı birçok yönden olumsuz etkilenebilir. Ağrı, kişinin hissettiği hoş olmayan bir duy­gudur. Kişiyi mutsuz eder, uzun sürdüğünde hareket ve fonksiyonları kısıtlar. Aile, sosyal yaşam, iş yaşamı olum­suz etkilenebilir. Ağrı ve hareket kısıtlılığı yerleştiğinde ise "bel sakatlığı" gelişebilir.

Bel sakatlığı ne demektir?

Bel sakatlığı sık kullanılan bir sözcüktür. Bel ağrısı ne­deniyle fonksiyonların kısıtlanması anlamına gelir. Ağrı üç aydan uzun sürdüğünde "yerleşik ağrı"ya dönüşür ve "kronik ağrı" olarak tanımlanır. Beraberinde depresyon, anksiyete (sıkıntı) gibi psikolojik sorunlar gelişebilir. Eşler birbirlerine ve çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getiremeyebilir, ailede fonksiyon .bozukluğu oluşabilir. İş yaşamında verimliliği azaltır. Hastalığa bağlı erken emekli­liğe neden olabilir. Tüm bunların sonucunda sadece kişi ve yakınları değil, tüm ülke ekonomisi olumsuz etkilenebilir.

Ekonomiye olumsuz etkisini biraz daha açar mısınız?

Gelişmiş ülkelerde bel ağrısının ekonomiye etkileri üzerin­de çok durulmaktadır. Bel ağrısı, maliyeti en yüksek hastalık­lar arasındadır. Bel ağrısına bağlı tanı ve tedavi harcamaları yanında verimlilik azalması, işgünü kaybı ve sigorta tazmi­nat ödemeleri de maliyeti yükseltir. ABD'de bel ağrısının yıl­lık maliyetinin 100 milyar dolar olduğu bildirilmektedir.

Bel ağrılı hasta hekime hangi yakınmalarla başvurur?

Başlıca yakınmalar bel veya bacakta ağrı, bacakta uyuş­ma, karıncalanma, güçsüzlük ve hareketlerde kısıtlanmadır.

Yaşlanma dışındaki kişisel riskler kontrol edilebilir