Cocuklarda Uyku Problemi Tedavisi

Uyku probleminin çözümüne yönelik davranışçı ve analitik yaklaşımlar arasında ne gibi farklar vardır?

Beslenme ve uyku problemlerini ele alırken bu kitapta genel ola­rak benimsenen yaklaşım analitik yaklaşımdır. Belki aranızda sözgelimi bebeklerde uyku problemleri üzerine düşürken geçmiş deneyimler, anne babanın kendi çocukluk deneyimleri üzerinde durmanın pratik anlamda çok da yararlı olmayacağını, onun yerine şimdiye, problemin kendisine odaklı düşünmenin daha yararlı olacağını düşünenleriniz olabilir. Ancak uyku problemi aile birey­lerinin birbirlerini anlamada, birbirlerine doğru tepkiler vermekte zorlandıkları zamanlarda ortaya çıkar.

Çocuklarda uyku problemi tedavisi

Uyku probleminin çözümü ile ilgili olarak analitik ve davranış­çı yaklaşımları karşılaştırırken, elbette, hangi metodun aileye da­ha uygun olduğu üzerinde durmakta da yarar vardır. Temel olarak analitik yaklaşım anne babanın, çocukları ile ilişkilerindeki önem­li noktaları yine kendilerinin bulmalarına, kendilerine uygun çö­züm yollarını belirlemelerine olanak sağlar. Üstelik böylesi bir deneyim ileri­de çocuklarıyla ilişkilerinde karşı­laşacakları sorunların -daha önce uy­gun düşünme biçimini öğrendikleri için- üstesinden kendilerinin gelmeleri­ni de sağlar.
Elbette davranışçı yaklaşımlar da problemin çözümünde başarılı olurlar. Ancak davranışçı yaklaşımda anne ba­balar sorunda etkili olan psikolojik süreçler, problemin temel ne­denleri ve söz konusu problemin aslında çocuğun hangi ihtiyacını anlattığı konularında eksik kalırlar. Çünkü başlangıç olarak anne babaların aile içi dinamiklerinin üzerine düşünebilme sorumlulu­ğunu almaları gerekir.

Bebeklerde uyku sorunu

Uyku problemi üzerine analitik olarak düşünülürken anlaşıl­ması gereken ilk temel soru, çocuk için uyumanın ne anlama gel­diği ve çocuğun zihninde uyumaya eşlik eden psikolojik süreçlerin neler olduğunun anlaşılmasıdır. Uyku probleminin nedenleri ile anne babanın uyku ile ilgili genel olarak çocuğa yaklaşımlarının -ki bu yaklaşımlar genellikle sorunun devam etmesine neden olur- birbirinden ayrılması gerekir.

Geceleri ağlayarak uyanan bebeğin ağlamalarının hangi ihtiya­cı anlattığı üzerinde düşünülmelidir. Üzerinde belki de hiç düşü­nülmeyen ise anne babaların bebeklerinin ağlamalarını nasıl algıladıkları konusunda kendilerinin çocukluk yaşantılarının etkisidir. O nedenle de "Bırakalım ağlasın mı?" sorusu, "Çocukluğumda ağ­lamaya bırakılmalı mıydım?" sorusunun anne baba olunca söyle­nen biçimidir. Bebeğinin ağlamalarıyla empati yerine özdeşim ku­ran ebeveyn sorunun çözümü konusunda güçsüz kalır.

Sorunla ilgili olarak bir uzmana gelen anne babalar her ne ka­dar çaresiz, kafaları karışmış, kızgın da olsalar aslında bebekleri­nin ağlamalarının ne anlama geldiğini işitmek ve anlamlandırmak konusunda istekli olan, ilgili anne babalardır. En azında sorunun, sadece bebeklerinin 'zor' olmasından değil de aralarındaki ileti­şimde yaşadıkları sorundan kaynaklandığını sezgisel boyutta da olsa bilirler. İşte analitik yaklaşım, anne babaya uygulaması için verilecek bir dizi öneri yerine yukarıda ana hatları ile değinmeye çalıştığım konular üzerinde durur.

Bebeklerde Uyku Problemi ve Beslenme

Uyku problemi ile bebeğin beslenmesi arasında bir ilişki var mıdır?

Beslenme ve uyku bebeğin hayatında birbirini etkileyen süreçler­dir. Doğumdan sonraki ilk haftalarda bebekler zamanlarının bü­yük bölümünü uyuyarak, sadece beslenme amaçlı uyanık kalarak geçirirler. İşte bu nedenle de beslenme ve uyku düzeninin oturtul­ması aslında aynı sürecin parçalarıdır.


Yeni doğan bebekler genellikle annelerini emerken uyuyakalırIar. Emmenin sonu ile uykuya dalış neredeyse aynı anda gerçek­leşir. Eğer bu durum sonraki haftalarda da devam ederse, annenin memesinde ya da kucağında uyuyakalan bebek yeniden uykuya dalmak için hep annesine ihtiyacı olduğunu düşünebilir. Bebek kendi kendisine uyumayı deneyimlemeyince kendi kendisine uyuyabileceğini de düşünemez, uyandığında yeniden uyuyabilmesi için sürekli olarak annesine gereksinim duyar. İşte uykuya gidişte anne ve bebek arasında böylesi bir bağın yerleşmesi daha sonra memeden kesmeyi de zorlaştırır.

Anne bebeğini memeden kesince bebeğini uyutabilmek için ye­ni bir yöntem bulmak zorunda kalır. Biberonla beslenen bebekler­de böylesi bir sorun daha az yaşanır. Bebeğe biberonunu baba ya da bakıcı da verebilir. Biberonla beslenen bebeğin sadece annesi tarafından beslenmek istemesi uykuya gidişte bir bağımlılığın ol­duğunu düşündürür.

Bebeğin ne zaman uykuya ne zaman beslenmeye ihtiyacı oldu­ğu da çoğu zaman birbirine karıştırılır. Bazen anne babalar bebek­lerinin uyanma nedeni olarak beslenme ihtiyacı olduğunu düşü­nürler. Ancak gece uyanan bebek her zaman beslenme ihtiyacı ne­deniyle uyanmaz. Özellikle gece gündüz sürekli emmek isteyen bebeğin sorununun ilişki sorunu olduğu düşünülebilir.

Memeden kesmenin gecikmesi anne ve bebeğin duygusal ola­rak büyümeye, bir sonraki sürece geçmeye gösterdikleri direnç olarak düşünülebilir. İşte uyku problemi genellikle bu türden bes­lenme problemleriyle birlikte ortaya çıkar. Sadece annenin göğ­sünde uyuyabilen bebekler bu türden problemlere çarpıcı bir ör­nektir. Emzirme sırasında ya da emzirmeden sonra bebeğin anne­nin göğsüyle oynayarak en kolay şekilde uykuya dalması, anne­nin hem emzirme, hem uykuya geçiş, hem de uykuyla gelen ayrı­lık ile başa çıkabilmek üzerine düşünmeye gereksinimi vardır.