Brakiterapi ve Kemoradyoterapi Nedir

Brakiterapi
Yumuşak doku sarkomlu hastalarda uygulanan radyoterapinin başka bir yöntemidir. Eksternal tedavi ile uygulanan dozun yeterli olmadığı veya primer tümöre uygulanacak radyoterapi dozunu artırmak amacıyla uygulanan tedavi biçimidir. İridium‘yi yönlendirmek için tümör rezeksiyonu yapılan alana multipl kateter yerleştirilir. Radyoterapinin süresini 4-6 haftadan 4-6 güne indirir. Yüksek gradlı lezyonlarda brakiterapi lokal kontrolü anlamlı şekilde arttırmaktadır ancak lokal nüksteki bu azalma, uzak metastaz ve hastalıksız sağkalım süresi üzerine anlamlı katkı yapmamaktadır. Direkt tümör yatağına uygulanması, çevre dokuların radyasyon hasarının azaltılması, radyoterapide gecikme olmaması ve daha kısa süreli olması önemli avantajlarıdır.
Kemoradyoterapi
Ekstremite koruyucu cerrahi ile birlikte radyoterapi uygulanan hastalarda 5 yıllık lokal kontrol oranlar %80-100 olarak bildirilmekle birlikte hastaların %30-40’ı uzak metastazlar nedeniyle kaybedilir Bunu önlemek amacıyla kemoterapinin adjuvan kullanımı gündeme gelmiştir. Kemoterapiyle radyoterapinin birlikte kullanılması hem aditif hem de sinerjistik etki nedeniyle etkinlik potansiyeli artırılabilir. Yüksek riskli, (derin yerleşimli, >5 cm, yüksek dereceli), rezeke edilmiş, metastazı olmayan ekstremite sarkomlarında tek ajan antrasiklin bazlı kemoterapötik kullanımının lokal kontrol ve genel sağ kalıma olumlu etkisi olduğu gösterilmiştir. Teorik olumlu etkilerinin yanında birlikteliğin erken ve geç yan etkilerde artışa neden olduğu da belirtilmiştir
http://zehirlenme.blogspot.com/

Postoperatif Radyoterapi

Postoperatif Radyoterapi
Adjuvan radyoterapi günümüzde yakın veya mikroskopik pozitif cerrahi sınırlı tümörlerde, yüksek dereceli tümörlerde ve tümör çapı >5-10 cm olan tümörlerde uygulanmaktadır. Tedavi alanı belirlenirken, insizyon skarı tamamen kapsanır ve tümör çevresindeki 5-7 cm'lik sağlam dokular da radyoterapi alanına dahil edilir. Toplam doz, merkezler arasında farklılık göstermekle birlikte 60-70 Gy arasındadır.
Ameliyat sırasında tümör yatağına yerleştirilmiş metalik klipsler rezeksiyonun sınırlarının belirlenmesine ve radyoterapi planlanmasına yardımcı olabilir.
Adjuvan radyoterapinin lokal kontrolü artırdığı gösterilmiştir.
Amputasyon yerine ekstremite koruyucu cerrahi uygulanan hastalarda, 2 cm'den daha yakın veya pozitif cerrahi sınır saptanan olgularda ameliyat sonrası 60-65 Gy radyoterapi uygulanmasının, tek başına radikal amputatif cerrahi tekniklerine eşit oranda lokal kontrol sağladığını belirtmişlerdir.212 Literatürde postoperatif verilen radyoterapinin lokal kontrolü sağlamada etkili olmadığını belirten yayınlar da vardır.218
Bir çok çalışma düşük dereceli (<5cm ) tümörlerde lokal nüksün daha az görülmesi nedeniyle bu tür hastalarda radyoterapinin gerekli olmayabileceğini belirtir. Sonuçta düşük dereceli sarkomlarda radyoterapinin ilave katkısı gösterilememiş, esas olarak yüksek dereceli yumuşak doku sarkomlarında etkili olduğu görüşü ön plana çıkmıştır. Negatif sınırları olan düşük dereceli yumuşak doku sarkomları için adjuvan radyoterapi, hastayı tümör nüksü ampütasyona zorlamadıkça, genellikle tavsiye edilmez.

http://zehirlenme.blogspot.com/

Yumusak Doku Tumoru ve Radyoterapi

Yumusak Doku Tumoru ve Radyoterapi
Büyük yumuşak doku tümörlerinde ve yüksek dereceli lezyonlarda lokal kontrol sağlamak amacıyla tümör yatağına radyoterapi uygulanmaktadır. Genel olarak uygulanan doz 60-70 Gy arasında değişmektedir Son çeyrek yüzyılda radyoterapi YDS lokal kontrolünde önemli bir tedavi aşaması olmuştur. Preoperatif radyoterapi ile ekstremite koruyucu cerrahi imkanı artmıştır.
Subkutanöz veya intramusküler yerleşimli, 5 cm’den küçük, yüksek dereceli sarkomlar veya farklı büyüklükte ki düşük dereceli sarkomlar 1-2 cm çevre yağ ve kas dokuyuda içine alacak şekilde geniş eksizyon yapılabilecekse tek başına cerrahi yeterli olacaktır. Eğer cerrahi sınır yakınsa, kısmi ekstramusküler tutulum varsa veya lokal nüks ana nörovasküler dalın kesilmesi veya amputasyonla tedavi edilecekse, adjuvan radyoterapi cerrahi rezeksiyona eklenerek lokal nüksün olasılığı azaltılır.214 Fakat bir çok çalışmada subkutanöz veya intramusküler sarkomların %5-10 lokal nüks oranında tek başına geniş eksizyon ile tedavi edildiği gösterilmiştir.
Preoperatif Radyoterapi
Yumuşak doku sarkomlarında neoadjuvan radyoterapi de oldukça sık uygulanan bir tedavi şeklidir. Operasyon öncesi radyasyon kullanımı, tümör nekrozuna neden olmanın teorik avantajına sahiptir. Bu suretle tümör boyutunu ve cerrahi sırasında tümör kontaminasyonunu azaltır. Ayrıca postoperatif radyoterapi ile karşılaştırılan preoperatif radyoterapide daha az radyasyona maruz kalınır, bu da potansiyel olarak normal doku için daha az hasara yol açar.
Standart radyasyon marjini 5-7cm olmasına rağmen bazı merkezler 15 cm’den büyük tümörler için daha geniş marjinler kullanmaktadır. Birçok klinikte 25 bölümde verilen tipik preoperatif doz 50 Gy’dir.
Ekstremite koruyucu cerrahi ile birlikte preoperatif ve postoperatif radyoterapi uygulanmış hastaların değerlendirildiği bir çalışmada; radyoterapi tipleri arasında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır, ayrıca yara ile ilgili komplikasyonların preoperatif radyoterapi alan hastalarda anlamlı olarak daha fazla olduğu görülmüştür.216 Bu nedenle preoperatif radyoterapi tümör lokalizasyonu ve tümör boyutu dikkate alınarak seçilmiş hastalara uygulanmasını önerilmektedirdir.
Bu bulgular da göstermektedir ki, yumuşak doku sarkomlarında uygulanan preoperatif radyoterapi, postoperatif radyoterapi'ye benzer oranlarda etkinlik göstermektedir ancak özellikle büyük tümörlü hastalarda ve alt ekstremite yerleşimli tümörlerde yara komplikasyon oranları anlamlı şekilde yüksek olduğundan seçilmiş olgularda ve gelişmiş radyoterapi teknikleri ile birlikte uygulanmalıdır.
http://zehirlenme.blogspot.com/