Meniskusun Yapisi

Menisküs Yapısı
Menisküsler fibrokartilajinöz yapıdadır. Az sayıda hücre ve bol miktarda ekstraselüler matriksten oluşmuştur. Temel hücre yapısını fibrokondrositler oluşturmakla birlikte hem fibroblast hem de kondrosit özelliklerine sahiptir. Başta kollajen olmakla birlikte ekstraselüler matriksin yapım ve devamından sorumludurlar. Fibrokondrositler yük değişimlerine proteoglikan sentezini değiştirerek cevap verirler. Kondrositler uzun ömürlü hücrelerdir.[14] Menisküs yapısının %70 i sudur, kuru ağırlığı ise % 75 kollajen %8-13 kollajen olmayan proteinler ve %1’de heksozaminden oluşmuştur. Kollajenin ise (yük taşımasını sağlayan dizilime sahip olduğu için) yakşalık olarak %90’ı tip 1 kollajendir. [15] Kollajen liflerin çoğu anteropostiror eğrilik boyunca seyreden sirkumferansiyel liflerden oluşur. Doğal olarak bu lifler ön ve arka boynuz arasındaki gerilime karşı direnç gösterirler. Radial lifler ise iç ve dış kenara uzanırlar. Yüklenme sırasında menisküsü bir arada tutarlar. Radial liflerin hasar görmesinde çoğunlukla longitudinal yırtık oluşur. Vertikal ve oblik lifler üst ve alt yüzey arasında uzanım gösterirler. Vertikal liflerin hasar görmesi durumunda horizontal yırtık meydana gelir. [16] Tip 2, 3, 5 ve 6 kollajenler menisküs yapısına küçük miktarlarda katılırken, esas kollajen %90 katılım payı ile Tip 1’dir.
Menisküsler dize gelen yüklerin aktarımı ve tibia ile femur kondillerinin arasındaki uyumu sağlar. Bu yüklenme esnasında fibrokondrositler proteoglikan sentezini değiştirerek cevap verirler. Proteoglikanlar biyokimyasal yapıları nedeniyle kompresif yüklenmelere dayanma yeteneğine sahiptirler. Hidrofilik olmaları sebebiyle ağırlıklarının 50 katı kadar su tutabilir ve yüklenme anında bunun %20 sini ortama salabilirler. Bundan sonraki aşamada proteoglikan ve kollajen zincirleri arasındaki kayma hareketi sonucu elastik deformasyon meydana gelir. İşte bu mekanizma ile menüsküsler yük aldığında şeklini değiştirip yükü distale doğru aktarır ve yüklenme bittiğinde ise tekrar eski haline döner, ortama saldığı sıvıyı yeniden emerek bir sonraki yüklenmeye hazır hale gelir. Bu sıvı akımının diğer bir avantajı da fibrokondrositlerin beslenmesine yardımcı olmasıdır. [17]
Deney hayvanlarında egzersiz ile menisküs arka boynuzlarında artmış kollajen ve proteoglikan sentezi olduğu gösterilmiştir. [18] Bu da menisküsün dinamik bir yapısının olduğunun göstergesidir.
Dize aksiyal yüklenme olduğunda menisküs komprese olarak eklem merkezinden uzaklaşır. Bu uzaklaşma, aksiyal yüklenmenin çembersel kollajen liflerdeki gerginlik ve baskısının bir sonucu olarak gerçekleşmektedir. Menisküslerin tüm bu biyokimyasal kompozisyonu ve fibril mimarisi viskoelastik yapısını sağlamaktadır.
Ekstraselüler matriksi oluşturan makromoleküller kollajen ve elastin, proteoglikanlar ve matriks proteinlerinden oluşur. Proteoglikanlar kovalent bağlı glikozaminoglikanlardır ve su çekici özelliği bulunmaktadır.
Menisküste bulunma oranları;
Kondroitin 6 sülfat % 40
Kondroitin 4 sülfat %10-20
Dermatan sülfat %20-30
Keratan sülfat %15.
Tip VI kollajen, fibronektin ve trombospondin moleküller arası adhezyonu sağlayan adheziv glikoproteinlerdir. Hasarlı menisküs tamirinde rol oynadığı gibi hücrelerle ekstraselüler matriksin etkileşimine de katkı sağlar. [19]

Meniskusun Gorevleri Nelerdir

Menisküsün Görevleri Nelerdir?
Menisküslerin görevleri arasında, dizin stabilitesini sağlamak, temas alanını genişletmek, şok absorbsiyonu ve eklem kıkırdağının beslenmesi sayılabilir. Ayrıca fleksiyon ve ekstansiyon sırasından kapsüler ve sinovyal sıkışmayıda önler.
Yüklenmede menisküsler üzerine gelen yükler eklem yüzeyine dik olarak etkir ve vertikal ve radial komponentlere bölünür. Radial yönde etkiyen yük menisküsü eklemin periferine doğru zorlar. Bu kuvvete karşı koymak için menisküs içinde gelişen tensil strese "hoop stresi" denir. [2] Femur ve tibia arasında bir tampon gibi görev görerek femurdan gelen kompresif kuvvetlerin tibiada daha geniş bir alana dağılarak aşağıya iletilmesini sağlar. Bu kondillerde ki temas menisektomi yapılmış hastalarda artmakta ve birim alan gelen yük miktarı yükselmektedir. Menisektomili hastaların artritik değişimlerini de açıklamaya yardım eder. Menisektomili hastalarda temas oranı yaklaşık olarak %40 oranında azalmaktadır. Buda artritik değişimlere neden olarak gösterilebilir. [6] Lateral menisküs, üzerine gelen yükün büyük kısmını taşırken medial menisküs bu yüklenmeyi bir miktar kıkırdak ile paylaşmaktadır.
Diz ekleminde şok absorbsiyon görevide vardır. [8] Bu etkilerini kollajen dizilimi ile sağlarlar. Diz eklemine gelen ani yüklenmelerde kıkırdak yüzeyini korurlar.
Diz ekleminde ölü boşlukları doldurarak eklem stabilitesine katkı sağlarlar. Özellikle diz fleksiyondan ekstansiyona gelirken kayma ve rotasyon hareketinde bu stabilizasyona olan katkısı belirginleşir. Fleksiyon ve ekstansiyon esnasında sinovyal dokuların ve kapsülün eklem içerisinde sıkışmasını önler. Ayrıca sinovyal sıvının eklem içerisinde eşit şekilde dağılımını sağlayarak kıkırdak beslenmesine katkıda bulunur. Ön çapraz bağ yokluğunda ise stabilizasyon görevi daha da artar.
Deneysel ve klinik olarak ön çapraz bağ rezeksiyonu ile birlikte yapılan medial ve lateral menisektomili hastaların incelenmesi yapılmıştır. Ön çapraz bağ rezeksiyonu ile beraber medial menisektomi sonrası dizin anterior translasyonu önemli derece artmasına rağmen lateral menisektomilerde bu artış daha az miktarda olmuştur.

Meniskus Nedir ve Neden Olur

Menisküs Anatomisi, Menisküs Neden Olur?
Menisküsler, femur kondilleri ile tibia platosu arasında yer alan, hilal şekilli, üçgen kesit yüzeyine sahip, özelleşmiş fibröz kıkırdak yapılı dokulardır. Eklem yüzeyini derinleştirerek tibia platosu ile femur kondillerinin uyumunu arttırmak görevleri arasında olup anatomik şekilleri de bu yönde gelişmiştir. Lateral ve medial olmak üzere her dizde toplam iki adet menisküs bulunur. Menisküslerin periferleri konveks olup diz eklem kapsülüne yapışır. Bu yapışma sadece lateral menisküsün popliteus tendonu ile olan komşuluğunda bulunmaz. Ön tarafta transvers ligaman ile birbirine bağlanırlar. Bu ligaman sayesinde femurun tibia üzerinde kayması sırasında birlikte hareket ederler.
Menisküs Nedir?
Menisküsler femur kondilleri ile tibia arasında yerleşen C şeklinde fibrokartilajinoz dokulardır. Dize binen kompresif yüklenmelerin ekstansiyonda %50’si, 90 derece fleksiyonda %85’i menisküsler aracılığıyla aktarılır. Periferik kısımları kalın ve konvekstir merkeze doğru incelir ve koronal planda üçgen şeklinde görülürler. Üst yüzey femoral kondiller ile daha iyi uyum sağlaması için içbükey şeklindedir. Alt yüzeyi ise tibia platosu ile temas halinde olduğu için düzdür.
Medial menisküs C şekline daha çok benzeyen (laterale göre) yarım daire şeklindedir. Tibia platosunun yaklaşık olarak 2/3 ünü kaplar ve yaklaşık olarak 3,5 cm boyundadır . [2] Medial menisküs ön tarafta interkondiler eminensiya ile ön çapraz bağa tutunur. Ortada ise periferik eklem kapsülüne yapışmıştır. Medial menisküs tibia ve eklem kapsülü ile laterale göre daha sıkı şekilde bağlantı gösterir. Arka boynuzu posterior interkondiler alana yapışır ayrıca posterior oblik ligaman ve semimembranosus ile fibröz bantlarla sıkı şekilde tutunmuştur. Orta 1/3 lük kısmı ise eklem kapsülüne yapışmıştır. Bu yapışmanın tibial kısmına koronal ligaman adı da verilir. Medial menisküsün arka boynuzu ön boynuza göre yaklaşık iki kat daha geniştir. Ön taraftaki genişliği hemen hemen 8-10 mm iken arkada 16-20 mm’dir.
Lateral menisküs mediale göre tibiada daha fazla yer kaplar. Ancak medail menisküs lateralden daha büyüktür. Ön ve arka boynuzları birbirine yakın olduğu için mediale göre daha dairesel yapıdadır. Ön boynuzu area interkondilaris anteriora, ön çapraz bağın yapışma yerinin arka-dış kısmına tutunur. Lateral menisküs arkada femoral kondile iki özel bağ ile tutunur. Bunlar arka çapraz bağın pozisyonuna göre isimlendirilir. Arka çapraz bağın arkasında seyreden birincisine lig. meniscofemorale posterior (Wrisberg) denilir. [3,4] İkincisi ise Humphry [5] adıyla bilinen lig. meniscofemorale anteriordur. Bu ligaman arka çapraz bağın önünden geçer. Bu iki bağa popliteus tendonu da yardımcı olur ve lateral menisküsün arka boynuzu stabilizasyonu sağlanır. Popliteus tendonu dizin posterolateral köşesinde lateral menisküs ve lateral kapsül arasından oblik olarak geçer. Lateral menisküsün genişliği medial menisküse göre daha homojendir. Ön ve arka tarafta 5-6 mm olan bu ölçüm orta ksımda biraz daha kalın olup yaklaşık olarak 7-8 mm’dir. Arka tutunma yeri medial menisküse göre biraz daha öndedir.