Hasta Yemekleri Hasta Yemegi Oruc Kuru

Hasta Yemekleri, Hasta Yemeği

Hasta yemekleri ile sağlıklı kişilerin yemekleri arasında temel­de aşırı bir ayrım olmamalıdır. Hastanın yiyecekleri besleyici ve vitamin yönünden zengin olmalıdır. Hastanın yemeği, hasta­lığın cinsi ve derecesine göre doktor tarafından düzenlenme­lidir. Ancak, bu diyet hasta ve bakıcı tarafından titizlikle uy­gulanmalıdır.

Hasta Yemek, Genellikle, beslenme çok çeşitli ve bilinçli olmalıdır. Bol miktarda çiğ sebze, meyve ve salatalar, süt, yoğurt, ayran, te­reyağı, bitkisel yağlar, peynir, bal, haftada iki kez et ya da ba­lık sağlıklı kişiler için olduğu kadar hastalar için de başlıca be­sin maddeleridir. Tuz yasağı olmadığı takdirde, normal tuz ye­rine mineraller yönünden zengin olan deniz tuzu kullanmalı­dır. Hasta yemeği konserve yiyeceklerden hazırlanmamalıdır, çünkü konserve yiyeceklerin hazırlanmasında kullanılan kim­yasal maddeler yiyeceğin doğal yapısını, yarı yarıya da olsa, yı­kar ve sağlık için zararlı olabilir.

Ateşli hastanın yemeği

Ateşli hastalıklarda, yani akut bulaşıcı hastalıklarda ve ye­rel iltihaplanmalarda iştahsızlık hastalığın en belirgin işaret­lerinden biridir. Bu nedenle, hastalığın başlangıcında görülen iştahsızlıkla uğraşılmamalı ve hastaya kuvvetli gıdalar verme­ye kalkışılmamalıdır. Daha önemlisi, hasta yemek için zorlan-mamalıdır. Uygun bir diyetin, vücut organizmasının hastalık­la uğraşısını kolaylaştıracağı unutulmamalıdır. Hastalığın başlangıcında hastaya yalnız çay ve meyve suları verilmesi en doğru davranış olur. İştahsızlık belirtileri kalktıktan sonra, hastaya önce meyve ve sebze, sonra da yağlı ve proteinli be­sinler verilmelidir.

Oruç kürü: Hastalık sırasında oruç tutma, vücut organiz­masının iyileşmesini sağlamak amacıyla, vücudun tamamen aç bırakılarak, organizmanın depolanmış besin maddeleriyle yaşa­masına olanak vermek anlamını taşır. Önce, hasta hücreler, mikropların yaydığı zehirli maddeler hedef alınır. Böylece kan dolaşımı hızlanır ve kalori harcaması artar. Bunun sonucu ola­rak, hücreler temizlenmiş, iyileştirici güçler harekete geçiril­miş olur. Oruç sırasında dil paslanır ve ağızda kötü kokular oluşur. Hastaya yalnız su, meyve suyu ya da çay verilebilir. Ba­ğırsakların temizlenmesi için de günde bir kez 1/2-1 litre so­ğuk su ile lavman uygulanır.

Oruç kürü, 2-3 hafta süreyle doktor kontrolü altında tu­tulur. Sindirim bozuklukları, romatizma, eklem iltihapları, şe­ker hastalığı, bez şişmeleri, kireçlenmeler, deri hastalıkları, yüksek tansiyon, astım, böbrek ve safra kesesi taşları bu yön­temle tedavi edilebilir. Tüberküloz, guatr, isteri, halsizlik ve habis tümör varlığında oruç yöntemine kesinlikle başvurma­malıdır.

Sıvı maddeler kürü: Hafif bir oruç türüdür ve ortalama 2-3 hafta sürer. Oruç kürü başlığı altında sözü edilen hastalık­ların tedavisinde uygulanır; özellikle ciddi kalp ve kan dolaşımı bozukluğu hastalıklarının tedavilerinde etken rol oynar.
Günde ortalama dörtte üç litre meyve ya da sebze suyu üç öğüne bölünerek günün çeşitli saatlerinde alınmalıdır. Bu yön­temle günde yaklaşık 300 kalori almak mümkündür. Meyve ve sebze suları her gün taze olarak hazırlanmalı ve bekletilmiş meyve ve sebze suları kullanılmamalıdır.
Meyve ve sebze suları meyve presleri, rende, kıyma ma­kinesi, elektrikli karıştırıcı kullanarak elde edilebilir. Rende­lenmiş meyve ve sebze bir tülbentten süzülmelidir. Bu sular sade ya da karışık olarak içilebilir.

Havuç, domates, pancar, kereviz, turp sıvı maddeler kürü için en uygun sebzelerdir. Sebze sularına limon suyu eklenerek tatlari düzeltilebilir. Tatlı ve ekşi meyvelerin suları da karış­tırılarak içilebilir.
Temmuz ve ekim ayları arası, meyve ve sebze çeşidi çok bol olduğu için, sıvı maddeler kürü yönünden en uygun za­mandır.

Schroth kürü: Johann Schroth (1798-1856) tarafından ge­liştirilmiş bu kür şu sıraya göre uygulanır:
1. Gün: Kuru gün. Her çeşit içecek şeyler yasaktır. Yalnız bol miktarda bayat francala ve kuru erik yenir.
2. Gün: Az miktarda içecek günü. İçecekler: Öğleden son­ra yudum yudum içilecek ılık şarap; akşam 1/2 litreye kadar soğuk şarap. Yiyecekler: İstenildiği kadar bayat francala ve kuru erik. Öğle üzeri, tat vermesi için üzerine limon sıkılmış ya da şekerli lapa (pirinç, irmik, bulgur ve hamur işleri).
3. Gün: Kuru gün.
4. Gün: Çok miktarda içecek günü. İçecekler: Sabahları 1 bardaktan başlayarak gün boyunca bir litreye kadar ılık şa­rap. Yiyecekler: 2. günün aynı. Öğle üzeri koyu çorba, lapa ve komposto.
5. Gün: Kuru gün.
6. Gün: Az miktarda içecek günü.
7. Gün: Çok miktarda içecek günü.

Bu kür akşamları terlemeye neden olacağından, sık sık ça­maşır değiştirilmeli ve ter kurutulmalıdır. Sabahları ılık bir banyo uygundur. Banyodan sonra hafif bir yürüyüş yararlıdır. Kürün tamamlanmasından sonra ağır yemeklerden kaçınmalı, önce hafif gıdalardan başlayarak kuvvetli gıdalara geçilmeli­dir. Bu kür, aşırı şişmanlıkta, eklem iltihaplarında oldukça yararlıdır.

İştahsızlık: İştahsızlık, tüberküloz gibi uzun süreli bulaşı­cı hastalıklarda önlenmelidir. İştahsızlık vakalarında kuv­vetli ve bol miktarda çiğ yiyecekleri kapsayan bir diyet seçil­melidir. Hastaya yeterli beslenmeyi sağlayabilmek için bal, yu­murta sarısı ve fındıkla karıştırılarak verilmeli ve bol miktar­da yoğurt yedirmelidir. Et, yağlı ve sulu yiyecekler iştahsızlığı artırır, kilo artışına ve metabolizmanın zorlanmasına neden olur.
Yoğurt, ayran ve meyve suları en iyi iştah açıcı besinler­dir. Bundan başka çeşitli baharat ve doğal otların da iştah aç­tıkları bilinmektedir. Bunun için yemeklere karabiber, sarım­sak ve maydanoz konmalı ve iştahın açılması sağlanmalıdır.

Tuzsuz diyet

Kalp ve kan dolaşımı bozukluklarında (Özellikle yüksek tansi­yon), bazı karaciğer ve böbrek hastalıklarında az tuzlu ya da tuzsuz bir diyet uygulanması gerekir. Tuzsuz hazırlanan yiye­cekler lezzetsiz olduğundan hastalar tarafından pek sevilmemektedir. Bu nedenle, hastalara tuzsuz pişirilmiş yiyeceklerin yerine içinde tuz bulunmayan bir diyet uygulanmalıdır.


Yemek tuzu, klor ve sodyumun birleşmesinden oluşan sod­yum klorürdür. Eskiden tuzdaki zararlı maddenin klor olduğu düşünülmekteydi, oysa, yapılan inceleme ve araştırmalar zararlı maddenin, tuzun ana maddesi olan sodyum olduğu saptanmış­tır. Bu nedenle, tuzsuz diyet için, içinde sodyum bulunmayan, ama bol miktarda kalsiyum bulunan diyetler uygulanmakta­dır. Bu kür yoluyla hastanın günde 6 gram kalsiyum alması sağlanır. Bu miktar, günde alınan 2 gram tuza eşittir.

Kür sırasında aşırı olmamak şartıyla şu yiyecekler yene­bilir: Tuzsuz tereyağı, süt, sütten yapılmış gıdalar, et ve yu­murta.
Yasak olan yiyecekler: Tuzlu ekmek, pasta gibi içinde ka­bartma tozu bulunan her türlü yiyecek, her çeşit konserve, pancar, ıspanak, margarin yağı, kuyruk yağı, peynir, beyin, de­niz ürünleri, hazır et suları, maden suları, tuz, hardal.
Soya fasulyesi ve ununda, kuru fasulyede, patates ve seb­zelerde, şeker ve hamur işlerinde bol kalsiyum bulunur.

Yapay beslenme

Hastanın baygın olduğu ve sindirim organları yoluyla normal beslenme yapılamadığı durumlarda hastayı teknik yöntemler­le beslemek gerekir. Yapay beslenmenin üç yöntemi vardır:
Sonda ile beslenme: Bu yöntem, akıl hastaları ile yutma güçlüğü çeken hastalara uygulanır. Lastikten yapılmış mide sondası ağızdan mideye kadar uzatılır. Kronik mide ve duodenum (onikiparmakbağırsağı) ülseri olan hastalarda daha ince olan duodenum sondası kullanılır. Doktorun talimatına göre hazırlanmış sıvı ve vücut sıcaklığındaki gıdalar bir enjeksiyon­la sondaya boşaltılır.
Lavman ile beslenme: Yaralanmaların sonucu veya urların neden olduğu yemek borusu daralmalarında, kanama olasılığı bulunan mide ülserlerinde hasta lavman ile beslenir. Özel lav­man aleti ile hastaya glikoz ve tuz karışımı verilir.

Enfüzyon ile beslenme: (Damardan beslenme): Kan dolaşı­mı zayıflığı, baygınlık ve mide-bağırsak tıkanıklıkları uzun sü­re beslenmeyi engelliyorsa bu yöntem uygulanır. Lavman ile beslenmede olduğu gibi glikoz ve tuz karışımı hastanın top­lardamarına damla damla verilir. En uygun damarlar, kol ve bacak toplardamarlarıdır.

Gıdanın dağılımı

Beslenme düzenli ve aynı saatlerde yapılmalıdır. Hasta, hiçbir zaman yemek için zorlanmamalıdır. İştahsızlık, öğürtü ve bazı yiyeceklere gösterilen tepki anlayışla karşılanmalıdır.

Yemek hastanın iştahını açacak şekilde hazırlanmalıdır. Bakıcı, giysisine ve ellerinin temizliğine özellikle özen göster­melidir. Yiyecek ve içeceklerin gerektiğinden fazla soğuk ol­mamasına ve taşınırken tabağa dökülmemesine dikkat etme­lidir; çünkü önemsiz gibi görünen en ufak şey bile hastanın iştahını kaçırmaya yeterlidir.

Yemekten önce hastanın elleri yıkanmalı ve hasta rahat­ça yiyebilecek şekilde oturtulmalıdır. Hasta yemek yerken çev­resinde onun iştahını kaçıracak şeyler bulunmamalıdır (sürgü, kanlı bez ya da çamaşır gibi). Hastanın kullanacağı peçetenin de temiz olmasına dikkat etmelidir.Yiyecekler sırayla verilmeli ve ne sıcak ne de soğuk olma­lıdır. Hastaların çoğunluğu kendi kendilerine yiyecek durum­dadırlar. Ağır hastalara, ya da oturamayacak, kendi kendine yiyemeyecek durumdaki hastalara bakıcının yedirmesi gerekir. Yedirme sırasında hastaya çiğneyecek ve yutacak zaman bı­rakmalı, acele etmemelidir.