Otizm Tedavisi ve Anti-Fungal

Otizmin Doktor Kontrolünde Tedavisi

Geçen bölümde tarif edildiği gibi tedavi; glütensiz/kazeinsiz diyet, sindirim enzimleri, probiyotikler ve temel besleyiciler şeklinde ilerlediğinde, çocuğunuzun daha sonraki tedavisi için doktor tarafından istenecek laboratuar testleri vardır. Her aile­nin, iyileşme programına rehberlik edecek sempatik ve bilgili bir doktor bulması idealdir. Ancak bu çocukların kompleks ih­tiyaçları olduğu gerçeği, biyomedikal yaklaşımların yeniliği ve otizmin salgınsal boyutları böyle doktorların yetersizliğini çek­memize neden oluyor. Bu yüzden daha önce vurguladığım gi­bi aileler yalmzca çocuklarının eğitimsel destekleyicileri değil, tıbbi destekleyicileri de olmak zorundadır. Ebeveynlerin; oku­ması, araştırması, destek gruplarına katılması, şimdi İnternet'te bol miktarda bulunabilen kaynakları incelemesi ve ASD'li ço­cuklara biyomedikal yaklaşımı benimsemiş bir doktor ararken dahi çocuğunu iyileştirmeye başlaması bir zorunluluktur. Eğer ebeveynler halihazırda bir probiyotik ve enzim prog-mı ile desteklenen sınırlandırılmış bir diyet izliyorlarsa, iyi temel besleyici programına başlamışlarsa ve fazla şekeri ve sleyici değeri olmayan yiyecekleri kesmeye gönüllü olmuşlar s a çocuk, daha ileri değerlendirme ve tedavi aşamaları için bir doktora gereksinim duymadan önce iyileşme yoluna girmiş olacaktır. Yine de çocuğun iyileşmesinin ilk aşamalarında; ilerlerken, yapılacak testlerin istenmesi ve doktor tarafından! yorumlanmasının dışında, anti-fungallar, anti-viraller, antibi yotikler, kelasyon ve davranış, nöbetler ve uyku zorlukları için özel ilaçlar gerekiyorsa bir doktorun katılımı gerekir.

İnternet'ten ve kitaplardan bilgilenmek yararlıdır. Bunun la birlikte benim görüşüme göre bazı tedaviler evde denenme meiidir. Kelasyon böylesi bir tedavidir. Bazı aileler kelasyon için maddi güçlerinin yetmeyeceğini ya da gözetim için bir doktor bulamayacaklarını düşünerek tek başlarına yapmayı denerler. Bu; eğer çocuk şiddetli bağırsak patojen istilası ile karşılaşırsa davranışsal kötüleşme (örneğin gerileme) müm kün olduğu için akıllıca değildir. Kelasyon bir doktor tarafın dan denetlenmeli ve uygun laboratuar testleri istenmelidir.

Anti-Fungal Nedir

Toksin olarak davranan yiyeceklerin yanı sıra cıva ve diğer ağır metallerin birikimi de bağırsakta stres yaratır ve kapıyi mantara açar. Daha önce vurguladığım gibi birçok otizm spektrumlu çocuk için aşısal etil cıvanın verdiği zarar, çocu­ğun bağırsak fonksiyon bozukluğuna kronik şekilde yatkınlığı da dahil bütün problemler silsilesinin başlangıcını tetiklemiş olabilir. Yedinci bölümde anlatacağım oral kelasyon ajanlan, maalesef mantarlar ve Clostridium difficile gibi anaerobik bakterileri teşvik edici olarak görünmüştür. Kelasyon sürecin­de oyalanmalar en çok bu patojenik üremeleri tedavi etmek için kelasyonu durdurma gerekliliğinden kaynaklanır.

Kelasyon prosesine başlamak için bağırsağın mümkün ol­duğu kadar sağlıklı olmaya ihtiyaç duymasına benzer şekilde, anti-fungal tedaviye başlamadan önce mantar yükünü minimi­ze eden diyetsel yaklaşımlar uygulanmalıdır. Örneğin antifungal tedaviye başlamadan en az iki hafta önce şekerli yiyecek­ler elimine edilmelidir. Niçin mantarları öldürmek için bir ta-[raftan ilaç verirken diğer yandan onları en sevdikleri yiyecek [ile (şeker) besleyelim? Sukroz, glikoz, fruktoz, galaktoz, bal, kahverengi şeker, akağaç şekeri, pirinç şurubu vb. hepsi man­tarı besleyen şekerlerdir ve bu yüzden mantar enfeksiyonlu [gocuklar için (muhtemelen hiçbir çocuk için—bunlar sağlıklı yiyeceklerin yerine tercih edilir)—yararlı değildir. Bence aspartam hiç kimse özellikle de ASD'li çocuklar için iyi değil-pir. Dezavantajı olmayan bir şey yoktur fakat şu an için benim şeker yerine önerdiğim, stevia ve xylitol'dur. Ne yazık ki, meyveler de yüksek düzeyde şeker içerir ve mantar söz konu-su olduğunda katı şekilde kısıtlanmak ya da tercihen tamamen kaldırılmalıdır. Buna, armut suyu dışındaki meyve suları da dahildir, mantarlar onu; elma ve üzüm ürünleri kadar sevmez. Dr. Bruce Semon, "Feast Without Yeast" adlı kitabında: "Kli­nik tecrübelere göre; elma, elma suyu, üzüm ve üzüm suyu mantara yatkın çocuklar için çok zararlıdır. Elma yerine ar­mut, üzüm yerine taze çilekgiller verilebilir. demektedir.. Dr. Semon, meyve sosu olarak yalnızca yaban mersinini ve ar­mudu önermektedir. Diğer klinisyenler ve ben; çocuk, şekerli yiyecekler, meyve ve meyve suları tüketerek mantar koloni-zasyonunu beslemeye devam ederken anti fungal ilaçlarla mantarı tedavi etmeye çalışarak değerli zamanı boşa harcadık. Bağışıklık sistemini negatif olarak etkileyen her şey mantar üremesine de yardım eder ve şeker (ne isim altında olursa ol­sun) bağışıklık sistemine—özellikle de halihazırda bozuk ise—zarar verici olarak bilinir.

Aileler, bana şekeri sınırlandırmaya istekli olmanın yanı sıra, doğal anti-fungaller olan Lauricidin, greyfurt çekirdeği özü, oregano, sarımsak ekstresi ve Undecyn'i sırayla kullanmanın çocukları mantardan uzak tutmaya yardımcı olabileceği­ni de öğrettiler. Sürekli probiyotik kullanımının yanı sıra ho-meopatik tedaviler genellikle, bu alternatif ya da "doğal" man­tar kontrolünün bir parçasıdır. Bundan ilham alarak, umut vaat eden etkili bir doğal anti-mantar formülasyonu üzerinde Klaire Laboratuarları ile aylarca çalıştım (şimdi Klaire/Prothero) ve Klaire bu ajanın klinik denemelerine yakında başlayacaktır.

Doğal ya da reçeteli anti-fungal tedavilere başladığımızda aileler çocuklarının, mantarların ölürken meydana getirdikleri yan etkileri yaşayabileceğini bilmeleri gerekir. Tıp dilinde bu, "Hexheimer reaksiyonu" olarak bilinir. Mantarlar, şeker yeter­sizliği yüzünden açlık çekerken ve/ya da anti-fungal ajanlar tarafından öldürülürken "grip" benzeri yan etkiler yaratan anormal toksik yan ürün salınımı olur. Semptomlar; ateş, si­nirlilik, vücut ağrıları ve sızıları ile hiperaktivitede, "takıntı­larda" ve diğer otistik davranışlarda artış şeklinde olabilir.
Bu doğal ilaçlar oldukça etkili olsa da bazı mantar koloni­si vakaları sık sık reçeteli ilaçları gerektirebilir; her ikisi de probiyotikler ve bazen enzimler ile desteklenmelidir.

Nystatin, en iyi bilinen reçeteli anti-fungal ilaçtır. Kan akı­şına karışmadığı, gastrointestinal sistemde kaldığı için olduk­ça güvenlidir. Güvenliğinin yanı sıra çoğu doktorun onu reçe­te etmeye hazır olması ve sigorta şirketlerinin ödemeye istek­li olması (nispeten ucuzdur) Nystatin'in en iyi birkaç özelliği­dir. En kötülerinden bazıları ise en iyi faydayı elde etmek için günde dört kez verilmesi ve daha ciddi vakalarda bazı sistemik anti-fungallerden daha az etkili olmasıdır. Kapsül yutamayan çocuklar için Nystatin tozunun tadı oldukça acıdır fakat bir ec­zacı tarafından, stevia ve boya katkısız tatlandırıcılarla karıştırılabilir.

Benim en yararlı bulduğum anti-fungal reçetesi, Diflu-can'ın (Fluconazole) en iyi merkezi sinir sistemi geçişi sağla­dığı rapor edilmiştir. Bütün sistemik anti-fungaller az miktar­da karaciğer toksisitesi olasılığı gösterirler. Kendi pratiğimde hiç rastlamadım. Aşırı bağırsak iltihaplanmasının olduğu en­der durumlar dışında, bağırsak tarafından emilmeyen Nysta-tin'den başka bir anti-fungal reçete ederken CBC ve kapsamlı metabolik panel isterim. Eğer testler normal sınırlar içindeyse günde, iki doza bölünmüş şekilde, 4-5 mg/kg Diflucan reçete ederim ve 21-30 gün sürdürürüm. Her doz için daha küçük miktarlara bölündüğünden 40 mg/ml çeşidi en kullanışlı şek­lidir. Bu tedaviyi izleyen hafta eğer çocuk, mantar istilasının açık klinik semptomlarını göstermeye devam etmiyorsa man­tarı kontrol etmek için bir O AT (organik asit testi) alırım. Eğer durum böyleyse, bir hafta ara veririm ve karaciğerin tedaviden zarar görmediğinden emin olmak için aileden karaciğer en-zimli bir başka serum kimyası isterim. Eğer bu test normalse karaciğer stresinin bazı klinik göstergeleri ortaya çıkmadıkça iki ay yeniden kontrol etmem gerekmez.

Kullandığım bir başka anti-fungal reçetesi, Nizoral (Keto-conazole) ve Sporanox'tır (Itraconazole) fakat bunları yalnız­ca Diflucan ile tedavi etkisiz görünüyorsa ve laboratuar testle­ri çocuğun kolonizasyonunun diğer ajanlara daha çok cevap verdiğini gösteriyorsa kullanırım. Sporanox tehlikeli bir pato­jen olan Candida parapsilosis'i kökünden söküp atabilen bir­kaç antifungalden biridir. Eğer çocuğun ender olarak karaci­ğer enzimleri kan testlerinde "güvenlik" sınırının üstüne yük­seliyorsa daha güvenli olan Nystatin'e başvururum ve karaci­ğeri güçlendirmek ve iyileştirmek için besleyiciler veririm. Karaciğer sağlığının diğer tedavilere bağlı olmaksızın çok önemli olduğunu unutmayın.

Diğer Bağırsak Patojenleri ve Tedavileri

Bazen mantarı ve bakterileri özellikle Clostridia'yı atabil­mek için çok büyük miktarlarda probiyotikler gerekir. Clostridia, bağırsakta yaygın olarak küçük miktarlarda bulunan ana-erobik bakteridir fakat dominant bir koloni yaratmaya muktedirdir. Ne yazık ki, Clostridia tedaviye karşı çok dirençli ve bağırsak duvarı için çok yıkıcı olabilir. Bazı çocuklar, Clostri-dia'yı öldüren antibiyotik Vancomycin tedavisi sırasında şa­şırtıcı şekilde bilişsel ve davranışsal gelişim göstermiştir. Bu­nunla birlikte sporlar nedeniyle çocuğun rahatsızlığı, antibiyo­tik tedavisinin tamamlanmasından sonra her zaman geri dö­ner. Şiddetli Clostridia'ya sahip bir çocuk, diyete ve probiyo-tiklere daha katı şekilde sadık kalmalıdır. Her ikisi de birlikte mevcut olduğunda Clostridia, anti-fungal tedaviden önce ya da birlikte tedavi edilmelidir. Biri tedavi edildiğinde yiyecek için daha az rekabet olacağından diğeri bazen daha fazla geli­şir. Son zamanlarda, anti-bakteriyelleri ve anti-fungalleri bir kerede birkaç aylığına, Klaire, Ther-Biotics Complete gibi yüksek etkili probiyotiklerle birlikte kullanmaya başladım. Genellikle kombinasyon, Vancomycin ya da Flagyl ile Diflu-can şeklindedir.
Flagyl (Metronidazole); Clostridia gibi bakterilere, proto- I zoa ya da diğer yaygın parazitlere karşı, etkili ve güçlü bir an­tibiyotiktir. Bu ilaç, çok acıdır ancak bileşim şeklinin tadı bi­raz daha iyidir. Flagy, "iyi bakterileri" de yok edeceği için ila-cm kesilmesi sırasında probiyotiklerin çok miktarda kullanımı önerilir. Clostridia'nın çok dirençli vakalarında antibiyotik Vancomycin HCl'nin çok etkili olduğu belirtilmiştir fakat onun da arkasından yeterli probiyotik kullanılarak ilacın yok ' ettiği iyi flora yerine konmalıdır.

İmmün sistemini geliştiren her şey, çocuğun mantarı yen­mesine yardım eder. Çocuk dengesiz ve alışılmadık hareketle­re ne zaman başlarsa (yeni bir besleyici ya da diyetsel ihlal gi­bi açık bir neden yoksa) mantar ya da diğer patojenik üreme­lerden her zaman şüphelenilmelidir, test edilmeli ve uygun şe­kilde tedavi edilmelidir.

Çocuk "sarhoş" gibi her davrandığında "autobrewery send-romu"—Candida albicanlann gastrointestinal sistemde yayıl­masına bağlı alkol zehirlenmesi—olduğuna bahse girebilirsiniz.