Nutrisyon Nedir

Nütrisyon Nedir

Nütrisyon, insanlar için yaşamsal bir öneme sahiptir. Her gün fonksiyonel kapasitemizi korumak için yemek yeriz. Bir gün aç kaldığımızda, günün sonuna doğru enerji eksikliği hissederiz. Açlı­ğın yanısıra iş görme kapasitemiz aza­lır. Kas kitlemizi korumak için metabo­lizma hızımızı düşürerek ve farklı meta-bolik yolları aktive ederek açlık duru­muna uyum sağlarız. Aç bırakılmak zo­runda olan hastaların altta yatan hasta­lıkları nedeniyle metabolizma hızları yavaşlamaz. Bu hastalar proteinleri ko­rumak için adapte olmazlar ve kalori kaynaklarını kullanmazlar.

Nütrisyon desteğinin gecikmesi mal-nütrisyona ve onunla ilişkili komplikas-yonlara yol açabilir. Dokuların asıl ge­reksinimi olan makro veya mikro besin öğelerinden yoksun kalması sonucunda yapısal eksiklikler ve organlarda fonksi­yon bozukluklarının ortaya çıkmasına malnütrisyon denir.
Yara enfeksiyonlarında artış, immü-nitede bozulma, hastanede kalma süre­sinin uzaması, multipl organ disfonksi-yonu ve mortalitede artış, malnütrisyon sonucu ortaya çıkabilecek komplikas-yonlar arasındadır. Hastanede yatan hastalardaki malnütrisyon sıklığı %30-50 arasındadır

Kilo ve boy ölçümünde ihmal, per­sonelin değişmesi, sorumluluğun dağıl­ması, tetkikler nedeniyle hastanın uzun süre aç kalması, hastaların gıda alımını gözlemlemekte ihmal, malnütrisyonlu hastanın ameliyat edilmesi, artan gerek­sinimlerin anlaşılamaması (sepsis vb), ameliyat sonrasında uzun süre glukoz + tuz kullanımı hastanede yatan hastalar­daki malnütrisyonun başlıca nedenleri­dir.
Pek çok çalışma hastane popülasyo-nundaki malnütrisyon ile morbidite ve mortalite arasındaki ilişkiyi açığa çı­kartmıştır. Nütrisyon desteğinin başlıca amacı, açlık ve stres durumlarına sıklık­la eşlik eden morbidite ve mortaliteyi azaltmaktır.

Hipermetabolik durumlar, hastalığın neden olduğu metabolik olayların hız­lanması ile karakterizedir. Vücut ısısı­nın bir derece yükselmesi bazal meta­bolizmayı %10'un üzerinde artırır. Cid­di yanıklar, sepsis, travma ve yaralanma gibi şiddetli veya uzamış hastalık du­rumları organizmanın metabolizmasını ve enerji kullanımını etkileyen hiperme­tabolik stres yanıta yol açar. Kalori alı­mı azaldığında vücut endojen enerji kaynaklarına yönelir. Vücuttaki karbon­hidrat depoları 24 saat süreyle yeterli­dir. Karaciğerde glikojen depolan bo­şaldığı için, beyin enerji kaynağı olan glukoza glukoneogenezis yolu ile ulaşır. Yani kas, protein yıkımı ile elde edilen aminoasitlerden enerji sağlar. Kronik açlıkta protein katabolizması başladık­tan sonra vücutta açlığa karşı adaptas­yon oluşmaya başlar. Enerji kaynağı olarak glukozdan yağlara doğru bir eği­lim oluşurken, metabolizma hızında da yavaşlama ortaya çıkar. Kronik açlıkta yaşamın sürdürülmesi iki şeye bağlıdır.

1. Önceki enerji kaynakları
2. Kalori/protein alımındaki azalma­nın hızı. Protein kaybı %10-15 arasında iken organ fonksiyonları bozulur. Kayıp %20-25'e çıktığında organ disfonksiyo-nu şiddetlenir. Enfeksiyon, komplikas-yonlar ve ölüm kaçınılmaz olur.
Açlık ve travmaya metabolik yanıt­lar farklıdır