Anestezi ve Akciger İnfeksiyonu

Anestezi ve Akciğer İnfeksiyonu

Anestezi ve ameliyat normal koşullarda kendi sek-resyonunu öksürerek dışarıya atan ve bu yolla kendi temizli­ğini sağlayarak infeksiyona karşı korunan akciğerlerin bu iş­levlerini bozarlar. Özellikle göğüs ve karın ameliyatlarından sonra ameliyat yeri ağrısı hem öksürmeye hem de derin ne­fes almaya engel olur. Bu durum akciğer infeksiyonlarına yol açar. Hastaların ameliyat öncesi akciğerleri çok sağlıklı değilse, sigara içiyorlar ise, karın veya göğüs ameliyatı ge­çirmişlerse, erken hareket etmeye başlayamazlar ise, çok yaşlı veya çok genç iseler bu hastalarda akciğer infeksiyonu daha sık gelişir. Bu nedenle hastaların erken hareket etmeleri ağrıya rağmen ertesi günden itibaren yatakta, yatak kena­rında oturmaları hatta kalkıp birkaç adımda olsa dolaşmaları istenir. Ayrıca fizyoterapislerin yardımı ile bu hastalara solunum eksersizleri yaptırılır. Solunum hareketlerinin etkili, öksürüğün güçlü olabilmesi için ameliyat sonrası ağrının ön­lenmesi gereklidir. Ayrıca ameliyattan önce akciğerleri so­runlu hastaların akciğer hastalıkları uzmanları tarafından kontrol ve tedavi altına alınmalı, sigara içiyorlarsa kesmeleri son derece önemlidir.

Zihinsel Fonksiyonlarda Bozulma

Büyük ameliyatlardan ve uzun süren anestezi uygula­malarından sonra özellikle yaşlı ve bitkin hastalarda olmak üzere daha ender olarak her yaşta ve her hastada bazı zihin­sel bozukluklar görülebilir. Başlıca sebepler arasında infeksiyon, kan oksijen düzeyinde azalma, ameliyat sonrası ağrı gibi nedenler ver alır. Yaşlılık ve beraberinde demans olan hastalarda, daha önce felç geçirenlerde, alkol alışkanlığı olanlarda, çeşitli nedenler ile psişik bozukluğu olan ve çev­reye uyum sağlamada zorluk çekenlerde ameliyattan sonra gözlük ve kulaklıkları çıkarılmış olanlarda daha sık olarak görülür. Sıklık oranı genel anestezide bölgesel anesteziye göre daha fazladır. Fakat bölgesel anestezi ile her ameliyatı yapmak mümkün olmadığından bazen bu risk göze alınarak genel anestezi uygulamak zorunluluğu doğar.

Zihin fonksiyonları bozulan hastalar bulundukları or­tamı bilemeyebilir, isimleri hatırlamayabilir, kendilerine ne yapıldığını, hastanede niye bulunduklarını, cevaplamakta zorluk çekebilir, bazı olayları hatırlamayabilir, hafıza kaybı nedeniyle aile yakınlarını tanımayabilir, davranış bozukluk­ları ve konsantrasyon zorluğu içerisinde olabilirler. Bağırıp çağırır, gitmeye kakıp, serum, tüp diren gibi şeyleri çekip fırlatabilirler. Uyku bozuklukları ortaya çıkar, gece ile gün­düzü karıştırabilirler. Hayal görebilir, sesler duyabilirler.

Hekim ve hemşireler daha sık karşılaştıkları için bu gibi durumları doğal karşılarlar. Bu durum hasta yakınlarını bazen rahatsız eder. Hekimlerin olayın hasta yakınları tara­fından anlaşılması için onlara durumu anlatmaları ve yar­dımcı olmaları gerekir.

Ameliyattan sonra zihinsel bozukluk gösteren hastala­rın büyük bir bölümü birkaç hafta içerisinde tamamen dü­zelme gösterir. Hastaya gözlük ve kulaklıklarını kullandır­mak, gece ışıkları söndürmek, erken yataktan kaldırıp dolaş­tırmak, saat ve takvim ile ilgili alıştırmalar yapmak gibi zi­hinsel aktiviteler iyileşme dönemini kısaltabilir. Bununla beraber zihinsel fonksiyon bozuklukları bazı hastalarda bi­linmeyen sebeplere bağlı olarak kalıcı olabilir.