Astim ve Astima Yol Acan Nedenler

Astım Hakkında Genel Bilgiler

Astım kronik hava yolu inflamasyonu, diffüz reversibl hava yolu obstrüksiyonu ve bronş aşırı duyarlılığı ile karakterize edilen bir hastalıktır.

Hava yollarının (trakea, bronşiol, bronkus, son bronşiol) ana fonksiyonu, akciğere alınan ve akciğerden atılan havayı iletmek ve solunan havanın içeriğine karşı ilk savunma hattını oluşturmaktır. Hava yolları oksidatif stres üreten ajanlara, kirletici, irrite edici patojenlere sürekli olarak maruz kalır ve bu nedenle solunum sisteminin yüzeyinin kompozisyonu çok önemlidir

Sadece hava yollarındaki hücreler değil dolaşımdaki hücreler de akciğerin kanlanması ve maruz kaldığı ajanların etkilerini kana geçirmesi sebebiyle patojen ajanlardan aynı oranda etkilenirler. Bu nedenle, astımlı kişinin kronik hava yolu inflamasyonu sonucu kandaki lökositleri ve savunmada, detoksifikasyonda devreye giren mekanizmaları sistemik olarak da etkilenir.

Üst solunum yolları; mukus salgılayan Goblet hücreleri ve Cilial hücreler gibi özelleşmiş hücre tiplerini içerirler. Alt solunum yollarının (respirator bronşioller, alveol kanalları, alveol keseleri) işleyişi ise diffüzyon ile gaz değişimine katılır. Alveollerin epitel yüzeyi temel olarak iki tip hücreden oluşurlar; birinci tip hücre alveolar epitel, ikinci tip hücre, kübik alveolar epitel hücreleridir. Birinci tip hücreler dışta yassılaşmış ve bu yolun toplam alveol yüzeyinin %95’i kadarını oluştururlarken, ikinci tip hücreler daha çokturlar ve sürfaktan üretirler (Deen M.V.D 2005).

Diffüz reversibl hava yolu obstrüksiyonunda, duyarlı kişilerde nöbetler halinde gelen hırıltı, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi ve öksürük yakınmaları vardır; bunlar özellikle gece, sabaha karşı görülürler. Spontan veya ilaçlarla tamamen ya da kısmen giderilebilirler.
GİNA (Global Strategy for Asthma Management and Prevention) 2007 verilerine göre astımın dünyadaki farklı bölgelerde görülme sıklığı: Yeni Zelanda ve Pasifik adaları’nda >%10, Güney Asya, Kuzey Amerika Kızılderilileri ve Eskimolar’da <%1, Avrupa’da %5-10, Türkiye’de çocuklarda %5-10, erişkinlerde >%5 olarak belirlenmiştir.

Kişisel risk faktörleri; genetik yapı, atopi, bronş hiperaktivitesi, cinsiyet ve etnik köken olarak sıralanabilir.

Astıma Yol Açan Çevresel Etkenler

Allerjenler, solunum sistemi enfeksiyonları, sigara, hava kirliliği, meslek, sosyoekonomik düzey, aile büyüklüğü, diyet, obezite astımın gelişimini etkileyen çevresel etkenlerdir. Astımı tetikleyen ajanlar arasında ise allerjen olarak ev tozu akarları, ev hayvanları, hamam böcekleri, küf mantarları, polenler yer alırken, solunum yolu inflamasyonu, egzersiz, hava kirliliği, besinsel katkı maddeleri ve ilaçlar da astımın tetikleyici ajanları arasında yer alırlar.

Astımın tanımında önemli yer tutan parametreler arasında sıralanan solunum foksiyon testinin (SFT) ölçümleri FEV1 (birinci saniye zorlu eksprasyon hacmi), PEF (tepe akım hızı) hava yolu obstrüksiyonu ve rezerv kapasitesi hakkında bilgi vermektedir. Astım tanısında klinik öykü, fizik muayene, değişken ve düzelebilen havayolu tıkanıklığı, hava yollarının aşırı yanıtlılığı astımın temel fizyolojik kanıtları arasında dikkate alınır. Bu arada olası alternatif tanıların dışlanması ve şu semptomlar önemlidir: Tekrarlayıcı karakterde; nöbetler halinde olması, daha çok gece ve/veya sabaha karşı gözlenmesi, kendiliğinden veya ilaçlarla hafiflemesi veya kaybolması, yakınmaların olmadığı, mevsimsel değişkenlik gösterebildiği dönemlerin varlığı önemlidir.

Astım tedavisinde yukarıda bahsi geçen durumlar hedef alınarak farklı yaklaşımlar getirilmiştir. Steroidler; inflamatuvar hücrelerin bronş mukozasında birikimi, bu hücrelerin aktivasyonu ve mediatör salınımını önler, mikrovasküler sızıntı ve ödemi azaltır, bronş düz kasında beta 2 reseptör sayısını arttırır, sistemik steroid tedavisi atağın ağırlaşmasını ve erken rölapsları önler, morbiditeyi ve acil servise başvuru sayısını azaltır, lökotrien reseptör antagonistleri; sisteinil lökotrienlerin hedef hücrelerde bağlanarak etkilerini gösterdikleri lökotrien resptörlerini bloke ederler, eozinofilik enflamasyonu önlerken, vasküler permeabilite, mukus sekresyonu ve bronkospasm da düzelme sağlarlar. Aspirin ve egzersiz astmasında, hafif persistan astmada ve inhaler steroid dozunun yükseltilmek istenmediği durumlarda düşük doz inhaler steroidle birlikte kullanılabilirler, beta 2 agonistler; adenil siklazı aktive ederek siklik AMP’yi arttırırlar ve bronkodilatasyon yaparlar, mast hücresinden mediatör salınımını inhibe ederler, mukosilier klirensi arttırırlar, vasküler permeabiliteyi azaltırlar, kolinerjik nöral iletiyi inhibe ederler