Koroner Arter Hastaligi Risk Faktorleri

Koroner Arter Hastalığı Risk Faktörleri



Risk faktörlerinin tanımlanması ve bunların tedavisi, asemptomatik kişilerde KAH’nın önlenmesi (primer koruma) ve KAH belirlenmiş hastalığı olan kişilerde tekrarlayan olayların önlenmesi (sekonder korunma) için gereklidir. Dünyanın farklı ülkelerinde yapılan epidemiyolojik çalışmalar ateroskleroz sıklığı, gelişimi ve ilerlemesinin yaş, cinsiyet, yaşantı biçimi, beslenme alışkanlıkları ve kalıtım faktörleri ile ilgisinin bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. İnsanlardaki risk faktörlerinin araştırılmasına ilişkin sistematik çalışmalar, yaklaşık olarak geçen yüzyılın ortalarında başlamıştır. Prospektif, halk tabanlı Tramingham Kalp Çalışmaları’, hiperkolesterolemi, hipertansiyon ve diğer faktörlerin kardiyovasküler riskle ilişkili olduğunu destekleyen önemli kanıtlar sağlamıştır


Sigara İçiciliği



Sigara kullanımı KAH için en önemli değiştirilebilir risk faktörüdür. İskemik kalp hastalığı tüm sigara ile ilişkili ölümlerin %35-40’ına neden olmaktadır. Sigara kullanımı en önemli risk faktörlerinden biridir ve ülkemizdeki yaygınlığı nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Sigara içenlerde miyokard infarktüsü ve kardiyak ölüm riski içmeyenlere göre erkeklerde 2,7 kat, kadınlarda 4,7 kat daha fazla bulunmuştur. Sigara içiciliği, mortalitenin en önemli önlenebilir nedenidir.



Diabetes Mellitus



Diyabetik olgularda ateroskleroz daha sık ve erken yaşta görülmektedir. Diabetes mellitus (DM), KAH için bağımsız bir risk faktörü olup, erkek ve kadında KAH riskini sırası ile iki ile dört kat artırmaktadır. DM’un aterosklerozu artıcı etkileri özetlenecek olursa (46-48):


1. HDL kolesterolü düşürmesi, LDL kolesterolü ve trigliseridi yükseltmesi


2. Küçük yoğun LDL kolesterolü yükseltmesi, lipoprotein-a’yı yükseltmesi


3. Fibrinogeni ve trombosit agregasyonunu artırması


4. Plazminojen aktivatör inhibitörü-1’i yükseltmesi


5. Endotel fonksiyonunu bozması


6. Hiperinsülinemi ile açıklanabilir.



Obezite



Obezite, AHA tarafından koroner kalp hastalığı için majör bir risk faktörü olarak tanımlanmıştır. Obezite, prevalansı bütün dünyada giderek artan ve birçok ülkede epidemik boyutlara ulaşan bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Morbidite ve mortalite artışı ile ilişkili olan obezite artık bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Obezitenin ilk aşamalarında metabolik ve nöroendokrin değişiklikler söz konusudur. Tedavi edilmediğinde asemptomatik metabolik değişiklikler, hipertansiyon, dislipidemi ve diyabet gibi klinik tablolarla karşımıza çıkmaktadır. Obezite ölçütünde vücut ağırlığının boyun karesine oranı olan vücut kitle indeksi (VKİ) kullanılmaktadır.