Papiller Tiroid Kanseri Nedir

Papiller Tiroid Kanseri Nedir



En sık görülen tiroid kanser tipi (%70-80) olan papiller tiroid kanseri genelde 30-40 yaşlarında görülür ve kadın-erkek görülme oranı 3’e 1’dir. İyot açısından zengin bölgelerde daha sıktır. Çocuklarda radyasyona maruziyet sonrası görülen başlıca kanser tipidir. Ret onkogen aktivasyonu etyolojide yer almaktadır.



Malignite potansiyeli düşüktür. Uygun tedavi ile 10 yıllık sağkalım %80-90 oranındadır (8). Tümör kistik veya solid, enkapsüle veya tiroid içine, tiroid kapsülüne veya çevre dokulara yayılmış olabilir. Makroskopik kalsifikasyon ve nekroz görülebilir. Mikroskopik olarak küçük papiller yapılar, buzlu cam görünümü ve psammom cisimciklerinin görülmesi tipiktir. Tümörde desmoplastik reaksiyonun olması ve multisentrisite de sıktır.



Lenf nodu infiltrasyonu karakteristik özelliğidir. Vakaların %75’inden fazlasında görülebilmekle birlikte, prognoza etkisi tartışmalıdır. Uzak organ metastazları sık değildir (%5-10). Görüldüğünde ise en sık akciğerlerde, daha ender olarak ise kemikler, karaciğer ve beyinde saptanır.



WHO klasifikasyonuna göre klasik tip papiller karsinom haricinde bazı histopatolojik subtipler bulunmaktadır. Bunlar folliküler, makrofolliküler, onkositik, berrak hücreli, diffüz sklerozan, yüksek hücreli, kolumnar hücreli ve solid varyantlardır. ATA 2009 kılavuzunda yüksek hücreli, kolumnar hücreli ve diffüz sklerozan tiplerin prognozunun daha kötü olduğu vurgulanmaktadır. Aynı sınıflamaya göre kribriform kanser de papiller tiroid kanserinin subgrubu olarak kabul edilmiş, fokal insüler komponent içeren papiller kanserler ayrı olarak değerlendirilmiştir.



WHO sınıflamasında ayrı başlık ile değerlendirilen bir diğer grup ise papiller mikrokanserlerdir. 1 cm’in altında, insidental olarak saptanan bu tümörler en sık görülen papiller tiroid kanseridir. İnvazyon yapmadıkları sürece ablasyon endikasyonu taşımazlar. Her ne kadar önceki kılavuzda multisentrik mikrokarsinomlara iyot tedavisi verilmesi gerektiği vurgulansa da 2009 yılında revize edilen ATA kılavuzunda bu grupta rekürrenslerin sık görüldüğü, ancak iyot tedavisinin bu nükslerin sıklığını azaltmadığı vurgulanmış, bu nedenle bu hasta grubu için iyot tedavisi kesin endikasyon olmaktan çıkarılmıştır.


http://Zehirlenme.blogspot.com