İdiyopatik Skolyoz Nedir

İdiyopatik Skolyoz Nedir


İdiyopatik skolyoz yapısal nedenli skolyozların yaklaşık %80’ini oluşturmakta olup deformitenin nedeni bilinmemektedir.


İdiyopatik skolyoz büyüme çağında herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir. Ortaya çıkışı bakımından üç zaman diliminde zirve yapar. Bu şekilde idiyopatik skolyoz ,deformitenin başladığı yaşa göre üç gruba ayrılır.



1-İnfantil idiyopatik skolyoz: 3 yaşın altındaki deformitelerdir. Erkeklerde daha sık görülmekle beraber, genellikle sol torakal eğriliklerdir. Kompansatuar eğrilikleri yoktur.



2-Jüvenil idiyopatik skolyoz: 3 ile 10 yaşlan arasındaki deformitelerdir. Erkek ve kızlarda eşit oranda görülmektedir. Sıklıkla eğrilik sol torakal yönde olup ilerleyicidir.



3-Adölesan idiyopatik skolyoz: 10 yaş ile iskelet gelişiminin tamamlanmasına kadar ortaya çıkan deformitelerdir. Kızlarda daha sık görülür. Genellikle sağ torakal ve sol lomber eğrilik görülür.


Adölesan idiyopatik skolyoz bu üç grup arasında en çok görülen skolyoz türüdür. İskelet gelişimini tamamlamış hastalarda görülen skolyoza erişkin skolyozu denir.1'2



PREVALANS



İdiyopatik skolyozun prevalansının değerlendirilmesinde iki yöntem kullanılmıştır. Birincisi tüberküloz taramalarında kullanılan akciğer radyografilerine dayanmaktadır. Bir diğer yöntem ise okul taramalarıdır, skolyozun prevalansı konusunda daha kesin bir tablo sunmaktadır.10 derecenin üzerinde %1.5-3 , 20 derecenin üzerinde ise %0.2-0.3 olarak bulunmuştur.



ETYOLOJİ



Bir çok araştırma yapılmasına rağmen kesin bir neden bulunamamıştır. Son yıllarda etyopatogenezde başlıca üzerinde durulan faktörler şunlardır.



-Nörolojik Fonksiyon Bozukluğu:


Yeni literatürün büyük bir kısmı nörolojik anomalilerin idiyopatik skolyozun ana nedeni olduğunu savunmaktadırlar. Wyatt ve arkadaşları 1984’de medulla spinalisin arka kolonunu değerlendirdiklerinde posterior kolon yollarında bir anormallik olduğunu düşünmüşlerdir.



Idiyopatik skolyoz için diğer bir nörolojik teori de melatoninin normal omurga gelişimindeki düzenleyici rolüdür. Kontrol grubuyla kıyaslayınca skolyoz hastalarında melatonin seviyesi önemli ölçüde düşük bulunmuştur.



-Bağ Dokusu Anormallikleri:


Skolyoz hastalarının ligamantum flavum lifleri histolojik olarak incelendiğinde, fıbroelastik sistemde lif yoğunluğunun azaldığı ve düzensiz dağılım içinde olduğu gösterilmiştir.


Skolyoz olan kişilerde anormal trombosit yapısı ve fonksiyonu bildirilmiştir.


Kasların kas-tendon birleşim yerinde bir anormallik, kalsiyum, bakır ve çinko düzeylerinde bozukluklar olduğu görülmüştür.



-Endokrin Bozukluk:


Idiyopatik skolyozlu hastaların yaşıtlarına göre daha uzun uzun boylu olmaları endokrin bir nedeni düşündürmüştür. Skogland çalışmasında, büyüme hormonunun pitüter salınma mekanimasında hipersensivitide ve testesterol düzeylerinde artış saptanmıştır.



-Genetik Faktörler:



Idiyopatik skolyozun aynı ailenin birçok bireyinde görülebilmesinden dolayı araştırmacılar bu hastalığın nedenini genetik faktörlere bakarak açıklamaya çalışmışlardır. Wynne-Davies 1968’de yaptığı çalışmada, dominant ve multipl gen geçişinin idiyopatik skolyoz etyolojisinde etkili olduğunu söylemişlerdir


Cowel ve arkadaşları 590 ebeveyn ve 110 skolyotik ikizlerin araştırılması sonucu dominant bir geçiş ileri sürmüş, sporadik yakalanma oranının %20 olduğunu saptamışlardır.39


Sonuç olarak bir çok çalışma yapılmış olmasına rağmen idiyopatik skolyozun etyolojisinde kesin bir neden bulunamamıştır.



PATOFİZYOLOJİ



Skolyozun derecesine göre yapısal değişikliklerin boyutu da değişebilir. Bu değişiklikler eğriliğin apeksinde en fazla olur.


Basınç etkisiyle intervertebral diskler konkav tarafta daralır. Hacmi değişmeyen nükleus pulposus konveks tarafa doğru kayar. Proteoglikan içeriği azaldığından visko elastik yapısını kaybetmiştir. Bu olay eğriliğin yapısal hale geçmesinin ilk sebeblerinden biridir ve geriye dönüş yoktur. Eğrilik bu aşamada düzeltilse bile nükleus pulpozusun bu yapısı düzelmeyecek, fakat eğrilikteki kompansasyon vertebra şekillerinin değişmesi ile saklanacaktır.


Torakal vertebralardaki rotasyondan dolayı konveks taraftaki kostalar sırta doğru yükselir ve konveks tarafta hörgüç manzarası (rib hump) oluşur. Sternum asimetrik ve laterale deplase olabilir. Memelerde çoğu zaman asimetri görülür.


http://zehirlenme.blogspot.com