Kemigin Yeniden Yapilanmasi

Kemiğin Yeniden Yapılanmasında Rol Oynayan Faktörler


Kemiğin yeniden yapılanması, yapım ve yıkımın bir arada ilerleyen aktivasyon, rezorbsiyon ve yapım sırasının işleyişi ile ortaya çıkmaktadır. İskeletin gücünü kaybetmeden ortama kalsiyum verilmesini düzenleyen etkili mekanizmaların rol oynaması ile oluşmaktadır.


Paratiroid Hormon (PTH)


Paratiroid hormonun (PTH) esas görevi kısa dönem kalsiyum dengesini korumak olup, ekstraselüler kalsiyum seviyesi PTH salınımı için en kuvvetli uyarandır. PTH böbreklerde kalsiyumun tübüler emilimini arttırırken, fosfatın tübüler salınımını azaltır. PTH aynı zamanda böbreklerden 1,25- Dihidroksivitamin D3 salınımını arttırır, bu sayede intestinal sistemden kalsiyum ve fosfat emilimi arttırılır. PTH’nin kendisi ve N-terminal peptidleri ve analogları osteoporoz tedavisinde kullanılmaktadır. Kemik yeniden yapım oranını arttırıp, sessizce bekleyen hücreleri aktive ederek ve TÇB’deki osteojenik hücreleri hareketlerini arttırarak etki etmektedir. PTH aynı zamanda osteoblastların apopitozunu engellemektedir.


Kalsitonin


Kalsitonin, tiroid bezinin C hücrelerince üretilen, 32 aminoasitli bir peptiddir ve kemik yıkımını önler. Osteoklastların kalsitonin reseptorleri vardır ve kalsitonin, osteoklastların faaliyetini hızla baskılar. Mineralize matriksten kalsiyum salınımını arttıran PTH ve 1,25(OH)2D3’ün aksine kalsitonin osteoklast aktivitesini inhibe etmektedir. Kalsitonin kan kalsiyum seviyesi 9,5mg/dl seviyesine gelmeden salgılanmaz. Beta adrenaljik agonistler, dopamin ve östradiol kalsitonin salınımını arttırır.


Östradiol


Östrojenler, kalsiyum regülasyonunda, özellikle fetal gelişme ve doğum sonrası laktasyon sırasında önemli rol oynarlar. Menopoz sonrası dönemde veya ooferektomi sonrası gelişen östrojen eksikliği, trabeküler kemik kaybına, kortikal kemikte de delikler açılmasına yol açar. Östrojen eksikliği artmış kemik yeniden yapım oranına neden olur. Ancak artmış kemik yıkımını kemik yapımı karşılayamamaktadır. Östrojen ve androjenler osteoklast apopitozunu uyarmaktadırlar. Steroid eksikliği kemik yıkımından sorumlu hücrelerin yaşam sürelerini arttırmaktadır. Östrodiol eksikliği osteoblast ve osteositlerin yaşam süresini azaltmaktadır.


Lokal Sitokin ve Sinyaller


Lokal sitokinler, hücrelerarası ağ boyunca iletilen sinyaller ile kemik yeniden yapılanmasında önemli rol oynarlar. Kemik morfojenik proteinleri, Wnt sinyal proteini, TGF-beta, PDGF, ILGF gibi büyüme faktörleri osteoblastogenezisin birçok basamağını etkilerler. Mezanşimal kök hücrelerin osteoblastlara dönüşümünü, migrasyonunu, çoğalmasını ve olgunlaşmasını düzenlerler. Bunlara ek olarak lokal büyüme faktörleri de osteoklastların aktivasyonu ve inhibisyonunda rol oynarlar.


Sinovyal Sıvı ve Sinovyal Doku


Eklem boşluklarında bulunan sinovyal sıvı eklem kıkırdağının beslenmesini ve eklem yüzeyinin yağlanmasını sağlar. Bu sıvı sinovyal membran tarafından sağlanır. Miktarı eklemden ekleme değişir. Sinovyal sıvı miktarı bazı eklem hastalıklarında artabilir. Albumin ve globulin türü proteinlerin ve çok sayıda hücrenin bulunduğu sinovyal sıvıda fibrinojen bulunmaz. Sinovyal sıvı bir plazma filtratı olmakla birlikte içinde fagositik makrofajlar, lenfositler, fibroblastlar ve polimorf nüveli lökositler bulunur fakat trombositler bulunmaz.


Makrofaj ve fibroblastlardan türeyen çeşitli sitokinler de sinovyal sıvıda bulunabilmektedir. Sinovyal sıvıda bulunan hyalüronik asid buraya sinovyositlerden salınır. Sinovyal sıvıda glukoz, glikoproteinler, lipoproteinler bulunur. Protrombin küçük moleküllü olmakla birlikte sinovyal sıvıda bulunmaz. Normalde dizden alınan sinovyal sıvının protein miktarı, plazmanın % 20’si kadardır. Normal dizden 1-3 ml sinovyal sıvı aspire edilebilirn.


Kıkırdak hücreleri, osteositler ve sinovyositler fibroblastların özelleşmiş şekilleridir. Bunlar sırasıyla; kıkırdak, kemik ve sinovyal sıvı oluşumundan sorumludurlar. Bağ dokusunun hücresel ve fibriller komponentleri temel madde “ground substance” adı verilen amorf sol-jel yapıya gömülmüştür.


Sinovyal doku vasküler bir bağ dokusudur. Eklem kapsülünün iç kısmıdır. Artiküler kıkırdağı kaplamaz. Sinovyal doku bağ dokusu hücrelerinden, kollajen gibi fibriller proteinlerden ve temel maddeden meydana gelir.


Sinovyal dokuda; kan damarları, lenf damarları, sinir fiberleri vardır. Kapiler ve lenfatik ağı eklem boşluğuna yakındır. Eklem boşluğuna giren büyük partiküller fagositozla uzaklaşır. Bol damarlı sinovyal doku çok çabuk rejenere olma kabiliyetindedir.


http://zehirlenme.blogspot.com