Epilepsi Ayirici Tanisi

Epilepsi Ayırıcı Tanısı

Epilepsi, en az 24 saat arayla iki veya daha fazla uyarılmamış nöbetin olmasıdır. Rutin EEG epilepsi tanısının konulmasında kullanılan en önemli laboratuvar yöntemidir. EEG beyindeki geniş bir nöron grubunun elektriksel aktivitesindeki dalgalanmanın kayıtlanması ilkesine dayanmaktadır. Saçlı deriden kayıtlanan potansiyellerin çoğu piramidal hücrelerdeki toplam sinaptik potansiyellerin ekstrasellüler akımlarla ilişkisinin sonucudur. Zemin aktivitesinde belirgin asimetri veya yavaşlama, epileptiform deşarjlar (diken, keskin ve diken-dalga deşarjları) ve elektroklinik sendromlar hakkında bilgi verir. Her EEG anormalliği epilepsi ile eşdeğer değildir   ve   normal   bir   EEG   de   epilepsiyi   dışlamaz.   İlk   EEG’de   %50   oranında   tipik epileptiform anormallik saptanırken tekrarlanan EEG’lerde bu oran %80-90’a ulaşmaktadır. Video-EEG incelemesi video görüntüleme kaydı ile eş zamanlı yapılan EEG kaydını içerir. Epilepsinin kesin tanısı, nöbet hakkında daha ayrıntılı semiyolojik bilgi edinilmesi açısından yararlı bilgiler sağlar. Epilepsi tanısı kesin olan hastalarda EEG bulguları hastalığı sınıflandırma, fokal bir epileptik odağı tanımlama, uygun tedaviyi seçme, prognoz için yol gösterici olarak ve hastalığın gidişini izlemek için kullanılır.
Epilepside tanı öncelikle klinik olarak konur ve dolayısıyla geçirilen atakların çok ayrıntılı olarak hasta ve görenler tarafından tarif edilmesine dayanır. Bu nedenle epilepsi tanısı koyarken ayırıcı tanıya çok önem vermek gerekmektedir. Epilepsi olmayan normal kişilerde %5'e varan oranda epileptiform anormalliklerin görülebildiği ve epilepsi olgularında ilk EEG' nin 1/3'lere varan oranda normal bulunabildiği unutulmamalıdır.
DEHB’de etyolojik incelemeler arasında bulunan EEG ile ilgili birçok çalışma yapılmıştır. Hughes ve ark.’nın (76) yaptığı bir çalışmada 176 hastanın %68,8’inde bazı tiplerde diken aktivitesi, %30,1’inde epileptik aktivite tespit edilmiştir. Fokal deşarjlar %23,9 vakada bulunmuş ve bunların büyük çoğunluğu oksipital veya temporal bölgelerde tespit edilmiştir. Holtmann ve ark. (80) DEHB vakalarında rolandik dikenleri, epidemiyolojik çalışmalara göre daha yüksek bulmuştur ve bu vakalarda hiperaktivite-dürtüsellik semptomlarının daha yüksek olduğunu tespit etmiştir. Sentrotemporal bölgelerde disfonksiyon yürütme fonksiyonlarını bozabilir ve dürtüsel davranışlara yol açabilir. Yapılan başka bir çalışmada DEHB olan çocuklarda epilepsi oranı %6,1 gibi belirgin yüksek saptamıştır (33). Millichap ve ark.’larının (10) yaptığı çalışmada ise DEHB vakalarında özellikle uyku deprivasyonu sonrası EEG’de epileptiform deşarjlar %26 oranında saptanmıştır.