Kan Damarlarinin Norojenik Kontrolu

Kan Damarlarının Nörojenik Kontrolü

Dolaşım sisteminde damar çapı 250^m ve altında olan kalın duvarlı muskuler küçük arterler ve arterioller, periferik vasküler dirençten sorumludurlar. Normalde bu damarlarda intrinsik (myojenik tonus) ve ekstrinsik faktörler (nörotransmitterler, hormonlar, otokoidler, metabolitler) tarafından belirlenen fonksiyonel konstriksiyon (vazomotor tonus) durumu mevcuttur. Myojenik tonus, arteriol düz kasının özelliği olup, diğer etkenlerden bağımsız olarak vasküler direnç kontrolünün, ekstrinsik faktörler tarafından sağlanmasında referanstır. Bu faktörler arasındaki kompleks ilişkiler, farklı organlarda değişik fizyolojik durumlarda, dolaşım sisteminin kan akımını arttırıp veya azaltmasını belirler. Sempatik nöronların ateşleme oranındaki artışı ile birlikte damar duvarındaki düz kaslardaki kontraksiyon sonucu vazokonstriksiyon oluşur. Semptaik nöronların ateşleme frekansındaki azalma sonucu, damar duvarındaki düz kaslarda gevşeme oluşur. Damar içindeki kan basıncının etkisiyle damar duvarını dışa doğru itmesine bağlı olarak damar çapında artış oluşur. Dolayısıyla, sempatik sistemin kendisi tek başına damarlar üzerinde zıt etkiler göstermektedir.
Vasküler tonusun normal regülasyonunda, nörojen kontrol santral rol oynamaktadır. Normal insan veya hayvanlarda a adrenerjik reseptörlerin farmakolojik blokajı veya cerrahi sempatektomisi sonrasında arterial kan basıncında 50 mm/Hg’lık düşme oluşmaktadır. Nörojen mekanizmaların vasküler tonusu bazal seviyede tutmaya olan katkısı bu açıdan önemlidir. Vasküler tonusu kontrol eden sempatik sistem vücudun değişen ihtiyaçlarına göre kan akışını bir bölgeden diğer bölgeye yönlendirebilir. Acil durumlarda, stres veya egzersiz sırasında sempatik sistem öncelikli olarak kalp ve iskelet kasını besleyen damarlarda vazodilatasyon yapar. Böyle bir durumda, sempatik sistem gastrointestinal sistem ve üriner sisteme giden arterlerde de vazokonstriksiyon oluşturur.
Dolaşım sistemi homeostazının sürdürülmesi açısından, daha az önemli ve daha az belirgin olan venöz kapasitenin nörojen mekanizmalarla regülasyonudur. Nörojen mekanizmalar, venöz kas tonusunu kontrol ederek, sistemik dolaşımda volüm dağılımını kontrol ederler. Böylece kalbe olan venöz kan dönüşü düzenlenerek kardiyak çıkış regüle edilir. Vücuttaki kanın büyük çoğunluğu (yaklaşık % 70) venlerde ve venüllerde bulunmaktadır. Düz kaslar, venöz sistem duvarının çoğunu kaplamaktadır. Sempatik uyarı venöz sistemde venokonstriksiyon yaparak venöz kan volümünü etkileyerek arteriyel sistemdeki homeostazın sürdürülmesine katkıda bulunur.
Sonuç olarak, nörojen mekanizmalar noradrenerjik terminaller aracılığıyla ağırlıklı olarak vazokonstriktör etkiler göstermesine rağmen, nörojen mekanizmaların sınırlı olduğu bölgelerde ise esas olarak vazodilatatör etki göstermektedir. Buna örnek olarak kraniyal ve sakral parasempatik sistemle inerve olan bölgeler verilebilir.