Bebegi Sutten Kesme

Bebeği anne sütünden keserek katı gıdalara geçişin bebek üzerinde psikolojik etkileri var mıdır?

Bebek için katı gıdalara geçiş çok önemli bir duygusal gelişim basamağı­dır. Bu önemli geçiş sadece bebek için değil, anne için de söz konusudur. Hat­ta bazı durumlarda annenin bu süreçte bebekten daha çok zorlandığı görül­mektedir.

Bebeği Sütten Kesme

Bebek dördüncü ve beşinci aylarda katı gıdalar ile tanıştırılır. Bebeğin birdenbire katı gıda ile beslenmeyi kabul etmesi beklen memelidir. Başlangıçta bebeğe yeni tatlar sunarak yeni beslenme alışkanlığını benimsemesi için zaman tanınmalıdır. Bebeğin bir süre daha en önemli besin kaynağı süt olacaktır.

Yapılan araştırmalar bebeklerini katı gıda ile tanıştırmakta ge­ciken anne babaların bebeklerinin ileride yemek seçtiklerini orta­ya koymaktadır. Bristol Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada bebeklere altıncı ve dokuzuncu ay arasında verilen besin çeşidinin fazla olması onların ileride yemek seçmelerini engelleyeceğini çar­pıcı bir şekilde ortaya koyar. Altıncı ve dokuzuncu aylar arasında anne babaların bebeklerini değişik lezzetlere alıştırmaları, ileride yemek seçmelerini engellemeleri için önemli bir fırsattır.

Bebeği memeden kesme, bebek için sadece katı gıdalara geçiş­ten daha fazla anlam ifade eder. Bebek, annenin göğsüne sadece acıktığı zamanlarda değil güven ihtiyacı ile de yönelir. Memeden kesilen bebek, bir anlamda yönelebileceği güven objesini de yitirir. Artık daha da bir bağımsızlaşarak kendi kendisine yetmek duru­mundadır. Bu dönemi bir travma yerine bir kazanca dönüştürmek için ebeveynlerin dikkat etmeleri gereken bazı noktalar vardır.

Anne babaların genellikle bebeklerini üzmeden büyütmek gibi bir amaçları vardır. Ancak bazı durumlarda bebeğin olumsuzluk­lar hissetmesi kaçınılmazdır. Hatta buna izin vermek gerekir ki bebeğiniz zor durumlar için de savunma mekanizmaları geliştirerek, duygusal olarak güçlenebilsin.

Kolik Agrisi ve Bebeklerde Beslenme

Kolik ağrılarının bebeğin beslenmesi ile bir ilgisi var mıdır?

Halk arasında gaz sancısı olarak bilinen kolik, bebeklerde olduk­ça yaygındır. Kolik, bebeğin nedensiz olarak çok şiddetli bir şekilde ağlamasıdır. Nedeni açıklanamayan şiddetli ağlamalar genellik­le doğumdan iki hafta sonra başlayıp, gün içinde aynı saatlerde görülür. Kolik günde ortalama üç saat sürer, ikinci veya üçüncü ayda da kendiliğinden ortadan kaybolur.

Kolikte, bebeğin ağlarken vücudunun kaskatı olması, ellerini sımsıkı bir şekilde yumruk yaparak bacaklarını karnına doğru çekmesi ve bu esnada yüzünü buruşturması bebeğin ağrısı oldu­ğu izlenimini verir. Bu nedenle de koliğin genellikle mide-bağır-sak probleminden kaynaklandığına inanılır. Bebeğin emerken ha­va yutması, gazını çıkaramaması gibi nedenlerin bebekte gaz sancısına neden olduğu kolikle ilgili en yaygın inanıştır. Bu elbet­te yararlı bir akıl yürütmedir; ancak tek başına koliğin nedenini açıklamaz.

Sağlıklı bebeklerde görülen kolik sadece şiddetli ağlamalardan ibaret değildir. Koliği olan bebeklerin pek çoğunun hem uyku dü­zenlerinin bozuk olması hem de sürekli olarak uyanmaları koliğin sadece gaz sancısından ibaret olmadığını gösterir. Bu bebeklerin gün içindeki uykuları kısa ve düzensiz, gece uykuları da huzur­suzdur. Gün içinde ve geceleri sık sık ağlayan bebekler uyku ile uyanma arasındaki geçişte de ağlarlar. Bebeğin şiddetli ağlamala­rı onun mizaç özellikleriyle ilgili olabilir, lakin rahat soluk alıp ve­rememesi gibi fiziksel sorunlardan da kaynaklanabilir. Olası bü­tün fiziksel sorunlar elendiği halde kolik devam ediyorsa başta an­ne-bebek ilişkisi üzerine düşünülmesi gerekir. Sözgelimi, bebeğin nasıl bir pozisyonda doyurulduğu, annenin bebeğini emzirirkenki duygu durumu çok önemlidir. Kaygılı ya da gergin bir annenin be­beğini kucağında tutması ile görece olarak daha huzurlu bir anne­nin bebeğini kucağında tutması aynı değildir. Eğer anne bebeğini emzirirken gerginse bu durum bebeğin emerken rahatsız bir po­zisyonda olmasına kendisini annesinin kollarına rahatça bıraka maniasına, dolayısıyla da aldığı besini iyi sindirememesine neden olabilir. Annesi ile olan ilişkisinde kendini güvende hissetmeyen bir bebeğin annesinden kendisini çekmeye çalışarak çok hızlı bir şekilde emmesi beslenirken çokça hava yutmasına neden olabilir.

1962 yılında Provence ve Lipton, bakımevinde kalan bebekler üzerinde beş yıl süren bir çalışma yapmışlardır. Bu çalışma sonun­da bakımevindeki bebeklerde koliğin çok az görüldüğü saptanmış­tır. Bu da koliğin başlıca nedeninin sorunlu ebeveyn-bebek ilişkisi olabilceği hipotezini güçlendirmektedir. Başka bir deyişle ebeveyn-bebek ilişkisinin olmadığı yerde kolik ya hiç yoktur ya da çok az görülmektedir. Elbette koliğin görülmüyor olması bebeklerin ruhsal anlamda daha sağlıklı olduklarını göstermez. Orada da bebeklerin depresyonda oldukları düşünülebilir. Bu araştırma sonuçlan, anne baba ile bebek arasındaki ilişkinin niteliği ile kolik arasındaki bağ­lantıdır. Bebeğin sorunlarının nedeninin organik olmadığı durum­larda mutlaka aile içi ilişkilerin dikkate alınması gerekir.

Kolikte bebeğin karın bölgesine saat yönünde yapılan masajın yanı sıra etkili olan bir başka yöntem de bebeğinizi kollarınızla kavrayarak göğsünüze yatırmaktır. Anne ya da babanın bebeğini göğsüne yatırma yönteminin bebeği rahatlatmasının en önemli ne­deni bebeğin fiziksel olduğu kadar duygusal olarak da kavrandı­ğını deneyimliyor olmasıdır.

Bebeklerde Anne Sutu ve Onemi

Anne sütü ile beslenmenin psikolojik açıdan bir yaran var mıdır?

Doğum bebek için adeta bir travmadır. Ester Bick'in anlamlı ben­zetmesi ile, doğumdan sonra bebek kendisini adeta uzaya, uzay kostümü giymeden gönderilmiş bir astronot gibi hisseder. Doğum­dan sonra bebeklerin sürekli olarak uyumaları bu değişime karşı gösterdikleri bir tepkidir aslında.
Yeni doğan bebeklerin sürekli sabit bir noktaya bakmaları on­ların tutunma ihtiyacından kaynaklanır. Ona bakan bir çift sıcak göz, başlarda bir objeye bakarak tutunan bebeğin gözlerini, o ob­jeden alarak kendi gözleriyle buluşturur. İşte emzirme göz göze buluşmalar için önemli bir fırsat sağlar.

Bebek Anne Sütü

Emzirme, bebek için sadece bir beslenme yöntemi değil aynı zamanda ilişki demektir. Anne sütünün bebek için pek çok fizik­sel yararının yanı sıra bebeğin duygusal gelişimi açısından da çok önemli katkıları vardır. Araştırmalar, bir haftalık bebeklerin bile kendi annelerinin sütlerinin kokusunu tanıyarak, kendi anneleri­nin sütlerini tercih ettiklerini ortaya koymaktadır. Yapılan bir araş­tırmada bebeklerin beşiklerinin bir tarafına başka bir annenin sütüne batırılmış bir parça sünger, diğer tarafına ise kendi anneleri­nin sütüne batırılmış bir sünger konulduğunda, bebeklerin yüzle­rini kendi annelerinin sütüne batırılmış olan süngere döndükleri çarpıcı bir şekilde gözlemlenmiştir.

Bebek için süt demek anne demektir, anne de yaşam demektir. Bebek annenin bütünsel kişiliği ile tanışıp ilişki kurmadan önce annenin göğsüyle tanışır. Bir başka deyişle, önce ağzı aracılığıyla annenin göğsü ile, dolayısıyla anne ile, böylece de ağzı aracılığıy­la dünya ile tanışıp ilişki kurmaya başlar. Bebeklerin özellikle ilk iki yılda ellerine geçirdikleri her şeyi önce ağızlarına götürerek ta­nımaya çalışmaları da bu yüzdendir.

Bebeklerde Anne Sütü

Emzirme, bebek için sadece fiziksel beslenme sağlamakla kal­maz, sıcaklık ve rahatlık anlamına da gelir. Anne sütü ile beslenen bebekler emzirme esnasındaki fiziksel yakınlıktan, ten ve göz temasından, annelerinin sıcaklığından büyük keyif alarak kendilerini bu ilişki içinde daha bir güvende hissederler. Biberonla beslenen bebekler ise böylesi bir fiziksel yakınlıktan mahrum kalırlar. Ağızlarında sıcak bir ten teması yerine sadece biberonun lastik ucu vardır.

Emzirme sırasında geçen zaman, bebek ve anne için çok değerli bir zamandır. Anne ve bebek arasındaki bağın daha da güçlenmesi­ne yardım eder. Eğer anne bebeğini emzirmek için özel bir yere çe­kilirse, günlük hayatın keşmekeşinden, stresinden birlikte uzaklaş­mış olurlar. Böylece baş başa huzurlu bir zaman geçirmeleri için önemli bir fırsat yaratılmış olur. Bu, dünyaya yeni gelmiş olan bebe­ğin sosyalleşmesinde attığı ilk adımdır. Ayrıca anne, emzirirken 'an­nelik hormonu' adı verilen özel bir hormonu da salgılar. Bu hormon anne ve bebeğin birlikte gevşeyip rahatlamasına yardım eder.
Dünya Sağlık Örgütü, anne sütüyle beslenen bebeklerin, anne sütüyle beslenmeyen bebeklere göre daha hızlı büyüdüklerini açık­lamıştır. Özel bazı mamalarla beslenen bebeklerin ileride obez olma riskleri de daha fazladır. Son yıllarda yapılan pek çok araştırma anne sütünün beyin gelişimini en yüksek düzeye ulaştırdığı gerçeği­ni de çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır.

Anne Sütü ve Emzirme

Her ne kadar bebeklerin anne sütüyle beslenmelerinin önemi her geçen gün daha iyi anlaşılsa da anneleri daha fazla bilinçlen­dirmek gerekir. Her konuda olduğu gibi bebekleri anne sütüyle besleme konusunda da medyanın etkisi büyüktür. Amerika'da ya­pılan bir araştırmada 1971-1999 yılları arasında yayımlanmış 87 tane popüler anne baba dergisinin içerik ve resimlerinin anneleri bebeklerini emzirmeye teşvik edip etmediklerine bakılmıştır. ("In-fant feeding and the media: the relationship between Parents' Ma­gazine content and breastfeeding", Katherine A. Foss-Brian G. So-uthvvell, 1972-2000) Bu dergilerde bebeklerin elle beslendiği re­simlerin yer aldığı reklamlar arttıkça Amerika'da emzirme oranı­nın düştüğü görülmüştür. Bu çalışma sonucunun da açıkça göster­diği gibi medya sağlıkla ilgili davranışlarımız konusunda oldukça etkilidir. Çağımızda bireyler kendilerinin bilinçli bir şekilde farkın­da olmadıkları pek çok değişkenin etkisi altında kalmaktadırlar.

Bebeği emzirmenin anne için sayısız fiziksel yararına ek olarak pek çok psikolojik yararı vardır. Özellikle doğum sonrası depres­yon yaşayan pek çok kadın için bebeklerini emzirmeleri kendileri­ni içinde buldukları çökkün ruh halinden kurtarmalarına yardım eder. Bebekleriyle geçirecekleri nitelikli zaman annenin depresyo­nunu aşmasını sağlar. Anne ve bebek arasında kurulan güçlü bağ anne için yaşam enerjisine dönüşür.

Anne şu ya da bu nedenle bebeğini emziremezse, bu durumu bir şekilde telafi etmesi mümkündür. Bebeğini biberonla beslerken bunu duygusal bir buluşmaya dönüştürecek şekilde, bebeği ile göz teması kurması, onunla konuşması, başını ellerini okşaması bebek için çok önemlidir.