Alerji Tedavisinde Korunma Yontemleri

Alerjenlerin belirlenmesi ve alerjenlerden kaçınma
Alerjiden Korunma Yöntemleri

Alerjik astımlarda doktorun vereceği deri ve RAST testleri, sorunun nedenini belirlemek açısından çok yararlı olacaktır. Ama teşhis aşamasında bile hasta­nın, kendisini rahatsız eden alerjenleri belirleyebil­mek amacıyla yapabileceği pek çok şey vardır. Stan­dart testlerde yer almayan, ancak yine de alerjen ola­bilecek pek çok madde vardır. Doktorlar astıma ne­den olabileceği bilinen her maddeyi deney amacıyla muayenehanelerinde bulunduramazlar. Çok uzun olan bu maddelerin listesi, her gün biraz daha uza­maktadır.

Deri testleriyle bazı alerjenler belirlense bile as­tımlı hasta, alerjik olabileceği başka maddelere kar­şı dikkatli olmayı sürdürmelidir. Elbette hiç kimse, tüm yaşamını günlük yaşantısında karşılaştığı binler­ce maddenin alerjen olabilecekleri korkusu içinde ge­çirmek istemez. Ama yine de dikkatli olunması ge­reken bazı alanlar vardır.

Astım ve Beslenme İlişkisi

En karmaşık alerjen kaynağı, yiyeceklerdir. Aynı anda değişik gıdalar yediğimiz için yiyeceklerin için­deki hangi maddelerin alerjen olduklarını belirlemek, zor olabilir. Doktor, deri testlerini yapmaya başladık­tan sonra da astım krizlerinin seyrinde bir değişiklik olup olmayacağını belirlemek amacıyla hastaya, bes­lenme alışkanlarında değişikler yapmayı denemesi­ni önerebilir.

Bazı doktorlar, hastalarını 5 göne kadar uzayan bir oruca sokarak, daha önce yenilmiş olan yiyecek­lerin bedendeki tüm izlerini ortadan kaldırmayı amaçlarlar. Daha sonra hastayı, alerjen olması olasılığı çok düşük olan yiyecekleri içeren sıkı bir rejime sokarlar. Böyle sıkı bir rejim, örneğin kuzu eti, armut ve şişe suyundan oluşabilir. Bu rejimi iki hafta kadar uy­guladıktan sonra hastaya, başka yiyecekleri birer bi­rer denemesi önerilir. Denenen bu yiyeceklerden bi­ri yenildikten sonra alerjik tepkiler görülürse, o yiye­ceğin alerjen olduğu kuşkusu doğacaktır.

Çok sıkı rejimler hem sıkıcıdır ve hem de bu re­jimlere uymak, güçtür. Bu nedenle astımlılar, genel­likle alerjen oldukları bilinen yiyecekleri yemekten ka­çınarak, daha kolay bir rejim uygulayabilirler. Bu yi­yecekler arasında süt, yumurta, balık, turunçgiller ve mayalı yiyecekler sayılabilir. Özellikle kendi yiyecek­lerinizi kendiniz hazırlamıyorsanız ve lokanta ya da yemekhanelerin verdiği yiyeceklere bağlıysanız, bu yiyeceklerden tümüyle kaçınmanız güç olabilir. Ör­neğin sütü, sade ya da kahveyle birlikte içmekten ka­çınmanız, yeterli değildir. Süt, her aşçının kullandı­ğı temel maddelerden biridir ve her tür yiyecekte var­dır. Örneğin, tereyağ ve peynir, sütten yapılır; kura­biyelere, keklere, soslara ve çorbalara süt konulur; çikolata gibi paketlenmiş yiyeceklerde süt bulunur. Ekmek, peynir, şarap ve çok sayıda hazır yiyeceğin içinde maya vardır. Yumurta da, yediğimiz pek çok şeyin içinde bulunan bir maddedir.

Bu yiyeceklerden birine alerjik olan kişinin nere­de ne yediğine çok dikkat etmesi gerekir. En iyi çö­züm, hastanın kendi yiyeceklerini kendisinin hazır-lamasıdır. Bu amaçla taze ve hastanın alerjik olma­dığı bilinen maddelerin kullanılması, çok yararlı ola­caktır. Başkalarına yemek yemeğe gideceği zaman hasta, ev sahiplerini neye alerjik olduğu konusunda önceden uyarmalıdır. Bu yolla, gidilen evde yemek­ten sonra muhallebi sunulması ya da püreye süt ka­tılması önlenebilir. Lokantalar ve yemekhanelerde türlü sorunlar ortaya çıkabilir. Garsonlar sundukları yiyeceklerin, neler içerdiğini çoğu kez bilmemeleri­ne karşın müşterilere, ısmarladıkları ürünlerin süt, yu­murta ya da bir başka madde içermediği konusunda kolaylıkla güvence verirler. Bunu yaparken çoğu kez hastanın, ne yediğini bilmezse rahatsızlanmayacağını umarlar. Bu nedenle astımlıların, sorunun ciddi oldu­ğunu belirtmeleri ve gerekirse mutfakta aşçıyla ko­nuşmaları gerekir.

Günümüzde konserve edilmiş, renklendirilmiş, kimyasal katkı maddeleriyle bozulmaya karşı korun­muş yiyecekler, yaygın olarak satılmaktadır. Bu mad­deler, az miktarda alındığında sağlıklı kişiler açısın­dan zararsız olabilirler. Ancak alerjik bünyeli kişiler, az bile olsa bu yiyeceklere tepki gösterebilirler. Bu maddelerin başlıcaları şöyle sıralanabilir: "Sülfür dioksid" ve "benzoic asid" adlı koruyucularla "tartrazin" adlı sarı gıda boyasıdır. Sülfür dioksid ve benzoic asid çok yaygın olarak kullanılır ve hemen tüm paketlenmiş ya da şişelenmiş yiyecekler, bu ko­ruyucu maddeleri içerirler. Şarapların birçoğunda da sülfür dioksid vardır. Bazı astımlıların alkole alerjik olduklarını sanmalarının nedeni de budur. Astımlı, gerçekte alkole değil de içindeki koruyucu madde­ye tepki göstermektedir. Tartrazin de çok yaygın ola­rak kullanılır. Bir İngiliz astım uzmanı, her 10 hasta­sından birinin, portakal özü suyu içtikten sonra kriz geçirdiğini belirledi. Hastalar portakala değil, porta­kal özü suyunun hazırlandığı toza konulan boya mad­desine karşı alerjiktir.

Bazı yiyecek üreticileri, yiyecek paketlerinin üze­rine, yiyeceğe hangi maddelerin katıldığını belirten bir etiket koyarlar. Bazı ülkelerde bu, yasa gereğidir. Ancak İngiltere gibi bazı ülkelerde üreticiler, yiyecek paketlerinin üzerine yalnız "izin verilen" katkı mad­delerini koyduklarını belirten bir yazı koymakla yü­kümlüdürler. Bu durumda astımlılar, ya paketlenmiş yiyecekleri hiç yememek ya da yiyip, hangilerinin za­rarlı olduğunu deney yoluyla öğrenmek seçeneğiyle karşı karşıyadırlar. Bazı üreticilerin, ürettikleri yiye­ceklerin bileşimlerini ya da bu yiyeceklere kattıkları kimyasal unsurları, önceden duyurmadan değiştirme­leri, sorunun daha da ağırlaşmasına neden ol­maktadır.


Yiyeceklere ya da yiyeceklere konulan katkı mad­delerine kaç kişinin alerjik olduğunu belirlemek güç olabilir. 10 yıl önce doktorlar, çok az sayıda kişinin yiyeceklere alerjik olduğunu sanırlardı. Ancak bu ko­nuda yapılan araştırmalar ilerledikçe, bu sayının azım-sanmayacak denli büyük olabileceği ortaya çık­maktadır.