Astim Krizi Astimdan Korunma Yollari

Astım ve Çevresel Etkenler, Astım Böcek İlişkisi

Havada bulunan en rahatsız edici alerjen, tozla­ra karışmış olarak yaşayan, gözle görülemeyecek denli minik böceklerdir. Çıplak gözle görülemedikleri için bu yaratıkların, halı ya da döşemelere saklı ola­rak yaşayıp yaşamadıklarını anlayabilmek, olanaksız­dır. Bu böcekler, genellikle yatak odaları ve banyo­lar gibi çıplak gezinilen yerlerde bulunurlar. Çünkü deriden dökülen minik parçacıklarla beslenirler. Elbette bu böceklere karşı alerjik olanların, onları ara­maya kalkışmaları doğru değildir. Kimse, evinde bu tür böcekler yaşadığına inanmak istemez. Ancak ev­de bu böceklerin bulunması, evin pis olduğunu gös­termez. En temiz evleri bile, bu tür yaratıklardan tü­müyle arındırmak olanaksızdır.

Ancak kişinin, kendini fazla sıkıntıya sokmadan evi, bu tür yaratıklardan olabildiğince temizlemesi olasıdır. Önce, bu böceklerin, pamuk, yün, tüy gibi doğal maddelerin arasında yaşadıklarını unutmamak gerekir. Bu nedenle şilte ve yastık içlerini sentetik maddelerle doldurmak, yararlı bir ilk adım olacaktır. Zaten astımlıların çoğu, tüye karşı da alerjik olduğu için, tüyle doldurulmuş yastık kullanmazlar. Sente­tik yastık içleri, tüylere oranla daha kolay temizlenir­ler. Naylon çarşaflar da bu nedenle pamuklulara yeğlenmelidir. Ayrıca, çarşaflar hangi malzemeden ya­pılmış olurlarsa olsunlar, haftada en az bir kez yıkan­malıdır. Bu böceklerin şiltelerden dışarı yayılmaları­nı önlemek amacıyla şilteler, plastikle kaplanabilir.

Bu böceklerden kurtulmak amacıyla elektrik sü­pürgesinden yararlanılabilir. Ancak yerlerin ve halı­ların yalnız gözle görülen yerlerini temizlemekle yetinilmemelidir. Eşyaların altları ve hatta yatak örtü­leri, yorgan ve battaniyeler de süpürgeye tutulmalıdır.

Amaç, havada uçuşan bir böceği yok etmek ol­duğuna göre perde ve döşemeler de süpürülür. Bö­ceğe hem saklanacak yer ve hem de yiyecek sağla­dığı için giysiler ortada ve dağınık durumda bırakıl­mamalıdır. Bu böcekler, güneşsiz ve hafif nemli or­tamları yeğlerler. Bu nedenle ev, özellikle yatak oda­ları ve banyo, olabildiğince sık ve bol havalandırılmalı ve güneşlendirilmelidir. Ancak polene karşı da aler­jik olan astımlıların, havada polenin bol olarak bulunduğu günlerde havalandırma işine girişmeleri, doğ­ru olmaz.

Elektrik süpürgesiyle temizleme işini, alerjik bün­yeli olmayan birinin yapması, daha iyi olacaktır. Eğer bu işi astımlının kendisi yapmak zorundaysa, tozları dökerken yüzünü örtmesi gerekir. Bu amaçla özellikle burun ve ağzı kapatan bir maske takılır.

Polen ve Astım İlişkisi

Havadaki polen, elbette elektrik süpürgesiyle temizlenemez. Olanağı olanlar, evin içindeki polenleri temizlemek amacıyla poleninleri arındıran bir filtre­nin takılı olduğu havalandırma aygıtından yararlana­bilirler. Bazı araçlarda, polenlerin aracın içine girme­sini engelleyen havalandırma sistemleri vardır. Pek çok değişik polen türünün alerjen olmasına karşın, astımlılar için en büyük sorunu, genellikle ağaç ve ot polenleri yaratır. Başka çiçeklere arılar ve diğer böceklerce taşınan renkli ve kokulu çiçeklerin polenle­rinin aksine, ot ve ağaç polenleri, başka bitkilere ulaş­mak amacıyla havada uçuşurlar.

Bazı ülkelerde yerel radyolar, kimi zaman atmos­ferdeki polen tutarını bildirirler. Bu sayım, astımlıla­ra dışarıda gezmenin tehlikeleri konusunda fikir ver­mekle birlikte, ancak sınırlı yarar sağlar. Çünkü bu sayımdan, havada hangi tür polenlerin bulunduğu an­laşılmaz. Ayrıca, havadaki polen tutarı, günün deği­şik saatlerinde farklıdır. Kuru bir yaz gününde en yük­sek sayım, sabahla öğle arasında ve akşama doğru elde edilecektir. Toprak düzeyinde yapılan sayım, öğ­le saatlerinde havanın sıcak nedeniyle yükselmesi yü­zünden düşük çıkacak, akşamları havanın, serinlikle birlikte yeniden alçalmasıyla düşecektir. Mart ya da Nisan aylarında ortaya çıkan astım, büyük bir olasılıkla ağaç polenine duyulan alerjiden kaynaklanır. Ot­lar, polenlerini genellikle Haziran ve Temmuz'da, mantarlar da sporlarını sonbahar başlarına dek sa­larlar.
Polen sayımı, hava durumuna da bağlıdır. Ilık ve yağışlı geçen bahar, bitkilerin çabuk büyümelerine ve havaya bol tutarda polen salmalarına neden otur. Ancak polen mevsiminde yağışların çok olması, ha­vanın polenlerden arınmasını sağlar. Öte yandan ku­ru hava, polenlerin havada rahatça uçuşmalarına ola­nak tanır. Astımlılar açısından en kötü günler, polen­lerin havada rahatça uçuştuğu, kuru ve rüzgarlı ha­valardır.

Astımlılar, havadaki polenin kendilerine doğru uçuşmasını engellemek amacıyla fazla bir şey yapa­mazlar. Ancak polenlerin bol olduğu aylarda, ağaç­lıklı yerlerden ve kırlardan uzak durmalıdırlar. Desensitizasyon iğnelerinin ya da ilaçların kendilerine faz­la yardımcı olmadığını anlayan ağır durumdaki has­taların, havada polenin daha az bulunduğu deniz kı­yılarına ya da tepelere taşınmaları yararlı olur.

Astım ile Hareket ve Stres İlişkisi

Kendine yardım, elbette salt alerjenleri belirlemek ve onlardan kaçınmaktan oluşmaz. Birçok astımlı, be­den egzersizleri yaparken ya da stres nedeniyle kriz geçirebilir. Bu krizlerin, alerjenlerin varlığıyla ilişki­si yoktur. Beden egzersizleri yaparken kriz geçiren­lerin, bu nedenle spor yapmaktan vazgeçmeleri de gereksizdir. Astımlıların, nefes alma kapasitelerinin genişlemesini sağlayan denetimli egzersizler yapma­ları, genellikle yararlıdır. Streslere gelince, bizi sıkan olaylardan tümüyle kaçınmamız olanaksızdır. Kaldı

ki, belki bu olaylar olmasa yaşam, aşırı monoton olur­du. Ama streslerin nedenlerini ve sonuçlarını anlayarak ürerimizdeki olumsuz etkilerini azaltabiliriz. Beden egzersizlerinin ortaya çıkardığı astım, aşırı hareket sonucu nefes alıp vermenin denetimi yitırıldiği zaman söz konusu olur. Bu nedenle astımlılar, kendilerini nasıl beden hareketleri yapacakları konu­sunda eğitmelidir. Önce doğru nefes almayı öğren­mek gerekir. Çoğu kişi, derin nefes almak için cığerleri havayla doldurmak gerektiğine inanır. Ancak doğ­ru olan, karnın üst kısmını havayla doldurmaktır. Ci­ğerlerin tümü havayla doldukça kaburgaların alt bö­lümü, esneyebilir. Göğsü şişirerek nefes almaya ça­balamak, kişinin gerginliğini artırır. Derin nefes al­mak, kişinin gevşemesini sağlar. Ancak amacına ula­şabilmesi için doğru yapılması gerekir. Nefes almanın kişiyi rahatlaması için yatarak ya da oturarak ne­fes alma durumları denenmelidir. Astımlılar, genel­likle oturarak nefes almayı yeğler.

Bir astım krizinde nasıl nefes aldığına özen gös­termesi, hasta için yararlı olacaktır. Astım krizi ve kriz nedeniyle duyulan korku, hastanın daha sık ve derin olmayan soluklar almasına neden olur. Olabildiğin­ce uzun aralıklarla ve derin nefes alması, hastanın de­netimini yitirmemesine ve daha az kaygı duymasına katkıda bulunur.

"Otojen" rahatlama yöntemi adı verilen bir yön­tem, bazı astımlılara çok büyük yararlar sağlamıştır. "Kendi kendine yaratma" anlamına gelen bu yöntem, şu tür rahatlatıcı deyişlerin yinelenmesini içerin "Kol­larım, ağır ve sıcak " ve "Nefes alışım, düzenli ve ya­vaş." Bu yöntemi, bir uzmanın öğretmesi gerekir. An­cak kişi, yöntemi öğrendikten sonra kendini, gerekli gördüğü zamanlarda bu sözcükleri yineleyerek rahat­latabilir.

Yoğun beden hareketleri yapmak isteyen bir as­tımlı, hareketlere birden başlamamaya özen göster­melidir. Yoğun egzersizlerden önce beş yada on dakika ısınma hareketleri yapmak, yararlı olacaktır. Sporcuların kondisyonlarını, tüm enerjilerini biran­da harcayarak elde etmediklerini unutmamak gere­kir. Birkaç dakika süren yoğun egzersizden sonra bir­kaç dakika da dinlenmek yararlı olur. Birçok spor dalında bu yöntemi izleyerek başarılı olmak mümkün­dür. Astımlılar, spor oyunundaki doğal duraklamalar­dan yararlanarak rahat, derin nefesler almalıdırlar. Ay­rıca bazı sporlar, enerjinin harcanma biçimi ya da ya­pıldıkları yer nedeniyle, astımlılar açısından daha uy­gundur. Örneğin yüzme, astımlılar için en iyi, tozlu yollarda ata binme, en kötü spor dallarındandır:

Bazı astımlılar,spor yaparken nemlendiricilerini yanlarında bulundururlar. Kromoglisat ya da salbutamol türü ilaçları solumak, beden hareketlerinin ne­den olduğu astımı önlemek açısından yararlı olabi­lir. Ancak, bu ilaçları spor yaparken kullanmadan ön­ce doktorun görüşü, alınmalıdır. Öte yandan spor ya­parken bronkodilatadolan almak doğru değildir. Efedrin türü stimulanlar içeren bu ilaçlar, hastanın ken­dini aşırı zorlamasına neden olabilir.

Egzersiz konusundaki kurallar, stres konusunda­kilere benzer. Kaygı nedeniyle beden, yoğun beden hareketlerine hazırlanırken uyarıldığı biçimde uyarı­lır. Günlük stres durumlarında en önemli sorun, stres-den fiziksel etkinlik yoluyla kurtulamamamızdan kay­naklanır. Stres konusunda yapılabilecek en iyi şey, kendimizi strese neden olan kaygılara fazla kaptırmamamızdır. Kişi, aklını kendini sıkan sorundan birkaç dakika için uzaklaştırman, kaslarındaki gerilimi dü­şürmen, derin ve yavaş soluklar almalıdır. Ciğerler­deki havayı dışarı atmak yerine, havanın kendiliğin­den yavaş yavaş boşalmasını beklemek gerekir.
Gergin kişilerin, gevşeyebilmeleri için kendileri­ne, "Gevşe" demek dışında bir şeyler yapmaları ge­rekir. Önce bedendeki gergin kasları hangileri oldu­ğu belirlenir, sonra bu kasları gevşetmek amacıyla egzersizler yapılır. Temel gevşeme yöntemlerini gös­teren iyi kitaplar bulunmasına karşın gevşeme terapisini öğreten kurslara katılmak, yararlı olabilir

Astım krizi gelince ne yapmalı?

Astımlıların, kriz gelince neler yapması gerektiği konusundaki bazı bilgiler, yukarda verildi. Derin ve yavaş nefes almanın ve şiddetli krizler sık geçiriliyorsa evde bulundurulması gereken bir oksijen tüpün­den yararlanmanın yanı sıra, kriz geçiren astımlılar, nefes almayı kolaylaştıracak biçimde, dik oturmalıdırlar. Krizler genellikle geceleri geldiği için yatak odasında rahat bir koltuk, ya da yatakta, hastanın ar­kasını dayayıp oturabileceği büyükçe bir yastık bulunurmak, yararlı olur. Yastığın alerjen olmaması için sentetik maddelerle doldurulması gerekir.

Uyumakta güçlük çekenler, doktor önerisiyle ha­fif uyku ilaçları alabilirler. Ancak bu ilaçların önemli bir bölümü, beynin solunumu denetleyen alanlarını etkilediği için, soluk alıp vermeyi güçleştirebilirler. Dolayısıyla uyku ilacı yerine yatmadan önce biraz içki içmek yeğlenebilir. Bunu yapmadan önce içkinin, hastanın aldığı diğer ilaçları etkilemediğinden emin olmak amacıyla doktora danışmak gerekir.

Astım krizleriyle savaşmanın en iyi yolu, gelme­lerini engellemektir. Bunu yapmak, söylenildiği denli kolay değildir. Ancak yine de unutulmaması gereken bazı temel kurallar vardır. Her şeyden önce astımlı, ilaçlarını yanında bulundurmalı ve düzenli aralıklar­la almalıdır. İlaçlar, alınmadıkları sürece yararlı ola­mazlar. İkinci olarak hasta, peak flometre kullanma­sını öğrenerek bir krizin yaklaşıp yaklaşmadığını anlayabilmelidir. Bu aygıt, soluk alıp verme işlevinde ortaya çıkan bir değişikliği, hasta bilincine varmadan önce belirleyebilir. Son olarak astımlı, sorunları ağır(aşmadan doktora başvurmaktan çekinmemelidir. Göğsünde balgam birikmesinden yakınan astımlıyı doktoru, balgamları masaj yardımıyla atabilmesi için bir fizyoterapiste gönderebilir. İlaçların yeterince ko­ruma sağlamadığı durumda doktor, hastaya güç dö­nemlerde yararlı olabilecek değişik ya da ek ilaçlar yazabilir.


Bir astımlı, doktora ancak en aşırı durumlarda başvurmayı ve sorunlarıyla kendi başına savaşmayı yeğleyebilir. Ancak aşırı gurur ve inat, doğru değil­dir. Doktorlar hastalara yardım etmek için vardır ve bu yardım ne denli erken sağlanırsa o denli yararlı olur.