Deri Tumorleri Deri Tumoru Hakkinda

Deri Tümörleri, Deri Tümörü Hastalığı

Bu bölümde derinin en sık rastlanan premalign ve malign tümörleri, damarsal tümör ve malformasyonları gözden geçirilmiştir. Deriden kaynak­lanan karsinomlar, en sık görülen habis tümörler­dendir. Ancak, bu tümörlerden ölüm oranının %1'i kadardır. Bu düşük oran hastalığın önemini azalt­maz. Tedavisi kolay olan bu tümörler. ihmal edildi­ğinde önemli deformitelere ve ölüme yol açmakta­dır. Bu tümörlerin normal popülasyonda oranını vermek çok zordur. Zira esmerlerde hiç görülmez­ken açık tenli, sarışınlarda sıktır. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nde her yıl yeni 800.000 vaka bil­dirilmektedir. Tüm dünyada yeni yıllık vaka sayısı 2.750.000 civarındadır.

Etiyoloji ve stimulanlar: Prekanseröz ve kanse-röz lezyonların gelişiminde birçok karsinojen rol oynar. Ultraviyole (U.V) ışınları ile uzun süreli kar­şılaşma doğrudan sorumludur. Özellikle düzensiz ve uzun zaman güneşte kalmak lezyonu başlatabilir.

Kişiye ait faktörler: İnsanların güneş görmeyen deri bölgelerinin melanin miktarı deri kanseri gelişimine primer katkıda bulunur. Bu genetik olarak tayin edilen faktör, kişinin deri tipini belirler. Açık tenli, mavi gözlü sarışınlarda epidermal hücrele-rindeki melanin pigmenti azlığı nedeni ile daha sık deri kanseri görülür. İlave faktör olarak ileri yaşta (kümülatif etki), erkeklerde deride prekanseröz lezyonların bulunması önemli faktörlerdendir.

Genetik sendromlar: Xeroderma Pigmentozum otozomal resesif geçen, U.V.'ye aşırı duyarlılıkla karakterize, DNA'nın hasarında onarımı için ge­rekli enzimin defekti nedeni ile oluşan bir hastalık­tır. Bu kişiler çok küçük yaşta Bazal, Skuamoz hüc­reli kanser ya da Malign Melanoma'ya tutulabilir­ler. Güneş ışınlarından sıkı bir şekilde korunmaları gerekir.

Nevoid bazal hücre sendromu; Otozomal domi­nant geçer. Multipl deri kanserleri, çene kisti ve kosta anomalileri, palmar plantar pitler, falks se-rebride kalsifikasyonla birlikte seyreder. Ayrıca Al-binizm, Epidermolizis Bülloza Distrofika gibi has­talıklarda da sık görülür.

immünolojik faktörler: Eğer hastalar immuno-supresyon tedavisi görüyorsa, okült (gizli) habis tümörü varsa ya da lösemili, lenfomah, psöriazisli, aplastik anemili, romatoid artritli iseler bunların deri kanseri olma riskleri çok yüksektir.

Ön lezyonlar (Prekanseröz): Habis tömör oluş­turma riski açısından önem taşırlar. Bunlardan Bo-wen Hastalığı, ileri yaşlarda hem güneş gören hem görmeyen yerlerde olabilen ve arsenik, radyotera­pi, viral ajanlar, aktinik hasarlar sonucu olabilen bir lezyondur. Yapı olarak intraepiteryal skuamoz hücreli karsinomdur (carsinoma-in-situ). Deriyi ve­ya mukozayı (oral, vajinal, anal) tutabilir. Lezyon soliter, kırmızı kadifemsi, eritematöz sınırları belir­gin karakterdedir. Başlangıcı yıllarla ifade edilir. Heredite ve kronik travma etyolojik faktörlerden­dir. Kansere dönüşme insidansı düşüktür.

Bazal hücreli kanser, psöriazis, aktinik keratoz, paget hastalığı ve lökoplaziden ayrımı gerekir. Cerrahi olarak çıkarılması yeterlidir.

Aktinik Keratoz: Solar keratoz olarakta bilinir. Gü­neş gören yerlerde en sık görülen premalign lezyon-dur. Esmerlerde nadirdir. Daha çok yaşlı erkeklerde görülür. İyonizan ışınlar, arsenik, polisiklik hidrokarbonatlar da sorumludur. Kırmızı, kahverengi eritemli makülopapüler yapıda olur. Sıklıkla multipldir. Ayırıcı tanıda; Bowen, egzema, liken simp-leks, psöriazis dikkate alınır. Bunların %20'sinden skuamoz hücreli karsinom gelişir. Popüler olanı cer­rahi tedavidir. 5-F.U, sıvı nitrojen diğer tedavi çeşit­leridir.

Lökoplaki: Mukozalarda beyaz yama gibi görülür (İntraoral karsinomlar bölümünde anlatılmıştır).
Keratoakantoma: Literatürde kendi iyileşen sku­amoz hücreli karsinom olarak geçer. Çoğunlukla güneşe açık alanlarda yavaş büyüyen soliter şekilli lezyondur. Ortası hiperkeratotiktir.Haftalar içinde büyüyebilir. Selim lezyon gibi değerlendirilir. Aylar içinde de küçülür. Ameliyat daha çok eskar oluşmaması için yapılır. Tanı biopsi ile kesinleştirilir.

Çevresel faktörler: Ultraviyole ışınların B (290-320nm) fraksiyonu kanser oluşumundan sorumlu­dur. İyonizan radyasyonlar da önemli faktördür. Kimyasal maddelerden polisiklik aromatik hidro­karbonlar (asfalt, kömür katranı, parafin), arsenik, klorofenoller etkendirler. Arsenik, alınmasından 18-25 yıl sonra tümör oluşturur. Sigara bu konu ile ilgi­sizdir. Diyetin önemi anlaşılmıştır. C-vitamini, beta-karoten, selenyum önleyici rol oynarlar.